Anayasa

0
1775
Referandum bitti. Birbirimizi epeyce “hırpaladık”. Şimdi bugüne ve yarına bakıp dünü değerlendirecek, hem savunduğumuz doğru mu ona bakacağız, hem de üslubumuzu ve konuya yaklaşımımızı masaya yatıracağız.
Başbakan, seçimlerden sonraya ertelese de Anayasa yine gündemimizde olacak. Çerkesler olarak taleplerimiz, katkımız ne olacak, bunun çalışmasına bugünden başlamalıyız. Açılım gündemindeki, genel anlamda pasiflik ve çekingenliğimiz, “hareket” le yer değiştirmeli.
Her anlamda hareket gerekli, sokağa çıkmak da dahil. İşte Aleviler. Bir tv kanalındaki programda sunucunun hakaret içeren yaklaşımına demokratik tepkilerini gösterdiler; açıkça, kalabalık ve sokakta belli ettiler ki inançlarına dil uzatılmasına karşılar. Sunucu avazı çıktığı kadar bağırarak özür diledi, ama yine de program yayından kaldırıldı. Çerkes Ethem konusunda, Ergenekon davalarında Çerkesler’e yönelik şeyler de yaşıyoruz. Ama biz tepkimizi farklı şekillerde ve çok cılız vererek, bunu da güzelce gerekçelendirerek kenara çekiliyoruz. Böyle olunca da hemen sönen bu cılız tepkiler kimseyi etkilemiyor. Özür dilenir gibi yapılıyor. Ve devam edip giden bir sıkıntı yaşanıyor.
 Tepkilerle dikkat çekmek gerek. Takipçi olmak gerek. Yasal çerçevede onlarca yol izlenebilir. Net ve kalabalık olmalı. Bunu sağlamak için de kimlik ve kültürel değerlere dil uzatma söz konusu olduğunda bir arada davranabilmeli. Nitelik vb. gerekçeler kesmiyor, bunu öğrenmiş olmalıyız.
Seçimler
2011 Türkiye için genel seçim yılı. Adayımız/adaylarımız olsun artık.
Etnik kimlik ile adaylığa onay vermeyen, hatta kimliği reddeden partilerin peşine takılmamalı. ‘Herhangi bir partiden aday olan Çerkeslerin tümüne destek’ gibi bir tutum sergilememeli. Aksine, kimliğimizi açıktan reddeden Türk milliyetçisi partilerden aday olanlara, farklı kimliklere dair seçim bildirgesinde net ve olumlu açıklamaları olmayan partilerden aday olanlara oy vermeyeceğimiz açıklanmalı. Demokrasi ve bir parçası olan kimlik özelinde, parti tüzükleri ve seçim bildirgeleri didiklenmeli, oy talebine soruyla, taleple yanıt verilmeli. Seçim dönemlerinde siyasilerin kurumlarımıza ziyaretlerinde ‘geleneksel misafirperverlik’ adı altında gereksiz abartılardan kaçınılmalı, bu özelliğimizin kullanılmasına da engel olmalı.
Partilerden umut yoksa bağımsız adayımız olsun, Çerkes kimliği ile. Samsun’dan, Kayseri’den, Düzce’den, Çanakkale’den.. Bir, iki, üç aday, sayı önemli değil. Demokrasi, daha fazla demokrasi için aday olunsun. Bütün kurumlarımız; federasyonlar, dernek ve vakıflar, internet haber portalı ve siteler, düşünen ve üreten aydınlarımız, .. ayrımsız tümüyle bu konu özelinde ortaklaşa hareket için düğmeye basılsın. Diyalog kurulsun. İttifaklarımızı bu çerçevede oluşturalım. Seçim sonrası yeni anayasa oluşturulmasının gündemde olacağını es geçmeden, seçimlerde bir ağırlık koyarak sözümüzün olacağının bilincine varılmasını sağlayalım..
Sorumluluk ve vebal
Kimliğimiz için bir arada durarak yapabileceklerimizi, kendimizce geliştirdiğimiz bir araya gelmemenin gerekçelerine sığınarak yapmamak, vebali giderek artan bir erimenin önemli nedenlerinden biridir. Başat nedenlerdendir. Düşünceler, anlayışlar zaman içinde değişebilir; yaşanan pratiklerle aynı kulvarda, kimlik yani demokrasi kulvarında olanlar birbirine yakınlaşabilir. Ön yargılardan arınmalı bu anlamda. Diyalog kurmalı, bunu zorlamalı.
Her tür kurumun davranışlarının, halkımızın kimlik bilinci ile davranabilmesini olumlu ya da olumsuz yönde etkilediğini hiç unutmamak gerek. Olumsuz etkilerin giderek Çerkesliği bir ritüeller silsilesi gibi algılayan insanlarımızın çoğalmasına ve bu durumun yaşamın doğal bir sonucu gibi görülmesine neden olduğunu, bu durumun sorumluluğunun hepimizde olduğunu, bu sorumluluktan başkalarına eleştiri-suçlama yönelterek sıyrılamayacağımızı öncelikle görmemiz gerekir.
Somut örnek kültürel-demokratik haklar ve özelde anadil. Haklar söz konusu olunca, ‘Kürtler de istiyor’ diye geri adım atan Çerkeslerin varlığını, ‘Türkiye toplumu genelinde bu var’ gibi basit gerekçeyle savunmamalı. Hep beraber yapmamız gereken; özelde anadilin öğrenilmesi ve eğitimde kullanılmasının demokratik bir uygulama ve kimliğimizle doğrudan ilintili olduğunun altını çizerek, tavizsiz anlatmak; bu konuda Kürtler, Lazlar, Gürcüler yani mağdurların tümü ile beraber hareket edilebileceğini ifade etmektir. Bu yapılamadığı için hala tereddütler var ise, geri adımlar atılıyor ve yüksek sesle talep edilmesi gerekirken reddediliyorsa. dönüp kendimize bakmalıyız. Toplum adına söz söyleyen, söylemesi gereken, kimliği ve kültürü yaşatmak / geleceğe taşımak sorumluluğunu kurumlarda görev alarak üstlenenler… Hepimiz. Dönüp kendimize bakmalıyız.

Sayı: 2010 10
Yayınlanma Tarihi: 2010-10-01 00:00:00