Çeçen mültecilerin bitmeyen çilesi
1999 yılında 2. Çeçen-Rus savaşının başlamasıyla beraber Çeçen nüfusunun büyük bir bölümü Rusya Federasyonu’nu silahlı kuvvetlerinin soykırıma varan kirli savaş uygulamalarından kaçmak adına ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Nüfusun büyük bir bölümü komşu ülkeler olan İnguşetya, Dağıstan ve Gürcistan’a sığındı.
Bu dönemde bir heyet Gürcistan’a giderek, Çeçen mültecilerle görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerde Türkiye’den giden heyet tarafından Çeçenlere Türkiye’ye gelmeleri halinde önce mültecilik ardından gerekirse vatandaşlık haklarının verileceği, sağlık, eğitim ve sosyal ihtiyaçlarının giderileceği vaadlerinde bulunuldu. Günlerce süren zorlu bir yolculuğun ve sınırda yaşanan zorlukların ardından çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 500 Çeçen Mülteci’nin Türkiye’ye girmeleri sağlandı. Bugün İstanbul’da yaklaşık 1000 Çeçen sığınmacının olduğu düşünülüyor.
Çeçenler Türkiye’ye ilk geldiklerinde bir süre, otellerde yaşadılar ve daha sonra evlere yerleştirildiler. Bu süre giderlerin büyük bir bölümü Çeçen Dayanışma Komitesi ve kimi siyasi, kimi hayırsever kurum ve kişilerce karşılandı. T.C. Devlet Demiryolları’nın Fenerbahçe’deki kampingine yerleştirildiler. Vaat edilenlerin aksine ne bir yasal statüleri, ne oturma ve çalışma izinleri ve hatta kiminin kimlik belgeleri dahi olmaksızın yeni bir süreç başlamış oldu. Fenerbahçe kampı yetersiz kaldığını için önce Ümraniye, ardından Beykoz kampı kuruldu.
Bugün her üç kampın ve yaşayanlarının herhangi bir resmi statüsü olmamasına rağmen, Çeçen sığınmacılar altı yıldır bu derme çatma binalarda varolma mücadelesi veriyorlar. Geçmiş dönemde kişiler tarafından yapılan yardımlar dışındakilerin büyük bir çoğunluğu siyasi bir amaca yönelikti. Kamplardaki zor koşulları ne yazık ki bir fırsat olarak gören bazı siyasi çıkar çevreleri, umdukları karşılığı bulamayınca ya da siyasi konjönktür değiştikçe yardımlarıyla birlikte gittiler. Benzer örneklerin sıkça yaşanması kamplarda yaşayanların zaten yabancı oldukları bu ülkeye daha da yabancılaşmalarına ve güvensizleşmelerine sebep oldu. Yine de gelen yardımları nereden geldiğine bakmaksızın kabul etmek dışında bir seçenekleri yok.
Öte yandan sağlık ve eğitim gibi temel sorunlara ilişkin herhangi bir girişimde bulunulmuş değil. Yaşadıkları kötü koşullar başta solunum yolları ve romatizmal rahatsızlıklar olmak üzere birçok sağlık problemini beraberinde getirdi, getiriyor. Acil durumdaki hastalar için yapılan görüşmeler sonucunda yardım edilebildiyse de, asla yeterli düzeyde değil. Bugüne kadar ne hastaların müdahale sonrası takipleri yapılabildi, ne de sağlık koşulları iyileştirilebildi. Halihazırda kamplarda yaşayan pek çok kişinin acil tıbbi müdahale gerektiren sorunları var. Bu hastalar içinde çocuklar ve kadınlar olduğu gibi, savaşta ağır yaralanan ve o zamandan beri müdahale bekleyenler de var. Sağlık sorunlarının çözülebilmesi için her üç kampta da kapsamlı bir sağlık taraması yapılmalı ve bu taramanın düzenli hale getirilmesi sağlanmalıdır.
Çeçenler’in bir başka önemli sorunu da eğitim hizmetlerinden faydalanamamaları. Kamplarda yaşayan çocuklardan bazıları okula gidebilmelerine rağmen belge alamıyorlar. Misafir öğrenci statüsüyle derslere devam etmelerine izin veriliyor. Dolayısıyla almış oldukları eğitimin bir geçerliliği olmadığı gibi bazı çocuklar üzerinde daha farklı tahribatlara da sebep olabiliyor. Bahsedilen tahribatların en önemli sebebi Çeçen çocuklarının diğerlerinden ayrı tutulması ve farklı muameleye maruz kalmalarıdır. Ailelerin maddi gücünün olmaması ve gelen yardımların yetersizliği çocukların okul ihtiyaçlarının da karşılanamaması demek oluyor. Yine de okula gidemeyen çocuklara nispeten daha şanslı olduklarını unutmamak gerekir. Ne de olsa şu an yaşadıkları ve daha ne kadar yaşayacakları belli olmayan bu ülkenin sistemini diğerlerinden daha iyi anlayıp sosyalleşebiliyorlar. Okula gidemeyen çocuklar için kamplarda sınıflar kuruluyor ve Çeçence, Rusça, Matematik ve Çeçen adetleri gibi dersler veriliyor. Zaman zaman gönüllü üniversite öğrencilerince sürdürülen derslerdeyse çocuklara Türkçe öğretiliyor.
Bahsi geçen çocukların büyük bölümü savaşa tanıklık etmiş ve bu travmayla baş etmek zorunda kalmış çocuklar. Tek başlarına ya da aynı travmayı yaşayan aile üyeleriyle beraber bugüne kadar her hangi psikolojik destek görmemişlerdir.
Daha pek çok sorun sıralanabilir elbette… Ne de olsa mülteci bile olamayan insanların karşılanamayan ihtiyaçlarından bahsediyoruz.
Fenerbahçe Kampı
Kamp yan yana dizilmiş 6 m2’lik biriket barakalardan oluşuyor. Her ailenin bir barakası var. Deniz kenarında olan Fenerbahçe Kampı’nın en önemli sorunlarından biri nem, diğeri de deniz kirliliği. Bu iki faktör kampta yaşayanların sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor. Dolayısıyla kampta, solunum yolu rahatsızlıkları, iltihabi hastalıklar ve salgın hastalıklara çok sık rastlanmakta. Nem oranının yüksekliği ve açık deniz kenarında olması ısınma sorununu daha da arttırıyor. Barakalarda baca yok. Tüm kampa verilen elektriğin voltajı çok düşük ve TCDD yönetimi tarafından keyfi kısıtlamalar gidilebiliyor. Dolayısıyla ısınmak için katalitik soba kullanmak zorundalar. Ama tüp fiyatları çok yüksek olduğu için bunu satın alamıyorlar ya da olmayan bütçelerinin büyük bölümünü buna ayırmak zorunda kalıyorlar. Kampa yeterli su verilmemesi, banyo ve tuvaletin az sayıda ve ortak olması beraberinde temizlik sorununu da getiriyor.
Okula gidebilen çocuklar, okula kayıt olamıyor, “misafir öğrenci” statüsünde kabul ediliyorlar. Dolayısıyla eğitimlerini belgeleyemiyorlar. Çocuklar, günde üç-dört km’lik yolu yürümek zorundalar kalıyorlar. Kamp aralıklarla boşaltılmak istense de, bugüne kadar başarılı olunamadı.
Kamp Adresi | Devlet Demir Yolları Tesisi FENERBAHÇE / İSTANBUL |
Kamp Kuruluş Tarihi | 2000 / Kasım |
Kampta Kalan Hane Sayısı | 45 |
Kampta Kalan Kişi Sayısı | 125 kişi civarında |
Gıda İhtiyacı | Düzenli Gelen Herhangi Bir Gıda Yardımı Yok |
Sağlık | Yaşlılarda ve Çocuklarda Soğuktan ve Düzensiz Beslenmekten Kaynaklanan Hastalıklar ( Grip,Enfeksiyon vs….) |
Su | Problemli Değil |
Elektrik | Var Fakat Yeterli Voltajda Değil |
Tüp | Düzenli Bir Dağıtım Yok Arada Bir Yardım Yapılıyor |
Genel Problemler | Catılardan Yağmur Akıntısı, Okula Gidemeyen Çocuklar İçin Mesleki Eğitim Yapılması Gerekiyor ,Düzenli Gıda İhtiyacı Var |
Ümraniye Kampı
Ümraniye Kamp’ında 124 kişi yaşıyor. Halil-ül Rahman Camii’nin alt katındaki bir koridorda sağlı sollu yaklaşık 20 m2’lik odalardan oluşan katta her aile bir odayı kullanıyor. Binanın fiziki yapısı, Fenerbahçe Kamp’ına oranla daha iyi gibi görünse de, tamamen betonarme olması ve çok büyük olması ciddi bir ısınma problemi yaratıyor. Binanın çok büyük olması fare ve haşerelerin temizlenememesine de neden oluyor. Bunlar da beraberinde ciddi sağlık sorunlarını getiriyor.
65 civarinda olan çocuklardan hiçbiri M.E.B. bağlı okullara gidemiyorlar. Kamp yöneticileri bu soruna çözüm olarak, kamp içinde bir okul kurdular. Okulda Rusça, matematik ve Çeçen adetleri olmak üzere üç ders var. İlçe Milli Eğitim Müdürü ile yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadı.
Bu kampta da banyo ve tuvaletlerin ortak olması temizlik sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Daha önce boşaltılmak istenen kamp, Çeçen temsilcilerin müdahalesi sonucu engellendi.
Kamp Adresi | Halil Ürrahman Camii Yanı ATAKENT ÜMRANİYE / İSTANBUL |
Kamp Kuruluş Tarihi | 2000 / Kasım |
Kampta Kalan Hane Sayısı | 32 |
Kampta Kalan Kişi Sayısı | 124 civarında |
Okula Giden Çocuk Sayısı | Yok |
Gıda İhtiyacı | Düzenli Gelen Herhangi Bir GıdaYardımı Yok. |
Depo | Yok |
Sağlık | Yaşlılarda ve Çocuklarda Soğuktan ve Düzensiz Beslenmekten Kaynaklanan Hastalıklar ( Grip,Enfeksiyon vs….) Kalp Hastası |
Su | Problemli Değil Su ve Elektrik Parası Ödenemiyor |
Elektrik | Problemli Değil |
Isınma | Kalorifer İle Sağlaniyor |
Genel Problemler | Binanın Boşaltılması İçin Girişimlere Başlanmış, Okula Gidemeyen Çocuklar İçin Mesleki Eğitim , Düzenli Gıda Dağıtımı. Gerekiyor. |
Beykoz kampı
90 kişi yaşıyor. Bina 4 katlı ve her katta 8 oda var. Odalar yaklaşık 25 m2.
Şehrin ve diğer kampların uzağında kalmasından ötürü buraya gelen yardım oranı diğer üç kamptan çok daha düşük. Dolayısıyla temel gıda yardımında bile oldukça yetersiz kalınıyor.
Diğer iki kampta da olduğu gibi Beykoz’da da ısınma sorunu var.
Okula gidebilenler, tıpkı Fenerbahçe’deki çocuklar gibi “misafir öğrenci” ve diploma sahibi olamıyorlar.
Kamp Adresi | Sultan Aziz Camii Yanı No:116 TOKATKÖY/BEYKOZ
|
Kamp Kuruluş Tarihi | 2001 / Kasım |
Kampta Kalan Hane Sayısı | 25 |
Kampta Kalan Kişi Sayısı | 90 civarında |
Gıda İhtiyacı | Düzenli Gelen Herhangi Bir Gıda Yardım Yok. |
Sağlık | % 80 nı Yaşlılarda ve Çocuklarda Soğuktan ve Düzensiz Beslenmekten Kaynaklanan Hastalıklar ( Grip,Enfeksiyon vs….) |
Su | Problemli Değil |
Elektrik | Var; fakat borcundan Dolayı Kesilecek |
Isınma | Problemli, Elektrikli Soba İle ısınma Saglanıyor |
Tüp | Düzenli Bir Dağıtım Yok .Satın Alınıyor |
Genel Problemler | Binanın Boşaltılması İsteniyor, Merdiven Trabzanları Yok Tehlike Yaratıyor,Elektrik Borcundan Dolayı Kesilecek ( Borç Tutarı 50 Milyar) Okula Gidemeyen Çocuklar İçin Mesleki Eğitim , Düzenli Gıda Dağıtımı. |
Sayı : 2005 12