Virüsler her yerde

0
699

Şaka bir yana, 2020 pandemi yılı, virüsleri daha yakından tanımamızı sağladı. Öyle ki bazılarımız bu minik canlıları genetik yapısına kadar araştırdı. Neydi koronaya neden olan? RNA virüstü.

Gelin yeni bir RNA virüs daha tanıyalım. Son yıllarda popülaritesi artan, toplum tarafından HIV’den sonra en çok bilinen hepatit virüslerinin ABC’sini öğrenelim…

Hepatit yani sarılık, karaciğerin yaygın iltihabi hastalığıdır. İlaçlar, toksinler, alkol veya virüslere bağlı gelişebilir ve konu uzar da uzar. Biz sınır koyalım, bu yazının konusu hepatit virüslerine bağlı gelişen viral hepatitler olsun.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Hepatit Birliği tarafından 2010 yılından itibaren “28 Temmuz Dünya Hepatit Günü” olarak belirlenmiş olup toplumsal farkındalık oluşturmaya çalışılmakta ve “Hepatitsiz gelecek” hedeflenmektedir.

A, B, C, D, E, G olmak üzere farklı tipleri bulunan bu virüsler, bulaşıcı sarılığa neden olmaktadır. Bulaşma yolları ve etkileri farklıdır. A ve E tipleri yiyecek-içeceklerle, B, C, D ve G tipleri kan ve vücut sıvılarıyla veya bu materyallere yakın temasla bulaşır. Dünya genelinde yaklaşık 325 milyon kişinin hepatit B ve C ile enfekte olduğu ve hepatite bağlı ölümlerin %96’sının bu iki virüsle geliştiği bilinmekte (dünya genelinde raporlanan 1.4 milyon).

Hepatit A, hijyen koşullarına uygun olmayan yiyecek ve içeceklerle, enfekte kişinin dışkısının bulaştığı çamaşır-havluyla temasla bulaşır. Bu nedenle çiğ kabuklu deniz ürünleri veya çiğ-az pişmiş besin tüketmemek, sebze-meyvelerin titizlikle yıkanması, ellerin sabunlanması, çöplerin düzgün poşetlenmesi gibi genel hijyen kurallarına uyularak hastalıktan korunmak mümkündür. Hastalık sıklıkla semptomsuz atlatılır veya sarılık, iştahsızlık, karın ağrısı-bulantı, idrar renginde koyulaşma gibi hafif belirtiler gelişir. Sıklıkla hastalık kendiliğinden kronikleşmeden iyileşir, karaciğeri destekleyecek tedaviler uygulanır. Ancak nadir de olsa karaciğer yetmezliği olan vakalar da bildirilmiştir. Kişinin az yağlı-sindirimi kolay gıdalar tüketmesi, sıvı alımına dikkat etmesi ve istirahat önerilir. Hastalığa tekrar yakalanma riski oldukça düşüktür.

Kötü hijyen koşulları ve sosyoekonomik duruma bağlı olarak su veya gıda kaynaklı salgınlara neden olabilir. Korunmak için aşılama yapılabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişilerin hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Ülkemizde bebeklik döneminde rutin uygulanan aşılar arasındadır. Türkiye’de yetişkinlerin %80-90’ı bu hastalığı çocukluk çağında geçirmiştir. Bu nedenle yetişkinlere aşı öncesi hastalığı geçirmediğine dair kan testi yapılır.

Hepatit E de, A ile benzer biçimde kontamine yiyecek ve içecekle bulaşıp salgınlara neden olabilir. Genellikle kendiliğinden iyileşir, nadiren ölümcül olabilir.

Hepatit B ve C bulaşma-korunma yolları, semptomları ve oluşturdukları hasar bakımından benzer olup birlikte ele alınabilir.

Bu virüsler, hepatit A kadar kolay bulaşmaz. Kişi bu virüslerle enfekte olduğunda “akut hepatit” gelişir. Hepatit B sıklıkla semptomsuz seyreder, enfekte kişilerin %20’sinde sarılık gelişir.

Hepatit B ve C belirtileri, ateş, halsizlik, iştahsızlık, bulantı-kusma, kas-eklem ağrıları, sarılık (ciltte ve gözde sararma, idrar renginde koyulaşma, dışkı renginin açılması) şeklindedir.

Hastalık dönemini sıklıkla iyileşme izler. Nadiren %0.1 oranında, ölümcül olabilen, ani başlangıçlı ve hızlı gelişen karaciğer yetmezliğine neden olan “fulminan hepatit” görülür.

Hepatit enfeksiyonunun 6 aydan uzun sürmesine “kronik hepatit” denir. Hepatit B’de kronikleşme oranı kişinin yaşı arttıkça azalır. Bebeklerde %90, 1-5 yaş çocuklarda %25-50, 5 yaş sonrası %6-10 iken erişkin dönemde oran %1-5’e düşer. Hepatit C enfeksiyonu %75-85 oranında kronikleşir.

Kronik hepatit B ve C, karaciğerde hasar oluşturarak siroz, karaciğer yetmezliği ve kansere neden olabilir.

Bazen hastalık oluştuktan sonra virüs vücuttan temizlenmez, “taşıyıcılık” gelişir. Taşıyıcılık sürecinde kişide herhangi bir rahatsızlık olmayabilir ama zamanla hastalık aktiflenebilir. Bu kişilerin düzenli takibi gerekir. Hepatit taşıyıcısı bireyler, hastalığı bulaştırma riskinin olduğunu bilerek buna uygun davranmalı, örneğin diş tedavisi veya herhangi bir enjeksiyon öncesinde ilgili sağlık ekibini uyarmalı, korunmasız cinsel ilişkide bulunmamalıdır.

Hepatitte siroza bağlı karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri en sık ölüm nedenidir. İlaç tedavileri ve karaciğer nakline rağmen dünyada her yıl yaklaşık 1.4 milyon insan hepatit B ve C nedeniyle kaybedilmektedir. Bu nedenle enfekte kişilerin yakın takibi ve hastalığın önlenmesi hedeflenmekte, riskli kişilerde hepatit B aşı programları uygulanmaktadır. Hepatit B aşısı 3 doz şeklinde uygulanır. Bu protokol, 1. aşı, bundan 1 ay sonra ikinci aşı, ilk aşıdan 6 ay sonra üçüncü aşı şeklindedir ve %95-100 oranında koruyuculuk sağlar. Sağlık çalışanları, hepatit B ile enfekte kişilerle yaşayanlar, diyaliz hastaları gibi riskli grupların aşılanması önerilir. Henüz hepatit C için aşı bulunamamıştır.

Hepatit B ve C’de bulaşma enfekte kan, meni veya diğer vücut sıvılarıyla temasla gelişir. Sterilizasyon şartlarına uygun olmayan enjeksiyon, kan nakli, diş tedavisi gibi tıbbi girişimler, dövme, piercing gibi kozmetik amaçlı vücut delici işlemler, mukozadaki yaradan geçiş, enfekte kişiyle korunmasız cinsel ilişki, jilet-diş fırçası gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı ile bulaşabilir. Hepatit C’de en sık bulaş nedeni aynı enjektörle uyuşturucu kullanımıdır. Hepatit C virüsü, vücut sıvılarında bulunmadığından cinsel yolla bulaşma nadirdir. Gebelikte anneden bebeğe geçebilir. Hepatit B, enfekte anneden bebeğine doğum esnasında bulaşabilir. Bu nedenle doğumdan sonraki 12 saat içinde bebek aşılanarak kronik hastalık önlenir. Hepatit B ortak yemek ve su kullanımıyla, emzirme, sarılma, öksürükle, aynı tuvalet-banyo-havuz kullanımıyla bulaşmaz.

Hepatit B ile enfekte olduğunuzu düşündüğünüzde hemen doktora başvurun, aşılama ve antikor tedavisiyle en kısa sürede tedaviye başlanmalıdır.

Hepatit B ve C tanısı kanda virüsün tespiti ve karaciğerdeki hasar gösteren parametrelere göre konur. Ultrasonografi ve biyopsi hastalığın seyrini takipte faydalıdır.

Tedavide kullanılan ilaçlarla virüsün çoğalması ve karaciğere vereceği hasarı azaltmak, özellikle siroz ve kansere ilerlemeyi önlemek amaçlanır. Bu nedenle enfekte kişilerin düzenli doktor kontrolünde olması son derece önemlidir.

Hepatit D, sadece hepatit B virüsünü taşıyanlarda görülür, hepatit B enfeksiyonunu ağırlaştırır. İlaç bağımlıları artmış risk altındadır.

Hepatit G, kalıcı olabilir, klinik önemi tam olarak aydınlatılamamıştır.

Yukarıda saydığımız tüm virüsler aynı aileden olmasına rağmen bir virüse yakalanan diğerine karşı bağışıklık kazanmaz. Yani hepatit A ile enfekte olmuşsanız sadece A tipi sarılığa yakalanmazsınız, B veya C ile enfekte olabilirsiniz.

Her bir virüs farklıdır ve birbirine dönüşmez, yani hepatit C geçiren kişinin enfeksiyonu B’ye dönmez.

Hepinize virüslerden uzak, temiz-sterilize, yasakların kalktığı mutlu bir yaz diliyorum…

 

Kaynaklar:

https://gedab.ogu.edu.tr/Duyuru/Detay/43/dunya-hepatit-gunu-28-temmuz-2020

https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/haberler/28-temmuz-d%C3%BCnya-hepatit-g%C3%BCn%C3%BC.html

http://www.tgd.org.tr/egitim_ve_kongreler/duyurular/28_temmuz_dunya_hepatit_gunu

Önceki İçerikAlzheimer’ın sırları
Sonraki İçerikKaraciğer dostu kahve
Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
20 Ocak 1977’de Kayseri Pınarbaşı’nda doğdum. İlkokulu Kayseri Ahmet Paşa İlkokulu’nda, orta-lise eğitimimi Kayseri Nuh Mehmet Küçükçalık Anadolu Lisesi’nde aldım. Tıp eğitimimi 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Uzmanlık eğitimimi, İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı’nda 2014’te tamamladım. 2019 yılında Türk Nöroloji Derneği Nöroradyoloji Diploması’nı aldım. Türk Tabipler Birliği, Türk Nöroradyoloji Derneği ve KAHEV üyesiyim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz