TDK halife kelimesini şu şekilde ele alır:
“(hali:fe), Arapça ḫalīfe
- İsim, din bilimi Hz. Muhammed’in vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse.
- İsim, tarih Osmanlı padişahlarının kullandıkları unvanlardan biri.
- İsim, Babıali kalemlerinde kâtip.
- İsim, Bir mürşidin, dervişleri arasından mürşit olmaya ve derviş yetiştirmeye manen ehliyet kazanmış olduğu için seçip belli bir usul içinde irşada memur ettiği müridi.
- İsim, mecaz çok iyi yetişmiş, eğitilmiş kimse:
“O, ustalarının postunda oturan bir sanat halifesiydi.” – Memduh Şevket Esendal”
TDK halife kelimenin son kazandığı anlamlar üzerinde durmuş. Etimolojik tahlil için bu hiçte yeterli değildir.
Nişanyan etimolojik sözlük kelimenin çözümlemesi daha tatminkâr açıklamaya sahip. “Bu sözcük Arapça χalafa خَلَفَ “yerine geçti” fiilinin faˁīlā(t) vezninde sıfatı dişilidir.
(NOT: Bu fiil Aramice/Süryanice ḥlp kökündengelen ḥalaph חַלַף “yerine (edat)” sözcüğü ile eşkökenlidir.)1” demektedir. Ancak ek bilgilere ihtiyacı olduğu kanısındayım.
Kur’an-ı Kerim’de halife kelimesi Bakara: (2/30); En‘âm: (6/165); Araf: (7/ 69 ve 74); Yûnus: (10/14 ve 73) Neml: (27/62); Fâtır: (35/39); Sâd: (38/26) ayetlerinde tekrarlanır. Söz konusu ayetlerde Sâd: (38/26) ayeti hariç diğerlerde kitlesel bir ardıllık söz konusudur. Örneğin, “Sonra da nasıl davranacağınızı görmemiz için onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık (Onların yerine sizi getirdik)” Yunus (10/14). Görüldüğü gibi bir öncekinden sonra gelerek kitlesel bir üstünlük söz konusudur. Diğer ayetlerde de aynı anlam söz konusudur. Bir öncekinden sonra gelerek yükselme ve öncekinin yerine geçme, söz konusudur. Toplumların bu sıradan dönüşümü tıpkı insanın evvel – ahir (öncesi – sonrası) gibidir. Sosyal düzenler, toplumsal yaşamlar insanlar ve diğer canlılar gibi tayin edilmiş bir ömre tabidir. Genel olarak baktığımızda ömrü belirleyen ise toplumların hak, adalet, hikmet, feraset, demir (güç) sahibi olma gibi toplumu dinamik tutan sosyal yapının varlığına ve onun doğru algılanıp, doğru uygulanmasına bağlıdır. Bu konuyu sosyolojik olması nedeniyle burada bırakıp biz halife kelimesinin etimolojik tahliline dönelim.
Ey Davud! Seni şüphesiz yeryüzünde hükümran kıldık: (Sad (38/26) Ayetin ilk cümlesinde halife kelimesi hükümran olarak çevrilmiş. Burada halife kelimesi, kitlesel bir ardılı olarak değil bir kitlenin bozulmuş düzenin ardından düzenleyici olarak gelen, şeklindeki bir kavram söz konusudur.
Halife kelimesi, neden sonradan gelen anlamı taşımaktadır? Neden o kavramı bu ses ya da kelimeyle karşılıyoruz? Asıl sorulması gereken sorular bunlardır. Bu soruları cevaplamadan yapılan etimolojik tahliller hep eksik kalacak, yapılan yorumlar tartışmalı olacaktır. F. D. SAUSSORE göre bunun cevabı, “Nedensizlik ilkesi” der, çıkarsınız. Ancak benim savunduğum Otej Teoremi’ne göre her bir sesin bir adresi, bir doğuş hikâyesi vardır. Varlık – anlam – ses ilişkisi dilin temel doğuş felsefesini oluşturur. Dolayısıyla başlangıçtaki seslerin anlamını bulursak kelimenin asli anlamını yakalamış oluruz. Bu açıdan önce anlamı oluşturan ses “nereden doğdu?” sorusunu sorarız. Bu soru dilbiliminde büyük bir sorudur. Halife kelimesinin içerdiği anlam insana özgü olarak insanın sonradan gelmiş olma şeklinin ve bu olgunun anlamlı ses bileşenlerinin ifadesidir. Halife kelimesi doğum olayının ilk tasvir eden birleşik kelime Halife kelimesidir.
Kelime insanın yaratılışından belki binlerce yıl sonra çeşitli anlamlar yüklenecek ve zihinlerde, zamanla asli anlamından uzaklaşarak terminolojik anlamlar kazanacaktır. Örneğin doğuran ya da meydana getiren ana – baba (ebeveyn) selef, doğan çocukları haleftir.
Saltanatın babadan oğula geçmesi de “öndeki – sonraki” kavramsal ilişkiyle yani selef ve halef kavramlarına bakmamız gerekir. İnsan zihninde şekillenen dede – baba – oğul biyolojik şecere, kuşak dediğimiz sosyal ilişkisi doğuracak ve binlerce yıl içerisinde hiyerarşik düzeni şekillendirecek hatta adı olacaktır. Son birkaç yüzyıl içerisinde de halife kelimesine “hükmeden, yöneten” siyasi anlamı yüklemişler. Dahası aynı anlam genişlemeye belki de anlam kaymasına uğrayarak cemaatte şeyhin varisine kadar varan anlam yüklenecektir. Gerçekte Kur’an terminolojisi olan bu kelimenin gerçek anlamının önüne tali anlamlar geçmiştir. Sonraki zamanlarda gerçek anlamı bir şekilde kaybetmiş ya da anlam tamamen siyasi argüman olan Halife kavramına indirgenmiştir.
Meallerin çoğunda (Rabbin meleklere “Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti) şeklindedir. وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰٓئِكَةِ اِنّ۪ي جَاعِلٌ فِي الْاَرْضِ خليفة (Bakara 1/30) Yer yüzünde halife yaratacağım derken, kelimeye yüklenen anlamlar birbirinden farklı olduğu gibi kimileri de kelimeyi olduğu gibi almaktadır. Bu anlamlardan bazıları, yönetici yapmak, düzenleyici olarak sorumluluk vermek, onu görevlendireceğim; onu halife (yönetici, düzenleyici ve onarıcı) olarak tayin etmek, hakkın, hakikatin temsilcisi olmak, Ademoğlunu adil bir düzen ve devlet disiplini kurmakla sorumlu ve yetkili yaparak vb anlamlar yüklendiğini görüyoruz. Ragıp el İsfahani Müfredat, Kur’an Kavramlar Sözlüğü adlı eserinde خ ل ف / HeLeFe / ХъэЛэФэ kelimesine geniş yer ayırır. Genel sıkıntı kelimenin etimolojisi çalışılmamış. Hal böyle olunca anlam genişlemesine uğramış bir kelime çeşitli anlamlardan birileri tercih edilmiş oluyor. Hatta yeni anlam genişlemeleri oluşturuluyor.
Allah meleklere halife kelimesini ilk kez kullandığında kendisine vekil olunacak başka bir varlık söz konusu değildi. Başka bir varlığın yeryüzünde olduğu, Allah onların yerine insanı halife olarak gönderdiği şeklindeki görüşlerde tutarlı değildir. (Aktaş, İhsan meali) Çünkü halef olarak gönderildiği düşünülen insan da istisnası bir yana esfele safilin (aşağıların aşağısı)dir.
Allah’ın meleklere karşı diyalogunda, Bakara 30 ayetinde halifeten derken isim olan bir kelime kullanmıyor; bir tanımlama yapıyor. Doğum yoluyla çoğalacak bir varlıktan bahsediyor. Melekler bunun gelecekteki özelliklerini biliyorlar. Diyalog şöyle:
Rabbin meleklere “Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti.
Melekler, “Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz” dediler; Allah “Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi.
Demek ki Allah halife dediğinde bundan kast edilenin;
- Doğumla çoğalacak (halife) olması,
- Bozgunculuk yapacak olması,
- Kanlar akıtacak olmasıdır.
Halife kelimesinin anlamını doğumla çoğalan bir varlık olduğu görüşümü iki temel veriye dayandırıyorum.
Halife (хъэлифэ / خ ل ف) kelimesinin etimolojik çözümlemesi
- Bakara (1/30) ayette “Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz” Bakara (1/30) derken, melekler sayımız ya da zikrimiz az mı geliyor ki bozgunculuk yapacak, kan dökecek üstelik doğumla çoğalacak, birilerini yaratıyorsun demek istiyorlar.
- Halife kelimesinin etimolojisidir.
خ / xh: / хъэ: ağ tarzı dokuma. Xher: Tığ işi örgü. Kan doğusu, adeta dna tanımlaması yapıyor. Yaratılışla ilgili tanımlama. Xhelekhe (yarattı) kelimesindeki xhe (doku.)
ل / Le / лэ: Kelime (L) sesine çok yakın (Lhı / Лъы) sesinden evirilmiş. Anlamı kan demektir. (Lı) şeklinde düşündüğümüzde (et) anlamı taşır.
ف / Fe / фэ: Düşmek, sürmek.
ف ل / лъфэ: Doğum yap, emir kipi. Mastar hali Lhfen / Лъфэн
Halife / хъэлъифэ kelimesinin sonradan gelen (kişi) anlamını kazanması olgusaldır. Şöyle düşünelim: Dede > Oğul > Torun, soy zincirinde dededen sonra doğumla gelen (halife) babadır. Babadan sonra doğumla gelen (halife) ise oğuldur. Bu biyolojik zincir halife (doğumla gelme) ardıl kavramını insan zihninde oluşturmuştur oluşturmuştur. Durum başka türlü olsaydı yaşça büyük olanlar da halife olarak geçerdi. Oysa Kur’an-ı Kerim’de halifenin geçtiği ayetlerde toplumsal bir ardıllık yani sonradan gelen nesil ya da millet olarak şeklinde çoğul kavram söz konusudur.
Ayette kimi meal hocalarımız Allah “Yeryüzünde halife halk edeceğim demiyor,” cağilûn fil ardz: yeryüzünde kılmak, diyor. O zaman buradaki çözümlenmesi gereken kelimenin anlamının “yaratmak” tan çok “kılmak” mıdır? Yani Ben-i ademi yeryüzünde “halife: doğarak çoğalan” kılacağım demek istiyor. Bu durum da Ademin yeryüzünde mi yaratıldığı sorusu tekrar sorulması gerekir. Çünkü insan evet topraktan yaratılmış sonradan yaşam merkezi olarak yeryüzüne gönderilmiş olması doğaldır. Bu defa “inin oradan”dan maksat çoklarının dediği gibi Cennet midir? Yani orada yaratılıp yeryüzünde halife yani “doğarak çoğalan, ardılları olan” kılınmış mıdır?
Eğer öyleyse insanın aklına üç önemli soru geliyor.
- Cennette toprak var mıdır? Çünkü insan topraktan yaratılmıştır.
- Cennette günah işleyebilirler mi?
- Ademle ile Havva ne günahı işlemişlerdi?
Soruların cevaplarını başka bir yazıya bırakarak bu makaleyi burada bitirmiş olalım.
1Nişanyan Sözlük