Hemşinliler ve Hemşince çalışmalarında sıkça karşılaştığımız Batı Hemşin-Doğu Hemşin ayrımı dilin konuşulması / konuşulmaması ölçütüne dayanır. Doğu grubu dediğimiz Artvin ili Hopa, Kemalpaşa ve Borçka ilçelerinde yaşayan Hemşinliler Hemşin Ermenicesi konuşurken, Batı grubu dediğimiz Rize, Trabzon ve Erzurum ilçelerinde yaşayan Batı Hemşinlileri Hemşin Ermenicesi konuşmazlar.
Bu ayrım aynı zamanda Batı Hemşinlilerinin Ermenice ile ilişkisinin de sürekli tartışma konusu edilmesinin zemini oluyor. Batı Hemşinlileri Ermeniceyi unuttular mı? Unuttularsa neden unuttular? Onlar unuttu da Doğu Hemşinlileri neden unutmadılar gibi sorular bu tartışmaların öne çıkan soruları oluyor.
Dolayısıyla bu bölgelerde Ermenicenin izlerini takip etmek bu sorulara cevap bulmak açısından çok önemli. Bölgede Ermenicenin izlerini takip edebileceğimiz önemli kaynaklardan biri gezginlerin notları. Bölgeyi ziyaret etmiş olan gezginler Bijişkyan, Marr, Koch gibi isimler bölge insanının Müslümanlaşmış Ermeniler olduklarına ve Ermenice konuştuklarına tanıklık ediyorlar.
Bu izleri takip edebileceğimiz başka bir kaynak, bölgedeki yer ve sülale adları. Bölgede hâlâ Kirkor, Timoş, Xozger, Minas gibi birçok Ermenice sülale adı kullanılmaktadır. Bölgede yayla, dağ-tepe isimleri içinde birçok Ermenice ad korunmuştur. Bunlar arasında Madur (Şapel-küçük kilise) gibi sembolik isimler de yer almaktadır.
Başka bir kaynak ise Osmanlı arşivlerindeki vergi kayıtlarıdır. Bu kayıtlarda köylerde yaşayan vergi mükelleflerinin listeleri bulunmaktadır. Bölge köylerinde 1600’lü yıllarda yaşayan vergi mükelleflerinin isimleri Ermenice iken sonraki yıllarda giderek Müslüman isimlerinin çoğaldığı anlaşılmaktadır. Bazı kayıtlarda ise baba adı Ermenice olan Müslüman isimli insanlara rastlanabilmektedir. Bu kayıtlar üzerine yakın zamanda yeni çalışmalar yayımlanacağını belirtelim.
Bu arada elbette Ermenicenin bölgede konuşulmasına dair yasağa işaret eden ve bölgede yapılan sözlü çalışmalarda sıkça ifade edilen “Tamim varidi, Ermenice konuşmazdiler” ifadesini daha önce bu sayfalarda yazdığımız Lazistan mutasarrıfı Ahmet Faik Günday’ın anılarında yazdığı, Ermenice konuşmayı bizzat yasakladığına dair ifadelerle birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Aslında bütün bu veriler birleştirildiğinde Batı Hemşin bölgesinde Ermenice ile ilişkinin her köyde aynı dönemlerde aynı şekilde olmadığını, kendi içinde farklılıklar taşıdığını gösteriyor. Bazı köyler çok daha erken zamanlarda dili yitirmişken bazı köylerde dil bugüne kadar ulaşmış görünüyor.
Günümüzde Hemşin Ermenicesi
Geçmişte Ermenicenin bölgede kullanıldığına dair çok güçlü veriler bulunuyor. Peki, bölgede Ermenicenin bugünkü durumu nedir? Bu konuyla ilgili en özel kaynak bence Titer adlı Hasan Uzunhasanoğlu tarafından yazılan sözlük. Hemşin’in birçok köyünden derlenmiş binlerce sözcüğü bir araya getiren bu sözlük çalışması çok değerli.
Bugünkü durumu anlamamızı sağlayan başka bir kaynak ise sosyal medya platformlarında bölge köylerinden paylaşılan yorumlar, tartışmalar. Bir örnek vermek gerekirse Hemşin Ermenicesine dair bir tartışma sırasında Senoz bölgesinden bir kullanıcının anneannesinin kullandığını söylediği ‘helarim, şat helarim’ sözlerinin ne anlama geldiğini sorması oldu. Bunlar tamamen Ermenice ifadelerdir. Ayırıcı özelliği ise Türkçe içinde bir kelime kullanımı şeklinde değil anlamlı bir cümlecik biçiminde olmasıdır. 1990’lı yıllarda Senoz köylerinde Ermenice bu tip cümlelerin kayıtlarının akademik bir çalışma sırasında yapıldığını da belirtelim.
