93 harbi, Rusya’nın 24 Nisan 1877 Perşembe günü öğleden sonra şifreli olarak İstanbul’a ulaşan telgrafı ile başladı.
“Osmanlı donanması 10 Mayıs 1877 tarihinde Sohum kalesi önünde belirdi. Osmaniye, Asar-ı Tevfik zırhlı fırkateynleri ile Mukaddime-i Hayır ve Feth-i Bülend zırhlı korvetlerinden ve bir gambottan ibaret donanmaya Hasan Paşa Kumanda etmekteydi”.
“Sohum Kalesi ve civarı bombalandıktan iki gün sonra, içeride ayaklanan Çerkesler ve Abazalar, Ruslara baskın yaparak Sohum kapılarını Osmanlı kuvvetlerine açtılar. Hasan Paşa’nın yanında bulunan Çerkes beyleri sahile çıktılar ve altı yüz atlı ile iç kaleyi de zapt ettiler. Ruslar her taraftan geri çekilmeye başladılar. Tiflis’e giden şimendifer hattı tahrip edildi. Kütaysi müstahkem mevkii Çerkeslerin eline geçti. Sohum’un ele geçmesi devamlı bozgunlar ve gerilemeler arasında, bir ümit ve zafer sevinci oldu.”(1)
“Şeyh Şamil’in büyük oğlu Mir Mehmet Şamil’in uhdesine feriklik rütbesi verilerek Erzurum’ daki orduya gönderilerek mevki ve nüfuzundan bilistifade Dağıstan halkının ayaklandırılması kararlaştırıldı. Çerkes kabilelerini de isyana teşvik etmek üzere Abaza ümerasından Hasan Bey namında bir zat Batum’a gönderildi.”(2)
Sohum’a çıkanlar arasında Maan Özbek, Maan Kamlat da bulunuyordu.(3)
Ağustos ayında Ruslar, Kialaşür suyunu geçip Sohum’a girdiler. Osmanlılar ise Sohum’u ateşe verip şehri terk ettiler. (4)
Bu savaş sırasında Sohum’ da bir Rus Generalini öldüren Çerkes Muhacirlerinden Telgraf Çavuşu Yaver Ağa’nın taltif talebi de var.(5)
Bu savaşa katılan Sohum Fırkası Müftüsünün Karaçaylı Ebu Müslim Efendi’nin taltifini öğreniyoruz. (B.O.A. Belge No:1323/59,tarih:1294 Za 25)
Abazh Kabilesinden Binbaşı Ahmed Efendi’nin Sohum Muharebesinde hamili olduğu nişanın tuğrasını kaybettiğinden tuğrasının yenilenmesi istenmiş. (B.O.A. Belge No: DH. MKT. 1321/56 tarih 1294 L 03)
İşte Osmanlılar bu çekilişlerinde Sohum Kalesi’ne Padişah III. Ahmet (1703-1730) tarafından konulmuş olan Sohum
Abidesi’ni de alıp İstanbul’a getirirler. Sultan II. Abdülhamid de (1876-1909) bu kitabeyi Topkapı Sarayı İkinci Avlu’da padişah ve ‘Selvili Yol’ denilen yolun Babüssade’ye yakın kısmında, solda bir kaideye, üzerine kendi kitabesi ve tuğrasını ekleyerek koydurur.
Sohum Kalesi çok eski bir kaledir. Grek, Roma, Bizans dönemlerinde de mevcuttu. Osmanlılar mevcut kaleyi tamir ve tahkim etmişler, genişletmişlerdir.
