Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Mayıs sıkıntısı

Sevgili ve efsane Kuşha Doğan uzun uzun yazmış: “Kaybedilenlere, vefat eden insanlara, gençlere ve toplumsal kimliklere nasıl veda edilir? Cenaze töreninde bir büyüğün öne çıkarak belli seviyelerde kaldırdığı sol el avuç içi ne anlama gelir? Ve bu Xabze’yi, âdeti, ritüeli neden kaybetmemek gerekir…”

Bu sembolik duruş, sık rastlanmayacak biçimde de taraftar bulmuş ve bugün tüm sosyal medya çok cılız da olsa bu sembolik içeriklerle dolmuş.

Dolmasına dolmuş ama kimse açıklama bölümünde, kısacık da olsa bahsetmemiş. Ya da ben bir tanesine bile rastlamadım. Oysa “Hiçbir şey anlatılana kadar olmamıştır!” der Virginia Woolf; anlatmak, belletmek gerek. “Sol avcumu göstererek yaptığım bu selam, özgürlük savaşımızda, soykırımda kaybettiklerimize bir vedadır” demek gerek. Ama biz anlatmayı, belletmeyi pek sevmedik. İşaretleri, hareketleri ya da yeni adıyla (challenge) çelınçları sevdik. Hatta belki de Kafdağı’nın ardında kalan ve belki vatandan bile kıymetli olan budur. Anlam!

Sosyal mecraların akışı sadece bu sembolik (sol el veda) duruşuyla dolu değil. Yıllar öncesinin çok başarılı bulduğum yarım yüzlü Kafkasyalı kadın illüstrasyonu, damgaya benzeyen 1864 tipografik tasarımı, sonra başka bir tipografik tasarım, denizden çıkan el, denizden çıkan eller, sanırım Şamil Vakfı’nın açtığı afiş yarışmasının kazananına bakmadan paylaşılan görselleri, yeşil kurdeleler, siyah kurdeleler, sol eller, klişe Çerkeslik temalı illüstrasyonlar, foto grafik tasarımlar, bazen bizzat yaptığım tasarımlar, filmler, daha farklı filmler… Yani dışarıdan ekranda gezinen bir parmağın hızla üzerinden geçeceği, toplumsal bir aidiyet ya da birlik yansıtmayan yüzlerce, bir kaç yüzlerce farklı içerikler…

Yani bir cenazeyi, bizden binlerce yıl önce yaşamış ataların yapabildiği güçlü tutarlılıkla kaldıramamanın, taşı delenin suyun gücü değil de sistematik tutarlı damlaması olduğunu anlayamamanın zayi olan sesi. Şu asaletimizden bahsederken “Asil insanlar ne sunduğunuzla değil, nasıl sunduğunuzla ilgilenir” sözünü hatırlasak ne güzel olur. Çünkü nasıl sunarsak ses getireceğiyle hiç ilgilenmiyor ve o karanlık Karadeniz’de çırpınmaya devam ediyoruz.

Çok uzatmayıp aklımdakileri sıralayacağım. Sol el avuç içini kaldırma ritüeli çok kıymetli bir âdetmiş, umarım beni de öyle uğurlarsınız. Bunu bugüne kadar mücadelede kaybedilen tüm Kafkasyalı insanlar için bir gün, bir anma günü (daha) yaratarak yapsak ne kadar muazzam olur. Ancak semiyotik anlamda 21 Mayıs’ta kullanımı kanımca biraz, çok az eksik. Çünkü vatanın kaybedildiği günde, vatanı bir daha kavuşamayacakmış gibi selamlamayalım. Hiç değilse bugün, bir cenaze umutsuzluğunda olmayalım. Bu kritiğime rağmen eğer kitlelere mal olursa yine de seve seve sahiplenmeye hazırım.

Artık 21 Mayıs’lara daha örgütlü; keyif, zevk, kişisel seçim karıştırmadan, belirlenmiş ortak sembole sahip çıkarak hazırlanmalıyız. Örnek bu mavi bir kartal olacaksa dünyayı mavi kartallarla boyamalıyız. Bir sonraki yıl yeniden yaratmalıyız, başka ortak bir çığlık. Ama bunu hepimiz yapmalıyız.

Şarkısı olacaksa herkes söylemeli, dansı olacaksa herkes etmeli. Belki böyle bizi yutan karanlık su kadar, suyun gücü kadar güçlü oluruz. Sevgi saygıyla, bugün 21 Mayıs, yaranız hep kanasın.

 

Not: Sayın Kuşha Doğan’ın kişisel Facebook profilinde “Çerkeslerde Yas ve Cenaze Töreni / Taziye” başlıklı yazısını mutlaka okumalısınız.

Cihan İşbaşı
Cihan İşbaşı
Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Ana Sanat Dalını bitirdi. Karikatür, illüstrasyon ve tiyatro ile profesyonel olarak ilgilendi. Marje dergisinde tasarımcı, yazar ve karikatürist olarak çalıştı… 90’lı yılların sonunda İletişim tasarımı ve reklam yazarlığı yapmaya başladı. Antalya’ya yerleştiği ‘97 yılından itibaren sadece bu alanda çalışan İşbaşı, farklı üniversitelerde “Reklamda Yaratıcılık” ve “İletişim tasarımı” dersleri veriyor. Son 20 yıldır, kurucu ortağı olduğu Graphx’in Yaratıcı Yönetmenliği görevini sürdüren İşbaşı evli ve bir kız babasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

Öteki çocuklar için ölme duası 

Allahım ben güzel yaşadım. Sabahları çay karıştıran çıngıraklara, “Vay vay, kim gelmiş” seslerine uyandım. Tam da bu yüzden işte güzel ölmek istiyorum, güzel güzel ölmek....

Bayram yazısı

Merhaba! Neredeyse bütün önceki yazılarımı yazdığım kasvetli şehir ortamından uzakta, bir Çerkes köyünün sakin, nezih, nemli ama huzurlu ortamından yazıyorum. Biraz sağımda geniş bir çayırda...

Anavatan

Size çocukluk yazayım biraz. Hani şairin “anavatan” dediği çocukluk. Belki bir yerinde yüzünüz bir gevşer “hakkat haa” dersiniz içinizden. İçimizden geçen sıkıntılı günlere bir...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img