Elinizde tuttuğunuz gazete şu an altı yaşında ve Türkiye diasporasındaki Çerkeslerin tek gazetesi olmak gibi bir misyonla zorlanarak da olsa yoluna devam ediyor.
Aslında sadece bu gazetenin çıkması ve yayınına devamı konusu belki de sadece bu konuya has bir sayının çıkması ile belki bir nebze konunun hassasiyetini ortaya koyabilir.
Niye çıktığı, yayın politikası, yayın periyodu, devamı için nelerin yapılması gerektiği gibi bir sürü sorunun etrafında bir beyin fırtınası oluşturmak; lehinde ve aleyhinde her türlü görüşün ortaya konduğu bir masanın etrafında buluşmak belki de önümüzdeki günlerin özel bir gündemi olmalı diye düşünüyorum.
Bazen soruyorlar, ‘gazetenin yayın politikası ne?’ diye. Muhtemelen kulaktan dolma bazı bilgiler ile gazeteye karşı bazı ön yargıları oluşmuş hemşerilerimizin çoğu aslında gazeteyi doğru dürüst okumamış belki de hiç okumamış. Buna rağmen bir de yayın politikası ile önyargılı fikirler ortaya koymuyorlar mı insanın nutku tutuluyor. Kilitlenip kalıyor insan. İnanın bazen ne diyeceğimi şaşırıyorum insanlara.
Sadede gelecek olursak.
Tarihe Not Düşülüyor
Evvel emirde bu gazetenin çıkması bir defa ‘TARİHE NOT DÜŞÜLÜYOR’ olması itibarıyla çok önemlidir. Diasporada topu topu kaç gazetemiz çıktı ve yayını ne kadar sürdü; tirajları kaçtı gibi -yürek burkacak cevapları alacağım- soruları bana sordurtmayın ne olur.
Köşemin adı malumunuz üzere “Ettekraru Ahsen…” Devamını ve açıklamasını bir kez daha yinelemek sanırım gerekiyor. “…Velev kane yüz seksen” Yanisi, tekrar yüz seksen kere de olsa güzeldir. Demem o ki bu gazetenin önemini yüz seksen değil bin seksen kere tekrar etsem azdır.
Belki birileri için alelade bir kağıt parçasından öte gitmeyen bu gazetenin önemini önümüzdeki kuşaklar anlayacak ve tarih hükmünü verecek. Ben buna adımın Enver olduğu kadar eminim. Ben kendi şahsıma bu çarkın içerisinde küçük bir dişli olabilirsem ne mutlu bana diyerek bir dönemlik nöbete adımı yazdırdım. Nöbetin süresi ve sonu ne olur şimdiden bilemem ama en azından şunu biliyorum. Ben kendime, aileme ve toplumumuza karşı en azından vicdani sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştığım için biraz olsun kendimi rahat hissedeceğim.
Bu rahatlığı hisseden ve gecesini gündüzüne katıp ve üstelik ailesinin rızkından kesip gazeteye vakfeden; gazeteyi bu güne taşıyanlar, ben iyi biliyorum ki bu sorumluluğu taşıdıkları için rahatlar. Onların rahatsızlığı, sıkıntıların karşısında artık yorgun düşmekten kaynaklanan “acaba kapatsak mı?” sorusunu kendilerine sormalarındandır.
Gazetenin bugüne gelmesinde her türlü emeği geçen, görünür ve görünmeyen kahramanları; abone olan ve reklam verenleri; ayrıca kayıtsız şartsız maddi manevi destek olanlar da bu sorumluluğu yerine getirdikleri için eminim ki rahat uyuyorlar.
Biraz Daha Gayret!
Benim derdim bu sorumluluğu yerine getiren ama biraz kenarda duran okurlarımızla. Daha doğrusu aynı yolu beraber yürüdüğümüz yoldaşlarımızla. Gelin biraz daha omuz verin gazeteye. Abonelerimizin her biri gazetemizin doğal bir satıcısı olsun bir dönem en azından. Onlarca yüzlerce değil her abone sadece çevresindeki beş on kişiyi abone yapsa, birer ikişer reklam verecek hemşerimizi bulsa kısa vadede taze bir kan, yeni bir ruh olacaktır gazeteye.
Bu yazıyı yazarken ne kadar sıkıldığımı anlatamam sizlere. Ben ki yazıya oturup da başlığı koydum mu yazı benim için bir daha sular seller gibidir. Akar gider. Ama bu konuda yazarken öylesine zorlandım ki anlatamam. Serde Çerkeslik de olunca, kendimiz için olmasa bile, birilerinden bir şeyler istemek öylesine zor ki. Bir zamanlar Taraf Gazetesi’nin ekonomik sıkıntılarının had safhaya vardığı bir dönemde Ahmet Altan’ın bir yazısını okumuştum. Okumaktan öte sıkıntılı yüzünü satırlarda görmüştüm adeta. Benim ki de biraz öyle bir şey işte. Kısacası arif olan anlasın ve gereğini yapsın artık.
Kısacası “BEDAVA ÇERKESLİK YOK” diyeceğim dostlar.
Vee!.. Diyeceğim odur ki:
Gazetenizi alın okuyun, okutun!
Abone bulun!
Reklam verin!
Gazeteyi eleştirin!
Yayın kurulunu ve yazarlarını gerekirse daha güzele ve doğruya gidecek şekilde zorlayın.
Alternatif yazarlar üretin.
Muhakkak ve muhakkak gazetenin doğal muhabirleri olun.
Herkesin elinde kameralı telefonlar ve fotoğraf makineleri ganimet gibi. Bilgisayarlar da son sistem. Haber, bilgi, belge ne varsa bizlerle paylaşın.
Türkiye’nin demokrat Çerkeslerinin sesini kamuoyuna duyurun.
Velhasıl yastığa başınızı koyduğunuzda siz de rahat bir uyku çekin.
Sayı: 2011 07