Bilim İnsanının Gözüyle
“Doğruluk dostluktan daha değerlidir”
Adigece’nin temel sorunları
Şimdilerde dil ve gelenek
Üzülsek de aramızda Adigece’yi ve Adigeliği terk etmek için bahaneler bulan ya da uyduran, gerekçeler sıralayanlar da az değildir. Şöylesine gerekçeler öne sürüyorlar: Biri şimdiki alfabemizi beğenmiyor, bir başkası Latin alfabesine dönmeliyiz diyor, bazıları Arap harflerini savunuyor. Kiril alfabesini uygun karşılayanlar içinde bile, ‘bir ses için iki üç harf (işaret) kullanılıyor, bu da okuma hevesini kırıyor’ diyenler de var. Ancak bütün bu söylenenlerin hepsinin temelsiz birer bahaneden başka bir şey olamayacağını araştırmalarım sonucu öğrenmiş bulunuyorum. Bu konuda bizler büyük çalışmalar ortaya koymuş kişileriz, ama öğrendiğimiz kadarıyla Adigece yazılmış şeyleri okumuyor ve onlardan yararlanmıyoruz. Adige Cumhuriyeti’nde yüz bin Adige yaşıyor, bunun onda biri bile “Adige Mak” gazetesine abone değil, sayfalarını açıp bakmıyor bile (5). Adigece kitapları ücretsiz dağıtsan bile açıp okuyan yok. Oralarda iyi bir şeyler yazılı olmadığı için değil, okumayı istemedikleri için okumuyorlar (6).
Diasporanın ilgisizliği ve alfabe sorunu
Diaspora (хэхэс) Adigeleri gazete ve kitap bulma olanağına kavuştular, ama kitap edinmek için çaba göstermiyorlar. İlk önemli sorun bu. Ardından Adigece (к1эхабзэ/ыхэрэ адыгабзэ) ile Kabardey-Şercesce (ышъхьэрэ адыгабзэ) tek bir alfabede birleşmedikleri takdirde, Adigece’nin yok olacağını, Adigece’nin öğrenilmesininin duraklamış olmasının da buradan kaynaklandığını söyleyenler var. Bu da geçerli bir neden olamaz. 80-100 yıl öncesinde alfabe ve yazımız yoktu, kitap da okumuyorduk, ama-19. yüzyıl ünlü Adige aydını- Han Girey’in (Хъан-Джэрый) yazdığı gibi, eski Adigeler bizlerden çok daha mükemmel ve çok daha güzel bir Adigece ile konşuyorlardı, dilimizi de şimdikine göre çok daha canlı bir biçimde kullanıyorlardı. Dil, bir konuşma dili olarak da varlığını sürdürebilir, şimdiki gibi yazılı olsa da. Dilin zenginliği yazılı olup olmaması ile ölçülemez, asıl önemli olanı kullanılma durumu, ölçüsüdür. Kabardey harfleri ile Adige harfleri birbirine benziyor (Her ikisi de Kiril harflerini kullanıyor), ama alfabelerdeki harf sayıları farklı, Adige alfabesinde 66 işaret/harf (тамыгъэ), Kabardey-Şerces alfabesinde de 59 işaret/harf var. İşaretlerin 54’ü ortak, birbirini tutuyor. 12 Adige harf/işareti Kabardey-Şerces alfabesinde bulunmuyor (жъ,жъу,п1у, т1у,цу,чъ, шъ,шъу, ш1, ш1у, дзу…). Kabardey-Şerces/Çerkes alfabesindeki 5 işaret de Adige (к1эхэ) alfabesinde yok (кхъ,кхъу,ф1,ху,щ1). Kabardey-Şerces dilinde 7 sesli (ünlü) bulunduğu varsayılıyor (э,ы,а,о,у,е,и), iki işaret de diftong (ikili ünlü) sayılıyor (ю,я). Adigece’de ise, esas olarak 3 ünlü bulunduğu biliniyor (а,э,ы</strong>); bunlara yarım ünlü sayılan “й” , “у” ekleniyor ve şöylesine bir ünlü tablosu görülüyor: o,y,я,е,и. Bunlara ikinci diftong (ikili ünlü) sayılan ю<йу da ekleniyor.
Kabardey-Şerces alfabesindeki beş işareti, yani жь,ж,ш,щ,щ1 işaretlerini, beş Adige işareti ж,жь,щ,шъ,ш ile değiştirilebilir olarak görüyorum. (“Bkz. Сравнительный анализ адыгских языков”. Maykop, 2003, s.30). Çünkü bu işaretlerin aynı sesleri verdikleri kanısındayım. Komefe Muhadin’in (7) bakış açısına göre, жь,щ ve щl gibi Kabardey-Şerces işaretleri, жъ,шъ ve ш1 Adige işaretleri (тамыгъэ) ile değiştirilirse daha yerinde olur. Birbirinin aynı olan sesler aynı/benzer işaretlerle gösterilmelidir. Bunun doğruluğu tartışma götürmez, ancak Adigece ile Kabardey-Şerces dilindeki ses sayıları aynı değil, farklıdır, işaretler de ona bağlı olarak farklı oluyor. Bu nedenle iki alfabeyi teke indirmenin yararlı olacağını sanmıyorum. Telaffuz biçimi (зикъэ1уак1) ve kuruluşu (зиъэпсык1) farklı olanları birleştirirsen/bir araya getirirsen (зэхэбгъахьэмэ) yararı olmaz, sadece zarar verir. Ardından geleneğin (alışılmışın) gücünü de unutmamalıyız. Yararlı bir sonuç vermeyecek, aksine zarar verecek şeylerin peşinden koşmamalıyız. Hazır olan ve yüzyıldan beri insanların kullandıkları ve alıştıkları her iki alfabeyi kullanmaya devam etmeyi daha yararlı buluyorum. Bu gibi sorunları Maykop ve Nalçik’te de görüştük, Komafe Muhadin başkanlığında toplandık, yöneticileri bilgilendirmek ve bir karara varmalarına yardımcı olmak üzere projelerhazırlayıp ilgili makamlara sunduk, ama bir sonuç alamadık.
İki Adige dilinin birleştirilmesi sorunu ve gerçekler
Üçüncü sorun ise sorunların en ağırı, en zorlusu. Bu da Güney (ыхэрэ) Adigecesi ile Kuzey (ыпшъэрэ) Adigecesi’ni/Kabardeyce’yi birleştirme ya da başka bir anlatımla iki Adige edebiyat dilini teke, tek bir Adige edebiyat diline dönüştürme isteğidir, yani varolan iki Adige dilini birleştirmediğimiz takdirde Adigelerin ayakta kalamayacakları biçimindeki görüşlerdir. Bu tür söylemlerde bulunanlar, bu konuda dilbilimcileri eleştiriyor, sorumlu tutup kınıyorlar. Dilbilimcilerin görevi, dil kurallarını (бзэм ихабзэхэр) bilimsel açıdan araştırıp ortaya koymaya çalışmaktır, yoksa dil yaratma ve bu gibi konularda düşünce üretme, dilleri birleştirme ya da ayırma gibi işler değildir. Bu gibi konularla ilgilenen ya da tarihte böyle bir şeyi başarmış olan bir kişi, tek bir örnek bile bulunamaz, bundan sonrası için de bulunacağını sanmam. Bunun böyle olduğunu biz biliyoruz ama bazıları tribünlere oynuyorlar, bütün Adige dillerinin birleştirilmesinin artık zamanının geldiğini, bu konuda biz dilbilimcilere büyük görev ve sorumluluklar düştüğünü söylüyorlar; böyle şeyler söylediklerinde kulağa hoş geliyor ve dinleyici coşkuyla ayağa fırlayıp onlara alkış tutuyor, bizlere de (“biz suçlu olanlara da”) yan gözlerle (набжъэк1э) bakıyorlar. Bu da biz Adigelerin eğitim düzeyinin ve dünya görüşünün öyle pek fazladan bir yol alamamış/gelişememiş olduğunu gösteriyor. Dil, bizi çevreleyen dünya, Tanrı tarafından bize/insanlara verildi. Dil sesleri fazla değildir (20 ile 79 arasında değişiyor), ama bu az sayıdaki ses üzerinden, konuşma ve iletişimi sağlayan onbinlerce sözcüğü kurgulayabiliyoruz. Kullanılabilecek sözcük olanakları da göz önüne alındığında, halen kullanmakta olduğumuz on binlerce sözcük sayısı bile azdır diyebiliriz. Böylesine bir kurgulamayı yapabilecek tek bir kişi bile bütün bir yeryüzünde yoktur. Dil kurallarını iyi öğrenmenin, insanların birbirlerini anlamaları anlamında büyük bir önemi vardır. Dilbilimi de sonuç olarak insanların birbirlerini anlamaları konusuyla ilgileniyor. Dil kurallarının öğrenilmesi (бзэ хaбзэхэм язэгъэш1эн) işi tamamlandığında, insanların anlaşmalarının da tamamlanacağına, korkunç savaşların sona ereceğine, anlaşmazlıkların kalkacağına inanıyorum ve o günleri içtenlikle özlüyorum.
Sizleri bıktırmış olmalıyım, bu nedenle yazı başlığına döneyim ve sonuç bölümü üzerinde durmaya çalışayım.
Prof. Komafe Muhadin ile T’eşu Murdin
alfabe ve dil konularında neler söylediler,
oysa gerçek durum nedir?..
(Devam edecek)
(Adige Mak, 12/13 Şubat 2009)
*ĞIŞ Nuh: Dilbilimleri uzmanı, Prof.Dr., AC ve RF kıdemli bilim çalışanı, AMAN akademisyeni, ARİGİ (Adigey Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü) Bölüm Başkanı.
Dip notlar:
(5) “Adige Mak” (Адыгэ макъ) gazetesinin tirajı 7400’dür-HCY
(6) Adigece kitaplara ve Adigece’ye karşı olan bu ilgisizliğin nedeni, bize göre, alfabe falan değildir, alfabe konusunda Ğış Nuh’a katılıyorum. Dilden uzaklaşmanın asıl nedeni, Adigece’nin işlevinin daraltılması ve en alt düzeylere düşürülmüş olması, Adigece eğitime son verilmiş, Adigece televizyon yayınının haftada 50 dakika gibi göstermelik düzeye düşürülmüş olması, vb. dir diye düşünüyorum. Yani sorun bireysel ya da region yönetimlerince çözümlenecek bir sorun değildir, tamamen politiktir, çözüm Federal Merkez’in yerel dilleri gerçek anlamda desteklemesine ve bu doğrultuda politik düzenlemeler yapmasına, korku duvarlarını kaldırmasına bağlıdır-HCY
(7) Komafe Muhadin (Къомафэ Мухьадин; Kabardeyce yazılışı- “Кomaho Muhadin”), ünlü akademisyen ve Adige dili bilgini, “Komafe/Komaho” – “Uğurlu, aydınlık evlat, oğul” anlamındadır-HCY
Not:Ara başlıklar ve tire içindeki yazılar, alt çizmeler çevirmene aittir-HCY
Sayı : 2009 09