Adige Ermenileri

0
819

Adige Ermenileri ya da kendi deyişleri ile Çerkeso-Haylar, Ermeni toplumu içindeki birçok alt-etnik kimlikten biridir. Tarihsel süreçlerine ilişkin konuları genel çerçevede Jineps’in haziran sayısında yayımlanan “Bir alt-etnik kimlik olarak Adige Ermenileri (Tarihsel ve etnopolitik yaklaşım)” başlıklı yazımda anlatmıştım.

Çerkeso-Haylar konusunda Kuzey Kafkasya’da yaşayan bir topluluk olarak tarihsel belgelerde farklı bilgilere rastlanmakta. Tartışmaya açık olsa da genel kabul gören yaklaşıma göre Çerkes Ermenileri Çerkeslerle bir arada yaşadıkları için onların gelenek, örf-âdet ve dillerini benimsemiş, sadece dini kimliklerini koruyabilmişlerdir diyebiliriz. İlk konuştukları dil Ermenice olsa da tarihsel süreç içinde bu dili kaybederek Adige dilini kullanmışlar. Ermeniceyi kaybederek Adigeceyi dil olarak almalarının nedeni, Çerkeslerle toplumsal yaşamın değişik alanlarında sıkı bir etkileşim ve iletişim içinde olmalarıyla açıklanmış olup bu iletişimin ekonomik, toplumsal, aile, kültür alanlarında yoğun bir şekilde gelişmiş olduğunu görüyoruz.

Çerkes Ermenilerine Çerkeslere özgü olan iletişim ve iki topluluk arasındaki evliliklerin çok sık olması Çerkes kültürel unsurlarının Çerkes Ermenileri topluluğuna hâkim olmasını sağlayan nedenler olarak gösterilebilir. Bunların yanı sıra dil unsuru da Adige Ermenileri toplumuna güçlü bir şekilde etki etmiştir. Adige Ermenilerinin tam asimilasyonuna engel olan tek ya da en kuvvetli etken ise “Ermeni Grigoryan Kilisesi’ne mensup ve yüksek sosyal statülere sahip olmalarıdır” dersek yanlış olmaz sanırım. Nitekim Rus-Kafkas Savaşı’nda Rusları din kardeşleri olarak görmeleri bu tezi destekler.

Dil, giysi, mutfak vs. gibi kültürel unsurlardan bahsedildiğinde kendilerini Adige olarak görmüşler fakat inanç unsuru söz konusu olunca kendilerini Ermeni olarak algılamışlardı 

18. yüzyılın sonlarında Adige Ermenileri, Kuban’ın karşı bölgesine göç ettirilerek iskân edilmişlerdi. Rusya’nın o dönemde Kafkasya politikasının temelinde, bölgede Ermeni nüfusu artırarak bir ileri karakol niteliğinde demografik yapı inşa etmek yatıyordu. Sayısı az olan Adige Ermenilerinin buraya göç ettirilmesi elbette böyle bir dengenin sağlanması açısından yetersiz olacaktı. Ayrıca bölgeye göç eden İran Ermenileri ve Ruslar, Adige Ermenilerinin kimlik algılaması sorununu da beraberinde getirdi düşüncesi yanlış olmaz çünkü dil, giysi, mutfak vs. gibi kültürel unsurlardan bahsedildiğinde kendilerini Adige olarak görmüşler fakat inanç unsuru söz konusu olunca kendilerini Ermeni olarak algılamışlardı. Rusya’nın bu iskân politikasının bir halkası ise Adige Ermenilerinin sayesinde Kafkasya’da Hıristiyan topluluğunu artırmak istemesiydi, o sebepten belki de bu topluluğun dinlerine olan bağlılıklarını kullanmıştı.

