Ağır ol da molla desinler

0
498

Geçenlerde bir hemşerimiz,  köyümüzün (Biga /Aşağıdemirci) nüfus kütüğündeki geçmiş isimlerden bahsetmişti. Latin alfabesiyle ve yazılım yanlışları olduğunu düşünsek de bu isimlerin geçmişimize ışık tutacağını söyleyerek bunları derlemesini istemiştim. Sağ olsun derlemiş gönderdi. (Yazımın sonunda sizlerle paylaşacağım)

İşte yazımın ana fikri de bu noktada oluştu. Bu derlemeyi yapan hemşerimiz isminin yayınlanmasını istemiyordu. “Aman neme lazım, yarın bakarsın başımız ağrır” düşüncesiyle isminin bilinmesini istemedi. (Haksız da sayılmaz)

2012’nin bitmek üzere olduğu bir yerde doksan yıllık cumhuriyet, üstüne altmışaltı yıllık da bir demokrasi geçmişimiz olmasına rağmen  bu kadar basit bir konudan dolayı bu ülkede insanlar çekiniyorlarsa siz daha neden bahsediyorsunuz diye siyasilerin hepsine ağız dolusu bağırmak istiyorum.

Hani cumhuriyet padişahlık değildi ve insanlar kendi kendilerini yöneteceklerdi… Hani tarih kitaplarında bize öyle öğretilmişti. En nihayetinde padişahlık dediğin bir imparatorluktu. Ve içerisinde barındırdığı unsurlar bile bir şekilde dilini, dinini muhafaza ediyorlardı.

Cumhuriyet dediğin de sonunda şefin seçimi tek tabaklık bir yemekti. İstemesen de yemek; yediğini de beğenmek zorundaydın. Padişahlık şekil değiştirmişti sadece. Kubbealtı’nda toplanan Divan-ı Hümayun’un yerini önce Meclis-i Mebusan sonra da TBMM almıştı. İlle velakin yönetilenlerin söz hakkı yoktu yine. Sonra dediler ki demokrasi geldi. Çok partili hayata geçtik. Başımız göğe erecekti. Sandık ki sandık önümüze konacak biz de beğendiğimizi seçecek, beğenmediğimizi çöpe atacaktık. Hiç de öyle değilmiş meğer.  Padişahlar birken beşe ona çıktı birden. Onlar bizim yerimize düşünüyorlar. Bursa’dan istemediklerini Urfa’dan listeye yazıyorlardı.

Arada bu demokrasicilik oyununa çomak sokan halaskâr-ı zabitan oyuncaklarını elinden alınca da şapkayı alıp gidiyorlardı. Biz de aval aval bu manzarayı seyrediyor ağzı iyi laf yapana götürüp oyumuzu veriyorduk. Heyhat ki heyhat bir türlü demokrasi denilen bu nazlı gelin gelmiyordu.

2023 yetmedi, 2071 vizyonunu koyanlar, kolpa muhalefetçiler ve karşılıklı kandan besleniciler de bu manzara-i umumiyeden rahatsız olmayıp kayıkçı kavgasının unutulmaz baş aktör ve aktrisleri olmaya devam ediyorlardı. Onu beceremeyenler de dansöz, şantöz ve masöz olarak karşımızda arz-ı endam edip; “ne ezen ne ezilen” dedikten sonra hakça bir “düzen” oluyorlardı. (Bir kulağımızın arkası kaldı ki hafazanallah)

1071 öncesi bu topraklar da yaşayanlar buharlaştı nasılsa. Biz bunun üstüne -bir Avrupa kupası maçı öncesi güya Türkiye’nin batıya açılan penceresi Gassaray’ın maçında –  İstanbul ve de batı bir daha fetholunuyordu. Sporla padişah, stadla kale kel alaka demeyin ben de alaka kuramadım, üstelik bir Galatasaraylı olarak. Adamlar nallayınca iki tane kuyruğumuzu kısıp da oturduk, tabii o ayrı hikâye.

Nasrettin Hoca’nın kayıp eşeğini araması gibi bağıra çağıra türkü söylediğime bakmayın siz. Bu hafif meşrep yazıyı o kıvamda okuyun. Pek de olacak gibi görünmüyor, zira devletlu büyüklerimiz kayıkçı kavgasından beter bir hengamede pek de şikayetçi oldukları 12 Eylül anayasasının değişimi için ipe un serme ustası oldular. Meclisin anası babası danası Mezdeke gurubuna rahmet kıvırıyor da kıvırıyor. Ulen Kenan Evren helal olsun sana demekten kalanı yalan.

Bizler de talihsiz bedevi pozisyonunda, Kalahari Çölü’nde kutup ayılarıyla sohbet edip duruyoruz. (Zıplamayın hemen ben de biliyorum Kalahari Çölü’nün Güney Afrika’da olduğunu. Kutup ayısının çöle geleceğine inanıyorsunuz da bedevileri biraz daha güneye inemez mi zannediyorsunuz?) Bu ayının sohbeti iyi de sonraki düşünceleri nedir bilemem.  Fıkradaki gibi ise vay halimize. Aman boş verin yahu. Nasılsa bir şeyin değişeceği yok zevk almaya çalışın bari diye zevzek zevzek bir şey diyeceğim bu sefer de gerzek takımı kızacak. Ki bir de onlara teşbihte hata olmaz diye akıl verip laf yetiştirmeye uğraşacağım.

“Kaderin böylesine yazıklar olsun” diye ünlemek en tabii hakkınızdır ey okuyucu. Biz vizyondan, dünyanın nereye gittiğinden bahsederken bir de ne görelim. Bin dokuz yüz yirmilere öykünenlere inat, tarihi daha da geri çekti birileri. Bin yetmiş bir ile öğünmek için tarihi oralara çekenlere kızmayın, biz de siyaset ileriye doğru yapılmaz erenler. Bakın adamlar Ergenekon’dan çıkamadılar henüz.

Bütün bu olup bitenlere inat benim ölü toprağı serpilmiş Çerkes hemşerim ne yapıyor derseniz. Onun durumu daha da tiraj-i komik.  Tirajı komik bir gazetenin okunmayan bir yazarı olarak söylüyorum ki halimiz “bir elimizde cımbız bir elimizde ayna, umurunda mı dünya”dan daha iyi değil.

Mesela “Suriye’deki Çerkes hemşerilerin durumu” dendiğinde bile kafalarındaki bütün soru işaretlerini, kurumsal kaygılarını, kişisel kavgalarını bir kenara bırakır dediğimiz hemşerilerimiz havanda su dövme derdinde ki bu bile bize az gelir. Bu dünya etme bulma dünyası… Yüz elli yıl önce Karadeniz kıyılarına yığılan milyonlarca Çerkesin torunları dün yaşadıklarını unutmuşsa ne yapılabilir ki? Bundan ders çıkarmak bir yana “ yangından ilk kurtarılacak eşya” durumundaki hemşerilerine el uzatmak konusu bile kurumsal-gurupsal fetişizme kurban ediliyorsa “yuh olsun” demek az bile.

Eeyyy kurumlarımızın baba isimleri, ey internetin kalleş pusucuları, fetişistler, totemciler, iyi dansçılar… Hiç merak ediyor musunuz mesela Anadil Eğitimi için kaç öğrencimiz baş vurdu? Yarınlarda bu öğrencilere dilimizi nasıl ve kiminle öğreteceğiz?

Amaaan boş verin be!  Bütün bunlar boşboğaz birinin hezeyanı olarak kalsın.

En iyisi yev pşinavo!..

Biga/Aşağıdemirci nüfus kütüğündeki eski isimler:

Kadın isimleri: Sas,Han, Alimet, Tecin, Suk, Dadji, Hasas, Dadızı, Kurak, Rizfe, Kaguş, Ayşet, Zühret, Amide, Kusas, Hacıhan, Maç, Hicrethan, Hacıfaş, Senciyan, Neşko, Suh, Bezir, Pişhan, Şahime, Kulisuh, Nasibhan, Dülhan, Nasiphan, Faş, Nagu, Saçfiş

Erkek isimleri: Yehbas, Pesat, Hakar, Rufet, Hepal, Bırak, Hacıbey, Yemaniç, Kobzeç, Nesü, Camuk, Kusaşad, Hannas, Nesu, Uruşuk, Dimen, Alibey, Devletuk, Damaç, Karakara, Tabanaç, Hayali, Lüven, Zikeçuk, Adesaz

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz