LAJE / Лажьэ

0
1980

Kelime Adige dili menşelidir. İlk bakışta sadece emir kipinden çalış anlamındaki fiil olarak algılanabilir. Yanlış da değil. Kelimenin çalışmak anlamının ilk akla geliyor olmasının nedeni, kelimenin fiil haliyle daha işlek olarak kullanılmasındandır. Kelime bu haliyle genelleme içerir, daha çok da mesleki bir işte çalışmayı dile getirir. Örneğin, syate melaje (сяатэ мэлажьэ) / babam çalışıyor, dediğimiz zaman eylem geçişsiz bir haldedir, nesne almamış demektir. Yani eylemden etkilenen ikinci bir varlık belirtilmemiştir. Genelde çalıştığını ya da mesleki anlamda çalışacak bir iş sahibi olduğunu, bir işte çalıştığını anlarız. Eğer herhangi bir iş üzerinde, o işe özgü bir çalışma, belli bir işi halletme anlamında ise kelimenin sessiz harfleri sabit kalarak kelime değişime uğrar: Laje (Лажьэ) kelimesi genel olarak çalışma anlamında iken, lejı (лэжьы) kelimesi bir işi çalışma anlamını alır ve fiil geçişli hal alır. Değişim tıpkı Arapçada olduğu gibi. Örneğin, syate meşer ye lejı (Сяатэ мэщэр елэжьы) / babam ekini çalışıyor, dediğimizde, ekin kelimesi nesnedir; dolayısıyla eylem geçişli duruma gelmiştir. Böylece kelimenin anlamı geniş bir mesleki eylem ifadesinden çıkar, bir iş üzerine çalışmayı ifade etmiş olur. Bu durumda da eylem geçişlidir. Bu Adige Dili’nin bir özelliğidir.

Konunun daha net anlaşılması adına kelimenin her geçişli ve geçişsiz şekillerinin her ikisini de bir cümlede kullanarak örnekleme yapalım. Mafe renım melaje, dıshe shit’u qêlejı. (Мафэ реным мэлажьэ, дышъэ шъит1у къeлэжьы) / Gün boyu çalışıyor iki yüz dıshe (дышъэ)1 kazanıyor.

Adige Dili’ndeki bu özellik elbette ki tüm fiillerde görülmez, daha çok meslekleri ilgilendiren fiillerde görülür. Üzülerek söyleyeyim ki bu güzel özellik dile hâkim olanların sayısının azalmasıyla flu bir hal almaya yüz tutmuştur. Burada çalışıp kazanmak kelimesi de çalışmanın kendisi de aynı kelimeden neşet etmektedir.

Burada da orijinal ve otokton dillerin özelliği olan, bütünü ifade eden kelime, parçayı ifade eden kelimelerde de kullanılır, kuralının güzel örneği vardır. Çalışmak ile çalışıp kazanmak (başka şekilde kazanmak değil) aynı kelime esaslıdır. Nasip olursa bu konuyu daha kapsamlı olarak ayrı bir çalışma konusu yapmayı düşünüyorum.

Bir de Lej (лэжь) / Lejığe (лэжьыгъэ) kelimesi vardır ki anlamı, kazanç, hasat, ürün anlamlarında kullanılmaktadır.

– Şuilej Tham yereğebağo. (Шъуилэжь Тхьам ерэгъэбагъу.): Ürününüzü Allah bol eylesin.

– Lejığe t1ek1ow yaem yihığ. (Лэжьыгъэ т1эк1оу я1эр wаем ихьыгъ.): Sahip oldukları birazcık ürünü de yağmur (kötü, yağışlı) hava götürdü.

– Lejığew yae zeç1e yaşağ. (Лэжьыгъэу я1э зэк1э ящагъ.): Sahip oldukları tüm ürünlerini satmışlar.

Avrupa dillerinde Lejyoner kelimesi, toprak sahibi, özel statüdeki askerler için kullanılan bir kelime. Bizde de öyle workler toprak sahibi, toprağı işletirler ve kahramanlığın ifadesi olan savaşlar da onların öncülüğünde yapılır. Ama Lejyoner kelimesinin asıl dayanağı ise Lejen, kelimesidir.

Bugün bilim alanlarında kullandığımız Loji kelimesinin etimolojisi de Adige Dilindeki bu Lej/ Lejen kelimesine dayanmaktadır. Örneğin, Psikoloji kelimesi (pse + qo + laje) = (can + gitmek + çalışmak) ruh hakkında gidip çalışmak anlamını içermektedir.

Yine Teoloji kelimesinin etimolojik kökeni de (Tha + o + laje) = (Tanrı + söyle + çalışmak) yani Tanrının dedikleri üzerine çalışmak, demektir. Bugün kısaca Tanrı bilimi, İlahiyat dediğimiz bilim alıdır.

Astroloji, Arkeoloji, Sosyoloji. Birçok bilim dallarını bu şekilde irdelemek mümkündür. Görüldüğü gibi Lej kelimesi bedensel bir çalışma gibi hem bedensel hem zihinsel bir çalışmayı ifade etmek için kullanıldığını görüyoruz. Unutmamak gerekir ki aynı dili kullanan insanlar arasında da aksan farklılıkları olabilmektedir. Bugün bile her dilde bariz bir şekilde görülebilmektedir. O açıdan Adige dilinde değerlendirme yaparken diğer tüm aksanlara ve etimolojik değişimlere dikkat etmek gerekmektedir.

Laje / лажьэ kelimesinin üçüncü anlamı, suç, kusur, hata anlamları taşır. Günlük konuşmalarımızda;

– Sıd silaje? (Сыд силажьэ) Suçum ne?

– Simılaje kıstemılhh. Suçum olmayanı bana yükleme.

– Worı zilaje. Senin suçun.

– Wulajeme lıj pşxın, wumılajeme laje pşxın.2 Çalışırsan et yersin, çalışmazsan suç yersin. (guşeej / atasözü) Koyu yazılan laje suç, diğerleri çalışmak anlamındadır.

– Laje zilaje worı. Suçun suç sahibi (suça çalışanı) sensin

. – Laje qıptef. Üzerine suç düşsün ( belanı bul anlamında) – Laje zimıem pts’ı têmılhh. Suçu olmaya iftira etme.

Konuyu açıklamaya başladığımız yerin evveliyatı da vardır elbette. Mesela L sesi kelimeye ne anlam katar, J sesinin kelimeye kattığı anlamı nedir? Bu seslerin çıkış ya da doğuş kökenleri nerelerdir? Benzeri cevaplanması gereken birçok soru vardır. Ancak bunlar bu çalışmanın ötesindeki konular olduğu için oralara kadar gitmedik. Geldiğimiz bu noktadan itibaren dil felsefesi, dil sosyolojisi ve dil psikolojisi gibi konular başlara birazcık olsun girilmesi gerekir. Çünkü bu, dilin oluşum evrelerinden biridir.

Yukarıda verdiğimiz “Laje / Lejı” kelimeleri maddi bir şey kazanmak ya da bir suçu, kusuru ya da hoş olan – olmayan dünyevi bir işlevi yapmak gibi konuları kapsıyor. Bakıldığı zaman bunların planlanarak, tasarlanarak, adeta taammüden yapılan eylemler olduğu görülür. Doğru, güzel, iyi, hoş olan şeyler ise insanın doğuştan beri sürdürmesi gereken durumlardır. Zira insan doğuşta yani sabi iken saftır, temizdir, suçsuzdur ve günahsızdır. Asıl olan insanoğlunun akil olduğu zamanda da kirlenmeden aynı saflığı sürdürebilmesidir; tıpkı sabi gibi. Yani doğuş yolundan sapmamasıdır. Ahlak dediğimiz olgu budur zaten. Hayat böyle olmalı, böyle sürmelidir. Bunun dışına çıkmak ise taammüden yani kasti durumu getirir. Bu da hayatı, hayatın akışını bozmak demektir. Doğallığın bozulması durumunda ise “laje qıbtêfe. (Üzerine suç düşer.)

Oysaki insan iyilik yaptığı zaman iyiliği ya da sevabı kazanmış olmuyor. İyilik ya da sevap insanın kendisidir, kendisiyle beraberdir. İnsanın hamurudur, mayasıdır, boyandığı boyasıdır. Mesela “psı qah / su getir” (burada getir kelimesi yerine Adige dilinde bu kelime taşı anlamında kullanılmaktadır.) dediğimizde, suyumuzu içtikten sonra, “wopsew, psape qephığ / sağ ol sevap getirdin” anlamında ifade kullanırız. Oysaki getirilen taşınan su idi. Evet görünüşte sakinin getirdiği yani taşıdığı “su” görünüyor. Peki, gerçek ise o sevap (psewap’) / psape, taşıyor. Yani doğuştan olması gereken iyiliği yapma eylemiyle mayalanmış bir durum söz konusudur.

Burada “hı /хьы kelimesi her ne kadar Türkçe düşünmenin yarattığı algı dolayısıyla “götür” şeklinde anlaşılsa bile asıl söylenmek istenen “taşımak” kavramıdır. Can taşımak gibi. Tamamen hemhal olma durumu söz konusudur. O kadar enfes bir algı var ki hayran olmamak mümkün değildir. Çünkü bizim taşıdığımız şey aslında su veya ekmek, ya da ne bileyim mal, mülk değildir. Bizim taşıdığımız Psape’dir (sevap).

Bakınız. Pse kelimesi can demektir. Pe kelimesi ise sözlük anlamı burun iken, ön, önce, ileri gibi anlamları kelimeye katmaktadır. Yani Adigeler ölümün gerçekliğini biliyorlar, öte dünyaya inanıyorlar ve psape (candan önce) anlamına gelen sevap işliyorlar.

Hayat bunlarla, benzeri güzelliklerle dokunmuştur. Bu haldeki bir insan evinin kapısını komşusuna karşı neden kitlesin? Neden bir başkası için ücretsiz olarak haç’eş’in (misafir odası) kapısını açık tutup günlerce, aylarca misafirini, atını yedirip – içirmesin? Neden komşusunun malına, eşine, ailesine, çoluğuna – çocuğuna göz diksin, zarar versin? O zaman siz iyiliği para kazanır gibi kazanmıyorsunuz. Yani iyilik bir var olan, bir yok olan şeklinde değil. Sizin hayat felsefeniz tamamen bambaşka tecelli ediyor. Siz iyiliğin kendisisiniz. O sizin ruhunuz, hayata bakışınız; hatta hayatınız; o, siz siniz. Onun için psape qephığ / sevap getirdin derken, sahibi olduğunuz bir şeylerden bir şeyler alıp onu getirdin demek oluyor.

Tham yi psepağe qıvetıj/ Allah sevabını sana iade etsin dediğimizde de ticari bir mantık yoktur. Mantık aynıdır. Senin olan psape yani “can çıkmazdan önceki yaptığın iyilik Allah’ın emanetinde, onu saha iade etsin demektir. Zira qiwêtıj dediğimiz zaman kelimenin sonundaki J sesi kelimeye, iade etme, anlamı katmaktadır. Aynı zamanda Allah’ın adaletinin yani emanetin ihanete uğramayacağının, hakkın yenmeyeceğinin, Allah’ın o iyiliği iade edeceğinin de bir ifadesidir.

Hayra donatılmış bireylerden oluşan bir toplumda, toplumsal yağmacılık, eşkıyalık, toplumsal zulüm, toplumsal sömürü, çıkmaz. Günümüz deyimiyle emperyalizm çıkmaz. Bireysel kusurlar, suçlar olabilir ama toplumsal adaletsizlik çıkmaz. Böylesi bir milletin, bir düşüncenin, bir algının önü kesildiğinde bir dünyanın önü kesilmiş demektir. Bu da ciddi bir adaletsizliktir. İnsanlığın bugünkü eksiği de işte o Adalet yoksunluğudur.

Dostlarım, dil/ler ölmemelidir. Her dil sahibi olduğu milletin aynasıdır, dünyasıdır, tarihidir, o milletin kendisidir. Bir dili öldürmeye çalışan o dilin sahibi olan bir milleti, bir tarihi, bir medeniyeti öldürmeye çalışıyor demektir.

Yeryüzünün iktidar sahipleri hep LAJE Mİ kazanacaklar? Sizlerin hiç PSAPE’NİZ olmayacak mı? Eğer öyleyse elinizi insanlığın ortak mirası olan dillerin ve kültürlerin üzerinden çekiniz. Biz doğduğumuz gibi psape ile yaşamaya devam edeceğiz. Haçe’eş’ımızın kapısı ise ebediyen açık kalacak. Zira orada hep insanlar yoğrulacak, insanlık yeşersin diye; zalimlere inat.

1.Kelime anlamı altın demektir. Ancak Adige dilinde para birimi için kullanılır. Meotlar döneminde altının ve elektronun para olarak kullanıldığı bilinmektedir. M.Ö. 800’lü yıllarda Meotlardan kalma altın para örnekleri Myequape (Maykop) Müzesinde bulunmaktadır. Günümüzde bile Adige dilini kullanan herhangi bir insan alışveriş yaptığı zaman TL, Dolar, Euro… hangi para birimini kullanırsa kullansın, cümle içerisinde дышъитфы / beş dıshe, дышъишъэ / yüz dıshe… benzeri ifadelerini kullanır; bu da para birimi olarak dıshe (дышъэ) kelimesinin dile sindiğinin ve Adigelerin tarihte para birimi olarak dıshe (дышъэ)/ altın’ın kullanıldığının açık bir delilidir. Dıshe/дышъэ kelimesini yazarken Ş harfi yerine SH kullanmamın nedeni Adige dilinde kalın Ş ile yazılması gerektiğinden aradaki farkı vurgulamak istedim.

2,Adige guşıejz. (Adige Atasözü)

 

Sayı: 2018 07
Yayınlanma Tarihi: 2018-07-01 00:00:00