1830’larda Adige Ermenilerinin etnik ve sosyal yapısı, ticaret erbabı vasıflarıyla bölgede en fazla hareket serbestliğine sahip insanlar olmaları Rus askeri yönetimi için önemli ve kısa vadede fayda sağlayabilirdi. Sayıca az olmaları ve adaptasyon sürecinin zayıf devam etmesi bu anlamda olumsuz oldu. Kısa süre sonra Rusya’nın bölgeyi Ruslaştırma politikası sonucunda Slav kökenlilerin yoğun bir şekilde bölgeye göç ettirilmeleri, yayılmacılık politikasını devam ettirmek açısından sağlam bir altyapı oluşturuyordu. Adige Ermenilerinin bu süreç içinde demografik dengeleri etkilemek gücünde olmaması onlar açısından bir dezavantajdı. Bölgeye Slavların yanı sıra Ermenilerin (Hayların) yoğun göçleri Adige Ermeni topluluğunda hızlı bir şekilde asimilasyona ortam hazırlamış olabilir. Ayrıca sürgünden sonra bölgenin otokton halkı olan Çerkeslerin kültürel ve siyasi açıdan dominant topluluk olma özelliklerini kaybetmeleri de Çerkes Ermenilerinin asimilasyonunu hızlandıran nedenlerden biri olabilir diye düşünüyorum.

Periyodik olarak, ikamet ettikleri yerleri değiştirmeye zorlanarak, her seferinde farklı bir etno-ekolojik nişe uyum sağlamak zorunda kalmak, orijinal kültürlerinin unsurlarını sürekli olarak kaybetmek, günlük yaşam ve âdetlerde atalarının geleneklerini yitirmek ve aynı zamanda kutsalları olan Hıristiyan dinlerine karşı giderek artan saldırıya maruz kalmak çok üzücü. Bana ilginç gelen bir diğer konu ise Rus-Kafkas Savaşı’nda dillerini, geleneklerini aldıkları kültürlerini tüm benliklerinde yaşattıkları, kardeşleri olduğunu söyleyerek her daim bağlılıklarını gösterdikleri Çerkeslerin yanında neden yer alamadılar? Çok az bir kısmı Çerkesler ile kalsa da çoğunluğu General Zass ile yaptıkları anlaşma gereği hayatlarını garantiye alma yolunu seçtiler. Din burada kuvvetli bir etken olsa da azınlık olmaları ve Rusları güçlü görüp korkmaları da sebepler arasında. Ne var ki; general ile anlaşma öncesi arada kalmış, her iki tarafa da ajanlık yapmışlardı hatırlarsak. Burada tüm Çerkesya’ya, daha ziyade onları bölgeye tek kabul eden Hatkoy Prensi Kerkenokua’ya ihanet ettiler gibi algı oluşuyor, doğrudur, fakat savaş ve beraberinde sürgün sonucu bölgede kalan Çerkeslere maddi manevi destek sağlamaları; savaşta ailesi yok olan Çerkes çocuklarını evlat edinip bakmaları ve beraberinde onları tam anlamıyla bir Çerkes gibi kendi kültürleriyle, kendi dilleriyle yetiştirmeleri vicdan azabının getirdiği bir yükümlülük müydü acaba diye düşünüyorum. Nitekim Rusya, onları belirli bölgelerde iskân ettirdikten sonra ne Ruslaştırabildi ne de kendi gerçek kimliklerini kazandırabildi. Onlar Çerkes Ermenisiydi, öyle de kalacaklardı. Rusya’nın bu konudaki çabalarını ısrarla reddetmişler; Çerkes örfünü, kültürünü, özellikle dilini daima yaşatma gayreti içinde olmuşlardı. Ne sebep olursa olsun bu konuda asla taviz vermediler. Öyle ki; ‘Ermeni Mahallesi’ anlamına gelen Armavir şehri, Adige dilinin başkentiydi o dönem. Bu da kafamda acaba sürgünden sonra orada kalan bir avuç Çerkesin kültürünü hatta daha çok dilini unutmamasında bir etken olabilir mi sorusunu doğuruyor? Evet, olabilir. Belki de ısrarla kendi dillerini öğrenme gayretinde olmamaları, belki Adige Xabze yaşamını çok beğenmeleri, belki Çerkeslere olan vefa borcu, belki de bu ülkeye ve insanına olan hayranlık olabilir. Neden olmasın!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz