Yuri Saveliev Raporu
Beslan faciasında hayatta kalanların beyanlarına en önemli doğrulama, katliamı soruşturmak için kurulan parlamento komisyonunun üyesi olan ve yanma fiziği konusunda en güvenilir uzmanlardan biri olarak kabul edilen Yuri Saveliev’in raporunda yapıldı. Saveliev’e göre, ilk patlamanın nedeni okulun yanındaki bir binanın beşinci katından gece 1.03 sıralarında lav silahıyla açılan ateşti. 22 saniye sonra gerçekleşen patlama ise aynı sokaktaki bir başka beş katlı binadan atılan, 6.1 kg dinamite eşdeğer parça tesirli bomba nedeniyle gerçekleşmişti. Saveliev’e göre, patlamalar müthiş bir yangın felaketine yol açmış ve spor salonunun tavanının çökmesi de rehinelerin çoğunun ölmesine neden olmuştu. Diğer 106-110 rehine ise teröristler tarafından yanmakta olan spor salonundan kafeteryaya geçirildikten sonra güvenlik güçlerinin roketatar, lav silahı ve tank kullanarak açtıkları yoğun ateş sonucunda ölmüştü.
Komisyondaki tek uzman Saveliev’di. Raporunun sonuçlarını açıkladığında, komisyon başkanı Alexander Torshin tarafından “kasıtlı tahrifat” ile suçlandı. (forbes.com)
Beslan saldırısının 11. yıldönümü nedeneniyle Kuzey Osetya’da çeşitli etkinlikler düzenlendi. 1-3 Eylül arasında gerçekleşen etkinliklerde, 1 Eylül 2004 tarihinde başlayan ve 186’sı çocuk olmak üzere toplam 336 kişinin ölümüyle sonuçlanan Beslan Katliamı anıldı.
“Beslan Anneleri” örgütünün başkanı Susanna Dudiyeva, katliamın ardından geçen onbir yılı “sorumsuzluğun zaferi” olarak adlandırıyor. Dudiyeva ile Beslan Katliamı’nı konuştuk.
-3 Eylül 2004’te oğlunuz Zaur’u yitirdiniz. Kızınız Zalina ise şans eseri kurtuldu. Ardından geçen tüm yıllar boyunca Beslan’da yaşananları anlayabilmek adına gerçekleri bulma konusunda mücadele verdiniz. Onbir yılın ardından geldiğiniz nokta nedir?
-Evet, onbir yıl geçti, bu trajediden etkilenen bizler şu sonuçla karşı karşıyayız: “Hiç kimse ölenlerin sorumluğunu üstlenmek istemiyor.” Acımız onbir yıldır sürüyor ve yetkililerin ilgisizliği hepimize suçluluk duygusu yüklüyor.
-2 Eylül 2005’te Putin’e gittiniz ve adalet istediniz. Sonrasında ise Strazburg İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir dava açtınız. Putin’le görüşmenizden bir sonuç çıkmadığı ve adalet sağlanmadığı için mi bunu yaptınız?
-Evet, Putin’le toplantı yapan sekiz kişilik heyetin içindeydim. Toplantı bize bir umut vermişti ama hiçbir sonuç çıkmadı. Beslan’da yaşananlara dair delil ve dosyalarla birlikte rehine ifadelerini de vermiştik kendisine.
-Neden siz verdiniz ki? Zaten bilgisi yok muydu?
-Onda Federal Savcılık Ofisi’nin verdiği bilgilere dayalı bir dosya vardı ve toplantı sırasında anlaşıldı ki o dosyada birçok konuda yanlış bilgiler yer alıyordu. Cumhurbaşkanına yalanlarla dolu bilgileri vermeye cüret edenin cezalandırılmasını istedik. Ama kendisine yanlış bilgi vereni hala cezalandırmadı ne yazık ki.
Toplantıda şunu çok net hissettik. Gözlerindeki bakıştan, Rusya’da gerçekleşen herşeyden onu sorumlu tuttuğumuza ve özellikle de Beslan’da yaşanlardan suçlu bulduğumuza inandığını görebiliyorduk.
-Bunu söyledi mi?
-Beslan olayı konusunda sorumluluk ve suçluluk hissettiğini söyledi. 2011 yılında da Medvedev ile görüştük.
-Ama yine de şu ana dek hiçbir gelişme yaşanmadı. Beslan saldırısı, rehine sayısının bile gizli tutulduğu bir olay olarak Rusya tarihine yazıldı. Bu olayla ilgili birçok araştırma ve soruşturma yapıldı. Hükümet iki komite kurdu. Alexander Torshin başkanlığındaki komitede Yuri Saveliev bir dosya hazırladı. Bu dosyada yazılanlar tanıkların ve tek tutuklu sanık Kulayev’in ifadeleriyle de uyuşuyordu ama Saveliev’in dosyası kabul edilmedi. Strazburg’tan nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
-Üzülerek söylemeliyim ki büyük ölçekli terörizm ve yolsuzluk suçları Rusya’da cezasını bulmuyor. Faili meçhul suçların araştırılıp çözülmemesi yeni suçları doğuruyor. Sonucunda da çok sayıda insan hayatını yitiriyor.
Beslan saldırısının tarafsızca araştırılması ve hataların düzeltilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bizi korumakla yükümlü olan emniyet teşkilatı çalışanları da yaptıklarından mesul tutulabilmelidir. Beslan’da olan da hatanın giderilmeyişinin bir göstergesidir. Rehineleri kurtarma operasyonunu yönetenlerin çoğu Genelkurmay ve FSB’de çalışılıyorlardı ama bir terör vakasına yollandılar. Bürokrasideki dayanışma yüzünden ceza almıyorlar ve biz normal vatandaşlar olarak bu bürokratik dayanışmaya karşı çıkmak dışında hiçbir şey yapamıyoruz.
Ama bizler diğer çocuklarımızın hayatı ve geleceği için tarafsız bir araştırma istemeye devam edeceğiz, sorumluların cezalandırılmasını talep ediyoruz Strazburg İnsan Hakları Mahkemesi’ne bu nedenle başvurduk.
-Mahkeme, teröristlerin yok edilmesi adına yaşam hakkının ihlal edilip rehinelerin öldürüldüğüne dair karar alsa bile Rusya devletinin Beslan’a bakış açısı değişir mi sizce?
-Mahkemede davanın tekrar görülmesi konusunda karar alınması çok önemli. Bizler bir ayrıcalık istemiyoruz. Bu konunun tarafsızca tekrar araştırılması güvenlik güçleri açısından da çok önemli, bunu devletin tüm vatandaşlarına ve ölen her çocuğa borçlular. Olay bir devlet okulunda gerçekleşti, olanların sorumluluğu da devlete ait.
-Hem Putin’le hem de Medvedev’le görüşme yaptığınızı söylediniz ama tüm bu onbir yıl boyunca hiçbiri Beslan anmalarına katılmadı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Geçen sene onuncu yıldı ve Moskova’dan hiçbir düzeyde resmi katılım olmadı. Belki Beslan’a gelmek istemiyorlar ama insanlar bekliyor. Putin’le görüşmemizde Beslan sakinlerine ve tüm Rusya halkına bir şeyler söylemesi gerektiğini konuşmuştuk. O da bazı birey ve yapıların sorumsuzluğunun bu trajediye yol açtığını söylemişti.
-Sadece bazı bireylerin sorumsuzluğu mu? Kendisi de sorumlu değil mi?
-Kimse sorumluluğu almak istemiyor. Beslan’a gelmemekle verdikleri mesaj şu: İnsanlardan özür dilemeye hazır değiller ya da istemiyorlar.
Bu yüzden de Beslan’a dair daha çok suç ve sorumluluk yükü alıyorlar.
-Onbir yıl önceki trajediye tanıklık eden Beslan sakinleri bugün ne durumda? Yıllar içinde neler değişti?
-Daha soğukkanlı hale geldiğimiz söylenebilir. Hayatta kalan rehine çocuklar büyüdü. Büyüdüler ve neler olduğunu daha net anlıyorlar. Yeni aileler kurdular ve çocukları olunca bizim çektiğimiz acıyı çok daha iyi anladılar.
Hükümetin, sorumluları belirlemek yerine sadece teröristleri suçladığını gördüler. Aynı zamanda, hayatları pahasına onları kurtaran özel kuvvet askerlerine duydukları saygı arttı. Rehine aileleri ve operasyonda ölen askerlerin aileleri geçtiğimiz günlerde bir araya geldi.
Beslan’da hayat devam etti ama soruşturma konusunda sorumlu davranmayan devletin ağırlığı var üzerimizde. Gençlik devlete olan inancını ve güvenini yitirdi, bu çok korkutucu… (ekhokavkaza.com)
Çeviri: Serap Canbek