Grekler Dioskuria, Roma ve Bizanslılar Sebastopolis olarak adlandırıyordu. Abhazlar ise Sohum’u daima kendi dillerinde Akua diye adlandırmışlardır.(6) Osmanlılar 1573 den 1810 yılına kadar fiilen Sohum Kalede kaldılar.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Sohum’la ilgili pek çok belge vardır. Aşağıda bunlardan birkaç örnek veriyoruz:
“Sohum Kalesinin tamiriyle ahalisinin Çerkes ve Abazalardan muhafazası.” (B.O.A.Belge No: C.AS. 1188/53048, Tarih:1186 Za 19)
“Sohum Kalesinin tamiri”. (B.O.A. Belge No: C.AS.370/15329, Tarih:1205 C24)
“Sohum Kalesi ve limanının deniz ve karadan muhafazası için dört tabya asker ve havan topu konulması”. (B.O.A. Belge No: C.AS. 74/3464, Tarih: 1123 Ca 08)
“Sohum Kalesi Müderrisliğine Ali Efendi’nin tayini”. (B.O.A.Belge No: C.AS. 1037/45525, Tarih:1144 M 03)
“Sohum kalesindeki cami-i şerifin on beş hademesinden, hatip ve müderris gibi dört hademeden başkası kalmadığından yevmiyelerinin nefiyle kalan dört hademeye verilmesi hakkında Trabzon Gümrük Emini’ne.” (B.O.A. Belge No: C.Ev.142/7066, Tarih: 1154 Ra 15)
“Sohum Kalesi varoşundaki mescide minber vaz ile Cuma ve bayram namazlarını edaya izin verilmesi.” (B.O.A.Belge No:C.Ev.543/27409. Tarih:1166 S 03)
“Sohum Kalesi muhafazasında bulunan iki yüz yirmi yerli cemaati neferlerinin senelik mevaciblerinin (maaş) verilmesi”. (B.O.A. Belge No: C.As.671/28193 tarih:1158 M 23)
“Sohum Kalesinde ikamet etmekte olan bazı Çerkes özdenlerine maaş tahsisi hakkında Anapa Muhafızı Ahmed Paşaya hüküm”. (B.O.A. Belge No: C.DH. 46/ 2296 Tarih:1236 N 17)
Kitabeden de anlaşıldığı üzere bu abide, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın (1660-1730) sadrazam olduğu 1718 tarihinden sonra yaptırılmış olması gerekir. 1137 (1721) tarihli bir belgede şöyle diyor: “Sohum Kalesi ebniyesinde kullanılmak üzere Edirne, Arnavutköy, Üsküdar nahiyesi ve civarından mürettep yüz nefer taş kırıcı ve dört nefer kalfa haklarında yazılan hüküm”. (B.O.A. Belge No: C.As.128/5699 Tarih 1137 Ca 20).
Sohum Kitabesi sessizce yüzyıllara, zaferlere, yenilgilere tanıklık etmiş olarak yıllara meydan okuyarak, çoğu zaman kimsenin dikkatini çekmeksizin orada duruyor.
Aşağıda bu kitabeleri ve açıklamalarını veriyoruz.(7)
Üstteki bölümde yazılı olan
Padişah II. Abülhamid’in Kitabesi:
Asr-ı Han-ı Ahmed-i sâliste Sohum kal’ası da
Yapılıp babının üstüne bu taş kondı heman
Sonra moskof eline geçmiş iken nice zaman
Vatan-ı yevm olup oldı nizâmı talan
Kaleyi Rusiye’den Han-ı Hamîd-i sânı
Zor ile aldı gerüye şeh-i gazi- yi zaman
Geldi zaman-ı Hümâyunu ile işte bu senk
Buraya vaz’ını emreyledi şâh-ı devran
Alttaki bölümde yazılı olan
Padişah III. Ahmed’in Sohum Kale Kitabesi:
Şehinşâh-ı cihan şevketlü Sultan Ahmed Gazi
Ki bâb-ı devlet-i İskender ü Dârâ’ya me’vâdır
O hakan-ı bülend-ikbal kim zât-ı hiimâyunı
Kemâl-i izz ü cah-ı madeletle âlem-ârâdır
O hakan-ı güzînin sıhr-ı hâs-ı sadr-ı âlisi
Vezir-i pür-himem Damad İbrahim Paşa’dır
Cihanın eyleyüp her kuşesin temin a’dadan
Bu semtindahi oldı çünki emri hıfzına sâdır
Yapıldı himmetiyle bu muazzam kal’a-i muhkem
Ki heybetiyle sanursın-kim ser-i Kaf üzre ‘ankâdır
Kıla Hakk şehriyâr-ı âlemin ikbâlini efzûn
Ki zat -ı akdesi sermâye-i ârâm-ı dünyadır
Vezir-i azamı dahi kıla daim
Ki bâis böyle emn ü rahata ol sâdr-ı dânâdır
Sayı: 2009 08
Yayınlanma Tarihi: 2009-08-01 00:00:00