Sürgün, Dönüş ve Değişim
Jade Cemre Erciyes, Abhazya
Geçen sene Haziran ayının ortasında bulunan küçük bir destekle, gençler tarafından Sürgün Anma etkinliği düzenlenmişti. Basaria-pha Naala’nın çabalarıyla bir araya gelen gençler saatler içinde hazırlamışlardı bu etkinliği. O’na bu fikri veren ‘Diasporanın Kalp Atışları’ adlı televizyon programında izlediği Kefken görüntüleriydi. Kefken’de atalarının karaya çıkışını simgeleyen meşalelerle yürüyen gençlerden, Türkçe oynandığı halde anlattığı acıları hissettiren tiyatrodan, yaşlı-genç bir arada yapılmış olan duygu yüklü Kefken Sürgün Anma programından çok etkilenmişti Naala.
Abhazya’da 2008 yılında düzenlenen bu küçük etkinliği izleyen Geri Dönüş Komitesi Başkan Yardımcısı Kutarba Erkan, bir sene sonra yapacağımız daha programlı ve kapsamlı bir organizasyonu destekleme sözü vermişti.
Organizasyon hazırlıklarına Aralık ayında başladık. Daha doğrusu organizasyonun projesini yazmaya başladık. Ancak bir türlü üretken bir grup olarak bir araya gelemedik. Bir araya geldiğimizde hiçbir karara ya da sonuca varmayan benzer tartışmalar tekrar edip durdu. Maddi olanaksızlıklarımız nedeniyle yalnızca havanın güzel olduğu zamanlarda açık havada buluşabildik. Yerli gençlerin üniversite ve iş telaşları, anavatanına dönmüş olan gençlerin dil engelleri, kısacası bizleri biz yapan her türlü sosyal, ekonomik ve kültürel engeli yaşayarak Mayıs ayına girdik. Mayıs ayında, en başından beri istediğimiz kalabalık organizasyon fikrini gerçekleştirmeyi başardık. Her özgün fikri gerçekleştirmek için bir yol bulmaya, herkesin zamanına uygun katkı sağlamasına olanak sağladık.
Geçtiğimiz yıl Abhazya’ya yerleşen Abriskil ailesinden Serap’ın yazdığı Sürgün ve Dönüş senaryosuyla sembolik bir film çektik. Filmde yerli ve anavatanına dönmüş olanlar, misafirler, bir çok kişi rol aldı. (Bu filmi internette facebookta Çerkes Sürgünü ve Vatana Dönüş, 145. Yıl kısa filmi adıyla bulabilirsiniz.)
19-20 Mayıs’ta Sindukh Ergün’ün önderliğindeki 20 kişilik bir gurup, Bambu sopalarından, Moda Evi sahibi Maharia-pha Lamara tarafından iki ay süre ile biriktirilerek verilen artık kumaşlardan, 200 adet meşale hazırladı.
21 Mayıs tarihinde gündüz, 10 gün açık kalacak (ancak yoğun ilgiden dolayı 14 gün açık kalan) Abhazya ve Diaspora: Birbirini Anlamak adı altında karma fotoğraf ve resim sergisi düzenlendi. Sergiye Abhaz Araştırmaları Enstitüsü’nden Gojba Ruslan, Agumaa Anzor ve Aşba Arda; Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Aşamba Sergey; Abhazya’dan Dzıba Önder, Kutarba Hayri; Belçikalı Araştırmacı Salvatore Di-Rosa; diasporadan K’eref Yalçın Karadaş, Atrış-pha Yeşim, Aşba Tayfun, Kodzba Metin, Nart Ajans (….), İstanbul Abhaz Kültür Derneği fotoğraf arşivlerini paylaşarak katkı sağladılar.
Diasporadan gelen fotoğrafların baskısını Serengil Fotoğrafçılık (Nişantaşı, İstanbul) yaptı. Abhazya’dakilerin baskısına Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı sponsor oldu. Abhazya Cumhuriyeti Geri Dönüş Komitesi (Demografya) sergide yer alan 200 fotoğraftan 100’ünün çerçevelenmesi için destek verdi.
Sergi salonunun müsait olmaması nedeniyle, Abhazya Cumhuriyeti Kültür Bakanı Logua Nugzar’ın önerisi ve Sohum Resim Okulu Başkanı Adleyba Amiran’ın desteğiyle, Kültür eski Bakanı Enik Londa’nın okulun giriş katında yer alan atölyesini sergi salonuna dönüştürdük.
Serginin her aşamasında, Abriskil-ipha Serap ve Mehtap, Sindukh Ergün ve Janbaras, Pap-pha Beynan, Dzıba Önder, Basar-ipha Naala, Del-pha Mramza, Agır-pha Lana başta olmak üzere özellikle Apsnı Ça (Abhazya Gençliği) adlı gençlik örgütünden bir çok genç bir arada çalıştılar.
21 Mayıs akşamı, Sohum valisi Labahua Alhas ve Abhazya Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Komitesi’nin maddi katkılarıyla, sürgün anma etkinliği düzenlendi. Etkinlikte her meşale taşıyan gencin Akhtarpha takması planlanmıştı ancak bunun için maddi destek bulunamayınca, Maharia-pha Lamara 20 adet Akhtarphayı ücretsiz olarak verdi.
Bir zamanlar Sürgün’ün gerçekleştiği tarihi iskelenin yer aldığı, sürgün anıtının inşa edilmesi planlanan deniz kenarındaki parkta, binlerce kişi ve yerli yabancı basın mensupları toplandı. Hava kararırken tüm sokak aydınlatmaları söndürüldü. Yerli ve anavatanına geri dönmüş olan gençler sahilin iki kıyısından meşalelerle yürüyüşe geçti. Ortada buluşarak büyük bir daire oluşturan gençler Nart ateşini yaktılar.
Etkinlikte Copua-pha Lana, Haşınba Hacarat, Jujuğ Abriskil ve Kodzba Ozan, sürgün ve vatan üzerine şiirler, Kutarba Hayri Ersoy’un Abazaca’ya çevrilen romanı ‘Sürdüler Sürgün Oldum’ dan ve Şinkuba Bagrat’ın ‘Son Ubıh’ romanından bölümler okudular. Abhazya Devlet Sanatçısı Gum-pha Ludmila ‘Şiş Nani’, Babal Murat sözlerini kendi yazdığı ‘San’ (Annem), Harebaa-pha Hamida ‘Sa sduney huçı’ (Benim küçük dünyam) şarkılarını seslendirdiler. Ünlü Müzikolog Aşamba Ivana tarafından 2009 yılı başında kurulan Apsadgil (Vatan) adlı, yerli ve anavatanına dönmüş olan kişilerden oluşan amatör koro ise “O rad” adlı eski sürgün ağıdını söylediler. (Maalesef bu koro projesi de ekonomik sıkıntılar nedeniyle 21 Mayıs ertesinde belirsiz süreyle askıya alındı.)
Etkinlik sonunda gençler, savaştan önce yapılmasına karar verilen sürgün anıtının yerinde hala sembolik bir taş durduğunu, bunun artık ciddi bir sürgün anıtıyla değiştirilmesi gerektiğini dile getirerek sahilde taşlardan bir yığın oluşturdular. (Bu küçük protestonun olumlu etkisi Haziran ayında açıklanan Sürgün Anıtı Proje Yarışması sonuçları oldu.)
Etkinlik hep bir ağızdan söylenen Abhaz Milli Marşıyla son buldu.
Bu etkinlik sonrasında 10 gün boyunca çeşitli kurum ve şehirlerde Sürgün Anma Etkinlikleri düzenlendi. Bunlardan ilki, kendisi de sürgüne gitmiş ancak anavatanına geri dönmüş biri olan yazar Dirmit Gulya’nın adıyla anılan ev-müzede düzenlenen etkinliktir. Bu etkinlikte birkaç ay önce anavatanına dönüş yapmış ve Abazacayı Abhazya’da öğrenenlerin kendilerini ve ailelerini, ailelerinin sürgün hikayelerini Abazaca anlatmaları herkesi duygulandırdı. Henüz 3 yaşında olan ve ailesiyle Abhazya’ya 10 ay önce dönen Kodzba Setenay’ın Abazaca şiirler okuduğu etkinlikte, Abhaz Dilini Geliştirme Fonu Başkanı dilbilimci, yazar, şair Kutsnia-pha Gunda ve yine Fonda çalışan dilbilimci, yazar, şair Sakania-pha Gunda öncelikle küçük Setenay’a sonra da herkese fonun en yeni yayınlarından hediye ettiler.
Abhazya’da her yıl olduğu gibi resmi anma töreni 31 Mayıs sabahı düzenlendi ve geçici anıta çiçek konulması ardından sona erdi. Ancak resmi törenin pazar gününe rastlaması sebebiyle her yıl olduğundan çok daha az bir katılım göze çarptı. Ayrıca bu yıl Cumhurbaşkanı Sergey Bagapş törene katılmadı. Geçen sene toplu halde gelen öğretmenler, polisler ve askeriye’nin küçük birer grup temsilcilerinin yer aldığı çiçek koyma törenine halkın büyük çoğunluğu 21 Mayıs’a katıldıklarından gelmediler.
