Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Açlık grevleri ve öğrettikleri

2012 yılı Kürt sorununun çözümü noktasında, siyasi iktidarca heba edilen boşa harcanan bir yıl oldu. Siyasi iktidar Kürt sorununun demokratik ve halkçı çözümünden yana bir adım atmak bir yerine, geçtiğimiz yıl çözümsüzlüğü derinleştirmek için elinden ne geliyorsa yapmıştır. Sonuçta bu kirli savaşın acı faturası gerilla ve asker analarına çıkmıştır. Kan ve gözyaşı dinmeden durmadan devam etmiştir. Çatışmasız ve ölümsüz bir gün geçmemiştir.

Askere davul zurna ile gönderilen gençlerin bayrağa sarılı tabutları gelmiştir. Çalışanların ve emeklilerin insanca yaşanacak ücret, eğitime ve sağlığa bütçe talepleri söz konusu olduğunda, ülkeyi yönetenler kaynak yok bahaneleri uydururken savaşa milyarları harcamayı sürdürmektedirler. Bir ara bölge milletvekillerinden biri, bir savaş uçağının yalnızca kalkışının 30.000 Euro olduğunu dile getirmiştir. Bir taraftan çatışmalar askeri operasyonlar hız kesmeden sürdürülürken, bir taraftan da KCK adı altında gözaltılar ve tutuklamalar hız kesmemiştir.

Sayıları on binleri bulan Seçilmiş BDP partisi il ve ilçe yöneticileri ve Belediye Başkanları, ayrıca milletvekilleri, yüzlerce avukat, gazeteci ile eğitim hakkını kullanamayan, sadece parasız eğitim istedikleri için yaklaşık 2000 öğrenci halen tutukludur. Roboski katliamını kınamak, öğrenciler için gözaltı ve tutuklama nedeni olabilmektedir.

Tüm bunlar, Cumhuriyet tarihinden bu yana Kürt halkına karşı düşmanca tutumun, tekçi, ırkçı, imha ve inkarcı, asimilasyoncu, soykırımcı bir anlayışın sonucudur. Kürt halkı, inadına bu dayatmalara ve baskılara, tertiplenen provokasyonlara boyun eğmemiş, yapılan mitinglerde Newrozlarda sürekli barışı ve bu barışın muhatabının Abdullah Öcalan olduğunu haykırmış ve dile getirmiştir.

Bu bağlamda Kürt tutsaklar, 2 yıla yaklaşan bir süredir Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin kaldırılması, koşullarının düzeltilmesi, anadilde eğitim ve savunma hakkının yaşama geçirilmesi talepleriyle 12 Eylül’de başlattıkları ve 68. gününde Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile sonlandırdıkları açlık grevine başladılar. Açlık grevi süresince başta Kürt halkı olmak üzere değişik yer ve zamanlarda emek ve demokrasi güçleriyle birlikte ölüm değil çözüm talepleriyle basın açıklamaları, miting ve yürüyüşler düzenlenmiştir. Biz de insan hakları savunucuları olarak, değil ölüm, bir tek kişinin bile sakat kalmaması için tüm baskılara rağmen eylem ve etkinliklerimizi sürdürdük. On binlerce Kürt halkı, bedenlerini ölüme yatıran evlatlarını yalnız bırakmayarak onlar da açlık grevine başladılar. Açlık grevlerine BDP Milletvekilleri de katıldılar. Açlık grevleri ilerledikçe burjuvazinin temsilcisi egemen çevrelerde panik oluşmaya farklı sesler gelmeye başlamıştır.

Bu açlık grevlerinin en önemli kazanımlarından biri tıkanan sürecin önünü açması olmuştur. Türkiye kamuoyu ve siyasi iktidar Kürt halkının ve önderi Abdullah Öcalan’ın irade gücünü ve kararlılığını görmüştür. Bu, gözardı edilemeyecek bir kazanımdır. Kürt kalkının özgürlüğü, biz Çerkesler de olmak üzere tüm halkların özgürlüğüdür. Kürt sorunu, demokrasinin olmazsa olmaz olmaz sorunlarından biridir.

Bu topraklarda azımsanamayacak nüfusumuz var. Ana dilde eğitim başta olmak üzere Kürt halkının somut talepleri aynı zamanda bizim de taleplerimizdir. Bu yüzden Kürt halkı ile dayanışmak amacıyla hiç olmazsa dönüşümlü de olsa, bu açlık grevlerine katılsaydık kıyamet mi kopardı diye düşünüyorum.

Her ne kadar siyasi iktidar ve destekçileri, 2012 yılının sonlarına doğru açlık grevlerinin kazanımlarını ortadan kaldırmak ve görmezden gelmek, dikkatleri başka yöne çekmek, idam başta olmak üzere yeni tartışmaları ve BDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını meclis gündemine taşısa da; 2013 yılının ilk haftasında, Kürt sorunun çözümüne yönelik yeni bir kapının aralanmasını ve taraflarca adımların atılmasını; süreci tıkayan bir gelişme olmaması umuduyla olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum

Yazımı sonlandırırken, 2013 yılının, başta Kürt sorununun Demokratik ve Halkçı çözümü olmak üzere, İnsan Hakları, Demokrasi ve Özgürlükler mücadelesi açısından bir kazanım yılı olmasını temenni ederken, bu yılı Jıneps emekçilerinin ve abonelerinin sağlıklı ve mutlu geçirmesini diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum

Osman ÖZKAN
İstanbul İnsan Hakları Derneği
Yönetim Kurulu Üyesi

Yazarın Diğer Yazıları

Гъэрэ Щӏырэ щызэхэкӏым — Адыгэ Илъэсыщӏэр къохьэ

Дунейм тет лъэпкъыжь псоми хуэдэу, адыгэм езым и хабзэ, и дуней еплъыкӏэ иӏэурэ къекӏуэкӏащ. А блэкӏам ухэплъэжыну, ди адэжьхэм я гупщысэкӏэу щытам щыгъуазэ зыхуэпщӏыну...

Kış yerini yaza bırakırken Adige yeni yılı başlıyor

Dünyadaki tüm kadim halklar gibi Adigelerin de kendi gelenekleri, dünya görüşleri var olagelmiştir. Geçmişi araştırmak, atalarımızın dünya görüşlerini öğrenmek çok ilginç olsa gerek… Bu...

Suriye’de Alevi ve Hıristiyanlara yönelik saldırılar: Uluslararası toplum harekete geçmeli

Suriye'de 8 Aralık 2024'te gerçekleşen yönetim değişikliği, ülkedeki mezhepçi şiddetin yeniden tırmanmasına yol açtı. Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTŞ) yönetimi ele geçirmesinin ardından, Alevi ve...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img