Аланты Хъæлæс – Osetlerin Sesi – Şubat 2020

0
1299

Nuazæn / Нуазæн Kadı Nuajæn / Кады Нуазæн – Şeref kupası / Şeref kadehi

Bu sayımızda Kuzey Osetya Beşeri ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (SOIGSI) ile Kuzey Osetya Gazetesi’nin işbirliğiyle hazırlanan Oset-Alan tarihini ve kültürünü tanıtıcı “A’dan Z’ye Alanya” dizisinde yayınlanan SOIGSI Etnoloji Bölümü’nde kıdemli araştırmacı olan A. XADİKOVA’nın (А. ХАДИКОВА) NUAJÆN isimli makalesinin çevirisini yayınlıyoruz. Çevirimi düzelten Ælbortı İrmæ Akdemir’e teşekkür ederim.
Atsætı Ufuk Güneş

Osetlerin modern etnik kültüründe Alan (daha özel olarak İskit-Sarmat ve Alan) mirasının en önemli unsurudur. “Tarihin babası” Herodot (Halikarnassoslu Herodotus / Ηροδοτος) tarafından yapılan açıklamalar “Kadı Nuajæn”’in yazılı kaynaklardaki en eski bahsine tanıklık eder; Herodot MÖ 5. yüzyılda İskitler arasında şu geleneği not etti: “Her yıl, her İskit şefi kendi bölgesindeki tüm İskitleri toplar ve bir şarap kâsesi sunardı, bu kâseden ancak geçen yıl içerisinde bir düşmanı öldürmüş olanlar içebilirdi, bunu yapamamış olanlarsa onursuzca ayrı bir köşede otururlar ve bu kâseden tadamazlardı: bu onlar için en büyük bir utanç vesilesi sayılırdı. Öte yandan birçok düşman öldürmüş olanlarsa her iki eline birer kâse alır ve ikisinden de içerler, bu şekilde onurlandırılırlardı. ”Antik Roma coğrafyacı Pomponius Mela da İskitler için aynı anda iki kâsenin sunulmasının “özel bir onur” olduğunu vurgulamıştır. Alanların kupa kültü de oldukça gelişmişti, hatta Batı Avrupa mitolojisine etkisi ortaya konulmuştur. Özellikle, Kutsal kâse ve Nartların Watsamongæ’si (Уацамонгæ) arasındaki doğrudan bağlantının kanıtları, Amerikalı bilim insanları C.K. Littleton ve L.A. Malcor’un çalışmalarında ikna edici bir şekilde sunulmaktadır. Bildiğiniz gibi, Orta Çağ’ın başlarında, Fransa Alan yerleşiminin olduğu topraklardı ve gerçekten Kutsal Kâse efsanesi Alan kültürünün ciddi etkisi altında yaratılmış olabilir.

Kadı Nuajæn, ardıl Alan-Oset etnogenetik süreçlerinde açıkça korunmuş, en çarpıcı, sembolik olarak anlamlı, muhteşem ve kalıcı geleneklerden birisidir. Yüce kökeniyle ilgili efsaneler, onur kupasının, üç altın ilahi armağan arasında bir dua kâsesi de olan, Osetlerin atalarının ibadet ve iletişim kültüründeki olağanüstü önemine tanıklık ediyor. “Kadı Nuajæn”nin kült içeriği, Watsamongæ’nin destansı kâsesinin imgesine nakşolmuştur. Oset Nart Efsanesi’nde Watsamongæ, en başta kahramanları tanıma ve kendiliğinden dudaklarına yükselerek onları onurlandırma yeteneği olmak üzere, birçok olağanüstü özelliğe sahip büyük, yedi katlı bir şölen kâsesi gibi görünüyor. Muhteşem kupa, Nartı Batraz ile ilgili bölümde olduğu gibi, mütevazı sessizlikleri durumunda bile en büyük ödülü kocaların en iyisini verir. Aksine birisi yalandan cesaretini, eylediklerini ve diğer görkemli ama uydurulmuş eylemlerini övünmeye kalkarsa da kâse yerinden hiç kıpırdamaz ve yalancıyı afişe eder. Watsamongæ’yi dolduran içecekler çeşitlidir: hepsi asil ve tükenmezdir. Ancak arak’ı bunların arasında saymak mümkün değildir: efsaneye göre, arak kötü ruhların bir buluşu olarak kabul edilir.

“Kadı Nuajæn” kültürünün askeri birlik yaşamında ve askeri değerlerin baskın olduğu koşullarında oluşmasına rağmen, bu sosyal teşvik yöntemi çok daha sonraki zamanlarda dahi korunmuştur. Sadece askeri cesaret için değil, toplum yararına birçok iyi iş ve başarı için de onurlandırılmada kullanılır oldu. Nart Destanı’nda onur kupası aynı zamanda en üstün olarak tanımlanan kişisel nitelikleri onurlandırmak için kullanılır: yiyecek, içecek ve agresif duygular söz konusu olduğunda nefsine hakim olmak; yardım isteyenlerin yanında durmak; adalet ve cömertlik; ortak değer ve çıkarları korumak için kullanılan zeka ve bilgelik; kadınlara karşı saygılı olmak. Ailelerinde değerli evlatlar yetiştiren aileler, örnek kadınlar ve saygı duyulan değerli gelenekler (misafirperverlik, vb.) haklı bir şekilde onurlandırıldı. Ancak, “Kadı Nuajæn” geleneği ve buna karşılık gelen ahlaki değerler Osetler arasında sadece destansı anlatılarda değil, aynı zamanda belirli bir etnografik gerçeklikte de korunmuştur. Böylece, “Herodotus” bahsettiği kâsenin Osetler arasındaki varlığı, yeteneklerinin önemli bir bölümünü halkımızın kültürü üzerine kapsamlı bir çalışmaya vakfeden ilk bilim adamlarından Vsevolod Miller tarafından fark edildi. “İskit yaşamının bazı özellikleri Nart Destanı’nda geçen Oset yaşamını yansıtan pasajlara ve eski Oset geleneklerine çok yakındır. Örneğin, yiğit genç erkeklerin içtiği şölen kâsesi hem İskitler hem de Osetyalılar için karakteristik pratiklerdir. Gerçekten de, onur kadehinin sunumu her zaman en yüksek onur olarak görülüyordu, onu kaybetme korkusu o kadar büyüktü ki bu bir kişiyi kınanabilecek eylemlerden ve konuşmalardan koruyabilirdi.
“Kadı Nuajæn”e layık olanlar arasında halkın önde gelen temsilcileri, asil eylemleriyle öne çıkan erkekler, halk oyunlarında ve yarışmalarda kazanan gençler, hikâye anlatıcıları, şarkıcılar ve diğerleri vardı. Konuklara özel bir saygı işareti olarak bir onur kadehi mutlaka sunulurdu. Zorunlu olan ilk üç onur kadehinden (dualardan) hemen sonra konuğa Nuajæn sunulurdu. Birden fazla ise konuklar, onursal kadeh en büyük olana sunulurdu ve onun gerekli tüm kuralları yerine getirmesi beklenirdi.


Oset kültüründe, kadınlara da onur kadehi sunulurdu, çoğunlukla Kadı Nuajæn evin büyük hanımına (æfşin / æфсин) sunulsa da şölen verilen evin gelinine sunma hakkı da vardı. Bazı durumlarda, kızlar da Kadı Nuajæn ile ilişkili ritüellere katılırdı. Örneğin, 19. ve 20. yüzyılların başında B.M. Kargiev şu gözlemleri yaptı: “Dans eden gençler için onur kadehini ve etli bir uyluk kemiğini sunarlar. Konuklar kenarda durur ve bunlardan biri elinde bir kadehle toplanan gençlere dikkatleri için teşekkür eder ve kadınların daha saygın konumunu vurgulamak için kadehi kızlardan birine uzatır. Kız kadehi alır ve ev sahiplerinin daha az tanıdığı konuğuna iletir. Konuk kıza ve misafirlere kadeh için teşekkür eder ve sonra onu içer.”
“Onur kadehinin bir kadına sunulması bir belirtkedir, o kadın da nezaket kurallarına göre bu kadehi saygıdeğer erkeklerden birine geçirmeli ve o erkek bu kadehi içmelidir. Onur kadehini kabul etmemek veya sonuna kadar içmemek kabul edilemez, çünkü bu ciddi bir hakaret olarak kabul edilebilir.

Geleneksel bayramların ayrılmaz bir parçası olarak, Kadı Nuajæn sadece saygı gösterilmesi sisteminde değil, aynı zamanda Oset halk yaşamının diğer ritüel-kült ve sosyal uygulamalarında da büyük önem taşıyordu. Kadehle ilgili eylemler, Osetyalıların en eski kültürel arketiplerine aittir, ancak en eski, ritüel olarak büyülü özüne dair anlayış bugüne kadar korunmuştur. Oset etnograf Vilen Warziati’nin bir keresinde haklı olarak belirttiği gibi, “ritüel dökme sunularının (libasyon) vazgeçilmez bir özelliği kabın doldurulmasıydı. Dolu kâse, doğurganlık, zenginlik ve bolluk ile ilişkili tüm ritüellerin ve kavramların bir simgesiydi.” Ama insanların olağanüstü özelliklere sahip kaptan tek beklentileri bolluk (bærkad / бæркад) değildi.

“Dairesel ayin kadehi” ritüelinde, bir zamanlar sadece savaşçılar için yapılan törende, ayin kadehinin büyülü gücüne ondan beraber içenlere kutsal bir koruma sağlaması için başvurulurdu. Geleneksel inanca göre, erkeklerin bir daire oluşturup dua ettikleri kaptan erkekler genel bir karşı koyulamaz güç ve aşılmaz bir üst koruma kazanmak için en büyükten başlayıp (daha sonra katı hiyerarşi ile sırayla) dua eder ve içerlerdi.

Oset geleneksel yaşamında, bu ritüel mutlak arkaik saflığında kaydedildi. 1871’de V.B. Pfaf bunu tam bir sadakatle sundu – Osetlerin geleneksel şölenleri hakkında yazarken bu şölenleri “şövalyece” diye tanımlamıştı. Araştırmacı, “sayısız defalar şerefe kadeh kaldırmak için kadehin masada dolaştığını” belirtti. V. Miller’ın çalışmalarında Osetler tarafından korunan bu eski askeri ritüel hakkında bilgi bulabiliriz: “görgü kurallarını bilen Osetler, şapkalarını çıkarıp temennilerini ve kutsamalarını, Waştırci, Watsilla ve Rekoma (Уастырджи, Уацилла, Рекома) gibi pek çok göksel varlık için kadeh kaldırarak dile getirirler. Mevcut kişilerin hepsi de başları açık olarak “Omen” (Amin / Омен) diyerek eşlik ederler. Sonra sıra hiyerarşide (yaş olarak) bir basamak altta olana gelir, kadeh onun için doldurulur ve bu sürahi boşalana kadar devam eder.” Alıntının devamında, en büyük tarafından bir daire içinde kadeh ile başlatılan dua ve temennilerin, tam bir tur yaparak hiyerarşi (yaş) merdiveninde en küçüğe inip sonra tekrar en büyüğüne dönmesi anlatılır. Dolayısıyla, mevcut olanların çemberi ritüel olarak tamamlanır, bu katılımcıların eylemdeki kutsal birliği fikrine karşılık gelir. Bahsedilen ritüel “çembere” girme fırsatının sadece belirli bir statüye sahip olanlara verilmesinin kanıtlarını Maxim Kovalevsky’nin yazılarında bulabiliyoruz. Kovalevsky, herhangi bir şekilde halkın gözünde kendi şerefine leke sürmüş kabul edilen insanlarla “kimsenin aynı masada oturmayı veya bir kadehten içmeyi kabul etmeyeceğini” kaydetti (1890), bilim adamı, popüler inançlara göre bunun çok büyük bir cezalandırma olduğunu ve bu şekilde toplumdan dışlanan birinin “memleketini terk etmekten başka bir çaresi olmadığını” belirtmiştir.


Bu savaşçıların şölen geleneğinin bir kalıntısı geleneksel Oset şölen adetleri içerisinde kutsiyetle korunmuş ve şölenin ayrı ve çok önemli bir aşamasıdır: sofranın büyüğü gençlere hitap ettikten sonra onlara bir onur kadehini de iletir. Eski zamanlarda, bu, toplumunun gençliğe duyduğu güvenin bir göstergesi ve onlar için de güçlü bir motivasyondu. B.M. Kargieva şu gözlemini aktarıyor: “Gençler dans için masadan kalkıncaya kadar gençler için şeref kadehleri gönderilir.” Şölende bulunan gençlerden biri onur sunularını kabul eder ve tüm akranları adına şükran sözlerini dile getirir. Daha sonra, büyüklerin de iznini alarak, genç de onlara onur kadehleri ikram eder.

Halk görgü kurallarına göre, onursal bir kadeh sunumunun belirli törensel kuralları vardır, Baron August von Haxthausen 1843’deki Oset köylerini ziyaretinde şu geleneği kaydetti: “Begeni ile doldurulmuş bir kadehi hem içen hem de dualarını/temennilerini eden kişi kadehi boşalınca yeniden doldurup kendinden bir sonraki kişiye uzatır. Birisi, “sağlığınıza içiyorum” dedikten sonra içkiyi kafaya dikerken, diğerleri eski bir şölen/içki şarkısını* söylerler ve içen kişi kadehini boşaltana kadar ellerini çırparak nakaratını tekrar ederler: iç!, iç!, iç! “Bu bölümde, dairesel kâse ritüelinin elemanları da oldukça açık bir şekilde görülüyor.

Nuajæn’ın özel önemi, şölen ve cenaze için geleneksel ziyafet sofralarında halen korunmaktadır. sofranın büyüğünün elinde kadehle ilk duayı etmesindeki katı formalizm ve zengin sembolizm bugüne kadar korundu, hiştær’in elindeki kadehe halen ritüel bir anlam taşıyor. Kadı Nuajæn, Osetlerin atalarının dünyasında var olan hiçbir işlevini kaybetmedi; bu, insanların geleneksel görgü kurallarının önemli bir parçasıdır. Dua kaplarının üretimi de benzersiz bir halk sanatıdır. Çifte kulplu kâseler ve ayaklı kadehler ahşaptan oyularak yapılır. August Haxthausen’in Ondokuzuncu Yüzyılın ortalarında Osetyalılar hakkında yaptığı ilginç bir gözlem: “İçme için boynuzları kullanıyorlar… Ayrıca, beni çok şaşırtan, Kuzey Almanya’da eski zamanlardan beri kullanılan ahşap kupalar ve özel bir durumda eski Alman formunda cam kadehler de gördüm. Cam kaplar ayrıca Ortaçağ Alan mezarlarında ve yeraltı kriptlerinde de bulundu.

Modern gündelik hayatta, Osetlerin bazı şölen geleneklerinin aşırı alkol tüketimini teşvik ettiği yönündeki görüşler sıklıkla dile getirilir. Bu bağlamda, geleneksel içki tüketimi normlarına dair bazı kanıtlar sunalım. S.V. 1885’te Kokiev şöyle yazdı: “Sarhoş olmuyorlar, çünkü sarhoş olmak Osetlerin gözünde en büyük ayıptır. Osetyalılar arasında pek çok hiç içki içmeyenler kişiler de var.” Yukarıda bahsedilen törenler alkolün serbestçe tüketilmesine katkıda bulunmamıştır: 1879’da A.L. Zisserman bunu şöyle kayda geçti: “Gençler hizmet etmeli, boynuzları getirmeli, boynuz boşalana kadar da ellerini çırpmalı ve şarkı söylemeliler.” Ziyafet geleneğine göre, içenler de alkole serbestçe erişemezlerdi, içkileri sadece sofra refakatçisinin elinden (wırdıglæwwæg / уырдыглæууæг) ve edilen dualara eşit, sınırlı bir sayıda alırlardı. Dua için kaldırılacak kadeh sayısı da kesin olarak belirliydi: bunların ötesine geçmek imkansızdı. Bu geleneklerin bir sonucu olarak “masada müstehcen bir konuşma yapılamaz!” diye de belirtmiş F. Krasilnikov. Ve elbette, yiyecek ve içki söz konusu olduğunda iradeye sahip çıkma gereği çok büyük bir erdem olarak halk destanlarına geçmiştir: “Nartların, kendilerini sarhoş edici içeceklerden koruduklarına dair şöhretleri çok iyi bilinirdi.” Oset gelenekleri dünyasında, şölenler de dahil olmak üzere, herhangi bir sosyal hastalığın nedenlerini bulabilmek gerçekten de zor bir iştir.

Genel olarak, Oset “Kadı Nuajæn” geleneği eski Hint-İran köklerine sahiptir. Alanların manevi kültürünün bu önemli unsuru, yalnızca dini ritüeller için kullanılan ve Avesta’da kaydedilen kutsal bir içecek olan Haoma’ya duyulan saygı ile ilişkilidir. Aynı bağlamda, Haoma’nın Hint Soma’sına ve eski Vedik kültlerine karşılık geldiğini de unutmamak gerekir.

*Баназ! Mæ къух дæр фæрызти,
Дæ нуазæн фæмызти,
Баназ! Баназ! Баназ!
İç, ellerim de ağrıdı,
Bardağın da taştı/bitti,
İç! iç! iç!
(Transcaucasia and the tribes, Baron August von Haxthausen)

Makalenin orijinalini aşağıdaki adreste bulabilirsiniz:
http://sevosetia.ru/Article/Index/113105

Çeviri: Atsætı Ufuk Güneş

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz