Kardeşim Memet, Memo, Memetçik!

0
962

Ne olacak senin, bizim, bu memleketin hali? Nerelerdesin şimdi bilmiyorum. Belki bir pusuda, belki bir tabutta. Belki üstünde haki ölümler, belki kanlı gömlekler. Sana yazdığım mektup ulaşır mı bilmem, hiçbir sözcüğün kimseye ulaşmadığı günlerdeyiz çünkü.  

Üniversiteye gittiğin günleri hatırlıyorum. Başka Memetlerle tanıştın. Kimi zorla Memet olmuş, kimi korkudan. Sormaya, sorgulamaya başladın. Haksızlığı, adaletsizliği, eşitsizliği, baskıyı fark ettin. Fark eden başka Memetler, başka Ayşelerle itiraz ettin. Süresiz gözaltında bırakıldın, elektrikten falakaya her tür insanlıkdışı işkenceye maruz kaldın, “Evren”in en hukuksuz mahkemelerinde yargılandın, yaşın bile yetmiyordu asılmaya ama “Evren”in en etik dışı adli tıp kurullarında gördüğün işkence gizlendi, yaşın büyütüldü ve asıldın!  

Asılmayan sayısız kardeşini mahkemeye bile çıkarmadılar. Ya sokaklarda ya hücrelerde infaz ettiler. Mahkemeler katilleri ya bıraktı, ya “örtülü tahliye”lerle cezaevlerinden kaçırıldılar. Hatta bazıları milletin yani senin , ailenin yani bizim vekilimiz olarak meclise bile girdi! Bazıları da işadamı oldu.  

Sevgili Memet, onca işkenceden sonra cezaevine giderken sevinmiştin bile. Ama daha grer girmez anlamıştın işkencenin bitmediğini yeni başladığını. Hem de seni Diyarbakır cezaevine göndermişlerdi. Anlatmaktan bile hicap duyardın yaşadıklarını. Orada karar vermiştin, çıkar çıkmaz buralardan gitmeye. Karar vermiştin güce güçle karşılık vermeye! Zaten çıktığında gidecek bir köyün bile kalmamıştı. Yakılıp yıkılmış, ailenden sağ kalanlar yabancı diyarlara  göç etmişti. Çocukluk arkadaşlarının çoğu ya bedensel ya zihinsel olarak sakatlanmıştı.  

Ya kardeşin Memet, sen dağlara o kışlaya gitmiş, ölüm haberi gelmişti. Bir kardeşin Memet ovada, öteki kardeşin Memet dağda ölmüştü. Evet Memet, kardeşlerin, kardeşlerim, kardeşlerimiz birbirini vuruyordu! Bitmedi Memet. Sizin imha edildiğiniz yıllarda doğanlar da imha ediliyor Memet de kimse neden hep “Memet”lerin öldüğünü sormuyor?  

Memetlerin cenazeleri kaldırılırken yakılan ağıtların dili kimseye hiç bir şey anlatamıyor. Toplumsal hafızanın, insani tüm değerlerin, adaletin ve vicdanın sesi, kara toprakla boğuluyor. Artık duyulan tek ses; cesetlerin üzerinden krallığını ilan eden akbabaların sesi. “Ak Baba”lar ittifakı ya ölümü emrediyor, ya ölüm sessizliğini. Artık gökyüzünde beyaz güvercinler uçmuyor, sonuncusunu vurduklarından beri!  

Ah Memet, Memo, Memetçik! Her ne derseniz… Sevgili kardeşlerim, görmüyor musunuz tek çare yine sizsiniz. Siz birlikte yükseltirseniz sesinizi, sona erer bu ölüm sessizliği. Sizin sesinizden korkar ancak bu akbabalar. Siz konuşmayı başarırsanız yırtılır bu üzerimizdeki karatoprak ve yaşam yeniden filiz verir. Gökyüzü de toprak da hepimizin. Ama bir tek onların, akbabaların değil! Onların sermayeleri var, yabancı ortaklı holdingleri var, silahları var, avantajlı, indirimli hayatları var, makamları var ama en trajiki, sizin taraftarlığınız var. Başka neyiniz var? Yırtık çoraplı bebeleriniz, eğitim, sağlık, konut hakları elinden alınmış, geleceklerine ipotek konulmuş çocuklarınız, çetelere eleman olmuş gençleriniz, borçlarınız ve hepsinin üstüne sorgusuz sualsiz feda etmeniz istenen canınız var.  

Taraftar olmayın Memet, ölümden yana, güçlerine güç katmaktan yana olmayın. Cesetlerinizi rant aracı yaptırmayın onlara, vampirleri besleyip, semirtmeyin kanınızla. Kimseye kurban olmayın Memet! Siz kurban oldukça, çocuklarınız da kurban olacak Memet, yeni savaşlara, savaşların dolaşıma sürdüğü yeni liralara, dolarlara, avrolara.  

Ah be Memet, Nazım’ın dediği gibi “dilim varmıyor ama”:  

“Bir değil,  

beş değil,  

yüz milyonlarlasın maalesef.  

Koyun gibisin kardeşim,  

gocuklu celep kaldırınca sopasını  

  

Sayı: 2007 10