Kudüs’te 10 gün

0
602

Çok yer görmek mi yoksa sevdiğin yerleri tekrar ziyaret etmek mi diye sorsalar tereddütsüz ikincisini seçerim. Kudüs de benim için böyle yerlerden biri. Hayatı pandemi öncesi ve sonrası şeklinde ikiye ayırıyorum. İsrail’e ilk ziyaretim pandemi öncesindeydi. Kudüs, Betlahim ve Hebron’u görmüştüm. O kısa ziyaretten sonra ‘Buraya tekrar geleceğim’ diye düşünmüştüm. Yükselen kur, ekonomik darboğaz, siyasal atmosferin giderek baskısını hissettirdiği bugünlerde biraz nefes almak için mevcut koşulları zorlayarak tekrar Kudüs’e gittim. 

Kudüs güvenli mi? 

İlk akla gelen sorulardan biri bu. Buna hem evet hem de hayır diye cevap verebilirim. Evet, güvenli çünkü çatışmalar genellikle Filistin bölgesinde oluyor ve Kudüs merkezde bu anlamda yüksek güvenlik önlemleri var. Hayır; çünkü dönem dönem İsrail devleti Kudüs’teki Filistinlilere yönelik de operasyonlar yapabiliyor. Keyfi gözaltılar bunlardan en çok olanı. Ben oradayken kimliğini göstermediği için üç Filistinli genç yaka paça gözaltına alındı. Manzara karşısında neler olduğunu sorduğum bir Filistinli, “Burada bunlar çok sıradan, herkes bir şekilde hapse girip çıkıyor” diye cevap verdi. 

  

Kudüs’e gitmek kolay mı?  

Kudüs’e gitmek siyasal atmosfere göre değişse de nispeten kolay. Yani iki ülke arasında ilişkiler iyi olduğunda girişte ve çıkışta zorlukla karşılaşmadan gidip gelebilirsiniz. İsrail Konsolosluğu’na en az 10 gün öncesinde 6 ay geçerli pasaportunuzla elden başvurup kısa bir mülakatın ardından vize alabilirsiniz. Vizeyi ne yazık ki tekrar konsolosluktan elden almanız gerekli ve ücretsiz. Yeşil pasaport sahiplerinin vize almasına gerek yok. Eğer İsrail gezinize bir de Ürdün’ü eklemek isterseniz tek girişli değil de çok girişli vize tercih edin.  

Kudüs’e ulaşmanız için önce Tel-Aviv Ben Gurion Havalimanı’na uçmanız gerekiyor. Hem Sabiha Gökçen hem de İstanbul Havalimanı’ndan uçuşlar mevcut. İsrail devletinin insanı bezdiren yüksek güvenlik önlemleri sebebiyle hem gidişte hem de dönüşte en az 4 saat öncesinden havalimanında olmanız isteniyor. Gurion’a indikten sonra girişte pasaportunuzu tarayacağınız bir makineye yönlendiriyorlar ve kameralara gülümseyerek pasaportunuzu taratıp bir giriş belgesi alıyorsunuz. Belgeyi ülkeden çıkarken göstermeniz istendiği için saklamanız gerekli. Bu işlemleri de yaptıktan sonra artık İsrail’desiniz. Havalimanından Kudüs’e geçmek oldukça kolay. Tren ya da otobüsle yaklaşık 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Bundan önce havalimanındaki döviz bürosundan bilet ücreti kadar para bozdurabilirsiniz. Mevcut kurla 1 şekel 5.59 liraya tekabül ediyor. Kudüs tren bileti sanıyorum 16 şekeldi. Tren istasyonu havalimanının alt katında. Danışmadan biletinizi alıp 2 numaralı platformdan kalkan trenle Kudüs’e gidebilirsiniz. Tren seferleri oldukça sık. Ancak Şabat’a denk gelirseniz ulaşımda ciddi sorunlar yaşayabilirsiniz. Cuma günbatımı ile başlayan Şabat, cumartesi günü. Gidiş ve dönüşünüzü bu günlere denk getirmemek size kolaylık sağlayacaktır. Kudüs tren istasyonunda indiniz ve otelinize ulaşmanız gerekli. Oteller genellikle eski şehir etrafında. Tramvay ya da otobüs ile otelinize kolayca ulaşabilirsiniz. Otobüsler kart istediği için tramvayı tercih edebilirsiniz. Tramvay ücreti tek yön 6 şekel. 

 

Kudüs’te nerede kalınır?  

Kudüs’te gezeceğiniz yerlerin büyük çoğunluğu eski şehirde olduğu için buraya yakın bir yer tercih etmelisiniz. Yeni Kapı, Şam Kapısı, Herod Kapısı, Zion Kapısı ve Yafa Kapısı’na yakın herhangi bir yerde kalabilirsiniz. Ben daha önce Süryani Katolik Kilisesi’nin misafirhanesinde kalmıştım. Bu sefer bir Filistin oteli olan Victoria Hotel’de konakladım. Victoria Hotel, Herod Kapısı’na çok yakın ve Filistinliler inanılmaz misafirperver. Her konuda size yardımcı oluyorlar. Otel çalışanları güler yüzlü ve nazik insanlar. Tekrar gitsem yine aynı yeri tereddütsüz tercih ederim. 

 

Kudüs’te kaç gün kalmalı?  

Bu tamamen size kalmış. Yalnızca Kudüs’ü görmek isterseniz dört gün yeterli. Ama gitmişken Filistin bölgesini ve yakın şehirleri de ziyaret edeceksiniz en azından bir hafta kalmalı. 

Kudüs’te ne yenir? 

Benim gibi humus ve felafel seviyorsanız aç kalmazsınız. Elbette sadece bunlar değil. Hem eski şehirde hem de yeni şehirde oldukça fazla alternatif var. Yeni şehir nispeten eski şehre göre pahalı çünkü orada çoğunlukla Yahudilerin işletmeleri var. Eski şehirde Ermeni Kilisesi’nin bahçesinde (Çile Yolu’nun dördüncü durağı) güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Gün içerisinde acıkınca da Bağdadi Restoran’ı tavsiye edebilirim. Yediğim en güzel yemekler oradaydı. 

  

Kudüs’te nereleri gezmeli?  

Kudüs denildiğinde ilk akla gelen yerler Mescid-i Aksa, Ağlama Duvarı ve Kutsal Kabir Kilisesi. Bu üç önemli yapı hem çatışmanın merkezi hem de kutsal mekânlar ve her biri eski şehrin içerisinde. Aynı gün içerisinde gezebilirsiniz. Eski şehir başta size labirent gibi gelebilir ama biraz vakit geçtiğinde yönünüzü bulmakta hiç zorlanmayacaksınız. Eski şehri tanımak için günlük ücretsiz bir yürüyüş turuna katılabilirsiniz. Tur, sabah 11.00’de Yafa Kapısı’nda başlıyor ve yaklaşık iki saat sürüyor. Size Kudüs’teki önemli yapıların tarihçesini anlatıp gezdiriyorlar.  

Kudüs eski şehir Ermeni, Hıristiyan, Müslüman ve Yahudi bölgesi olmak üzere dört ana bölgeden oluşuyor. Her bir bölgede oldukça önemli yerler ve her bölgenin ayrı bir atmosferi var. 

 

Mescid-i Aksa  

Kudüs fotoğraflarında ilk göze çarpan altın renkli kubbesiyle Kubbet-üs Sahra. Hem Kubbet-üs Sahra hem de El Aksa Camii geniş bir alanın içerisinde yer alıyorlar ve bu bölgeye Mescid-i Aksa adı veriliyor. Müslümanların ilk kıblesi kabul edilen Mescid-i Aksa aynı zamanda Ağlama Duvarı’yla da bitişik. Aksa’da toplam altı mescit var. En bilineni elbette Kubbet-üs Sahra. Kubbet-üs Sahra hem Müslümanlar hem de Yahudilerce kutsal sayılıyor. Hz. Muhammed’in Miraç’a yükseldiği yer kabul edilen taş, Kubbet-üs Sahra’nın içinde. Yahudiler de Süleyman mabedinin burada olduğuna inanıyorlar. Mescid-i Aksa’ya girerken iki güvenlik noktasından geçiliyor; önce İsrailli askerler, sonra da Filistinli-bazen Ürdünlü askerler pasaport kontrolü yapıyor. Müslüman olduğunuzu ispatlamanızı istiyor. Müslüman olmayanlar sadece belirli saatlerde dini yapıların içine girmemek şartıyla Mescid-i Aksa’nın bahçesini ziyaret edebiliyor. Mescid-i Aksa, yatsı namazından sonra kapanıyor ve sabah namazı ile açılıyor. Özellikle ramazan aylarında yükselen İsrail işgali sebebiyle bölgede nöbetleşe kalan kadınlar da var. Aslında Mescid-i Aksa bir yaşam alanı. Yemek yenen, ibadet edilen, çeşitli tefsir ve Kuran derslerinin de verildiği, Filistinli Müslümanların sosyalleştiği geniş bir yer.  

  

Ağlama Duvarı  

Ağlama Duvarı yani Western Wall/Batı Duvarı, Mescid-i Aksa’nın hemen bitişiğinde yer alıyor. Müslümanlar Hz. Muhammed’in atı Burak’ı buraya bağladığına inandıkları için bu duvara Burak Duvarı diyor. Duvar, Yahudilerce kutsal kabul edilen mabedin batı tarafında kaldığı için Batı Duvarı adı verilir. Buraya kolayca girebilirsiniz. Kadın ve erkeklerin duvarda ayrı bölümleri mevcut. Duvarda ibadet eden Yahudileri gözlemleyebilirsiniz. Ortodoks Yahudileri ve onun bir alt kolu olan Hasidik Yahudileri orada günün neredeyse her saatinde görmek mümkün. Ama özelikle cuma günbatımına doğru, yani Şabat’ta giderseniz hem dualarına denk gelirsiniz hem de Yahudi topluluğunu daha yakından görebilirsiniz. Ağlama Duvarı’nın olduğu yerde ayrıca tüneller de var. Ağlama Duvarı Tüneli olarak geçen yeri rehber eşliğinde gezebilirsiniz. Yaklaşık iki saat süren gezinin biletini hemen girişteki makinelerden almanız mümkün. 

Kutsal Kabir Kilisesi  

Church of the Holy Sepulchre ya da Yeniden Doğuş Kilisesi, Kudüs’teki en önemli mabetlerden biri. Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği Golgotha’nın üzerine inşa edilmiş. Kilisenin hemen girişinde duvarda Hz. İsa’nın çarmıha gerişini tasvir eden bir mozaik var. Mozaiğin hemen önünde ise Hz. İsa’nın öldüğünde yatırıldığı mermer bir taş… Bu taş sürekli ıslak tutuluyor. Mermerin etrafı dua eden insanlarla dolu. Kilisenin içerisinde her mezhep için ayrı bir bölüm ayrılmış. Yine kilisenin içerisinde büyük bir kaya var. Girişte sağa döndüğünüzde göreceksiniz. Bu kayanın altında Hz. Âdem’in mezarı olduğuna ve Hz. İsa’dan damlayan kanın Hz. Âdem’in kafatasına denk gelip onu günahlarından arındırdığına, yani vaftiz ettiğine inanılıyor. Girişteki duvarda asılı mozaikte de bunu simgeleyen bir kurukafa var, yalnızca dikkatli bakmak gerekiyor. Kilise, Kutsal Çile Yolu’nun da son durağı.  

  

Kutsal Çile Yolu  

Kutsal Çile Yolu yani Via Dolorosa, Hz. İsa’nın çarmıha götürülürken yürüdüğü yolun adı. 14 duraktan oluşur. Hz. İsa’nın mahkemesinin görüldüğü ilk durakta başlar ve Kutsal Kabir Kilisesi içerisindeki Hz. İsa’nın mezara yatırıldığı yerde biter. Bu yolu yürümek Hıristiyanlar için kutsal sayılır. Duraklar birbirine yakındır ve zaten işaretlenmiştir. Hz. İsa’nın çektiği acıyı duymak isteyenleri temsili çarmıh ile bu yolu yürürken görebilirsiniz. 

  

Son Akşam Yemeği Odası  

Tablosu kendisinden ünlü bir yer denirse doğru olur. Oldukça sade bir oda ama yine de görmeye değer. Hz. Davut’un mezarının üst katındaki bu odada aynı zamanda Osmanlı döneminden kalma mihrap da yer almakta. Hz. Davut’un kabrinde sürekli dua eden Yahudileri görmek mümkün ve elbette kadınlar ve erkekler yine ayrı bölümlerde dua ediyor. 

  

Zeytin Dağı, Gethsamene Bahçeleri, Hz. Meryem Kilisesi  

Zeytin Dağı, Kudüs eski şehrini göreceğiniz bir tepe. Özellikle günbatımında harika bir manzara vaat ediyor. Burası her üç din için de kutsal kabul ediliyor. Dağda haberlere sürekli konu olan milyar dolarlık Yahudi mezarları da var. İslamiyet inancına göre Sırat Köprüsü buradan kurulacak. Hıristiyanlara göre ise Hz. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce geldiği yer burası. Ayrıca Zeytin Dağında Hz. İsa’nın ayak izi olduğuna inanılan bir yer de var. Zeytin Dağı’na eski şehre oldukça yakın otobüs durağından yaklaşık 20 dakikada gelebilirsiniz. Dönüşte ise yürümek daha iyi. Dönüş yolunda soğanlı kubbesiyle Rus Ortodoks Kilisesi’ni göreceksiniz. Botanik bahçesini andıran geniş bahçesiyle soluklanmaya değer. Sonrasında ise karşınıza Gethsamene Bahçesi çıkacak. Bu bahçe Hz. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce son dua ettiği yer olarak biliniyor. Aynı zamanda Yahuda’nın Hz. İsa’yı yakalattığı yer. Bahçenin hemen karşısında ise Hz. Meryem Kilisesi var. Meryem’in mezarının olduğuna inanılan kilise aslında bir mağara. Eski şehrin içinde Hz. Meryem’in çocukluğunu geçirdiğine inanılan bir de ev var.  

Hezekiah/Siloam Tüneli  

Bana kalırsa Kudüs’te mutlaka görülmesi gereken bir tünel. Ağlama Duvarı’ndaki tünelden daha etkileyici. Ağlama Duvarı’nın ana çıkış kapısından çıktığınızda City of David yazısını takip ederek ulaşabilirsiniz. Yaklaşık 550 metre boyunca karanlık, dar bir koridorda yalnızca bir kişinin geçebileceği bir tünel burası. Altta da su akıyor. Bu sebeple uygun ayakkabı ve kıyafeti de dikkate almak gerekli. Bu su tünelinin 4 bin yıllık olduğu düşünülüyor. Şehre su sağlamak için yapılmış. İki etaptan oluşuyor; ıslak ve kuru. Gidişi ıslak, dönüşü kuru bölgeden yapabilirsiniz. Elbette klostrofobisi olanlara tavsiye etmiyorum. 

  

Yad Vashem  

Yad Vashem Holokost Anıtı. Burası bir müze, oldukça büyük bir anıt müze. Yahudi soykırımı ile ilgili belgeler, eşyalar yani tüm tanıklıkların anlatıldığı bir yer. Müzenin ilk bölümünde Nazilerin nasıl iktidara geldiği ve Yahudileri nasıl hedef aldığını anlatan bir bölüm var. Sonrasında ise Nazilerin kurduğu toplama ve imha kamplarının küçük birer minyatürünü yapmışlar. Her odada bir kampa ait belgeler, eşyalar sergilenmekte. Beni müzede en çok etkileyen, direnen partizanların eşyaları oldu. Müzenin ana binasının yanında da kamplarda öldürülen çocukların anısına hiç sönmeyen bir ateşin olduğu bölüm var. Yad Vashem’e gitmek biraz meşakkatli ama buna değiyor. Müzeye giriş ücretsiz. 

  

Mahane Yahuda Market  

Burası Kudüs yeni şehirde bir pazar alanı. Taze meyveden ekmeğe, çeşitli baharata her şeyi bulabilirsiniz. Aynı zamanda kafeler ve barlar da var. Hem taze bir şeyler yemek hem de atmosferi görmek için kesinlikle gidilir. Pazar akşamları kapandığında çeşitli grafitileri görmek için de ziyaret ediliyor. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz