Uruguay’ın eski devlet başkanı José Alberto Mujica Cordano, 13 Mayıs’ta, 89 yaşındaylen hayatını kaybetti. Uruguay’ı 2010-2015 yılları arasında yöneten, 1935 doğumlu “Pepe” lakaplı eski gerilla, mütevazı yaşam tarzı nedeniyle “dünyanın en fakir başkanı” ve “saraysız başkan” olarak adlandırılmıştı.
3,4 milyon nüfuslu Uruguay’ın bir devlet başkanı için alışılmadık bir küresel popülarite kazanan Mujica, 1960’larda solcu şehir gerillası Tupamarolar Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin (MLN-T) kurulmasına yardım etti. Küba devriminden ve enternasyonal sosyalizmden etkilenen MLN-T, solcuların otoriterlikle eleştirdiği dönemin anayasal ve demokratik Uruguay hükümetine karşı gizli bir direniş kampanyası başlattı. Bu süre zarfında Mujica dört kez yakalandı. 1970 yılında altı kez vuruldu ve neredeyse ölüyordu. Cezaevinden iki kere kaçtı. Bunlardan biri, ülke tarihinin en büyük firarlarındandı. 105 MLN-T mahkûmuyla birlikte kazdıkları tünelden kaçtılar.
1973 yılında Uruguay ordusu darbe yaptığında, gerillaların saldırılarını sürdürmeleri halinde öldürmekle tehdit ettikleri “dokuz rehine” grubuna onu da dahil ettiler. 1970’ler ve 1980’lerde hapishanede geçirdiği 14 yıl boyunca işkence gördü ve bu sürenin çoğunu, Uruguay’ın demokrasiye döndüğü 1985 yılında serbest bırakılana kadar zorlu koşullar ve tecrit altında geçirdi. Serbest bırakıldıktan birkaç yıl sonra, ülkenin sırasıyla alt ve üst meclisleri olan Temsilciler Meclisi ve Senato’da milletvekili olarak görev yaptı.
2005 yılında Uruguay’ın solcu koalisyonu Frente Amplio’nun ilk hükümetinde bakan oldu ve 2010 yılında da Uruguay Devlet Başkanı seçildi. O sırada 74 yaşındaydı ve dünyanın geri kalanı tarafından pek tanınmıyordu. Mujica’nın seçilmesi, o dönemde kıtada zaten güçlü olan Latin Amerika solu için önemli bir andı.
Mujica, Brezilya’da Luis Inácio Lula da Silva ve Venezuela’da Hugo Chávez gibi diğer solcu başkanlarla aynı dönemde devlet başkanlığı yaptı. Mujica’nın yönetimi sırasında Uruguay ekonomisi yıllık ortalama %5,4 oranında büyüdü, yoksulluk azaldı ve işsizlik düşük kaldı.
Uruguay aynı zamanda kürtajın yasallaştırılması, eşcinsel evliliğin tanınması ve esrar piyasasının devlet tarafından düzenlenmesi gibi o yıllarda parlamentodan geçen sosyal yasalarla da tüm dünyanın dikkatini çekmişti.
Mujica görevdeyken, dünya genelinde devlet başkanlarının aksine, bir malikâne olan başkanlık konutuna taşınmayı reddetti. Her zaman rahat giyinmesi, sık sık 1987 model açık mavi Volkswagen Beetle’ını kullanırken görülmesi ve aylık 12.000 dolar olan maaşının yüzde 90’ını hayır kurumlarına bağışlaması nedeniyle bazı medya kuruluşları onu “dünyanın en fakir başkanı” olarak adlandırdı. Bu unvanı her zaman reddeden Mujica, 2012’de evinde yaptığı söyleşide, “Benim en fakir başkan olduğumu söylüyorlar. Hayır, değilim. Yoksullar daha fazlasını isteyenlerdir. Çünkü sonsuz bir yarış içindedirler” demişti.
Başkanlıktan ayrıldıktan sonra zamanının bir kısmını dünyayı gezerek geçirdi. 2020 yılında siyasetten emekli olsa da Uruguay’da merkezi bir figür olmaya devam etti.
Son zamanlarını Montevideo’daki çiftlik evinde eşi Lucía Topolansky ile birlikte geçiren Mujica, çiftlikteki sekoya ağacının altına, köpeği Manuela’nın yanına gömülmek istediğini söyleyerek şöyle demişti: “Orada büyük bir sekoya var. Manuela (köpeği) buraya gömüldü. Beni de buraya gömebilmeleri için tüm evrak işlerini kendim yapıyorum. Ve hepsi bu.”
Mujica, CHP’nin davetiyle 2015’te İstanbul’a geldiğinde, gözaltında kaybolan çocuklarının akıbetini sormak için her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri’nin oturma eylemine katılmıştı.