Gürcistan ‘soykırım’ı tanıdı

0
570

Çarlık Rusyası’nın Çerkeslere yaptığı sürgün ve soykırımı tanıyan Gürcistan’ın bu ‘stratejik’ hamlesi beklediği etkiyi yaratmadı.  Siyasi analistlerin ‘bir taşla birkaç kuş vurmaya çalıştığı’ yorumunu yaptığı Gürcistan’da, İnsan Hakları Merkezi yönetimin kararını şu sözlerle eleştirdi: “Karara önayak olan komite Kafkasya halklarının kaderiyle gerçekten ilgileniyor olsaydı; Gürcistan hükümetinin bu doğrultudaki sorumluluklarını düşünerek değerli zamanını Abhaz göçmenlerin tarihsel kaderi, bugünkü yaşamı ve isteklerini araştırmak için harcardı.”   

Gürcistan Meclisi’nde “Çarlık Rusya’sının Çerkes soykırımı” uyguladığını kabul eden tasarı,  95 oyla kabul edildi. ‘Hayır’ ve ‘Çekimser’ oyların çıkmadığı oylama sonucu kabul edilen tasarıda “Rusya’da 18 ve 19. yüzyıllarda Çerkeslerin yüzde 90’ından fazlası Çarlık rejiminin askeri cezai operasyonları sonucunda zorla sürgün edilmiş ya da öldürülmüştür” ifadeleri yer aldı. Gürcistan, Çerkes soykırımını tanıyan ilk eski SSCB ülkesi oldu. Ancak Gürcistan’ın, bu kararı tartışmaları ve çeşitli yorumları da beraberinde getirdi.
Gürcistan Parlamentosu tarafından 20 Mayıs’ta kabul edilen kararda “Çarlık Rusyası’nın 19. yüzyılda önceden planlayarak Çerkesleri katlettiği, bu katliamlara planlanmış açlık ve salgın hastalıkların eşlik ettiği, bu durumun ‘soykırım’, kendi topraklarından sürülen Çerkes halklarının da ‘mülteci’ olarak tanınması” gerektiği belirtildi.
İktidar Partisi milletvekillerinden Givi Targamadze, Gürcistan Parlamentosu’nun gündeminde Kuzey Kafkasya’nın diğer halklarının da durumunun da bulunduğu ifade etti ve “Bu süreç güçlü bir Kafkasya Birliği’ne ulaşmamıza öndelik edecektir” diye konuştu.
İktidar Partisi milletvekilleri “Çarlık Rusyası’nın Çerkeslere yönelik sistemli ve planlı olarak yürüttüğü katliamın”, “soykırım” olarak tanınması yönündeki niyetlerini ilk kez 2010 Nisan’ında açıklamışlardı. Bu açıklama Tiflis’te, Jamestown Vakfı ve Tiflis Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Geçmiş ve Gelecek Arasında Çerkesler ve Kuzey Kafkasya Halkları” Konferans’tan bir ay sonra yapılmıştı. Konferans sonrası yapılan bildiride Gürcistan Parlamentosu’na soykırımın tanınması yönünde çağrı yapılmıştı.
Çerkes soykırımının en önemli merkezlerinden olan, Rusya’nın güneyindeki Soçi’nin 2014 Kış Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak olmasının ve Soçi’nin Abhazya sınırına 25 kilometre uzaklıkta bulunmasının bu kararı etkileyen faktörler olduğu iddia edilirken,  siyaset bilimci ve analistçilerin yorumları başka gerçeklere de dikkat çekti.
Örneğin; Sergei Markedonov yazısında “ Gürcistan’ın yasama kurumunun aldığı karar, insancıl kuramlardan ya da geçmişe dair adalet arayışından değil egoist düşüncelerden kaynaklanmıştır. Eğer öyle olmasaydı, Osmanlı İmparatorluğunun Ermenilere 1915’te soykırım uyguladığını da ‘aynı pakette’ onaylarlardı. Ayrıca geçmişte olanlarla ilgili kendi sorumluluklarını da kabul etmek zorunda kalırlardı. Çünkü 19. yüzyılda Büyük Kafkasya’daki Rus karakollarında yer alanlar da, imparatorluğun ordularında ve yönetiminde yüksek mevkileri işgal edenler de Gürcü soylularıydı” yorumunu yaparken, Gürcistan İnsan Hakları Merkezi; “Karara önayak olan komite Kafkasya halklarının kaderiyle gerçekten ilgileniyor olsaydı; Gürcistan hükümetinin bu doğrultudaki sorumluluklarını düşünerek değerli zamanını Abhaz göçmenlerin tarihsel kaderi, bugünkü yaşamı ve isteklerini araştırmak için harcardı” şelinde açıklama yaptı.
Prof. Dr. Erol Taymaz ise Gürcistan yeni stratejisi ile bir taşla üç kuş vurmayı hedeflediğine dikkat çekerek “İlk olarak, bu strateji Kuzey Kafkasya’da Rusya Federasyonu’nu rahatsız edecek bir kargaşa ve çatışma ortamının yaratılmasını ve Soçi Olimpiyatları’nın engellenmesini amaçlıyor” yorumunu yaptı.
Görünen o ki; Gürcistan’ın bu hamlesi, ne Çerkes dünyasında ne de Rusya tarafında beklenen etkiyi yaratmayacağı gibi, Gürcistan’ın Abhazya’da ve Güney Osetya’da işlediği insanlık suçlarını da unutturamayacak.

Sayı : 2011 06