31 Mayıs akşamı ise, Gagra Valiliği ve Milletvekillerinin davetiyle, çoğunluğu çocuk olmak üzere 100 den fazla anavatanına dönmüş olan kişi ve ailesi, otobüs ve arabalarla Gagra’ya gitti. Öncelikle Gagra Kültür Evi’nde düzenlenen muhteşem konsere katıldılar. Konser sonunda en çok çocuğu olan ailelere hediyeler verildi. Halktan ve turistlerden de katılımla şehitlik anıtına çiçekler konuldu. Deniz kenarına doğru yürüyüşe geçen gruba, ellerinde Abhazya, Kafkas Cumhuriyetleri ve Rusya Federasyonu bayrakları taşıyan patenli çocuklar önderlik ettiler. Onları meşaleler taşıyan çocuk ve gençler takip etti. Sahile giden gurup, burada yakılan ateşin çevresinde toplandı. Gidenlerin torunlarının vatanlarına geri dönmesi dileğiyle yakılan mumlar çiçeklerle beraber denize bırakıldı.
Etkinliklerin ardından
Bütün bu etkinliklerin yoğunluğu içinde tam takip edememiş olsak da diasporada da 21 Mayıs ile ilgili bir çok farklı etkinlik yapıldığını duyduk. Ancak bu farklı etkinliklerin birleşememekten, birlikte bir şey yapamamaktan, ‘biz yaptık’ deme kaygısından kaynaklandığını bilmek üzücü. Etkinlikler farklı ve ayrı ayrı da olsa birbirini takip eder şekilde olsaydı, en azından daha çok dikkat çekerdi. Farklı yaklaşım ve yaratıcılıkların bütünlüğünden oluşabilseydi… Gazete ve televizyonlar ile etkinliklerle ilgilenenler önceden bilinen bu programın tüm etkinliklerine ya da seçtiklerine farklı görüşlere ayrışmadan katılabilselerdi…
Abhazya’da yapılan etkinlikler bir ölçüde bu bütünlüğü yaratabildi. Tek sorun, burada yapılan her türlü etkinlikte olduğu gibi programın önceden bilinmemesiydi. Ancak uluslararası gazeteci ve fotoğrafçılar ile yerli televizyonlar etkinliklerin tümüne yoğun bir ilgi gösterdi. 21 Mayıs etkinliğinin reklamlarında sürgün anlamında kullanılan “muhaceret” kelimesi yerine kökeni de Abazaca olan “ahçöara” (yerinden edilen, sürülen) kelimesinin kullanılmasının etkisi tüm yapılan etkinliklerde gözlendi. Diaspora konulu televizyon programında, Bagrat Şinkuba’nın 1989 yılında yaptığı sürgün ve sürgün anıtı temalı konuşmasına yer veren Aşu-pha Sırma, program boyunca “ahçöara” kelimesini kullanarak yerleşmiş kullanımın değişmesine önayak oldu.
Düzenlenen etkinliklerde farklı gençlik örgütlerinden (politik olarak aralarında keskin çizgiler olan AMRA ve APSNI ÇA başta olmak üzere) bir çok genç gönüllü olarak çalıştı, fikir verdi, aktif rol aldı. Anavatanına yeni dönmüş olan ve dilleri yetersiz olan gençler ile aralarındaki dil engeline rağmen sorunsuz olarak kaynaşan gençler, doğru bir çerçeve seçildiğinde içini beraberce doldurabileceklerini gösterdiler.
Dilerim ki gelecek yıllarda bu çerçevenin içini savaş öncesinde olduğu gibi Kuzey Kafkas Cumhuriyetleri’nden ve bugünkü nispeten rahat ulaşım koşullarını değerlendirerek tüm diasporadan bir katılımla doldurmak mümkün olur. Çünkü dünyaya anlatmak istediğimiz bir gerçek varsa, bu ancak bir arada (farklılıklarımıza rağmen) durabilirsek ve ortak değerlerimiz üzerinden bu gerçeği olduğu gibi ortaya koyabilirsek mümkün olacaktır.
(Fotoğraflar: Nehuse Nuri)
Sayı : 2009 08
Yayınlanma Tarihi: 2009-08-01 00:00:00