Çerkes ve Abazaların Düzce’de iskânı ve kurulan yeni yerleşimler* (1. Bölüm)

0
1216

Düzce’nin, nüfus yapısı açısından neredeyse Türkiye’deki her milletten insanı barındıran bir özelliği vardır

Nejat Özsoy**

Giriş

Düzce; coğrafi konumu, bölgenin önemli geçiş noktalarından biri olması, iklim ve bitki örtüsünün çekiciliği gibi nedenlerle 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında bölgeye yapılan göçlerde tercih edilen yerleşim noktalarından biri olmuştur. Osmanlının o dönemlerde öngörmüş olduğu iskân politikalarının da bu tercihlerde etkin olduğu düşünülebilir. Düzce’nin, nüfus yapısı açısından neredeyse Türkiye’deki her milletten insanı barındıran bir özelliği vardır. Yapılan göçler neticesi bölge nüfusunun yarısından fazlasına yakını göçmenlerden oluşmuştur. Tarihçiler Düzce’yi Sefine-i Nuh’a benzetirler. Düzce’de yaşayan insanlar belgelerin ifadesiyle; kendi diniyle mütedeyyin lisanıyla mütekellim bir halktır. Yoğun göçmen akını öncesinde Düzce’de yerli Türkler (Manavlar), Kıptiler (Romanlar) ve Kürtler vardı. Gelen göçmenler Çerkes (Adığe), Abaza, Kırım Tatarı, Balkan Muhaciri, Gürcü, Mohdi Laz, Hemşinli, Arnavut, Boşnak, Pomak, Ordulu ve Doğu Karadenizliler oldu. Bunların yanı sıra az sayıda Rum ve Ermeni azınlıkta Düzce’ye yerleşti.
Düzce 18. yüzyılda ovada bulunan yerleşim birimlerinin merkezi konumunda olan küçük bir köy hüviyetindeydi. Nüfusu 1718’li yıllarda vergi alınan hanelerin belirtildiği avârız-hâne kayıtlarına göre kendine bağlı yerleşimlerle birlikte 600 dolayındayken1, 1831 tarihli nüfus sayımına göre 14 farklı divana ait 24 karyede Düzce kazasının nüfusu 5892 civarındaydı2. 1844-45 yıllarını kapsayan temettü sayımlarından çıkarılan, divanlara bağlı karyelerdeki nüfus 4430 civarındaydı3. 1869 yılı Kastamonu Vilayet salnamesinde Düzce nüfusu 2890 hanede 14450, 1880 yılı Salnamesinde ise 5082 hanede 25410’du4. Görüldüğü üzere Kafkasya’dan, Kırım’dan Doğu Karadeniz’den ve Rumeli’den gelen göçmenlerle Düzce kısa sürede büyüdü, köy sayısı ve nüfusu da buna paralel olarak arttı.

