(Adıgece, Şapsığ diyalekti olarak anlatılmıştır)
Nartların altın ağacının çok ilginç ve değişik özellikleri vardı. Yılın altı ayında çok yavaş büyüyen, diğer altı ayda ise çok az küçülen bir elma yetiştirirdi. Bu elma tam ağacın tepesinde olurdu. Görünüşü ve büyüklüğü hiç de altın elma gibi değildi. Diğer elmalardan daha hoş kokar, daha gösterişli ve daha olgun olurdu… Güzel Seteney bu elmanın tılsımını bilirdi. İlk soğuklar gelipte yapraklar dökülmeye başladığında elmayı koparıp sandığa koyarak saklardı.
“-Gün gelir, ilaç olur..” derdi.
Bu elmadan bir tadımlık yiyen, çok dürüst bir yiğit, yaşlanmaz bir kahraman olurdu. Gün geçtikçe gençleşirdi.
Seteney’in yaşlanıp kamburlaştığını, yüzünün buruşup çirkinleştiğini gören ve de duyan olmamıştır. İnsanın kaybettiği ömrü kadar süreyi bu elma yeniden kazandırırdı. Bu nedenlerledirki Seteney yaşamı süresince yaşlanmamıştır. Elmanın kabuğunu yüzüne sürünce yüzü ak pak olur, kırışıklıklar kaybolurdu. Kabuğunu kaynatıp suyunu içen, tüm dertlerinden kurtulup neşeli, şakrak, devamli gülebilen bir insan olurdu. Bu tılsımlı elmanın Nart Yurdunda yetiştiğini duyan Dev Yeminej, kör, topal, yoksul bir kılığa bürünüp Seteney’in kapısını çalar;
“-Güzeller güzeli Seteney, aman…” “-Söyle ne istersin..?”
“-Ayaklarım artık beni taşımıyor, gözlerim görmez oldu. Kafam çalışmaz oldu. Hergün gönlüm sıkıntı ve acılarla dolu. Yaşamım tükenmek üzere…Derdime çare bul. Hem sakladığın elmanın tılsımını bilmiyor muyum..?
“-Benim elmamdan sana yarar yok. Sen Nart Halkına çok kötülük ettin. Acı çektirdin. Çok canlara kıydın.Sen de kalan yaşamını acılar içinde kıvranarak tamamla. Haydi…! Defol, defol..!” diyerek devi başından kovar.
Dev:”-Bana yararı olmayanın size de yararı olmasın..” diyerek gece gizlice Nartlann altın ağacını keser.
Eğer bu ağacı Nartlar koruyabilse imiş. Dünya durdukça mutluluk, barış, bolluk, refah eksik olmayacakmış yer yüzünden…
Böyle anlatır Destanlar
Not: Bu parça , Yismeyl Özdemir Özbay’ın “Mitoloji ve Nartlar” kitabından kendi izniyle alınmıştır.
Çerkes Masalları – Okyanus Yayınları – Yaşar Bağ
Sayı : 2010 01