Şam hükümetinin 13 Mart 2025’te açıkladığı anayasa taslağı, içeriğinde kadınların temsil edilmemesi nedeniyle Suriye toplumunun birçok kesiminde, özellikle de kadınlarda tepkiye neden oldu. Kadın hakları aktivistlerine göre bu taslak, kadınların son 10 yılda elde ettiği kazanımların yok edilmesi anlamına geliyor.
Suriye’nin Geleceği Partisi Kadın Genel Meclisi Sözcüsü Fatme El Elî, kadınların karar alma mekanizmalarından dışlanmasının sadece kadınları değil, demokratik bir Suriye hayalini kuran tüm toplum kesimlerini tehdit ettiğini belirtti.

“Eğer kadınlar karar süreçlerinde yer almazsa, bu gerçek anlamda özgürlük ve demokrasinin olmadığını gösterir” diyen Elî, kadınların siyasi, askeri ve hukuk alanlarında aktif rol üstlenmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Öte yandan, Şerq Üniversitesi öğretim görevlisi Newroz Muslim de kadınların sistematik biçimde yeni hükümet inşasının dışında bırakılmasının tesadüf olmadığını söyledi.
Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların, ülkenin diğer bölgelerindeki kadınlarla birlikte ortak bir siyasi hareket geliştirebileceğine inandığını belirten Muslim, “Kadınların sesi, çok renkli ve ademi merkeziyetçi bir demokratik yapının inşasında etkili olmalı. Böylece kadınlar siyasi ve toplumsal alanda doğal olarak yer alır. Bugün bazı çevreler kadınları perde arkasına iterek bastırmaya çalışıyor. Biz bu gerici zihniyeti reddediyoruz” dedi.
Suriye’nin Geleceği Partisi İlişkiler Ofisi Eşbaşkanı Meha El Ubeyd ise Özerk Yönetim tecrübesinden örnek vererek, “Biz bu yönetim modelinde kadınların karar alma süreçlerinde yüzde 50 oranında yer aldığını gördük. Bu deneyim, kapsayıcı yönetimin mümkün olduğunu ortaya koydu” dedi.
Yeni hükümetin tek kadın bakanı
Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmet Şara başkanlığındaki yeni kabinenin en dikkat çekici ismi, Hıristiyan toplumunda tanınan ve feminist kimliğiyle bilinen Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Hind Kabawat oldu. Şam Üniversitesi’nde ekonomi eğitimi aldıktan sonra Beyrut Arap Üniversitesi’nde hukuk, Tufts Üniversitesi’nde ise uluslararası ilişkiler yüksek lisansı yapan Kabawat, Toronto Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nde müzakere ve liderlik programlarına da katıldı.
2004’ten bu yana Suriye’de dinler arası diyalog ve kadın hakları üzerine çalışmalar yürüten Kabawat, mülteci kamplarında kadınlara ve barış gönüllülerine eğitimler verdi. Tastakel adlı kadın merkezinin kurucuları arasında yer alan Kabawat, “barış yoluyla dönüşüm” yaklaşımıyla tanınıyor. 2007 yılında Tanenbaum Merkezi tarafından “Eylemde Barış Yapıcı” ödülüne layık görülen Kabawat, 2009’da George Mason Üniversitesi’nden Kamu Diplomasisi Ödülü’nü de aldı. Kabawat, eşcinsel haklarına verdiği destekle biliniyor.