Bir adım atıp, inceden bir saz sesi kulağı okşarken, peşinden daha ikinci adımı atmadan gelen içli kadın sesi, tüyleri diken diken edip soluksuzca dinletir kendini, sonra çok uzaklara gider o adım atan…
Sabah erken saatte kimsenin olmadığı o sahilde, dalga sesinin olmadığı anlardan, kalabalık pazar yerinde, küfeci seslerinin, satıcıların seslerine karıştığı anlara kadar gider o adım atan…
Bir yudum bardağından içip bardağın daha soğumasına fırsat verene kadar yarım ömür geçer önünden, geri kalanını hatırlamamak için çabuk biter bir yudumdan geriye kalan…
Gece kumsalda ay ile parıldayan deniz yanıltmaz kimseyi…
Derinliği hep aynıdır, ayak değer bir gün, ertesi gün değmez…
Bir ses inceden geliyor, çok uzun sürmez dinlemesi….