Fahri Huvaj Alfabesi 1999 yılında yapılmıştır. Aynı alfabe ile 2000 yılında Adige Yayınevi tarafından Adige Weredxer isimli Adığabze şarkıların yer aldığı bir kitap bastırılmıştır.
Fahri Huvaj’ın alfabesi Latin karakterli harfler ile düzenlenmiş olup, net bir şekilde fonetik olmayan, karma bir alfabedir. Bu alfabe, 2003 yılında Ankara’da düzenlenen Adige Dil Kurultayı’na Fahri Huvaj tarafından tebliğ olarak sunulmuştur. Sunum metni, Fahri Huvaj, Nalçik Dil Enstitüsü’nde çalışırken kendisi tarafından e-posta yoluyla gönderilmiştir. Tebliğ, kurultay sekretaryası tarafından taslak rapora basılarak, Kurultay delegelerine dağıtılmıştır. Ancak, kurultay sırasında tebliği okuyacak ve savunacak kimse görevlendirilmediği için öneri genel kurulda tartışılamamıştır. Alfabenin yapımında kısmen Kiril mantığı, kısmen ise İngiliz alfabesi mantığı esas alınmıştır.
Fahri Huvaj’ın kendisi tarafından hazırlanıp kurultaya önerilen tebliğde, kendi açıklamaları ayrıntılı olarak gönderilmiştir.
Alfabenin kurumsallaştırılıp yaygınlaştırılamamasının çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kurumsal bir yapı tarafından düzenlenmemiş olması yani yaygınlaştırılmasına çalışılmaması, bir diğeri ise öğreniminin oldukça zor olması ve belli bir mantık üzere kurgulanmamış olmasıdır. Alfabe özellikle 6- 7 yaş grubunun özelliklerine uygun olarak hazırlanmamıştır.
Örnek verecek olursak;
Bazı harfler çift kullanılarak ses değişimine gidilmeye çalışılmış, bazı harfler ise Türkiye’deki Türkçe mantığı ile “H” harfine inceltici-yumuşatıcı mantığı kullanılarak, “K”, “L” gibi harflerin yanına konularak sesin niteliği değiştirilmeye çalışılmış. Oysa “H” harfi ülkelere göre farklı seslendirilmiştir. Her ne kadar Türkler, “HE” olarak seslendirse de bazı ülkelerde “EYÇ” vb. farklı sesler için simgelenmiştir. Ondan da öte o ayrı bir harf, ayrı ses/simge olduğu ve Microsoft’un da ambarında bulunduğu için başka bir harfin yanında yer alması durumunda farklı kodlama mantığı gerektirecektir. Ayrıca başka harflerle de sözcük içinde aynı harfi içeren hecelerin yan yana gelmesi hem öğrenciler hem de yazılımcılar için sıkıntı doğuracaktır.
Kalın sesler
Türkçeden örnek verecek olursak;
İki tane “S” harfini yan yana getirdiğinizde kalın “S” sesini ya da iki tane “Ş” harfini yan yana getirerek kalın “Ş” sesini almak istediğinizde de durum böyledir. Örneğin; “Hisse” sözcüğünü yazmak istediğinizde, 4 tane “S” harfini yan yana yazmak durumunda kalırsınız. Yine “Hassas” sözcüğünü yazmak için 4 tane “S” yazmak zorunda kalırsınız. Hangi “S”nin hangi heceye ait olduğunu tespit etmek kavram kargaşasına yol açacak ve öğretimi oldukça zorlaştıracaktır. Bu mantıkla kurgulanmış alfabe, dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmamaktadır. Yani aynı simgelerden başka ses oluşturma mantığı hiçbir alfabede bulunmamaktadır. Örneğin İngiliz alfabesinde de kurgu bu şekilde yer almaz. Tamam, değişken harfler vardır ama her değişken harf yeni bir ses ihtiva eder. “C” ile “H” bir araya geldiğinde “Ç” diye okunur. O artık ne “C”dir ne “H”dir, tamamen yeni bir sestir. Ancak aynı “C” başka yerde “S”, bir başka yerde de “K” diye okunur. Yani simge ile birlikte değişir. Sesin inceltilmesi ya da yumuşatılması için kullanılamaz.
Sesin yumuşaklığı ya da inceliği diye bir şey yoktur. Aslında bu durum dilin aksanı ve ses uyumuyla ilgilidir. Kalın ünlü geldiğinde harf kalın ses çıkarır, ince ünlü geldiğinde ise ince ses çıkarır. Örneğin, “Şiş” derseniz “İ” ünlüsü ince bir ünlü olduğu için “Ş” sesi ince çıkar. “Şok” derseniz “O” ünlüsü kalın olduğu için “Ş” sesi de kalın çıkar. Bunun için özel bir simge kullanılmasına gerek yoktur. Böyle bir mantık dünyada hiçbir alfabede bulunmamaktadır.
Kesme işareti
Fahri Huvaj, Kiril’den etkilenerek Kiril alfabesinde kullanılan kesme işaretinin yerine geçen, harfin niteliğini değiştiren, Adığabze “Beş”, Türkçe “Sopa” dediğimiz, aslında bir harf olmayan karakterin yerine kesme (’) işaretini getirmiştir. Örneğin, Kiril alfabesinde “Y” harfi önünde “Beş” işareti varsa “U” diye okunur, yoksa “W” okunur. Dolayısıyla “Y” sesini simgelemek için kullanılmış karakterdir. Burada da aynı mantıkla (‘) kesme işaretini kullanarak yapmaya çalışmış. Oysa kesme işareti ve benzer kavramlar evrensel simgelerdir ve bu simgeler Microsoft’un ambarında vardır. Yazılım yaparken kullanılması durumunda çakışma olur. Program oluştururken hem programcıya hem okuyucuya problem yaratır. Zira bizim dilimizde farklı oktavlara sahip, anlamsal değişikliklere yol açabilecek kelimeler bulunmaktadır. Örneğin “Kaien” kelimesi ayrı, “Kaş’en” kelimesi anlam olarak ayrıdır. “Xeşağ” ayrı, “Xeş’ağ” ayrı, bunun gibi örneğin Yedeu’ ayrı, “Yedeu” ayrı. Yedeu’ dediğinizde sondaki “U” harfi yarım oktav çıkar. ŞII’ dediğinizde en sondaki “I” sesi yarım oktav söylenir. Bunları ayırt etmeniz gerekir. Bunun için farklı simgeler kullanmanız gerekir. Ama bunu evrensel anlamda kullanılan ünlem işareti, soru işareti, kesme işareti gibi işaretlerle yapamazsınız. Eğer bir simgeyi bir misyonla tanımlamışsanız aynı simgeyi başka bir amaç için kullanamazsınız. Bu evrensel işaretleri bir harfin niteliğini değiştirmek için kullanamazsınız. Yani “A” harfini “E” harfi yapmak ya da “İ” harfini “Ö” harfi yapmak için kullanamazsınız. Bu tür mantıklar kullanılmış ve bu biçimiyle alfabe hayat bulamamıştır.
49. sütunu incelerseniz bu simgeleri net bir şekilde görebilirsiniz.
Yine 57. satırda “A”, “E”, “İ” gibi harflerin önünde daha önce Adığabze “Beş” yani “Sopa” dediğimiz çizginin yerine kesme işareti koyarak aynı misyonu yüklemeye çalışmış; altına da not düşmüş: “Bunlar birer harf değil, inceltici ve kalınlaştırıcıdır” demiş. Oysa bu “SOPA” Kiril alfabesinde önüne geldiği harfin niteliğini değiştirir. Örneğin “İ” harfini örnek vermiş. “İ” harfini yalın olarak okursanız kelimenin başında “Yİ”, ortasında “İ”, sonunda, “İY” diye okunur. Yine “E” harfini örnek vermiş. “E” harfini sopasız okursanız, kelimenin başında “YE” diye okunur. Kelimenin ortasında “E”, sonunda “EY” diye okunur. Yalın sopa ile yalın olarak okunursa “E” diye okunur. Yine “Y” (=U) harfi için aynı şey geçerlidir. Yani “Sopa” gelirse “U” okunur ama sopa olmazsa “WU” olarak, kelimenin sonunda ise “EW” diye okunur. Bu biçimiyle de, bu işaretlemeler Kiril mantığı üzerinden yürütülmeye çalışılmış, ancak kendisinin pratikleşmek için önerdiği alfabenin mantığı ile örtüşmemektedir.
Yukarıda açıkladığım nedenlerle bu alfabe sosyal medya ve eğitim öğretim alanlarında kullanılıp yaygınlaştırılamamıştır.
Bilgilendirme tabloları eklenmiştir.
Adige alfabelerine ilişkin kısa not
Bu kitapta kullanılan özgün Adigece sözcüklerin yazıldığı Türkçe-Latin Temelli ORTAK Adige ALFABESİ önerimizi, günümüzdeki Kiril temelli Adigey ve Khaberdéy alfabeleri ile karşılaştırmalı tablolar halinde aşağıda veriyoruz.
Alfabelerin alfabetik sıraları aynı olmadığından, her alfabenin alfabetik sırası kendilerine özgü sıra numaralarıyla gösterilmiştir.
Önünde eksi (-) işareti olmaksızın parantez içinde verilen yazılışlar, bu alfabede ayrı bir harf olarak gösterilmiş olmakla birlikte, gerçekte ayrı bir harf olarak gösterilmesine gerek olmayan yazılışlardır. Bunlar, yakın olduğu sesi temsil eden harfin numarası ile (06.1) biçiminde verilmiştir.
Önünde eksi (-) işareti ile parantez içinde verilen yazılışlar ise bu alfabede ayrı bir harf olarak gösterilmesine gerek olmadığı gibi esasen ayrı bir harf olarak da gösterilmemiş olan, ancak gerektiğinde öyle yazılabileceğini göstermektedir. Bunlar da aynı şekilde, yakın olduğu sesi temsil eden harfin numarası ile (06.1) biçiminde verilmiştir.
Tablolar incelendiğinde görülecektir ki;
a) Günümüzdeki Kiril kökenli Adige alfabesi, her ne kadar 66 harf imiş gibi gösteriliyor olsa da, gerçekte (inceltme ve kalınlaştırma işaretleri de çıkarıldığında) 55 harften ibarettir. Harf olarak ortaya konan diğer yazılışlar ise bu harflerin oluşturduğu hecelerdir.
b) Günümüzdeki Kiril kökenli Khaberdéy alfabesi, her ne kadar 59 harf imiş gibi gösteriliyor olsa da, gerçekte (inceltme ve kalınlaştırma işaretl ri de çıkarıldığında) 49 harftir. Diğerleri, bu harflerin oluşturduğu hecelerden ibarettir.
c) Önerdiğimiz Türkçe-Latin temelli ORTAK Adige ALFABESİ ise toplam 48+1 harften ibaret olup, bu harflerle hem Adigey hem de Khaberdéy diyalektleri yazılabilmektedir. Alfabedeki bu sayı azaltılması sırasında, diyalektlerimizde yer alan ancak pek az sözcükte geçen bazı ara/uç sesler için ayrı bir harf ayrılmasına gerek görülmemiş, o sesin, en yakın ses için önerilen harfle yazılması tercih edilmiştir. Zira bir dilin korunması, toplumsal ve ekonomik yaşam içindeki işlevselliği, arkasındaki politik güç desteği gibi başka etmenler yanında, sadeleştirilip basitleştirilmesine, yazılıp okunmasının, öğrenilmesinin ve kullanımının kolaylaştırılmasına da önemli ölçüde bağlıdır.