Adığey Yazın Dili Ekim Devrimiyle Doğmuştur
Şawkue Jorj*
II. Bölüm
Şimdi Adığey yazın diline temel olan diyalektin se¬çimi konusunda Adığe Dilbilimcilerinin neler söyledik¬lerine bakalım.
Prof. N. F. Yakovlev ve Doç. D. A. Aşhamaf tara¬fından 1930 yılında çıkarılan Adığey dilinin kısa grameri (Kratkaya Grammatika Adığeyskogo Yazıka) adlı kitap¬ta “Ç’emguy diyalekti yazın diline temel olmaktadır. Bu nedenle Adığey dilindeki sesli ve sessizleri bu diyalekt¬ten veriyoruz” denmektedir.
Bu iki yazarın 1941 yılında hazırladıkları Adığey Yazın Dilinin Grameri (Grammatika Adığeyskogo Literaturnogo Yazıka) adlı eserinde “Ç’emguy diyalekti üze¬rine yazın dili kurulmuş oldu, bu aynı zamanda Bjeduğ, Şapsığ ve Abzah diyalektlerin elementlerini de kapsa¬maktadır” denmektedir.
Temel diyalekt konusunda her iki yazarın aynı gö¬rüşte olmadıklarını öne süren kimi dilbilimciler de var¬dır. Örneğin; Mıhamecane Yusıf 5 Mart 1968 tarihli Adı¬ğey Pravda Gazetesindeki makalesinde Aşhamafe Davut’un Yakovlev’den ayrı olarak kendi başına yazdığı yazı¬larında Bjeduğ-Ç’emguy diyalektini temel olarak al¬ma yanlısı olduğunu, Çemguy diyalektinin tek başına temel olmasının Yakovlev’in görüşü olduğunu, Aşhamaf’ın bu görüşü paylaşmadığını yazmaktadır.
Burada, Aşhamaf’ın görüşlerini açıklığa kavuştur¬mak için, yazın dilinin kuruluşu, ilerlemesi ve gelişmesi konusundaki “Tratkiy Obzor Adığeyskih Diyalektov” adlı eserine bir göz atalım. Aşhamaf’ın yazın dilinin di¬yalektlerle ilişkileri hakkındaki toplum teorisi şöyledir; “Sovyet iktidarından sonra Cumhuriyetlerde oluşan eko¬nomik ve kültürel düzen nedeniyle, dilin çeşitli diyalekt¬leri birbirine karıştı, hızla ilerleyen ulusal yazın dilleri kimi diyalektleri tasfiye etti.” Yazar bu görüşten kaynak¬lanarak Bjeduğ-Ç’emguy diyalektinin yazın diline te¬mel olduğunu yazmaktadır. Aynı yapıtta yine bu konu¬da şöyle demektedir: “Bjeduğ-Ç’emguy diyalektleri üzerine yazın dilinin kurulduğu yıllarda bu iki diyalekt kendi özelliklerini bir diğerine karıştırmakta idi. Adığey’in ulusal yazınının yeni başladığı bu yıllarda genç yazın dili, ders kitapları ve gazetelerde Ç’emguy diya¬lekti temel alınarak yazıldığından bu diyalekt kendi özelliklerini Bjeduğ diyalektine geçiriyor, Bjeduğ di¬yalekti de kendi fonetik ve morfolojik özelliklerini yitiriyordu. Aşhamaf Davut bazı örnekler verdikten sonra şu sonuca varıyordu: “Yazın diline temel olacak olan diyalekt bugüne değin belirlenmemiş olduğundan, ders kitapları, gazeteler, sanat yapıtları ve çeviri yazıları Ç’emguy elementleri çoğunlukta olmak üzere Bjeduğ-Ç’emguy diyalektlerinin karmasıyla çıkıyordu. Ç’emguy elementlerinin çoğunlukta olmasının nedeni bu diyalek¬tin ses düzeninin daha uygun olmasıydı. Birbirine karışan bu iki diyalektten Ç’emguy diyalektinin ilerleme¬sinin daha elverişli duruma gelmiş olmasıydı. Örneğin; Ç’emguy diyalektinden ıslıklı sesler düşmüştü. Ses düzeni daha yetkin olan Ç’emguy diyalekti Kabarday diyalektine de daha yakındı.”
Yukarıda belirtilen öğeler göz önüne alınmaksızın yazın dilinin kurulamayacağını söyleyen yazar şu sonu¬ca varmaktadır: “Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikler, ilk anda Bjeduğ ve Ç’emguy diyalektleri arasındaki far¬kı küçükmüş gibi gösterirse de bu durum, okullarda güçlükler doğurmakta, Çevirmenler, Yazarlar ve Redak¬törler arasında anlaşmazlıklar yaratmaktadır. Bu neden¬le geliştirilmesi daha uygun olan Ç’emguy diyalekti temel alınarak oluşturulan yazın dilinin ilerletilmesine yardımcı olmak gerekir.”
Yukarıda sözünü ettiğimiz özellikleri bir araya ge¬tirdiğimizde Mıhamecane Yusıf’ın görüşlerinin doğru olmadığı görülür. Aşhamafe Davut’un “Bjeduğ-Ç’emguy diyalekt”, “Ç’emguy diyalekt” terimlerini bir arada kul¬lanmasının nedeni, her iki terimi aynı anlamda saymasıdır. Bu iki terimi aynı anlamlı yapan, Bjeduğ diyalektindeki fonetik ve morfolojik özelliklerin yazın dilinde kullanılmasının olanaksız olmasıdır. 1936 yılında Ülke Yürütme Kurulunun kabul ettiği “Adığey Orfografisinin Plânı” ve 1940 yılında yayımlanan “Adığey Orfografi Söz¬lüğü”nde Bjeduğ diyalekti formlarının yer almaması Aşhamafe’in görüşlerini doğrulamıştır.
Filoloji bilimleri doktoru Ç’eraş Zeynep 1959 yılın¬da Sosyalist Adığey Gazetesinde yazın dilinin temel ku¬rallarının bozulmasının doğru olmadığını, kuralların korunması gerektiğini belirterek şöyle demektedir: “Ça¬lışanların kültürünü yükseltecek olan özelliklerden biri¬ de yazın dilidir. Yazın dili açık, düzenli, anlaşılır olmalı; çalışanlara güç gelmemelidir. Vatan savaşından önceki yirmi yıl içinde böyle bir yazın dilini kazanmış bu¬lunmaktayız. Bunun temeli Ç’emguy diyalektidir. Ç’emguy diyalekti okuyup-yazmak için daha elverişli, fonetik kuruluş bakımından daha uygundur.”
Bütün bunlar çeşitli yazarların Ç’emguy diyalekti’nin Adığey yazın dilinin temelini oluşturduğu görüşünü doğrulamaktadır. Günümüzde bilimsel kurallara uygun birçok sözlük yayımlanmıştır. 1968 yılında çıkarılan Adı¬ğey Orfografi Sözlüğünün önsözünde yazarları şöyle de¬mektedir: “Bu sözlük Adığey Ülke Yürütme Kurulunun uygun gördüğü orfografik ölçüler temel alınarak oluş¬turulmuştur.” Bu ölçüler herkesçe bilindiği gibi Ç’emguy diyalektinden alınmıştır. Bütün bunlardan Adığey yazın dilinin gelişiminin yalnızca Ç’emguy diyalektine bağlan¬mış olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Yazın dili Ç’emguy diyalektinin bir çok fonetik ve gramatik formlarını al¬mamıştır. Diğer diyalektlerden, özellikle Bjeduğ diya¬lektinden aldığı sözcükler ile fonetik ve gramatik form¬lar da Adığey yazın dilini zenginleştirmektedir.
Yazın diline giren sözcük ve formlar çoğaldıkça ya¬zın dili daha da gelişecek, yetkinleşecektir. Ancak bunla¬rın yazın dilinin ölçülerine göre kullanılması gerekmek¬tedir.
Elli yıl içinde Adığey yazını doğru yol izlemiş, otur¬muş ve büyük gelişme göstermiştir. Gelecekte daha çok gelişeceğine kuşku yoktur. Günümüzde bu konuda tar¬tışma yersiz olduğu gibi zamana da ters düşmektedir. Bütün Adığe aydınlarının görevi yazın dilimizi sağlam¬laştırmak, güzelleştirmek, güçlendirmek için bütün güç¬leriyle çalışmaktır. Yazın dilimizin gelişmesi dil bilim¬cilerin önüne yeni sorunlar getirmiş bulunmaktadır. Ya¬zın dili ile diyalektler arasındaki ilişkiyi derinlemesine incelemek, Adığeyce ve Kabartayca arasındaki yakınlığı daha iyi gösteren fonetik ve gramatik formlar üzerinde daha ileri çalışmalar yapmak ve fonetik ve gramatik yö¬nünden Rusçanın Adığeyce üzerindeki etkilerini daha iyi belirleyebilmektir.
*Filoloji Bilimleri Kandidatı
-YAMÇI – (Sayı 7-16) – Temmuz 1977
Çeviri: Çetav İ.
Sayı : 2010 11