19. yüzyılda bölgemizden geçen seyyahların Düzce için yazdıkları notları incelediğimizde; İspanyol gezgini Şövalye Ange de Gardane Anadolu seyahatinde 12-13 Nisan 1808’de geçtiği Düzce’yi orman içinde 50 kadar evin olduğu bir yerleşim yeri olarak belirtir5. İngiliz Diplomat ve Oryantalist Sir William Gore Ouseley 27 Ağustos 1812 tarihinde uğradığı Düzce’yi şöyle tanımlar; “…Postanenin üst katından Düzce’nin büyük bir kısmını kabataslak izliyorum. Bu köyde sıra halinde dükkânları (duvarları ağaç, çatısı kiremit) olan büyükçe bir pazar ve minaresi ile kendisi ahşap olan bir cami ve arkasında bir çeşme var. Günlerden Perşembe Pazar çok kalabalık çoğu dükkân ekmek, et, peynir, tütün, çay, şeker, barut, kilit, tarak ve kâğıt ile dolu. Dükkânlarda tüfek fişeği ve çakmaktaşı bolluğu var. Çünkü rağbet görüyor. Hemen hemen her erkek silah taşıyor ve en ufak bir olayda ya da sıklıkla eğlencede kullanıma hazır…”6 24 Mayıs 1830 tarihinde Düzce’ye gelen Amerikalı Protestan Misyoner çift Eli Smith ve Harison Dwight’in Ermenilere yönelik yaptıkları araştırmaların seyahat notlarında Düzce olarak belirttikleri ve tarihi yapılarına vurgu yaptıkları yer muhtemelen Üskübü olup, buranın yaklaşık 200 evi olan bir Türk köyü olduğunu yazarlar7. Fransız Bilimler Akademisi ve Paris Arkeoloji Enstitüsü üyesi olan Charles Texier Bayındırlık İşleri Müfettişi olarak 1833–37 yılları arasında Osmanlı topraklarındaki Fransız yatırımlarını teftiş ettiği sırada, Anadolu’nun büyük bir bölümünü gezdi. Kitabında Düzce’den de bahseder; “Sakarya nehrini geçtikten sonra, bir postanesi bulunan Çandak (Hendek) adındaki köye gelinir. Ötede beride rastlanan bazı eski eserlerin izlerinden, sürekli olarak Romalıların doğuya giden ana yolu üzerinde bulunulduğu anlaşılır. Sonra oldukça açık ve iyi ekilmiş bir ovadan geçilerek, adı Dusae Pros Olympum adını hatırlatan ve tarihi, çoğu mesafe haritaları üzerinde iyi bilinen bir küçük kasaba olan Düzce (Dustche)’ye ulaşılır. Otter, gezisi sırasında eski şehir ile bu küçük köyü belirleyen ve ondan beri bu görüşü muhalefete uğramayan ilk yazardır. Bazı eski eserlerin izleri bu köyün gerçekte eski bir durak yerinde kurulmuş olduğunu gösterir.”8 İngiliz doktor, coğrafyacı ve jeolog William Ainsworth 1838 yılında İstanbul’dan başlayıp, Karadeniz’i kat ederek Ankara’ya ulaştığı gezisinde 25 ile 28 Eylül tarihleri arasında Düzce, Üskübü ve Akçakoca’da bulunur. Ainsworth Düzce için neredeyse 20 den fazla evi olan bir kasaba tanımını yapar9. Osmanlı hizmetinde çalışmış ve arkeolojiden tarihe pek çok kitap yazmış olan Alman doğubilimci Andreas David Mordtmann’ın 1850 ila 1859 yılları arasındaki Anadolu seyahatlerinde 20 Ekim 1856 yılında uğradığı Düzce’yi orman içinde 60 kadar binası ve yıkık bir camisi olan oldukça fakir bir kasaba olarak belirtir10. 1861 yılının Temmuz ayında Düzce’ye gelen Fransız arkeolog Georges Perrot Düzce ovası için; “…dünyanın en verimlisi olması muhtemel…”11 değerlendirmesini yapar. Alman harita subayı Walther Von Diest 1886 yılının Kasım ayında geldiği Düzce için; “Düzce’nin şimdiki kaymakamlığında eski zamanda, bana göre kayda değer yerleşim yoktu. 1819’da Ker Porter burada mermer bezekler, mezar ve kuyu dirsekleri bulmuş ama bunların Beyköy’den buraya getirildiklerini düşünüyorum. Yoğun araştırmama karşın başka antik taş bulamadım. Düzce tamamen düzlükte, 3 km çevresinde en ufak bir yükselti bulunmuyor. Tarihi kaynaklarda ve Peutinger Levhasında belirtilen ‘Dusae pros Olympum’ adında antik bir şehir burada kurulmamıştır. Dusae ve Düzce’nin ses benzerliği, küçükasya da hiçbir zaman arkeolojik şekilde bağdaştırılmamalı. Düz Türkçede ‘düz’ demektir, Düzce ‘küçük düzlük’ veya ‘düzlükte küçük bir yer’ anlamına gelir.”12 ifadesini kullanır. Gezginler Düzce’yi anlatırken coğrafyası konusunda benzer, hane ve büyüklüğü konusunda farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Tüm bu değerlendirmeler farklılık gösterse de bize o yıllara ilişkin yeterli fikir vermektedir. 1844 yılında merkez nüfusu tahminlerimize göre 200-250 civarında olan Düzce’nin merkez nüfusu, 1890’lı yıllarda 1568’e, 1896’da 1664’e, 1913’de 3430’a, 1927’de 5937’ye, 1935 yılında yapılan nüfus sayımında da 6476’ya ulaştı.13

(Devam edecek)

*Bu makale, “Düzce: Sefine-i Nuh’un Çerkes ve Abazaları” adlı çalışma kapsamında hazırlanmıştır. **Makine Müh., Araştırmacı, e-mail: gutej@yahoo.com

1Zeynel Özlü, “Tanzimat Döneminde Bir Batı Karadeniz Kenti: Düzce (Sosyo-Ekonomik Analiz)”,http://www.bap.duzce.edu.tr/bapprojesonuc/Tanzimat_Doneminde_Bir_Bati_Karadeniz_Kenti_Duzce_BAP.pdf, s. 18. Erişim:11.11.2011
2Mustafa Keskin, “1831 Tarihli Nüfus Sayımına Göre Düzce”, Düzce Belediyesi Kültür Yayınları, Kasım 2014, s. 11. Nüfus toplamında Üskübü ve Gümüşâbâd’a ait divanlara bağlı karyeler hariçtir.
3Zeynel Özlü, “Tanzimat Döneminde Bir Batı Karadeniz Kenti: Düzce (Sosyo-Ekonomik Analiz)”…, s. 19. Erişim:11.11.2011 – Temettüat sayımlarına bakıldığında, vergi mükellefi olan hane reislerinin gelirlerinin tespiti için yapıldığını görmekteyiz. Bu defterlerde genellikle hane reisleri belirtilmiştir. Bu sayımlarda Üskübü ve Gümüşâbâd’a ait veriler yoktur.
4Güray Önal, “Osmanlı Devri Kastamonu Vilayet Salnamelerinde Bolu Sancağı 1. Cilt”, 2011, s.38, 318. – 1869 Salnamesinde verilen 2890 hanede 6673 rakamı sadece vergi ödeyen ve ergenlik çağının üzerindeki yetişkin erkekleri ifade ettiği düşünülmektedir. Salnamede verilen hane sayısını 5 ile çarparak (bir hanede ortalama beş kişi yaşadığı varsayılarak) toplam nüfusu tahmininde bulunabiliriz. Buna göre Düzce Kazasının nüfusu 1869’da tahminen 14450’dir. 1874 Salnamesinde verilen 4260 hane sayısını 5 ile çarptığımızda 1874’deki nüfusu tahminen 21300 olarak buluruz.
5Ange De Gardane, “Journal d’un voyage dans la Turquie d’Asie et la Perse, fait en 1807 et 1808”, Paris 1809, s. 118.
6William Ouseley, Travels in various countries of the East: more particularly Persia, Volume 3, London 1823, s. 508, 509.
7Eli Smith- Harrison Gray Otis Dwight, “Missionary Reserches in Armenia: İncluding a Journey Through Asia Minor”, London 1834, s. 28.- Not: O yıllarda Düzce ovanın merkezinde yer alan bir yerleşim yeri olsa da hane ve nüfus açısından Üskübü daha kalabalıktı.
8Ali Suat, “Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi”, 1. Cilt Onuncu Bölüm 2. kitap, Ankara 2002, s. 139.- Metinde ismi geçen İsveç asıllı Fransız gezgin Otter Mayıs 1743’te Basra’dan başlayan yolculuğunda 15 Eylül de Düzce’den geçmiştir.
9William Ainsworth, “Travels and researches in Asia Minor, Mesopotamia, Chaldea, and Armenia”, 1. cilt, London 1842, s. 30.
10A.D. Mordtmann, “Anatolien, Skizzen Und Reisebriefe Aus Kleinasien (1850-1859)”, Eingeleitet und Mit Anmerkungen Versehen Von Franz Babinger (Franz Babinger’in takdimi ve tanıtımlı Gözetimiyle), Hannover 1925.s.271-272.
11İbrahim Bozbıyık, “1856- 1878 Arası Dönemde Kafkasya Bölgesinden Düzce Havalisine Yapılan Göçler”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı Doktora Tezi, Kayseri, Aralık 2014, s. 104.
12İbrahim Bozbıyık, a.g.e, s. 104, 105.
13Nüfus bilgilerinin derlendiği kaynaklar: Vital Cuinet’in 1890 yıllarında 19. yüzyıl Osmanlı Sancaklarının ve sancaklara bağlı kazaların yönetim, nüfus, idari, etnik, dini, coğrafi ve sosyo-ekonomik yapısı ile üretim gelirleri üzerine yaptığı çalışma -1896 yılı Kastamonu Vilayet Salnamesinde Düzce Merkez nüfusu bilgileri- 1913 yılı Kasım ayında Düzce’yi ziyaret eden Ahmet Şerif Bey’in Anadolu’da Tanin dergisindeki makalesi ve 1967 yılı Bolu il Yıllığıdır.

 

DİPNOTLAR
1 Altınpınar, Gümüşpınar (Hacıatıf) köyünden 1985’li yıllarda ayrılarak ayrı bir köy oldu.
2 Düzce’nin yerli Kürtleri Ballıca arazisinde Paşakonağı köyüne bağlı olarak yaşarken Çerkeslerin gelişi ile Ballıca büyümüş ve idari olarak köy hüviyetine kavuşmuştur. 1921 – 1925 Yılı Bolu Salnamesinde idari olarak Kuşaçma köyü ile beraber gözükmektedir. 13 Mayıs 1941 tarihinde Kürtlerin yaşadığı Paşakonağı’na bağlı Ballıca Mahallesi Çerkes Ballıca’ya bağlanmıştır.
3 Günümüzde bir Gürcü köyü olan Çiftlikköy’ün ilk yerleşimcileri Sarıkasımlar mevkisine yerleştirilen Çerkesler olup Gürcü muhacirler gelip bölge köy hüviyetine kavuşana kadar Çakırlara bağlı bir yerleşim yeri olarak Çakırlar Çiftlik adını almış ve 1948 yılında Çiftlik adıyla köy olmuştur.
4 Düzce’de kurulan ilk Çerkes köylerindendir. Adığe yerleşiminden önce bölge Develikırı olarak adlandırılmaktadır. Mustafa Bey takımı tarafından kurulmuştur.
5 Akçakoca’daki tek Çerkes yerleşimidir. Aynı bölgedeki Kızılca Kilise diye adlandırılan Nazımbey köyünde de geçmişte Çerkes yerleşimi olmuştur. Şimdi bölgede Çerkes kalmamıştır.
6 Düzce’de kurulan ilk Çerkes köylerindendir. İstilli adına ilk olarak 1530 yılına ait olan Anadolu Vilayetleri Muhasebe Defterinde köy olarak rastlamaktayız. Defterde İstilli karyesinde Keşiş Yeri denen bir yer de mevcuttur. Bu durum bize İstilli’nin eski bir Rum yerleşim birimi olduğu bilgisini de vermektedir.
7 Kızılcık köyü (Şuruh Efendi) Bataklı olarak adlandırılan bölgede yer alır ve 1910’lu yıllarda Hocaoğlu köyünün mahallesi iken ayrılarak köy olur. Bilemediğimiz bir tarihte Bataklıçiftlik’in Mahallesi yapılan Kızılcık, 19 Nisan 1956 tarihinde Bataklıçiftlik den ayrılarak tekrar köy olur.

(*) Düzce’de Çerkeslerin oluşturduğu ve kayıtlara geçmeden dağılan bazı yerleşim birimlerinin olduğuda bilinmektedir. Bunlardan en bilineni bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumunun arkasında Karaca deresi kıyısında yerleşimi olan Şaveş’u hable idi. Bataklıçiftlik, Hocaoğlu ve Kızılcık köylerinin arasındaki bölgede de hastalıktan kırılarak dağılan bir yerleşimden bahsedilir. Çerkesler Düzce ovasında yerel makamların iradesi ile daha önce kurulmuş olan bazı köylere de yerleşmişlerdir. Bugün Cumayeri’nin Mahallesi olan ve Dokuzdeğirmen yolu üzerinde bulunan Yeniyaka (Muhacir Yaka) Mahallesinde geçmişte Çerkes yerleşiminin olduğunu yaşlılar söyler ve arşiv belgeleride bunu doğrular. Arşiv belgelerinde Yeniyaka Mahallesi Seydibucak olarak geçer. Yine yerli Manav köyü olan Bakraz (Günbaşı) köyü arazisine de yerleştiklerini elimizde bulunan Mayıs 1869 tarihli tapu senedi doğrulamaktadır. Arşiv belgelerinde Düzce’de Beylik Değirmeni adında bir Çerkes yerleşimi geçmekte olup, yer tespiti tarafımızdan yapılamamıştır. Şehir merkezindeki Cedidiye Mahallesi de Çerkeslerin yoğun olarak yerleştiği mahallelerden birisidir. Şerefiye Mahallesine de yerleşimler olmuştur. Düzce ovasındaki iskânda, adlarını 1896 Kastamonu Vilayeti Salnamesi, 1921- 1925 yılı Bolu Vilayet Salnamesi ve 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitaptan doğruladığımız 60 civarında Çerkes köyü kurulmuştur. Bu köylerden 16’sı bugün mahalle statüsündedir. Köylerin diğer adları; 1896 Kastamonu Vilayet Salnamesi, 1921 – 1925 Bolu Salnamesi, 1928 basımı Son Teşkilat-ı Mülkiyede Köylerimizin Adları adlı kitap, 1962 yılında İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan Bolu İli bülteni, 1967 Bolu Vilayet Yıllığı, 1965 Yılı Köy Envanter Etütleri ile köy sakinleri tarafından kullanılan adlar ve bu konuları araştıran kişilerin notlarından ve anlattıklarından faydalanılarak hazırlanmıştır. Görüşülen kişiler; Mrh. Kazım Taymaz, Mrh. Becaşe Burhan Yılmaz, Hıdzetl’ Ahmet Hazer Hızal, Brant Şefik Ceylan, Hapiy Tarık Acaroğlu, Hapiy Cevdet Yıldız, Brant Recai Arslan, Hatko Kenan Arslan, Zeynel Özlü, Şaguc Kenan Macit, Mrh. Thavkho Ahmet Bilgin, Jane Hakan Jan, Abdülkadir Kalay.

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz