Sürgün efsanesini yaşatıyor

0
751

Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Çerkes Dili Edebiyatı Bölümünde görev yapan Etnograf Doç. Dr. Mir Vunereko, hasta yatağındaki annesinden öğrendiği efsaneyi yıllardır yaşatıyor. Efsaneyi öğrendikten sonra saksağan oyuğu denilen kemikle her yıl 21 Mayıs’ta yeni aya bakarak Çerkes sürgünündeki kız kardeşlerin anısını yaşatan Vunereko, efsane hakkında bir makale yayınlamıştı..

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÇERKES DİLİ EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE GÖREV YAPAN ETNOGRAF DOÇ. DR. MİR VUNERUKO, HASTA YATAĞINDAKİ ANNESİNDEN ÖĞRENDİĞİ EFSANEYİ YILLARDIR YAŞATIYOR. (ALİ YILDIZ – CİHAN ATİK/KOCAELİ-İHA)
Çerkes sürgününde ayrılmak zorunda kalan kız kardeşlerin birbirlerini hatırlamak için verdikleri söz, her yıl 21 Mayıs’ta koyun kemiği deliğinden yeni aya bakan Çerkesler tarafından 156 yıldır yaşatılıyor.

 

‘Saksağan oyuğu’
Yaklaşık 23 yıl önce yazdığı makale ve efsane hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Mir Vunereko, “1987 yılı Mayıs ayında annem enfarktüs geçirmişti, hastanede kalıyorduk. Ben de annemin yanında refakatçiydim. ‘Ne istiyorsun, bir arzun var mı’ diye anneme sordum. Gözleri bir noktaya daldı, sonra bana döndü ve ‘saksağan oyuğu’ anlamına gelen ‘koyun kemiğini kaynamış olarak istiyorum’ dedi. Çerkesler, koyunun kalçasından alınan, ortası geniş bir delik olan, bu kemiğe ‘saksağan oyuğu’ derlermiş. Açıkçası ben de o ana kadar hiç duymamıştım. Dayım annemi ziyarete gelmişti. Ona söyleyince, ‘Ben anladım sana getireceğim’ dedi ve ertesi günü bir koyun budu getirdi. Kaynattım ve annemin önüne koydum” dedi.
Annesinin isteği üzerine kaynattığı koyun budunu etlerinden ayırarak kemiği annesine getirdiğini anlatan Vunereko, “Ağzına bir lokma et aldı, sonra kemiği istedi. ‘Anne, koskoca bir but kaynattım, bu kadar mı yiyecektin. Bunun için mi istedin’ dediğimde ‘Ben bunu yemek için istemedim. Şimdi ben hastayım, yattığım yerde Çerkes milletinin uğradığı sürgün zulmünü gözümün önüne getiriyorum. Büyüklerimizin dilden dile anlattıkları bir olay aklıma geliyor. Çerkes sürgünü sırasında evli barklı, farklı köylerde yaşayan iki kız kardeş varmış. Bunlar sürgün sırasında zorla birbirlerinden koparılmışlar. Ağlayarak birbirlerinden ayrılmak durumunda bırakıldıklarında biri Türkiye’ye gönderilecek, diğeri Kafkasya’da kalacaktır, ayrılık anı geldiğinde birbirlerine söz verirler. Söze göre saksağan oyuğundan yeni aya baktıklarında birbirleri ile görüşmüş ve konuşmuş gibi olacaklardı. Bu olay aklıma geldi, onun için saksağan oyuğu kaynat dedim’ dedi. Annem bunları anlattı ve çok sürmeden hayata gözlerini yumdu” diye konuştu.

Aynı hikâyeyi Türkiye’deki Çerkeslerden duydu
Türkiye’deki görevi sırasında aynı hikâyeyi birçok Çerkesten duyduğunu ifade eden Vunereko, “Bu olay o anda bana çok ilginç gelmişti. 1997 yılında Kafkasyalı bir grup bilim insanı, Türkiye’deki Kafkas derneklerinin daveti üzerine bazı Çerkes köylerinde araştırma yapmak üzere Türkiye’ye geldik. İlk gittiğimiz yer Tokat Şenyurt Köyü idi. Orada bir aileye misafir olduk, ev sahibesi hanımla konuşurken annemin bana hastanede yatarken anlattığı iki kız kardeşin hikâyesini anlattı. Kendisine de kayınvalidesi anlatmış. Kayınvalidesine de Kafkasya’dan Türkiye’ye sürgünle gelen büyük kayınvalide anlatmış. O kayınvalide, akşam yeni ay çıktığında ellerini geriye doğru götürerek, dilinde devamlı ağlamaklı bir ağıtla gözyaşlarını silerek, evin etrafını döne döne yeni aya bakarmış. Sonunda annemin anlattığı, üzüldüğü bu hikâyeyi Türkiye’de de tekrar duydum” şeklinde konuştu.

“Bence bir nişane, işaret olabilir”
Kafkasya’ya döndüğünde konu hakkında makale yazdığını anlatan Vunereko, “Kim bilir canını kurtarma derdine düşmüş Adigelerin umudunu bağladığı iki nesne gökte yükselen yeni ay ve saksağan oyuğuydu belki de. Yabancı topraklar yeni yerleşim yerimiz, eski tarihi vatanımız esaret yerimiz olacaksa da her doğan yeni ayla umutlarımız çoğalabilir. Bugün bizim için gerçekleşmeyenlerin yarın ayın bağrında yükselmesi ile yeni ufuklar doğar demiş olabilirler. Yeni ay çıktığında büyüyerek doluyor, dolana kadar olan bu sürede belki görüşme ümitleri vardı. Saksağan oyuğundan bak demeleri de bence bir nişane, işaret olabilir” ifadelerini kullandı.
(www.ozgurkocaelicom.tr)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz