İngiltere’nin Çıkarları

0
482

Athenaeum Gazetesinin Rusya ile güneydoğu sınırında yaşayan yarı medeni topluluklar arasındaki mücadeleyi kamuoyunun dikkatine sunmasının üzerinden 4 yıl geçti. Dağıstan’daki isyanın bastırılmasının dağlıların bağımsızlık ruhunu yok etmeyeceğini öngörmüştük. Çarpışmalar Kafkasya’nın doğusundan batısına taşındı. İngiliz halkı Vixen gemisine el konduktan sonra Rusya politikasının ve muhtemel sonuçlarının ancak farkına vardı. İngiltere’nin siyasi ve ekonomik çıkarları; Rusya’nın Karadeniz ticaretinde tekelleşmeye ve Hazar Denizi ile Avrupa’nın doğusundaki denizler arasında kalan tüm ülkelerde üstünlük kurmaya dair projelerinin başarısına bağlıdır. Haritaya göz atınca Edirne Anlaşmasıyla birlikte Rusya’nın kazancının ne kadar büyük olacağı görülecektir. Çerkesler bağımsızlıklarını sürdürürlerse bu ticaretin gelişmesini engelleyeceklerdir.
Bu dağlı kabilelere karşı sürdürülen uzun savaşın Rusya’da acizlik hissi yarattığı genelde dikkatten kaçmaktadır. Mareşal Paskievich’in Çerkesya’ya hücüm edip zorluk ve kayıplar nedeniyle geri çekilmesi bundan yedi yıl önceydi. Rusya’nın cesareti kırılmıştı. İmparatorluğun zalim misillemeleri dağlıların akınları karşısında dört yıldan fazla süredir hiçbir kazanç sağlayamamıştı. Zulüm ve hile Rusya tarafından tereddütsüz uygulanıyordu. Kitapçıklarda buna dair birçok kanıt var. Bunlardan birini alıntılayacağız: Hazar ve Karadeniz arasındaki karargahlardan birinde görevli olan General Zass Çerkeslere karşı saldırılarında zalimliği nedeniyle nam salmıştır. Ülkenin Rusya hakimiyetine geçmiş kısmında yaşayan cesareti ve zekası nedeniyle Zass’ın şüphelerini üzerine çeken Ahmek adında bir genç varmış. Rusya karşıtı girişimlerde aktif rol aldığına inanılsa da delil yokmuş ama General Zass böylesi tehlikeli bir ‘dosttan’ nasıl kurtulacağını iyi biliyormuş. Ahmek bir gün karargaha gelmiş ve Zass’tan bir konuda yardım istemiş. “Besleneylerin kızıyla evlenmek istiyorum ama başlık parası çok. Bu yüzden kaçırmaya karar verdim. Yardım edebileceğini umuyorum.” demiş. General bir süre direnmiş, sonunda Ahmek’e bu işi ne zaman yapmayı planladığını sormuş. “Yarın.” demiş Ahmek. “Yarın olmaz. Buraya geldiğini gören olmadı nasılsa. Sen burada bekle akşama kadar. Akşam senin için küçük bir birlik hazır olacak ama bunu bir sır olarak tut, çünkü hemşerilerinin onların işine karıştığımı düşünmesini istemem.” demiş Zass. Hazırlık yapma bahanesiyle gidip Kazaklardan birini Besleneylere yollayarak onu ele vermiş. Ahmek akşam olunca büyük umutlarla yola çıkmış ama sevdiği kızın babası ve akrabaları tarafından hazırlanan tuzağa düşerek acımasızca katledilmiş.
Çerkesya’nın küçültülmesi için düzenli operasyonlar 1834’te General Weliaminof tarafından başlatılmıştı. Generalin amacı Ekaterinodar ile Anapa arasında askeri bir hat açmak ve haberleşmenin posta zinciriyle kurulmasını sağlamaktı. Mücadele altı ay sürdü, Çerkesler iki kez yenilgiye uğramıştı ama Rusların kaybı çok daha fazlaydı. Anapa yolu açılmış, birkaç Çerkes köyü tahrip edilmişti. Kafkasya’dan Rusya’nın güneyine ana girişleri sağlayan bölgede iki kale inşa edilmişti. Çerkesler kış süresince Rusları şaşırtmak için birkaç girişimde bulunmuşlardı.
Bunlardan biri kayda değer: 60 Şapsığ süvari Stavropol’e saldırıp şehri yakmak için Kuban’ı geçer. Ancak oraya ulaşmak için 400 kilometrelik Kazak bölgesi boyunca seyahat etmek zorundadırlar. Tüm bu hat boyunca onları kollayan uyanık gözlemcilerin elinden nasıl kaçtıklarını anlamak kolay değildir. Her şeye rağmen Stavropol kapılarına kadar dayanırlar. Gecenin yaklaşmasını beklemek için saklanırlarken şehre dönen bir köylü onları fark eder. Bilgiyi alan askeri vali Çerkeslerin saklandığı ormanı yüzlerce Kazakla kuşatır. Şapsığlar yaklaşan at ve silah seslerinden saklandıkları yerin fark edildiğini anlayarak acil bir karar alırlar. Kazakların geldiği anda atlarını kendilerine siper ederler, çünkü düşmana canlı olarak teslim olmamaya kararlıdırlar. Tüfeklerini ateşlediklerinde görürler ki ellerindeki silahlar bozuktur, düşmanla göğüs-göğüse gelirler. Mücadelenin sonunda toprak 60 Şapsığ, çok daha fazla sayıda Kazak cesedinin yanı sıra bozuk tüfekler ve atlarla kaplanmıştır.
Sonraki saldırının öncesinde İmparator muhafız birliklerinin her alayından birer subayın Çerkeslere karşı gerçekleştirilen savaşta görev almasını emretti. Bu tehlikeli göreve talihsiz Polonyalılar da gönderildi. Kafkasya şehirleri aslında şerefli bir sürgün yeri olarak kabul ediliyordu. Birlikler Polonyalı suçlulardan, 1825 Dekabrist isyanıyla bağlantısı olan soylulardan, gönüllü imparatorluk görevlilerinden ve farklı ülkelerden gelenlerden oluşuyordu. Weliaminof’un önceki yıl aldığı önlemler, hükümet tarafından sağlanan büyük miktarda cephane, askeri erzak ve terfi etmek isteyen çeşitli gönüllülerin gayretleri başarının kaçınılmaz olduğunu gösteriyordu. Ama süngüsü bile olmayan Çerkesler destansı bir direnç gösterdiler. Ve önemli avantajlar elde ettiler. Ruslar çarpışmalar ve ani gerilla ataklarının hemen hepsinde yenilgiye uğruyorlardı. Bir subayın notlarından yaptığımız alıntıda şöyle deniyor: “Ruslar gece olduğunda sık sık boyut ve geçitlerini bilmedikleri bir ormanda kısılıp kalıyorlardı. Çerkesler ülkenin her tarafını tam olarak tanıma avantajından yararlanarak önden, yanlardan ve arkadan aynı anda saldırıp düşmanlarını bir kargaşada bırakıyorlardı. Çerkesleri püskürtmeye hevesli askerler Rusların müthiş disiplinine rağmen birbirlerine ateş açıyorlardı. Subaylar tüm çabalarına rağmen böylesi talihsiz durumlarda hiçbir şey yapamıyorlardı. Bu belirsizlikten kurtulmak için gün ağarıncaya kadar beklemek zorundaydılar. Ama bazen kayıpları o kadar büyük oluyordu ki direnemeyip Çerkeslerin gücüne boyun eğiyorlardı.”
Ruslar 1835 saldırılarında o kadar çok kan dökülmesine rağmen daimi bir toprak kazanamamışlardı. 1836 yılında da başarıları az oldu. Ekaterinador ile Anapa arasındaki askeri yol açılmıştı ancak bunun dışında bir metrekare toprağa bile sahip olamamışlardı.
Çerkesleri ele geçirip topraklarından Rusya içindeki ovalara göndermeye kararlıydılar. Ancak bu amacı gerçekleştirmek yüz bin kişilik bir ordu ve büyük para gerektirirdi. Rusya 1834 yılında oluşturduğu hattın dışında bir mevzilenme yapamamıştı. Hatta buralarda bile emniyeti tam sağlayamıyorlardı. Öyle ki İmparator Nicholas Gürcistan seyahatini yapamadan geri dönmek zorunda kaldı. Çerkesler barut imal etmeyi öğrenmişlerdi. Ancak Ruslar Anapa ve Poti kalelerindeki güçlü mevzileriyle Çerkesleri tecrit etmişlerdi. Bu savaşın tehlikeli ve pahallı olduğu ortada ama bu dağ silsilesinin kontrol altına alınmasının Rusya için çok önemli olduğu da aşikar. Çerkeslerin başarısı sadece diğer Kafkasya topluluklarını değil Kuban, Don ve Volga ırmağı arasındaki Tatarları da etkileyecektir. Çünkü o bölgenin güneyinde Rusya’nın hedeflediği, tarım ve ticarette hızla gelişen Kırım vardır. Rusya’nın oraya ilerlemek için yaptıklarını anlamak çok zor. Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasından önce hiç bilinmeyen Sivastopol limanı şu anda en önemli donanma istasyonlarından biri.
Athenaeum Gazetesi, Londra
5.Mayıs.1838
Özet Çeviri: Serap Canbek

Sayı : 2010 10

Yayınlanma Tarihi: 2010-10-01 00:00:00