Anadolu ve Mezopotamya’da ana tanrıça inancı

0
689

Bölgenin En Eski Halkları 

Anadolu’nun en eski halkları Hattiler ve Hurriler Kafkas asıllı idiler. Hattilerin yoğun olarak yaşadıkları bölge  İç Anadolu bölgesiydi. Hurriler konusunda ise Dolukhanov, “Hurrice konuşanların anayurdu orta/doğu Kafkasya’da idi. Mezopotamya’da Hurrice konuşanların varlığı en erken 5. binyılın başlarından itibaren bilinmektedir. 2. binyılın başlarından itibaren Hurri unsurları, Yukarı Mezopotamya’ya ve Suriye’ye büyük ölçüde yayılmıştı” tespitlerini yapmaktadır (Dolukhanov, s.432). Güney Batı İran’da yaşayan Elamlılar ve Aşağı Mezopotamya’da yaşayan Sümerlileri Kafkas halklarıyla ilişkilendiren kuramlar bulunmaktadır (Dolukhanov, s. 175). Doğu Akdeniz’in kuzeyinde görülen Martular ile şimdiki Filistin bölgesinde görülen Kenanlılar ise Sami halklarındandır. 

Bu durum Mezopotamya’nın en eski halklarının birbirlerine az-çok akraba olduğunu gösterdiği gibi Hint-Avrupalı ve Sami olmadığını da gösterir. 3. bin yıllarından itibaren Sami halklar ve 2. bin yıllarından itibaren de Hint-Avrupalı halklar bölgede görülmeye başlamışlardır. 

Bu halkların hepsi de kültürel olarak birbirlerinden çok etkilenmişlerdi. Hepsinde de Ana Tanrıça inancı bulunmaktaydı, ancak ilk kaynak büyük önem taşır. 

 

Ana Tanrıça İnancının Doğduğu Yer 

Tarihi M.Ö 6500 ‘lere dayanan Çatalhöyük’te yapılan kazılar Ana Tanrıça inancının ilk kaynağının Anadolu olduğunu ve kanıtlamaktadır. Çatalhöyük Neolitik toplumunda en önemli tanrı, genç bir kadın, doğum yapan bir anne ve yaşlı bir kadın olarak betimlenen Ana Tanrıçadır. Çatalhöyük Ana Tanrıçası kalın kalçalı, göbekli, dolgun memelidir ve oturur biçimde tasvir edilmektedir (Mellaart, s.86-95). 

Anadolu’da, yazılı kaynaklarda Ana Tanrıçanın adına ilk kez Kaniş’te Kubabat/Kubaba olarak rastlanır. Hitit kaynaklarındaki adı Hepat, Girit’teki adı Rhea, Lydia’daki adı Kybebe, Phrygia’da adı Kybele, Kappadokia’daki adı Ma, Sümer’deki adı Marienna’dır ( Erhat, s.201). 

 

Hititler Döneminde Ana Tanrıça 

Ana Tanrıçanın Hititler döneminde Anadolu’da yaygın olarak kullanılan adı Hepat’tır. 

Arinna kentinin güneş tanrıçasıyla özdeşleştirilmiştir. Hurri kökenli Hitit baş tanrısı Teşup’un eşidir. Anadolu’da, Eski Taş Çağı boyunca tanıdığımız dişi tanrı egemenliğinin bu tanrıçanın kişiliğinde devam ettiği görülmektedir. Yazılıkaya’da hiyerogliflerle yazılı adı “Hepatu” biçiminde okunmaktadır Bir Hitit metnine göre “Hepat” adının kaynağı Sedir ülkesi yani Lübnan’dır (Akurgal, s.105). Sedir ülkesindeki tanrısal güç, Sümer metinlerinde Humbaba olarak anıldığından, Humbaba ile Hepat arasında ilişki kuran yazarlar varsa da Hurri-Mitanni kökenli olduğu baskın bir görüş olarak savunulmaktadır. 

Biz de bu görüşe katılıyor, bir Abhaz klan ailesinin “Habat” adını geleneksel olarak halen kullanıyor olmasının da, Ana Tanrıçanın Hatti ve Hurri-Mitanni halkıyla ilişkisini gösteren bir kanıt olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. 

Mitannilerde, Tanrıçanın adının Hepa ve Hipa olduğunu Kretschner belirttiği gibi Halikarnas Balıkçısı da Tanrıçanın Lydia’da bu adlarla da anıldığını kaydeder (Balıkçı, 1991, s.221). Yine, Lydia’da kutsanan “Hipta” adındaki Ana Tanrıçanın Hepa/Hepat ile eşit olduğu varsayımı genel kabul   görmektedir (Bonnefoy, s.1077). 

Yukarıda açıklanan nedenlerle Hepa/Hipa/Hepat adının Hurri-Mitanni kaynaklı olduğunu ve çok eski dönemlerden itibaren ama kesin olarak İbrahim peygamberden önce Filistin’e ulaştığını söyleyebiliriz. Çünkü İbrahim peygamberin Hattilerden (Hitit değil,Hatti demek gerekiyor, çünkü Hitit İmparatorluğu M.Ö. 1650’de kurulmuştur. Hititlerin bölgeyi işgali M.Ö. 1360 yıllarıdır. Oysa İbrahim çok daha öncedir.) satın aldığı mağaranın adı Makpela’dır. Öyle anlaşılıyor ki Makpela mağarası kutsal bir mağaradır. Büyük bir olasılıkla da Ana Tanrıçanın tapım yeridir. Aynı şekilde “Makpela” sözcüğü Hattice bir sözcük olmalıdır. Çünkü, “Ma-Kpala” adında Ana Tanrıçanın Anadolulu adları “Ma” ve “Kpala” adları açıkça görülüyor. Şimdiye kadar araştırmacıların gözünden kaçan bu konu çok önemlidir. Çünkü M.Ö. 2.bin yılları civarında Hattilerin bölgede yerleşik olduğunu kanıtladığı gibi Kpala/Kipala adının da şimdiye kadar sanıldığının aksine Phyrig dilinden olmadığını da kanıtlamaktadır. “Kipala” adı ilk kez bu mağaranın adında kayıtlara geçmektedir. 

Bazı yazarlar, Hepa/Hepat ile Havva/Hawwa arasındaki yakınlığa dikkat çekmektedirler (Bonnefoy, s.1077). Hepa’nın Hava’ya dönüşerek Kudüs’ün koruyucusu Adam’la evlendirildiğini savunan Profesör Hrozny’nin görüşünü Halikarnas Balıkçısı da savunmaktadır (Balıkçı, 1992, s. 165). Azra Erhat da aynı görüştedir (Erhat, s.132). 

Konuya devam edeceğiz. 

 

KAYNAKÇA 

  1. Akurgal, Ekrem, Anadolu Uygarlıkları, İstanbul, 1989.
  2. Balıkçısı, Halikarnas, Altıncı Kıta Akdeniz, Ankara, 1991.
  3. Balıkçısı, Halikarnas,Arşipel, Ankara, 1992.
  4. Bonnefot,Yves, Mitolojiler Sözlüğü, 2.cilt, Ankara, 2000. 
  5. Dolukhanov, Pavel, Eski Ortadoğu’da Çevre ve Etnik Yapı, Ankara.
  6. Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 1984
  7. Mellaart, James, Yakındoğu’nun En Eski Uygarlıkları, İstanbul, 1988.

 

Sayı : 2010 10