İki arkadaş, zengin bir beyin yanında çalışırmış. Bunlardan biri, kendini öne çıkarmak için diğerini beyin gözünden düşürmek istemiş.
Bir gün bir iş için beyin huzuruna çıkmaları gerekmiş. Önce oturmuşlar, birlikte bir güzel yemek yemişler. Arabozucu olan ne yapıp edip, arkadaşının çokça sarımsak yemesini sağlamış ve: “Önce sen görüş, sonra da ben görüşürüm” diyerek görüşme önceliğini arkadaşına vermiş. Arkadaşı bu inceliğe sevinerek öneriyi kabul etmiş ve beyin huzuruna önce kendisi çıkmış. Bey yapılacak bazı işleri anlatırken, adam, sarımsak kokusu beyi rahatsız etmesin diye ikide bir büyünü sağa sola çeviriyormuş. Bu davranış beyin dikkatinden kaçmamış ama pek bir anlam verememiş. Söyleyeceklerini söyleyip adamı göndermiş.
Bir süre sonra beyin huzuruna arabozucu olan çıkmış. Elleri yanda hazırolda durmuş, çok saygılı ve terbiyeli biri gibi davranmış beyin huzurunda. Bey ne söylese hep “Peki efendim, baş üstüne efendim” diye cevap veriyormuş. Beyin sözleri bitince kendisi söz almış ve:
“Saygıdeğer beyimiz” demiş. “Bu arkadaşım, ‘beyimizin ağzı çok fena kokuyor. Yanına yaklaşılmıyor’ diyor” demiş.
“Saygıdeğer beyimiz” demiş. “Bu arkadaşım, ‘beyimizin ağzı çok fena kokuyor. Yanına yaklaşılmıyor’ diyor” demiş.
“Ha!.. Öyle mi? O köpek oğlunun ben konuşurken yüzünü sağa sola çevirip durması ondanmış demek” demiş bey, pek kızmış, öfkelenmiş.
Bir süre sonra bey için “Ağzı kokuyor” diyen adamı çağırtmış, bir mektup verip kendi konağına götürmesini istemiş.
Adam, “Peki efendim” diyerek zarfı alıp, yola düşmüş. Arabozucu arkadaşı olanları uzaktan izliyormuş, arkadaşının yola çıktığını görünce önüne gelmiş.
“Nereye gidiyorsun?” diye sormuş.
“Beyim bir mektup verdi, onu evlerine götürüyorum” demiş.
Arkadaşı kendisinin zaten o tarafa gideceğini, mektubu da kendisinin götürebileceğini söylemiş. Dürüst arkadaşı bunda bir sakınca görmemiş ve mektubu kıskanç arkadaşına vermiş. Aslında arabozucu, kıskanç arkadaşının amacı, kendisini daha çalışkan ve sadık göstererek beyin gözüne girmekmiş.
Arabozucu, kıskanç arkadaş aldığı mektubu yerine ulaştırmış. Mektubu alan görevliler zarfı açıp okumuşlar: “Bu mektubu getiren adamı yok edin!” diyormuş mektupta. Bir odaya çekilip aralarında gizlice görüşmüşler, gerekli hazırlığı yaparak mektubu getiren adamın yanına gelmişler, onu kıskıvrak bağlayıp götürmüşler ve beyin emrini yerine getirmişler, adamı öldürmüşler.
Olay sonradan ortaya çıkınca insanlar öldürülen adama acıyacak yerde; “Oh oldu!” demişler, “Başkasına kuyu kazan, kazdığı kuyuya kendi düşer.”
Anlatan: Xhut Yerecıb Biram oğlu, 68 yaşında, Cacahable Köyü’nden.
(Çerkes Masalları, Türkçesi M.Yasin Çelikkıran-Kafkas Derneği Yayınları, 2001)
(Çerkes Masalları, Türkçesi M.Yasin Çelikkıran-Kafkas Derneği Yayınları, 2001)
Sayı : 2011 11