Kimse mazeretler manzumesi sıralamasın

0
1142

Çerkes sürgünü ve soykırımı 21 Mayıs anma günü bu yıl bir çok dernek tarafından farklı programlarla yapıldı. En kalabalık olanı, KAFFED in merkezi olarak tekrarladığı İstanbul anması ile, Yine merkezi olarak her yıl olduğu gibi Nalçik’te ve bir çok merkezde yapıldı. 21 Mayıs anma etkinliğinin yerel dernekler tarafından program halinde anılması daha da anlamlı olmuş gibi. Zira ülkede tek bir yerde yapılan etkinliklere herkes katılamayabiliyor. Dolaysıyla günün anlamı ve taşıdığı ruh ve duyarlılık halk arasında yaygınlaşması sınırlı kalıyordu. Kendi üyelerinin çoğunun katılamadığı etkinlik, büyük şehirlerde yaşayan üyelerin bir kısmının katılabildiği hale geliyordu… Görüldü ki, yerellerde yaygınlaşması; merkezi eyleme de güç taşımış. Birçok il ve ilçe derneklerince yapılan anma etkinlkleri yerel özelliklerinden dolayı çeşitlik gösterdiği görüldü. Mevlüt ya da ayet okumaktan, geleneksel yemeklerin tanıtıldığı hatta lokma dökülüp dağıtılan etkinlikler bile görüldü. Ben konunun gösterilen duruş kısmıyla daha çok ilgilendim. Bu anlamda genelleme yapılırsa, en olumsuz duruşun Galatasaray Lisesi önünde toplanıp Rusya Federasyonu elçiliği önüne yürüyerek, siyah çelenk bırakma eylemine, HDP’liler de desteklemek için gelmişler. Flamalarına Çerkes bayrakları takarak geldiği söylenen HDP’lilerin üzerine yürünmüş ve eylemden atılmışlar. Yani sizin haklı duruşunuzu ve isteklerinizi destekliyoruz diye gelenler, beğenilmemiş, bizi siz destekleyemez siniz diye atılmışlar. Uzun zaman unutulmayacak kötü bir duruş olarak kayıtlara geçti.

Diğer bir duruş ise Nalçik eyleminin içkin duruşu. Bütün Kaberdey ülkesinde, hatta Kafkasya’da 21 Mayıs günü için ”Adige yas günü” olarak kabul edilir. O gün ağıtlar söylenir. Kahramanlık temalı destanlar okunur. Sürgün türküleri söylenir. Geleneksel kıyafetlerle geçmişin ruhu yaşatılmaya, hatırlatılmaya çalışılır. Bu yıl Sürgün ve Soykırımın 150. yılı olması nedeniyle, geleneksel kıyafetlerle en önde yürüyen 150 atlı görüntüyü ve coşkuyu arttırdı. Nalçik Garı önünden başlayarak Hayat Ağacı Anıtı önünde biten kortej yürüyüşü de muhteşemdi. Ancak, anıt önündeki program başlayıp Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında devlet protokolunun gelmesi ve sahnede yerlerini almasıyla durum ve duruş değişti. Günün anlamı yas gününden, RF merkezi anlayışı olan ”Kafkas-Rus savaşının bitmesi” törenine dönüştü. Protoklolda hırıstiyan cemaatinin temsilcisi dini kıyafetle, diyanet işleri başkanı özgün kıyafetle katılırken protokol üyelerinin tamamının takım elbise ile ve şapka olarak da, yuvarlak şık fotür şapka giymeyi tercih ettikleri törende, Cumhurbaşkanı ile DÇB başkanı birer konuşma yaptılar. Her ikisi de konuşmalarını Rusça yaptılar… Gerekçeleri, ”herkes anlasın”mış… Bu gerekçe nedeniyle diasporadan dönenlerin çoğu ve Suriye’den dönenler konuşmaları anlamadı. Ama , törene katılan bir iki Balkar ile bir kaç Rus anladı sanırım. Ne Suriye’den dönenlerden ne de Türkiye’den dönenlere temsilen de olsa söz hakkı verilmedi. Halk eylemi olan kalabalık yürüyüş, Hayat Ağacı Anıtı altında devlet protokoluyla boğulmuştur denilebilir. Protokol gidince anı fotoğrafları çektirme yarışıyla tören bitti. Biz evlerimize dağılırken, çim kaldırımlarda eyleme katılan atlıların birer ikişer evlerine-köylerine dönerken gördük. Sonuç olarak talepleri olamayan bir eylemdi, bir duruştu diyebiliriz.

