Demokratik Yusufçuk

0
464

Son zamanların açık, kapalı şekilde bilinen, biçimlenen, biçimsizleştirilen, göz ardı edilemeyecek, gıyabında sayısız yazı yazılan konusu hakkında ben de çok yakın zamanda tanık olduğum sokaktaki yansımalarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu açılım konusu devam ederken ve sanıldığı üzere oluşumu çok uzun yıllar sürecek olan yapının varlığının heyecanı konunun muhatabı olan toplum içerisine bir yusufçuk gibi düşmüş olsa gerek ki yer, mekan fark etmeksizin her yerde varlığı ve üstünlüğü için yoğun bir çaba içerisine girişmekte.

Bu zamansız, plansız ve fevri davranışları haklıyken haksız konuma düşmesine sebep olmaktadır. Örneğin düğün içerisinde düğünle nasıl özleştirildiğini bilmediğim Öcalan posteri açılmasının gereğinin ne olduğunu bilmiyorum ve bu hareket hangi bilinçle, bilinçsizlikle yapılıyor onun da ayrımına varmış değilim. Olayın gerçekleşmesinin hemen ardından düğün meydanını emniyet güçleri basıyor ve olaydan haberi olan, olmayan herkesi karakola götürüyor. Sorgu sual neyse bir çoğu serbest bırakılıyor. Bunların olduğu yer ise son yerel seçimleri MHP’ nin kazandığı Manisa. Olayın devamına bakıldığında ise ertesi gün DTP’ nin kitleyi toplaması ve yine düğünün olduğu semtin çevresinde 200’e yakın kişiyle protesto yürüyüşünü görmekteyiz. Hem de bu kitle öyle bir yapı ki kalabalık olması istenildiği için yakındaki ilköğretim okulunun öğle arasına çıkması düşünülmüş. Yani içerisinde her sabah andını okuduktan sonra ‘Ne mutlu Türküm’ diye de onaylayan küçük çocuklar da bulunmakta. Yalnız bu kez ‘DTP halktır, halk burada’ diye slogan atan, o küçücük parmaklarıyla zafer işareti yapanlar da o çocuklar. Oysa neden parmaklarını ‘V’ şeklinde açtıklarını, V’nin ne anlama geldiğini bilmemekteler. Yani vaziyetten daha küçük yaşta kendine dayatılmış bir görev sunulmuş. Böyle bir olayı daha öncesinde ancak ana haber bültenlerinde Diyarbakır’da, Hakkari’de, Batman’da vs. güneydoğu illerinde canlı, cansız görebilirdik. Şimdi ise göz önüne gelen bu durum ister, istemez bölge ayrımı yapılmaksızın şehirlere, sokaklara yansıyor.

Ve çok ilginçtir ki bu kez bu topluluğun ne yanında, ne ardında polis bulunmamakta. Yani bu vurguyu şu yüzden yapıyorum. Olur da aynı sokakta durumdan vazife çıkaran bir vatandaş olur da önlerini keser, bir başkası balkondan bir söz eder vs. sonrasını düşünmek bile istemiyorum, tahmin etmişsinizdir.

Mevcut dinamikler ve gerçekleştirilen duruma bakıldığında V.İ.Lenin’in ‘Ne Yapmalı’ sının Siyasal Teşhirler bölümünde yer alan:

“Yığınları eyleme çağırmaya gelince, enerjik bir siyasal ajitasyon olur olmaz, canlı ve çarpıcı teşhirler etkin olur olmaz, bu, kendi kendine olacaktır. Bir suçluyu suçüstü yakalamak ve onu hemen bütün halkın önünde ve her yerde teşhir etmek, bir sürü ‘çağrılar’ kaleme almaktan çok daha etkilidir; ve etkisi öyledir ki, çok kez kimin yığınlara ‘çağrıda’ bulunduğunu ve kimin şu ya da bu gösteri planını vb. önerdiğini saptamayı kesinkes olanaksız kılar. Deyimin genel değil somut anlamındaki eylem çağrıları, ancak eylem yerinde yapılabilir; ancak harekete bizzat kendileri girişenler, ve bunu anında yapabilenler böyle çağrılarda bulunabilirler.” kısmındaki gibi yapılmışa benzemekte.

Lakin daha önce belirttiğim gibi orada bulunan çoğunluğun arasında gördüğüm ne yaşça büyük erkekler,ne beyaz çemberli kadınlar, ne o ufacık çocuklar biliyorum ki bilinçle hareket etmemekte.

Hakan Çelik, NARTKO

10 Ekim 2009, Manisa

 

Sayı : 2009 11