Ermenice konuşan bir Raşotlu
Ermenice konuşmanın günümüze kadar ulaştığı bir Batı Hemşin köyü olup olmadığı hep konuşulurdu. Ancak bugüne kadar bu köylerde Hemşince konuşulduğuna dair bir kayıt yoktu. Sosyal medya paylaşımları üzerinden Hemşin Ermenicesi yazdığını ve konuştuğunu öğrendiğim Yusuf Eyüpoğlu ile Hemşin Ermenicesi ile birkaç defa yazışmıştım. Bir-iki ay evvel nihayet bir araya gelebildik ve anadilimizde sohbet etme fırsatımız oldu. Hikmet Akçiçek ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ziyaret sırasında yaptığımız kayıtların yayımlanması ile ilgili rızasını da aldığımız sevgili Yusuf Eyüpoğlu ile sohbetimizden küçük bir bölüm paylaşmak istiyorum.
Raşot’tan bir özdeyiş: ‘Karğa karğa hine daru nore per / Karga karga eskiyi götür de yenisini getir.’
Raşot’tan bir anekdot: “‘Ka Vesile, ka ari cebis me me put ere’ (Kız Vesile, kız gel bir cebime bak). Kocakari yine ses etmiyor. ‘Ka ari cebis me me put ere’ (Kız gel bir cebime bak). Cebinde bir şey var, kocakariyi kanduracak. Vesile da ‘Cebit inç pin ga’ (Cebinde ne bok var) deyi.”
Raşot’tan bir diyalog:
H.A: Onunet inçina? (Adın nedir?)
Y.E: Onunet inçina, Yusuf a. (Adın nedir? Yusuf’tur.)
H.A: Ustetsi es? Vor kağan es? (Nerelisin? Hangi köydensin?)
Y.E: Vor keğen es? Çayeli Raşoten. (Hangi köydensin? Çayeli Roşot’tan)
H.A: İnç pon g’enes? (Ne iş yaparsın?)
Y.E: Firunciluğ g’enim. (Fırıncılık yapıyorum.)
H.A: Vor dağ g’abris? (Nerede yaşıyorsun?)
Y.E: Gese keğin, megale es değ İstanboli. (Yarısını köyde, gerisini burada İstanbul’da.)
H.A: İnçbes es betkes ta? (Nasılsın, iyi misin?)
Y.E: Kiç me erand im. Kiç me… Hivant çim, erand im. Hivandnuş? Hivandnuş? Hasta olmak. Biraz iyiyim (güzelim) biraz… Hasta değilim. İyiyim. Hastalanmak? Hastalanmak?
H.A: Hasta olmak da. İyiyim nasıl diyorsun?
Y.E: Yes erand im. (Ben iyiyim.)
H.A: Sen iyisin?
Y.E: Tun erand es. Tun erand es te? Sen iyi misin?
H.A: O iyidir nasıl diyorsun?
Y.E: En erond e. En el erond e. (O iyidir. O da iyidir.) En el erond mart a. (O da iyi bir adamdır.)
H.A: Biz iyiyiz.
Y.E: Meg yekun erond ik. (Biz hepimiz iyiyiz.) Mek bir var ama o değil, meg biz. Siz neydi?
H.A: Tuk diyoruz biz.
Y.E: He tunk, tunk diyoruz biz.
H.A: Onlar iyidirler?
Y.E: Ener e erond en. (Onlar da iyidirler.)
Burada küçük bir örneğini verdiğimiz dil üzerine sohbetimiz ve Hemşin Ermenicesi ile yaşanmış anekdotlar, bilmece örnekleri, maniler üzerine bir-iki saati bulan sohbetimizde Hemşin Ermenicesi ile anlaşabildiğimizi görmüş olduk. Eyüpoğlu kendisi gibi yaklaşık 40 kişinin kendi deyimi ile ‘Armence’ konuşabildiğini ve bir bu kadarının da konuşamasa da konuşulanları büyük ölçüde anladığını söyledi.
Bütün bu veriler Batı Hemşinlilerde Ermenicenin farklı köylerde farklı bir serüveni olduğunu ve her yerde yok olduğuna dair algının gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Ayrıca Batı Hemşinlilerin dilimize Hemşince değil ‘Armence’ dediğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla Hemşin Ermenicesi ve Hemşinliler üzerine yapılacak çalışmalarla ilgili yeni bir durum ortaya çıkıyor.