KAFFED’in öncülüğünde yapılan İstanbul-Kartal anma etkinliği, sosyal medyada yer aldığı kadarıyla, katılımı yüksek olmuş. Tematik olarak hazırlanılmış, üzerinde düşünülmüş etkinlik denilebilir. KAFFED’in 150. yıl bildirgesi talepler bölümü; “Rusya Federasyonu, Türkiye ve diğer devletler tarafından “Çerkes Soykırım ve Sürgünü” tanınmalı ve Rusya Federasyonu Çerkeslerden özür dilemelidir. Rusya Federasyonu, Çerkes halkına yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığını içeren çifte vatandaşlık vermelidir. Rusya Federasyonu, Çerkes halkının tarihsel anayurduna dönmesi için yasal zemin sağlamalıdır. Türkiye’deki diğer halklar gibi Çerkesler de inkar ve asimilasyon politikalarının kurbanı olmuştur. Toplumsal barışın inşası için Türkiye’de yaşayan tüm farklı kimliklerle beraber Çerkeslerin de dillerini, kültürlerini, kimliklerini yaşayabilmek ve yaşatabilmesi adına tüm kolektif hakları tanınmalı ve var olan yasal engeller kaldırılmalıdır.

Çerkesler geçmişi unutmadan hem kendileri ve hem de diğer halklar için onurlu bir gelecek istemektedir” şeklindedir. Çerkesleri anayurtlarından süren ve soykırım uygulayan Rusya’dan taleplerle birlikte, Diasporada yaşayan Çerkeslerin yaşadıkları ülkelerin yönetimlerinden de talepleri özetlemiş görünüyor. Bu talepler değişik biçimlerde ifade edilebilir ya da, çoğaltılıp azaltılabilir. Önemli olan talepleri olan ve neyi ne için talep ettiğini bilen ve muhatabını doğru seçen haklı duruştur…

Son olarak Kahramanmaraş Derneği’nin yerelde yaptığı anma töreninde, başkanın basına yaptığı yazılı açıklama da; “Dünyanın dört bir yanına dağıtılmış olan Çerkesler, Çarlık Rusyasının uyguladığı etnik temizlik politikası sonucu günümüzde tamamen yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu nedenle Çerkesler, yaşadıkları soykırım ve sürgünün, Rusya Federasyonu ve dünya kamuoyu nezdinde tanınmasını talep etmekte ve Rusya Federasyonundan özür beklemektedir” dedikten sonra, “Çerkesler, haklı taleplerini göz ardı eden ve bu tarihsel trajediyi inkar edenlerin, insanlığa karşı en ağır ve en büyük suça ortak olacağını hatırlatıyorlar. Çerkesler geçmişi unutmadan tüm insanlık onuru için, onurlu bir gelecek istiyorlar. Kısacası biz Çerkesler insanlığa karşı işlenen suçların kurbanları için adalet istiyoruz” diye devam ediyor.

Görülüyor ki gerek yerelde gerekse merkezi kurumlarda ve ya Cumhuriyetlerde yaşanan etkinliklerde, katlım, görüntü ya da taşıdığı enerjinin ötesinde içkin olarak talepleri olan, neyi ne için talep ettiğini bilen duruş önemli. Çerkesler tarihten taşıdıkları trajik haksızlıkların gecikmiş olsa da artık talepler halinde tekrar düzeltilmesini istiyorlar. Bu işin trajik bir yanı ise bu talepleri hukuksal düzlemde, devletler düzleminde hatta RF parlamentosunda talep etmesi için en uygun cumhuriyetlerin içi boş göstermelik, günü geçiştiren etkinlikler yerine talepler ve bu haklı taleplerin etrafında dünya Çerkeslerini birlik ve mücadele etmeye çağıran bir duruşa ne yazık ki ulaşmamıştır. Kimse mazeretler manzumesi sıralamasın. Bu iş mazeretle değil, niyet ve cesaretle açıklanabilir…

 

Sayı: 2014 06