Kfar Kama: Kutup Yıldızı

0
371

2. Bölüm

Kfar Kama’da 21 Mayıs Büyük Çerkes Sürgünü, Soykırımı ve Çerkesya’nın İşgali’ni Anma etkinlikleri Türkiye’deki anma etkinlikleri gibi günübirlik bir hadise değildir. Etkinlikler bir hafta, hatta daha da fazla sürebiliyor. Örneğin bu yıl etkinlikler 16 Mayıs 2015 tarihinde başlatılmıştır.

Çerkeslerin 16 Mayıs günü, karaya ayak bastıkları günün anısına, Akka kentinden Kfar Kama’ya kadar ki 60’km’lik yolu bisikletlerle aşmışlardır. Bu etkinliğe Arap, Yahudi, Yezidi, Çerkes olan-olmayan, Müslüman, Hıristiyan İsrailli, Ürdünlü birçok millet ve birçok farklı din mensubu insanlar katılmışlar. ne var ki bu tarihte henüz Kfar Kama’ya gidemediğimizden bu güzel etkinlikten mahrum kaldık. (Resim 1)

Etkinlik “Tyatejxeme Yalhewuj-Atalarımızın İzinde” adıyla uygulanmış. Sabah 5.30’da Akka’da duayla yola çıkan bisiklet ekibine toplam 63 kişi katılmış. Belediye Başkanı Natxho Zekeriya’nın ardından, İmam Thawxho Nurettin dua yaptırmış ve ekip öyle yola koyulmuş. Bisikletli ekip Kfar Kama’da büyük bir coşkuyla karşılanmış. Ayrıca yarışmacı ekibin ise 18-60 yaş grubundan oluştuğunu ve bisikletlerin Adyge Bayrağı taşıdıklarını da belirtmeliyim.

Bize okulları gezdiriyorlar bir bir. Anaokulunda beş ve altı yaş grubu öğrenciler eğitim alıyor. İki sınıfları var ve sınıfın birinde yirmi sekiz öğrenci mevcut. Bir diğerinde de ona yakın. Sınıf öğretmeni L’ıpıy Sofiya ile hatırı sayılır sohbete dalıyoruz. Bize sınıfından, eğitiminden bol bol bahsediyor. Sınıf duvarları çalışmalarla süslenmiş, bahçeleri de çiçeklerle… Okulda çocuklar için bütün güvenlik tedbirleri de ihmal edilmemiş. (Resim 2)

İlkokul binası anaokulu binasından ayrı. Ancak anaokulu, ilkokul ve ortaokul ayrı binalar olmasına rağmen bir bölgedeler. İlkokul müdüresi Hatıkhuay Çuşhapxhu Randa bizi karşılıyor ve ilgisi hiç esirgemiyor. Randa aynı zamanda matematik öğretmeni…

İlkokulda 1-6. sınıflar eğitim alıyor. Ortaokulda ise 7. ve 9. sınıflar eğitim alıyor. L’ıpıy Sena’ ise birinci sınıftan dokuzuncu sınıfa kadar Fen Bilgisi ve Adygabze deslerini veriyor. Sena’ okula girer girmez kitaplar elinde benimle Adygabze ile ilgili çeşitli konular hakkında bilgi paylaşımı yapıyor. (Resim 3)

Ortaokul kısmında sınıflar, bilgisayar odaları ve laboratualar ile ders araç gereçleri yönünden zengin. Okulun müdüresi bayan ve Yahudi asıllı. Kendisiyle tercümanlarımız aracılığıyla selamlaşıyoruz, hal hatır soruyoruz. Hemşehrilerimiz ortaokul müdürlüğü yapacak şartlara sahip Adyge bulamadıkları için durumun böyle olduğunu, yoksa başka bir nedenin olmadığını bana açıklıyorlar.

Etkinlikler çerçevesinde anaokulu öğrencileri Kfar Kama’yı geziyorlar. Tüm öğrencilere ve katılımcılara yas gününe uygun siyah tişört ve siperli şapka giydiriliyor. Sabah çocuklarla “Yistambulaqo” ağıtının müziği eşliğinde Kfar Kama’yı dolaşıyoruz. Belediye başkanı Natxho Zekeriya, L’ıuju Yakup, bendeniz ve bazı vatandaşlarla önde saf tutuyoruz. Öğleden sonra ise spor salonunda sürgünü dramatize eden bir program yapıyorlar.

İki Yahudi asıllı anasınıfı öğrencisi, öğretmenleriyle beraber sürgünü anma programına katılıyorlar. Ben öğretmenlerden birinin yanına gidiyorum ve acımızı paylaştıkları için kendilerine teşekkür ediyorum. Bana teşekküre gerek olmadığını, bizzat isteyerek geldiklerini ifade ediyor. Bizi en çok Yahudilerin anlayabileceklerini söylüyorum ve beni tasdik ediyor. Tekrar teşekkür ediyorum ve ayrılıyoruz. Şehri gezdiğimiz gün ayrıca Arap öğrencilerden oluşan bir ana sınıfı da hocalarıyla birlikte törene katılıyor. Ancak onların hocalarına teşekkür etme fırsatı bulamıyorum. Çünkü program başlıyor.

Bu törende de Adygece bir konuşma yapıyorum. Salon doluyor. İştirakçilerin çoğu kadınlar ve çocuklar. Her programda geçmişlerimizi duayla anmayı unutmuyorlar. Bu uygulamayı çocuklarla yapıyorlar. Ayrıca Nalçik’ten Kfar Kama’ya yerleşmiş genç bir hemşehrimiz folklor ekibinin başında. Yanlış anlaşılmasın, tabiidir ki o an orada oyun yok. Ancak programda görev alan öğrencilerin başında bulunuyor. (Resim 4)

Ortaokul öğrencileri ise sürgünü, ana vatandan çıkışıyla birlikte ve yerleştikleri ülkeleri bayraklarıyla sembolize ederek dramatize ediyorlar. Oyun çok profesyonelce olmasa da kurgu güzel düşünülmüş. Arap-İsrail savaşından sonra ABD’ye göçü de unutmamışlar. Bu dramatik anlatımdan doğrusu hepimiz etkileniyoruz. G

ece müzede program yapılıyor. Müzenin kurulmasında emeği geçenlerin başında Tawxho Zuher geliyor. Zuher aynı zamanda müze müdürlüğünü yapıyor. Kendisiyle Facebook’ta İsrail’e gitmeden bir yıl önce tanışmıştım. İlgisini esirgemiyor. Adygabze’ye hakim, kültürüne hakim… Gecede o da ilk konuşmayı yapıyor. Ardından Ğış Riyad, Rihaniye Muhtarı Tırku Naim, belediye Başkanı Natxho Zekeriya konuşuyor. En son bendenize ayrılıyor ve bende süremi sonuna kadar kullanıyorum. Türkiye’yi ve Türkiye’deki Adygeleri merak ediyorlar. Ayrıca çok iyi takip ediyorlar. Sürgünle ilgili Türkiye’de verilen demeçleri benden önce öğrenmişler. Belediye başkanı, bu demecin Türkiye gibi bir ülkenin resmi ağzından verildiğini, bu ülkenin sıradan bir ülke değil Türkiye olduğunu konuşmalarında dikkat çekerek belirtmiştir. Doğrusu ben kendi kendime hayıflandım. İnternetimin çok iyi olmaması beni birçok konuda sıkıntıya soktuğu da bir gerçektir.

Takip eden günlerde Rihaniye’ye davet ediliyoruz. Akşama program olacak ve konu aynı: Türkiye’deki Çerkesler ve Geçmişleri. Akşam bizi ağırlıyorlar. Ürdün’den gelmiş hemşerilerimiz de aynı programa davetliler. Başkan Zekeriya kısa bir konuşma yapıyor ve ayrılıyor. Ardından ben konuşmamı yapıyorum. Sonra bizlere gecenin anısına plaketler takdim ediliyor. Buradan Adige Xase derneğine ve wunekhoşım Koblı Murat Bey’e çok teşekkür ediyorum. Tüm gittiğim yerlerde takdim edebileceğim bir şeylerle bana ciddi yardımda bulunmuştu. Gazi Osman Paşa Adige Xase derneğimizin ve Türkiyeli hemşerilerimin adına bir şeyler takdim etme fırsatını bana sağladığı için minnettarım.

Değerli Hatıkhuay hemşerilerim olsun, wunekhoşlarımız Koblı’ler olsun, ve diğer Kfar Kama’lı hemşehrilerim olsun, ayrıca Türkiye’den İsrail’e yerleşen Hemşerilerimin ilgi ve alakalarını hiç unutmayacağım. Hepsine sonsuz müteşekkirim.

Hemşerimiz Yakup ve Mahmut bizlere adeta İsrail’i gezdirdiler. Kefar Tawor, Hz. İsa’nın doğduğu Nazareth şehri ve evi. Vaftiz edildiği ırmağı, Tabor Dağı’nı, Akdeniz’i tepeden seyreden İsrail’in kurucusu David Ben Guion (Baron)’un anıt mezarı ve adına yapılmış parkı, Golan Tepelerini görmek insanı mutlu ederken, orada, Golan’da kendi başına bırakılmış, sahipsiz ve ıssız 2500 kadar Adyge mezarlarını görmek de insana hüzün veriyor. Golan ilginç bir şekilde Uzun Yayla’yı hatırlatıyor insana. Düz oluşu, yüksekte oluşu, ıssızlığı ve rüzgarıyla.

Kudüs’e giderken yol boyundaki Ghosh (Ğış) yerleşim birimi de aynı. 30-40 bin civarındaki koca ilçe adeta adının dışında yok olmuş. Üzülmemek elde değil. Kim uğruna ve niçin, neden? Cevap bekleyen o kadar sorumuz var ki! Kudüs’e hemşerimiz Hayrettin Bey ve değerli eşleri bize eşlik ediyorlar. Kudüs elbette bambaşka bir yer. Kfar Kama’dan hemen her cumartesi günü özel araba ile gidiliyor. Mescid-i Aksa yalnız bırakılmıyor. Kudüs Müslümanların ilk kıblegâhı. Ancak Kudüs bilindiği gibi üç büyük semavi dinin de merkezi. Şehirde Musevi, Hıristiyan ve tabii ki Müslüman görmek mümkün. Elbette bu dinlerin mabetlerini de… Şehrin kontrol noktalarına ise İsrail askerleri ya da polisleri hakim. Bizim Kudüs’e gitmemiz problem olabileceği düşünülerek özellikle Cuma gününe denk getirilmedi. Bu nedenle Mescid-i Aksa’da her nekadar öğle namazı kılma fırsatı bulmuş olsak da Cuma namazını kılma imkânımız olmadı. (Resim 5)

Değerli okuyucularım. Şehir hayatı ve özellikle de öğretim hayatıyla ilgili bölümlere çok fazla girmedim. Zira sayın belediye başkanımız Zekeriya Bey’in kendi anlattıklarından sunmaya çalışacağım. Tabidir ki bir sonraki yazımızda inşallah…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz