Doğadaki internet

0
994

Profesyonel hayatın içinde yoğun biçimde yer alırken, iki kadın, işyerinin yakınlarında bir bodrum katı kiralayıp kültür mantarı yetiştirdik. Bizi bu tuhaf sayılabilecek deneyime çağıran birçok nedenin arasında tuhaf ve ilginç bir organizma olarak mantarın kendisi de vardı. Bitki ve hayvanlardan farklı sınıflandırılan bu organizmanın ‘wood wide web’ olarak anılan bir ağ modeli oluşturduğunu mantar uzmanı Paul Stamets’in 2008 yılında yaptığı TED konuşmasından öğrendim. Bu görüşe göre mantarlar, ağaçların ve diğer bitkilerin birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan kocaman bir ‘internet ağı’ oluşturuyor. Bu ağ sayesinde birbirlerinden kilometrelerce uzaktaki ağaçlar bile bilgi ve besin alışverişi yapıyorlar. Hastalıklardan, afetlerden haberdar oluyor, önlem alıyorlar. Doğada en güçlü olanın, uyum sağlayanın ayakta kaldığı görüşünün yanına ağaçların birbirlerine ‘yardım ettiğini’ ifade eden bu yaklaşımı koyduğunuzda dünya objektif olarak daha iyi bir yer olmuyor elbette ama farklı düşünebilmenin daima mümkün olduğunu hatırlatıyor.

Belki köyümdeki meşeler de böyle haberleşiyor, belki yüzyıllar önce, anavatanda ateşe verilmiş olan ağaçlar da böyle iletmişlerdi gelmekte olan saldırıyı kilometrelerce uzaklara. Belki sadece farklı coğrafyalardan değil farklı örgütlenmeler ve dünya görüşlerinden Çerkeslerin neredeyse istisnasız içerisinde olabileceği bir ağ da mümkündür. Belki doğada mantarın oynadığı rolden öğreneceklerimiz vardır. Belki tarihsel geçmişimizde vardır bunun örnekleri. Belki ‘Xase’lerimizin mümkün kılmış olduklarını bugün bir ‘Kongre’ sağlayacaktır.

Kötü haber; mantar ağının karanlık bir yönü de var. Bazı bitkiler bu ağı kullanarak diğerlerinden besin çalabiliyorlar. Mesela bazı orkide türleri, karbon ihtiyacını bağlı olduğu ağ yoluyla çevredeki ağaçlardan sağlıyor. Akılda tutmakta yarar var.

Rus fotoğrafçı Maria Mussova ‘Reflection/Yansıma’ adını verdiği çalışmasında günümüz Çerkeslerini önce bugünkü gündelik, sonra geleneksel giysileriyle fotoğraflıyor ve ardından katılımcılara hangi giysiyle nasıl hissettiklerini soruyor. Yanıtların birçoğunda geleneksel giysileriyle başka hiçbir şekilde olmadıkları kadar kendileri olduklarını söylüyorlar. Bunu da akılda tutmakta yarar var çünkü doğada mantarların yaptığını kendimiz için tasarlayabilsek, herhalde haberleşecek olanlar böyle hissedenlerimiz olacaktır.

Kanada’nın Arktik ve Yukon bölgesindeki buzulların, küresel ısınmanın artmasıyla beklenenden de hızlı eridiği söyleniyor. Kanadalı bilim insanları artan sıcaklıklarla hızla eriyen buzulların bölgede dramatik değişikliklere yol açacağı uyarısında bulunuyor. Giresun’u sel vurdu. Tokyo’da sıcaktan ölenlerin sayısı iki yüze doğru gidiyor.

Dünya yerinden oynuyor oynamasına ama bizim kastettiğimiz böylesi değil.

Tıpkı geleneksel giysilerimizle fotoğraf çektiren insanlarımızın ifade ettiği gibi; başka hiçbir şekilde olmadığımız kadar kendimiz olmanın yolunu, hayatın her alanında yeniden tanımlamaktan vazgeçemeyiz. Vazgeçmemeliyiz.

*TED Technology, Entertainment and Design
İlk kez 1984 yılında düzenlenen ve 1990 yılından beri her yıl düzenli olarak yapılan konferanslar dizisi.
Önceki İçerikKafkasya Koşusu
Sonraki İçerikKriz, OHAL ve doğa cinayetleri…
Birgül Asena Güven
1959 yılında Fethiye’de doğdu. Adigelerin Şapsığ boyundan. 1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünü bitirdi. İş hayatına özel sektörde 1985 yılında başladı. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans programına katıldı. Uzun yıllar global şirketlerde Finans Yönetimi yaptı. Kafkas derneklerinde çalıştı, yayın organlarında yazdı. Halen Jıneps yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz