Ekmeğin öyküsü

1
2233

“Yiyeceğini arpa pidesi yer gibi ye.” (Hezekiel, 4. bölüm, ayet 12, Tevrat)
Çoğumuz ekmeklik unun hep buğdaydan üretildiğini sanırız. Buğdayın hayatımıza girişi 15. yy olarak kabul edilir. Oysaki insanoğlu buğdaydan önce çavdar (hamtsiy) ve arpayı [ha(m)] ekmek için kullanmıştır. Bu konuda İsmail Tokalak da “Bizans Osmanlı Sentezi” isimli önemli çalışmasının “Bizans ve Osmanlı’da ortak yemek kültürü” bölümünde, ekmeğin Bizans’ın temel klasik gıdası olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Ekmek kelimesinin Yunanca anlamı alfabesinin ilk harfi olan a ile başlayan ‘artos’ kelimesidir. Bizans’ta ekmek şehrin valisi ve belediye başkanı görevindeki Eparkh’ın (Epaharkos) nizamnamesi doğrultusunda üretilir. Bir dönem orada insanlara ücretsiz ekmek dağıtılırdı. Ayrıca yine Bizans’ta ekmek almaya gücü yetmeyenler için halka biçimindeki boukellaton ve kalınca dilimlenmiş arpa ekmeği paximad (peksimet) kullanılırdı. İmparator I. Iustinianos (527-565) sırt çantasında paximadia taşırmış. Buna Venedik’te pasimata, Arapça başmat veya baksimat, Hırvatça peksimet ve Romence pesmetten denirdi. Türkler peksimeti iki kere pişirerek suyunu almış galeta ve peksimet şekline dönüştürerek daha uzun süre dayanmasını sağlamıştır. I. Dünya Savaşı’nda ve Kurtuluş Savaşı’nda Türk askerlerinin temel gıdası, peksimet olmuş, suya batırılarak yumuşatılmış ve öyle yenmiştir.” (http://www.turkiyeekmeksanayiisverenlersendikasi.org.tr/207/ekmegin-tarihcesi.html)


Bizans’ta arpa ekmeğinin “peksimet” olarak kullanıldığını, çok çok daha evveliyatına gittiğinizde Yahudi kültüründe de arpanın tahıllı ekmeğin hammaddesi olduğunu görüyoruz. Adige dilinde de ekmeğin arpadan elde edildiğine şahit oluyoruz. Hatta diğer dillerde “ekmek – hamur – un – arpa” dörtlemesinin birbirleriyle ilişkisi olmadığını görüyoruz. Ancak bizi ilgilendiren şey şu; bu dört kelimenin birinin diğerinden elde edildiğini bildiğimiz halde kelimeler biri diğerinden farklı olarak karşımıza çıkıyor. Türkçeden örnekleyerek devam edelim. Ekmeğin hammaddesi arpa ise sıralama “arpa – un – hamur – ekmek” şeklinde birbirinden alakasız kelimeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konuda diğer dillerde de benzerlerine şahit oluyoruz. Oysa yukarıda saydığımız olguların tamamı birbiriyle ilgilidir. Dahası, arpanın yetiştirildiği tarlanın adı, arpanın döküldüğü ya da işlendiği harmanın adı, depolandığı ambarın adı ve ekmeğin dışında arpadan üretilen diğer besin adlarına kadar hemen hiçbir kelime “arpa” kelimesiyle ilgili değildir. Mesela, nasıl olur da hamur undan elde edilmişse arpa kelimesi ile un kelimesi; hamur undan elde edilmişse un kelimesi hamur kelimesinden bağımsız olabilir? Demek ki Farsça, Arapça, Almanca, Türkçe vb. bakabildiğim onca dildeki bu farklılığın nedeni, bu kelimelerin aradan geçen yüzlerce hatta binlerce yıl sonra değişime uğramış olma ihtimalidir.
Şimdi Adige dilinde hem arpanın serüvenini görelim hem de ona bağlı olarak kelimeleri Türkçe anlamlarıyla verelim.
Ha-m (хьа-м): arpa
Ha-se (хьасэ): tarla, arpanın alıştırıldığı yer. Arpa alıştırma yeri olgusundan tarla kavramı doğuyor.
Ha-meş (хьа-мэщ): arpa ekini, arpanın konduğu harman yeri.
Ha-cığe (хьа-джыгъэ): Bugün herhangi ayrım yapmadan un. İşlenmiş arpa.
Ha-mur (хьа-мур): Kelime bugün için Adige dilinde kullanılmamaktadır. Ancak anlam ve gramer yapısı, kelimenin ses bileşenleri tamamen Adige dilinin yapısına uygundur. Bu tarz kaybolmuş kelimeler Adige dilinde de başka dillerde de bolca bulunmaktadır. Hemen belirtelim ki Adige dilinde hamur, “thaçu” kelimesiyle karşılanmaktadır. Ancak burada hamur kelimesinin bunca sıralamanın arasında henüz olmayışının nedeni, ekmek olgusunun henüz hamurdan elde edilememiş olmasındandır. Aşağıda verdiğimiz “halığo” kelimesi, ekmeğin henüz hamurdan yapılmadığını göstermektedir. Tekrar değineceğiz.
Ha-ku (хьа-ку): Fırın. Arpanın içine tıkılan şey.
Ha-m-bar (хь-м-бар): Ambar. Kelime çok arpa (içinde barındıran) anlamındadır.
Ha-m-bereş (хьа-м-бэрэщ): Ambarın içinde bulunduğu yer. Kiler.
Halığo: Tarihi en eski ekmek. Ancak arpadan yapılmıştır. Ekmek ilkin arpa kavrularak yapılmıştır. Ha+lığo: kavrulmuş arpa demektir. Ha: arpa, lığo: kavurmak. İnsanoğlu ilk ekmeği, “ha” yani arpadan kavurarak üretmiştir. Tabiidir ki bugün “halığo” ekmek anlamındadır.
Hamur kelimesi de öyle, hamur önce arpadan elde edilmiştir. Halığo işleminden sonraki bir buluştur. Çünkü Ha: arpa demek olduğunu biliyoruz. “mır veya mur” değer katılmış bir şeyi ifade eder. Bugün Adıgabzede bu anlamda bir kullanımı yoktur. Ya kelimeyi kaybetmiştir veya “thaçu: hamur” kelimesine kursiyer kazandırılmış olması nedeniyle “hamur” kelimesinin kullanımı pek önemsenmemiş ve toplumun dilinden düşmüş olabilir. Hamur anlamındaki “thaçu” kelimesinden “tanrısal duruş” anlamını çıkarmak mümkündür. Kim bilir hamurun kabarıyor olması ilahi bir kudret olarak da değerlendirilmiş olabilir.
Adige dilinde “ha: arpa” kökenli ekmek çeşitlerini verelim.
Halığo: ekmek
Hatıkh: hamur sicim şeklinde sarılarak yapılan ekmek
Halğuane: bir çeşit simit ekmeği
Halji: simit
Haku halıju: fırın halıju
Ayrıca,
Ç’akhu: ekmek
Ç’ekhop’uaç’e: bazlama ekmeği
Cegurıj: büyük fırın ekmeği
Gubate: yağlı patatesli özel ekmek
Sanırım Adige dilinin zenginliği ve hars yapısı dikkatinizi ekmiştir. Her bir ekmeğin resimlerini de koyarak yazımın akademik bir çalışma şeklinde olmasını isterdim. Ancak “ekmeğin doğuşu” enfes bir tez konusu olmaya aday. Ekmeğimiz bol ve bereketli olsun.

1 Yorum

  1. Değerli okurlar. yazının ilk paragrafında ‘Buğdayın hayatımıza girişi 15. yy olarak kabul edilir.’ şeklinde geçen cümlede kast edilen, buğdayın hayatımızda adeta hakimiyet kurmasıdır. Yazını devan eden satırlarında arpanın da 15. yüzyıla kadar kullanıldığı dile getirilmekle o zamana kadar ekmeğin tek ham maddesi buğday olarak kullanılmadığına atıf yapılmıştır. Elbette ki buğdayın da tarihçesi çok daha eskilere dayanmaktadır. Konu yanlış anlaşılsın istemedim, selamlar. A.Bayram.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz