Çerkeslerde ‘bir bölen’ etkisi ve Soçi

0
1306
Evet, nerede kalmıştık?
Şimdi, artık gönül rahatlığıyla söyleyeceğimiz üzere
Referandum’dan ‘hayırlısıyla’ EVET’ler yeterli miktarda çıktı.
İyi de başımız göğe mi erdi? Ne gezer? Terörden mahalle baskınına kadar bir sürü provokasyon peşi peşine zuhur etmeye başladı.
Ama hiçbir şey benim huzurumu kaçıramaz. Mutluluğumu kimse bozamaz.
Türkiye için umutlarımı boşa çıkaramaz. Nokta.
Ben Türkiye’nin politik atmosferinden çoktan çıktım. Bu gazeteyi elinize aldığınızda izlemiş olacağım Adigey’in dünya çapındaki Nalmes danstopluluğunun heyecanına kaptırmış durumdayım kendimi. Face Book’ta duyurular ve bilet satışı için telefon numaraları yayınlanıyor. Bağlarbaşı ve Avcılar derneğinden biletlerin satışa çıkarıldığı bildiriliyor. Üç günboyunca her iki derneği de arayıp duruyoruz ama daha biletlerin gelmediğini öğreniyoruz. Biz bize benziyoruz işte. Sonunda o biletleri alacağım, elimden kurtulamayacaklar. Eğer şansım yaver giderse en ön sıradan izlemeyi plânlıyorum.
Bağlarbaşı derneğinin yönetici sekreteri Seda Berzeg telefondan başını kaldıramadığını söylüyor, çok hoşuma gidiyor bu durum. Bir işaret bu.
Çerkesler artık kendi kimliklerine değerlerine daha fazla sahip çıkacaklarmış gibi geliyor bana.
Nalmes Adigey’den geliyor. Orası benim vatanım. Vatanımın bir parçası aslında. Benim gerçek vatanım Çerkesya. Kabardey’den Çerkesk’e, Adigey’den Kıyı Boyu Şapsığ bölgesine, oradan Abhazya’ya dek her yer.
Nalmes’in yetiştiği topraklar olan Adigey’de; vatanımın bu bölgesinde pek çok sorun var. 600 bin nüfuslu ülkemde Adigelerin nüfusu 120 bini bile bulmuyor.
Yönetimde göstermelik olarak söz sahibi. Vatandaşlık başvurusu yapanları inanılması güç ve zorlu bir prosedür bekliyor. Üstelik Türkiye’de yüz binlerce memurda ve memur ailesinde bulunan yeşil pasaportlular bu başvurudan yasaklı sayılıyor. Sanırım Rusya Federasyonu’nun devlet yönetme kodlarına göre yeşil pasaportlu olmak ‘potansiyel ajan olmakla’ eş anlamlı olarak görülüyor. Bu çıkarılan zorluklardan yalnızca biri. Turizme açılamıyor çünkü Çeçenya’daki sorunlar yüzünden nedense Adigey ‘tahditli alan’ statüsünde değerlendiriliyor.
Bu sebeple dünyayla sıkı bağlar kurulamıyor.
Ama çuvaldızı başkasına batırırken kendimize de bir iğne batırmamız gerekmiyor mu?
Soçi’deki kış olimpiyatlarıyla birlikte yürütülen politikalar nedir mesela? Daha doğrusu bu konuda proaktif bir tutum izlenmiş midir? Soçi’yi büyük bir fırsat olarak değerlendirip, dünyaya kültürümüzü tanıtmak, bu toprakların aslında bizim olduğunu göstermek fırsatını yeterince değerlendirebilmek mümkün olabildi mi?
Bu konuda Çerkesya’daki cumhuriyetler de, diasporadaki Çerkesler ve onların kurumları da anlamlı bir girişimde bulunmadı ne yazık ki. Kaba bir ‘Soçi protestosu’nun arkasına sığınıldı ve sonuçta kimse sesimizi duymadı.
Duymayacak da. Oysa dünyanın dikkatini çevirdiği bölgelerden biri de şu anda Kıyı Boyu Şapsığ bölgesi ve olimpiyatlar nedeniyle Soçi kenti. Kapsamlı bir örgütlenmeyle Avrupa’da ve dünyada, bölgede etkili bir propaganda yürütmek, tarihimizi hatırlatmak ve olimpiyatları engelleme amaçlı protesto etmek yerine “Soçi bizim olimpiyatımızdır” fikrini işlemek gerekirdi.
Böyle zekice bir girişim biz Çerkeslerin hanesine yazılacak çok olumlu bir puan olacaktı. Ama ‘reddetmek’ya da ‘Hayır demek’ çok kolay ve zahmetsiz bir eylem biçimi olduğundan tercih edilen yol da bu oldu.
Tarihimiz kaçırılan fırsatlarla dolu. Bu da kaçtı. Canımız sağ olsun, ne diyelim.
Üstelik yeteri kadar bölündüğümüz, fikir ayrılığına düştüğümüz yetmiyormuş gibi bir de Soçi Olimpiyatları yüzünden birbirimizi yedik.
Referandum da biz Çerkesler için ‘bir bölen’ etkisi yarattı. Halkımız bu ‘etki’ye o kadar açık ve kırılgan bir yapıda ki; her olay, her gelişme yürek çarpıntısı yapıyor. Güçlü bağlarımız olmaması, dayanıklılık eşiğimizi giderek düşürüyor.
Bir başka bölünme efekti 12 Eylül’de yaşandı. Allah’tan fikri ölçüde kaldı ve çok fazla derinleşmedi. Buradan ilan etmiştim ‘Evet’ oyu vereceğimi.
Çerkeslerin çoğunun ‘Evet’ dediğini biliyorum ve bunu gözlemledim.
Referandum sonucu ve yeni Anayasa paketi, Türkiye için, Çerkesler için olumlu ve önemli bir dönüm noktası, bir başlangıç yarattı.
Sonrasını hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ve bu konuda daha çok konuşup tartışacağız.

Sayı: 2010 10