Karanlık Hesaplar İçindeki Şovenist Odakların Maşası Olmayacağız, Bu Kez Çerkesler’i Kullanamayacaksınız 

0
541

Marmara Bölgesi’nde sıklıkla yaşanan ve Çerkesler’i maşa olarak kullanmayı hedefleyen provokasyonlara bir yenisi daha eklendi. Sakarya’nın Akyazı ilçesinde Diyarbakırlı dört fındık işçisinin linç edilmek istenmesi ile patlayan olaylar ucuz atlatıldı. Ne var ki, daha önce de benzerleri yaşanan bu tür provokasyonlara karşı daha uyanık olma gerekliliği iyice ortaya çıktı.

Türkiye çok sıcak bir dönemeçten geçiyor. AB ile git gide zayıflayan ilişkilerin, rotasını giderek daha da belirsizleştirdiği ülke; Kürt sorunu, siyasal İslam’ın kamusal alanı adım adım ele geçirmesi, Kıbrıs, Ermeni soykırımı iddiaları gibi çözülemeyen bir çok sorununu Ortadoğu-Kafkaslar ateş çemberinin tam göbeğinde, üstelik de kırılgan bir iktisadi yapı ile birlikte yaşıyor. Böylesine büyük bir sıkıntının çeşitli kırılma ve patlamalarla kendisini dışa vuracağı hiç şüphesizdir. Elif Şafak ve Hrant Dink davaları ile daha da çok gündeme damgasını vuran 301. madde tartışmaları, Diyarbakır’da patlayan ve bir çok kesimin “derin devlet” adı verilen yasa dışı oluşumlara mal ettiği ve çoğu çocuk 10 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan patlamanın iyice karanlıklaştırdığı tablonun içine, “birileri” ısrarla Çerkesler’i de çekmeye çalışıyor. Bu tür girişimlerin sonuncusu 07.09.2006 günü çok sayıda Çerkes’in yaşadığı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde yaşandı. 

Sakarya’nın Akyazı ilçesinde Diyarbakırlı oldukları bildirilen dört fındık işçisinin, çay bahçesinde tartıştıkları bir gençle kavga etmeleri gerginliğe neden oldu ve ilçeyi ayağa kaldırdı. Saat 22.00 sıralarında çay bahçesine gelen fındık işçileri kendi aralarında Kürtçe konuşurlarken, adının S.F. olduğu belirtilen Akyazılı bir genç de iddiaya göre onlara omuz attı. Diyarbakırlı fındık işçileriyle Akyazılı genç arasındaki tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. 

`PKK’lılar bir genci dövdü’ söylentisi üzerine Emniyet Müdürlüğü binası önünde toplanan ve aralarında olayı duyup köylerden gelenlerin de bulunduğu yaklaşık 2 bin kişi, gözaltına alınan Diyarbakırlı dört genci linç etmeye kalkıştı. Kalabalığın Emniyet Müdürlüğü binasına girmesini engellemek için araçlarla bina çevresinde barikatlar oluşturan polis, kalabalığı durdurmakta zorlanınca havaya uyarı ateşi açtı. Çıkan arbede sırasında hafif yaralananlar oldu. Öfkeli kalabalığı yatıştırmak için ilçede yayımlanan bir yerel gazetede köşe yazarlığı yapan ve bu bölgede yaşayan Abazalar üzerinde etkinliği olduğu bilinen, kendisi de Abhaz olan Zihni Açba kalabalığa seslenerek olayın abartıldığını, kalabalığın dağılmasını istedi. Olayların önlenmesi için önce telsiz ve telefon trafiği ile müdahale eden Sakarya Valisi Nuri Okutan, süratle Akyazı’ya geldi. Eşofmanını bile değiştiremeden sadece üzerine bir mont geçirip gelen Vali Okutan, öfkeli kalabalığı yatıştırmaya çalıştı. Ancak tüm bu girişimlere karşın kalabalık dağılmadı. Akyazı’da halka uykusuz bir gece yaşatan olaylar, gözaltındaki dört kişinin Sakarya Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmesiyle son buldu. Olayların tırmanabileceği dikkate alarak Kocaeli’de takviye için jandarma hazır bekletildi. 

Sakarya Emniyet Müdürlüğü’nden bir üst düzey polis müdürü de yaşanan olayların tamamen fısıltı ve kulaktan duyma olaylarla başladığını belirterek, “Ortada hiçbir olay yok. Çay bahçesinde bir tartışma var. Ekiplerimiz kavga edenleri gözaltına aldıktan sonra bazı kişilerin `Bunlar PKK’lı’, `Bunlar Apo’nun adamları’ diyerek kışkırtmalarıyla olaylar başladı. Terör örgütüyle hiçbir ilişkileri olmadığı gibi gençlerin de kavga sırasında terör örgütü lehine slogan atmadıkları anlaşıldı” dedi. 

Akyazı’daki olayın, ülkedeki yangına körükle gitmek isteyen karanlık şovenist odakların yeni bir provokasyonu olduğu bu kadar açık olmasına karşın bir çok basın yayın organında, yaşananlar bölgede yerleşik Çerkesler’e mal edilmek istendi ve olayları çıkartanların tamamı Kafkas kökenli olarak lanse edilmeye çalışıldı. Bu çabanın altında Çerkesler’i kendi karanlık oyunlarında tekrar “tetikçi” olarak kullanmak isteyenlerin olduğu su götürmez bir gerçek. Ne var ki bu karanlık hesap sahiplerinin, hesaba katamadığı şey artık ‘Türkiye Çerkes Diasporası’nın gözünün açılmış olduğudur. Türkiye Çerkes Diasporası, bu ülkede değişik kültürlerden toplumların bir arada barış içinde yaşamasını dinamitleyecek hiçbir girişimin piyonu olmayacak kadar bilinçlenmiştir. Çerkesler artık çıkarlarının, insan hakları ile hukukun üstünlüğünün hüküm sürdüğü bir demokraside olduğunu gayet iyi biliyor. Bu yüzden ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyen şovenist çevrelerin, Çerkesler’i ateşin içine çekme çabaları beyhudedir. 

 

Sayı : 2006 10