Cumartesi Anneleri, 869. hafta açıklamalarında 41 yıl önce gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in akıbetini, gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren Yarıcı ve yeğeni Setenay Yarıcı’nın katıldığı canlı yayında sordu.
“Gözaltında kaybetmelerden devlet sorumlu”
“869 haftadır söylüyoruz: Devlet, her koşulda bireyin yaşama hakkını korumak, yaşamına yönelik riskleri bertaraf etmekle görevlidir” sözleriyle açıklamalarına başlayan Cumartesi Anneleri, “Dolayısıyla güvenlik güçleri bir kişiyi gözaltına aldıkları anda, devletin o kişiyi koruma yükümlülüğü başlamış demektir. Bir insanın gözaltındayken yani devletin kontrolü altındayken kaybolması durumunda bu suçtan devlet sorumludur” dedi.
Cumartesi Anneleri açıklamalarını şöyle sürdürdü: “869 haftadır haykırıyoruz: bir devlet politikası olarak gözaltında kaybedilen insanlarımızın failleri korunuyor. Gözaltında kaybetmelerle ilgili açılan soruşturmalar, maddi ceza hukukuna aykırı yürütüldüğü için suça karışan kamu görevlilerinin ortaya çıkarılmasını, yargılanarak cezalandırılmasını hukuken imkânsız kılıyor. Öyle ki üst düzey güvenlik bürokratlarının kamu görevlilerinin devletin bilgisi dahilinde işlediği işkence, kaybetme, siyasi cinayet itirafları devlet nezdinde sessizlikle karşılanarak normalleştirilmek isteniyor.”
Hayrettin Eren nasıl kaybedildi?
“12 Eylül Darbesi sırasında gözaltında kaybedilen, 41 yıldır darbeci zihniyetin devamcısı iktidarlar tarafından akıbeti gizlenen Hayrettin Eren için adalet istiyoruz” diyen Cumartesi Anneleri, Eren’in gözaltında kaybedilme hikâyesiyle ilgili kamuoyuyla şu bilgileri paylaştı:
-Sosyalist kimliği ile bilinen 26 yaşındaki Hayrettin Eren, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. Darbenin hemen ardından 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Saraçhane’de bir arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.
-Hayrettin Eren’in gözaltına alınırken kullandığı otomobil, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nün bahçesindeydi ama ailesine “Oğlunuz burada yok” denildi. Onu karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkence ile sorgulanırken gören çok sayıda tanık vardı ama gözaltına alındığı inkâr edildi. Üç kuşaktır Hayrettin’i arayan ailesinin tüm başvuruları 41 yıldır sonuçsuz bırakıldı. Hayrettin Eren’in bilinen failleri cezasızlıkla korunduğu için işkence, kaybetme, siyasi cinayetler gibi insanlığa karşı suçları işlemeye devam etti.
“Olayı ortaya çıkarmak mahkemelerin görevi”
Yargı makamlarına seslenen Cumartesi Anneleri son olarak şunları söyledi: “Hayrettin Eren’in gözaltında kaybedilmesinin nasıl meydana geldiğini ve olayı çevreleyen tüm koşulları ortaya çıkarmak, suçtan sorumlu kişi ve kuruluşları tespit etmek ve cezalandırmak savcıların ve mahkemelerin görevidir. Bu görevinizi yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 170 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.” (Gazete Duvar)