Duygu Veritas
-Bu dördüncü kitabın ve roman türünde de ‘Masal Bekçi’ sinin devam niteliğindeki 2. romanın. Öncelikle seni tanımlayan ve beğenilerini fantastik kurgulara yönelten ne oldu?
-Tabi ki çocukluğumda dedemin bana anlattığı o cesur masalların ve öykülerin etkisinde kaldığımı söyleyebilirim. Bu masallar aslında benim karakteristik özelliklerimin pek çoğunu da beslemiştir. Hayata karşı güçlenmemi sağlarken, felsefi olarak da bana derin bir disiplin kazandırdı.
-Peki hayattaki felsefen nedir?
-Ne kadar düşersen düş ama boynunu hep dik tut; dik tut ki düşmanlarını görebilesin, dostlarına da güç verebilesin!
-Evet bu tam da Masal Bekçi’sine uygun bir yanıt oldu. Biraz Masal Bekçi’sinden de bahsetmek istiyorum, en içine sinen romanlardan biri olduğunu ifade ettiğini okumuştum. Kurgusal olarak çetrefilli ve karakter bakımından da zengin bir roman. Mekan ve karakter geçişlerinde nasıl bir yöntem izledin?
-Aslında bir yöntem izlemedim. Çünkü yazarlığın da tüm sanat dalları gibi teknikten uzaklaşması gerektiğine inanıyorum ve formüllere indirgenmesine karşıyım. Anti-yazarlık anlayışımla kurguları, anti-kahramanlıkla da karakterleri yarattım. Yani sadece hayal gücüme bıraktım kendimi ve bu da beni kitaba götürdü.
-Sonrasında, bir derleme olan ‘Amazon Rock Tarihi’ ve ardından aynı sene içinde de şiir kitabın ‘Anarşiir’ geldi. Hikayeleri var mıdır? Yazılma süreçleri nasıl gelişti?
-Eh tabi Amazon Rock Tarihi, bir dönem müzisyenliğimden gelen rockçı ve metalci bir damarla derlenmiştir. Türkiye’de kadın vokallerin ve rock gruplarının birarada toplandığı bir kitap yoktu. Ben de işe camiadaki arkadaşlarımla röportajlarla koyuldum. Anarşiir ise 2013’teki ‘Gezi Olayları’nın dışavurumudur. Çok önce yazdığım şiirler çoğunlukta olsa da, anti-savaş taraftarı ve bir anarşist olarak, ‘Gezi’; içimdeki öfkeyi silah yerine kalemle dışarı çıkardı.
-Silahlanma ve kalem demişken son bir haftadır yaşadığımız Fransa’daki mizahçıların öldürüldüğü, ‘Charlie Hebdo’ katliamı için ne düşünüyorsun?
-Her düşünen bireyin gördüğü sıkıcı siyasi yapılanmalardan ve tablodan bahsetmeyeceğim. Ancak bugün değişen bir siyasi sosyoloji ve ekonomik dengenin varlığı kaçınılmaz. Bu dinamiklerin dönüşümünün ifade özgürlüğü üzerinden olmasını çok tehlikeli buluyorum. Umarım Crom’un savaşçı ölüleri daha fazla çoğalmaz diyorum! (Barbar Conan’a gönderme yaparak)
***
Jan Paçal
Kullandığımız takvim 1969 senesini gösterirken, ciğerlerine ilk nefesi çektiğinde Ankara’nın bir Çerkes köyü olan Hacı Muratlı Köyü’ndedir Jan Paçal… İlk yıllarını doğduğu köyün doğasında geçirir, ardından Ankara ve Antalya’da öğrenimine devam eder. İstanbul’a adım attıktan sonra ise dünyaya açılır… Kendini yetiştirdiği dönemde fotoğraf sanatı hayatını anlamlandırır. 1988 yılında kendisine meslek olarak gazeteciliği seçer ve çeşitli dergi ve gazetelerde [Hürriyet, Cumhuriyet, Nokta, A Takımı, Daily News, Haber Extra Dergisi] fotoğrafçılıkla birlikte habercilik, haber şefliği, yayın yönetmenliği, basın danışmanlığı ve köşe yazarlığı yapar. Yaptığı işi sevmesi ona fotoğraf ve haber dalında birçok ödül kazandırır. Sanatın bir diğer dalı müziğe beslediği samimiyetle Türkiye’nin ilk speedtrash metal grubu Quantum’u 1986 yılında kurar. Paçal’ın söylemek istedikleri, fotoğraf karelerinden sonra notalara dönüşmüştür. Sufizm ve Bektaşi kültüründen etkilenen yazar ayrıca Paganizm ve Druid geleneklerini inceler. Edebiyat söz konusu olduğunda ise; Orhan Veli, Neyzen Tevfik, Can Yücel, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İhsan Oktay Anar, Aziz Nesin ve Nazım Hikmet’i başka sever. Sınır dışındaki yazarlardan Richard Bach, Tom Robbins, Paulo Coelho, Jerzy Kosinki’yi ayrı tutar. Gezgin ruhunu doyurmak adına özgürlüğü avuçlarında hisseder ve iki yılını Tanrı Dağları’nda geçirir. Sanata, mitolojiye, insana duyduğu ilgi ve geniş imgeleme gücüyle ilk kitabı “Yer altı Çiçekleri”ni bitirir. Kendine sakladığı bu kitap Paçal’ın yazarlık adına yaptığı ilk denemedir. Hayal gücünün olmadığı bir dünyanın mekanikleşerek kendi sonunu hazırladığı inancıyla Kaf Dağı’na giderek masallar ülkesi Abhazya’nın da vatandaşı olur.
***
-Son kitabına dönersek ‘WAMP/ Gece Avcısı ’Hel Yayınları’ndan çıktı. Türkiye’nin ilk kadın vampir romanı diyebiliriz sanırım. Bir kadının kafasıyla, ruhuyla düşünmek nasıldı?
-Kesinlikle zordu (gülüyor). Aslında başlarda biraz daha zordu ancak empatiyle sanırım üstesinden gelebildim diye düşünüyorum, okuyucu tepkileri daha objektif olacak bu noktada… Tabi yarattığım kadının güçlü ve savaşçı bir vampir olduğunu da unutmamak gerek.
-Vampirin adı: ‘Ayşegül’, isimle ilgili nasıl geri dönüşler aldın? İlk bakışta absürt geliyor ancak sonra daha da içselleştirilerek okuduğumu keşfettim kendi adıma…
-(Gülüyor) Evet yerli bir vampir romanı olacaksa dedim esas kadın da pekala ‘Ayşegül’ olabilir diye düşündüm. Yaygın kullanılan bir kadın ismi nihayetinde…
-Romanda çok farklı zamanlarda yaşamış, tanınmış kişiler de dikkati çekiyor; Gılgameş’teki Enki, Enlil, Hun İmparatoru Atilla, Afrodite, Dede Korkut’a uzanan geniş bir yelpaze… Tabi bu puzzleları birleştirince de tarihsel olarak absürt ama okuması çok eğlenceli bir kitap çıkmış ortaya…
-Bu sefer kurgudan çok karakterlerin vermek istediği mesaj ve felsefe üzerine yoğunlaşmak istedim. Yaşadığımız dönem o kadar absürt ki artık hiçbirşey bana mantık dışı gelmiyor:)) Hayal gücüm, yazarken beni nereye sürüklediyse onun peşine düşmeyi yeğledim; onu özgür bıraktım ve böylece tüm sınırlamaları da ortadan kaldırdım.
-Kitapta Muazzez İlmiye Çığ, Ümit Yaşar Oğuzcan isimleri de geçiyor. Sevdiğin romancılar, şairler kimlerdir?
-Paulo Coelho, Tom Robbins, Gabriel Garcia Marquez, Ingvar Amjornsen şimdi aklıma gelenler. Tabi fazlaca çoğaltılabilir.
-‘Rockort’ adında bir de e-dergi formatın var. Biraz bahsedebilir misin?
-Rockort, ‘AKORDSUZ DERGİ’ mottosuyla sosyal paylaşım platformunda yerini almış hali hazırda bir e-dergi. Burada şimdilik 8 adet radyo istasyonu dinleyip, ‘Rockort’un ve ‘Gazoz Kapağı Fanzin’ in tüm sayılarına pdf formatında ulaşabilirsiniz.
-Takipçilerin senin güncel haberlerine de bu kanaldan ulaşabilirler öyleyse? Var mıdır başka ulaşabilecekleri platformlar?
-Yine facebook üzerinden ‘Masal Bekçisi’, ‘Amazon Rock Tarihi’ gruplarından güncel haber ve rock gruplarının konser haritasını takip edebilirler. Bunun dışında çeşitli, spontan dergi ve yayımlara giden yazılarım dışında, düzenli olarak Angora Sanat’ a da yazıyorum.
-Sohbet için çok teşekkür ederim, çok keyifli ve samimiydi. Umarım yeni kitabın yeni baskılar yapar.
-Ben teşekkür ederim, çok keyif aldım.