‘Müzik yoluyla çeşitli önyargıları aşmaya çalışıyoruz’

0
919

Müzisyen Muammer Ketencoğlu’nun sosyal medyada “Size 2012 yılından beri genel sanat yönetmenliğini yaptığım Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Medeniyetlerin Sesi Korosu’ndan taze bir video yolluyorum. Tam da Kafkasya sürgünlerini anacağımız günlere yaklaşırken bir Adige düğün şarkısı dinleyeceksiniz. Çerkes tanıdıklarınız ile paylaşmanız beni mutlu eder. Keyifli dinlemeler…” notuyla paylaşılan videoyu izleyince ayrıntıları kendisinden öğrenmek istedik…


  -Merhaba Muammer. Duyarlılığınız duygulandırdı bizleri… Parçayı repertuvarınıza almanızın öyküsünü dinleyelim mi senden?

-Öncelikle Jıneps okuyucularına içten sevgilerimi yolluyorum. Bu şarkıya ilgim Kuzey Kafkasya müziği ile tanışmama vesile olan sevgili Hava Karadaş ile tanıştığım 90’lı yıllara gider. O yıllarda gerçekleştirdiğim “Yeryüzünün Yedi Rengi” konserlerinde bu şarkıyı Hava ile seslendirmeye başladık. Sonra da harika bir tesadüfle şarkının yaratıcısı Anzeriko Çeslav radyo programıma misafir oldu. Koromuzda genel sanat yönetmenliği görevime başladığım 2012 yılında şarkıyı hemen repertuvara aldım. Konserlerimizin en sevilen şarkılarından biri oldu.

 

-Koroda Adigece bilen var mı? Telaffuz etmekte sorunlar yaşandı mı, bu konuda destek aldınız mı?

-Şarkıyı çalıştığımız sırada Adigece bilen korist yoktu. Şimdi var ama… O zaman doğal olarak öğrencileri dil biraz zorladı. Anında Hava Karadaş imdadımıza yetişti ve çocuklarla detaylı bir telaffuz çalışması yaptı. Şarkıyı, kayıtlarını bitirdiğimiz ama henüz yayımlamadığımız albümümüzün açılış parçası yaptık. Bu vesileyle Adigeceye göre Abhazcanın öğrencileri çok zorladığını söylemeliyim. Bu yüzden Abhazca bir parça yapamadık.

 

-Epey uzun süredir koronun sanat yönetmenliğini yürütüyorsun. Kuruluş felsefesini anlatır mısın… Sadece BAU öğrencileri mi katılabiliyor?

-BAU Medeniyetlerin Sesi Koro ve Orkestrası fikri, o zaman BAUART’ta koordinatör, şimdi ise Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuvarı’nın başında olan öğrencim, sevgili Aslıhan Umar’ındır. Dolayısıyla ben kurulduğumuz 2012’den beri genel sanat yönetmenliğini yapıyorum. Sizin anlayacağınız koro elimize doğdu ve hep birlikte büyütüyoruz.

Yine baştan beri koromuzun ve orkestramızın şefliğini sevgili arkadaşım, değerli müzisyen Öcal Öcalan yapmaktadır. Amacımız, Anadolu ve çevre coğrafyasından halk şarkılarını geleneksel yapıyı bozmadan çoksesli olarak sahneye taşımak. Müzik yoluyla ve farklı dilleri tanıma sonucuna bağlı olarak hem öğrencilerde hem de dinleyicilerimizde çeşitli önyargıları aşmaya çalışıyoruz. Öğrencilerimiz Anadolu coğrafyasına yakın ama bambaşka melodileri ve dilleri tanıyorlar ve dillerin tanımadıkları telaffuz özelliklerini öğreniyorlar. Şu ana kadar en az 15 dilde şarkı söyledik. Yunanistan ve Bulgaristan’da iki ayrı koro ile işbirliği konserleri yaptık. Yine Almanya’da Köln Üniversitesi’nde çaldık. Koristlerimiz başlangıçta BAU öğrencileriydi ama son birkaç senedir katılımı dışarıya da açtık. Koristlerimiz zorlu bir sınavın ardından aramıza katılıyorlar.

“Dayanışma Yaşatır”

-Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri müzik. Sizin çalışmalarınız nasıl devam ediyor?

-Büyük ya da küçük felaketler yaşandığında en çok etkilenen sektörlerin ilki kültür-sanat sektörüdür. Bu nedenle son derece kısıtlı devam edebiliyor. Koro çalışmaları sevgili şefimiz Öcal Öcalan tarafından online yürütülmeye çalışılıyor. Benim sahne projelerim için de ancak birkaç toplanma ve TV programı yapabildik.

Aslında bu süreçte güzel bir projeye sanat yönetmenliği yapıyorum. Koordinatörlüğünü Ercüment Gürçay arkadaşımın yaptığı, Anadolu Müzik Kültürleri Derneği’nin çatısında toplandığımız “Dayanışma Yaşatır” adlı etkinliğin ikincisini gerçekleştireceğiz. Bu etkinlikle pandemi sürecinde müzik yapamayan müzik emekçisi arkadaşlarımıza can suyu olmayı hedefliyoruz. 19 Haziran akşamı 47 sanatçı arkadaşımızın katılımıyla harika bir müzik şöleni sunacağız. Destek olmak isteyenleri gecemize bekleriz. Bilet satışları Biletix’ten yapılacak ve yasal kesintiler sonrası gelirin tümü ihtiyaç sahibi arkadaşlarımıza aktarılacak.

Son olarak iki noktaya değinmek istiyorum… 19 Mayıs Çarşamba günü Açık Radyo’da, “Tuna’nın Beri Yanı” programımda büyük şarkıcı, sevgili Gülcan Altan konuğum oldu. Biraz kendisini, biraz da sürgünü konuştuk. Programı dinlemek isteyen dostlarımız “tunaninberiyani.blogspot.com” adresinden ulaşabilirler. Bu söyleşi için çok teşekkür ederim.

 

-Jıneps okurları adına biz çok teşekkür ederiz.

https://www.youtube.com/watch?v=cbWD-xs_3sQ

Önceki İçerikKrasnodarlı yazarların kaleminden: Adigelerin tarihi
Sonraki İçerik‘İki yılda bir değişen yönetimler ile kurumsal hafıza yaratılamıyor’
Gül Yılmaz
1965 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümü’ndeki lisans eğitimini 1986’da tamamladı. İÜ Çocuk Sağlığı Enstitüsü Oksoloji Bölümü’nde yüksek lisansını yaparken Milliyet gazetesinde düzeltmenliğe başladı. İÜ Sosyal Antropoloji Bölümü’nde 1990 – 1992 yıllarında üstlendiği okutmanlık görevinden sonra iki yıl Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda çalıştı. Cumhuriyet gazetesiyle döndüğü düzeltmenliği, emekliliğinin ardından Radikal, Karşı Gazete’de ve serbest düzeltmen olarak çeşitli yayınevlerinde sürdürdü. “Çocuk İsimleri Sözlüğü” adlı kitabı yayına hazırladı (Epsilon Yayınevi). Bazı yurtdışı gezilerine ilişkin izlenimlerini yazdı (Cumhuriyet, Jıneps, Hürriyet Seyahat). Dönem dönem Ruhi Su Dostlar Korosu koristi ve Kafkas halk dansları oyuncusu oldu. 2018-2019’da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin “Türkiye’de Kültürel Çoğulluğun Bağımsız Araştırmacıları ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Ağ Oluşturma ve Eğitimi”ne katıldı. Halen Hürriyet Gazetesi/Ekler’de yarı zamanlı düzeltmenlik yapıyor ve Aralık 2018’den bu yana Jıneps gazetesi yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz