Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Görülmeyen Medya

23 Şubat Cuma akşamı saat 19.00’da Jıneps ekibi olarak, “ÇOĞUL İSTANBUL MEDYASI” sergisinin açılışına katılmak üzere, Tophane’de bulunan DEPO sergi salonundaydık. İstanbul Bilgi Üniversitesi bünyesinde düzenlenen, tarih bölümünden Bülent Bilmez’in koordinatörlüğünü yaptığı proje kapsamında bir araya getirilen gazete ve dergiler, DEPO İstanbul’da, 24 Şubat ile18 Mart tarihleri arasında sergilenecek.

Sergi, İstanbul’da yayınlanan, farklı kültür ve inançların sesi olamaya çalışan, maddi ve manevi zorluklara direnerek yaşamaya ve tutunmaya çalışan gazete ve dergileri bir arada görme olanağı sunuyor. Aralarından seçilmiş olan on adedinin yayına nasıl başladıklarını, gazeteyi nasıl hazırladıklarını, dağıtımlarının ne şekilde olduğunu TV ekranlarından, kulaklık takarak, birinci elden görüp duyabiliyorsunuz. Sergide ayrıca yayın hayatı sonlanmış veya devam eden altmışı aşkın gazete ve derginin örneklerini görebiliyorsunuz.

Daha önce mutfağımıza gelerek Jıneps Yayın Kurulu üyeleriyle söyleşi yapan Prof. Dr. Bülent Bilmez, gazetemize “Odak Gazete”ler arasında yer vermiş. Emekleri için teşekkürler.

Sergi sizi girişte bir grafikle karşılıyor. 1831’den 1945’e kadar, Osmanlıda ve Türkiye’de çıkmaya başlayan farklı kültürlerin yayınları, yıllara göre grafik üzerinde gösterilmiş.

Sonra sizi bir pano karşılıyor, şöyle yazmışlar:

“Çoğulcu anlayışın tüm dünyada büyük tehdit altında olduğu ve artık çoğunlukçuluğun rağbet gördüğü günümüzde, kültürel grupların farklı dillerde ve alfabelerde süreli yayınlarının yarattığı bu renk cümbüşü solmaya yüz tutsa ve son yıllarda çoğulculuk artık kriminalize edilmeye başlansa da bizzat yaşamın içindeki renklilik, çeşitlilik ve zenginlik, yani çoğulluk özellikle İstanbul gibi metropollerde tüm kaçınılmazlığı, edilmezliği ve güzelliği ile devam etmektedir.”

Üzerinde ise şu bilgileri vermişler; ”2016-2018, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal döneminde 78 gazeteci tutuklandı, 216 gazeteci gözaltına alındı, 2.308 gazeteci işsiz kaldı, 715 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi, 31 TV kanalı kapatıldı. 5 haber ajansı, 62 gazete,19 dergi, 34 radyo, 29 yayınevi olmak üzere 180 medya kuruluşu kapatıldı.”

Bu sergi bizi düşündürdü. Farklı kültür yayınları nelerdir diye şöyle bir kısaca araştırdık, bunları aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye topraklarında ilk yayın hayatına başlayan farklı kültür gazetesi 1831 yılında İzmir’de çıkmaya başlayan Filos ton Neon isimi Rum gazetesi. En uzun soluklu olanı ise Amalthia gazetesi. İlk kadın dergisini çıkaranlar da yine Rum cemaati. 1845 yılında kadın dergisi Kypseli’yi çıkarmışlar. Zmirni, Nea Zmirni, I Proodos, O Ergatis yine Rumların çıkardığı gazeteler. 1908 yılında ise Rumlar tarafından çıkartılan 109 gazete ve dergi vardı. Bugün ise 1924 yılında yayın hayatına başlayan ve tüm zorluklara rağmen devam eden Apoyevmatini ve 1977 yılında yayın

hayatına başlayan İho kalmış.

1932 yılında yayın hayatına başlayan Ermeniler ise 1923 yılına kadar 131 adedi İstanbul merkezli olmak üzere 598 gazete, dergi çıkarmışlardı. İlk Ermenice gazete, Takvim-i Vekayi gazetesinin Ermenice baskısı olan Lirakir gazetesi idi. Ermeni kadın dergisi Gıder ise 1862 yılında yayın hayatına başlamıştı. Bugün için ise bir kısmı kilise vb kurumlara ait olmak üzere yalnızca 9 adet Ermeni halkına ait yayın var. Bunların en eskisi 1908 yılında yayın hayatına başlayan Jamanak gazetesidir. Diğerleri patrikliğe ait bülten Lraper, Şoğagat Dergisi, Surp Pırgıç Hastahanesi dergisi, Ibıd çocuk dergisi, Poros dergisi, Lyus Aktüel-Magazin gazetesi, Nor Marmara ve Agos gazetesidir.

Yahudi halkı ise, 1845 yılında İzmir’de çıkardıkları, Sha’arey Mizrah-Las Puertos der Oriene ile yayın hayatına başlarlar. 1853 yılında İstanbul’da Or İsrael’i çıkarırlar. Osmanlı döneminde Yahudi halkına seslenen 102 adet gazete ve dergi mevcutmuş. El Tempo (1872), La Boz de Oriente (1931), La Boz de Türkiye (1939), Şalom (1947), Türkiye’nin Sesi (1949), Ladino (1983), Göztepe Kültür Dergisi (1989), Tıryoki (1994), Dostluk Yurdu Derneği Dergisi (2005), El Amaneser (2005) Şalom Dergisi (2010) cemaatin yakın zamanda çıkardığı gazete ve dergilerdir. Şalom gazetesi ve Şalon dergisi ile El Amaneser halen yayın hayatına devam ediyorlar.

Kürt halkı ise yayın hayatına 1898 ile 1902 tarihleri arasında yayınlanan Kürdistan ile başlarlar. Onu, 1908 yılında Kürt Teavün ve Terakki gazetesi izler. Diğerleri; Amid-i Sevda (1913), Yekbun (1913), Roji Kurd (1913), Jin (1918), Jin(1919), Kürdistan (1919), Dicle Kaynağı (1949), Şark Mecmuası (1950), Dicle-Fırat (1962), Deng (1963) Roje Newe (1966), Özgürlük Yolu (1975, Xebat (1976), Rızgari (1976), Roja Welat (1988), Kawa (1978), Alo Rızgari (1979), Serxwebun (1980), Özgür Gündem (1992), Halkın Gerçeği, Yeni Ülke, Nubihar vb pek çok gazete ve dergi takip etti. Nubihar, en uzun soluklu olma ayrıcalığını elinde tutuyor. Pek çok gazete ve dergi ile yayın hayatına devam eden Kürtlerin İstanbul’da basılan Kürtçe bir yayın organları yok.

Yayın hayatına geç katılan halklardan biri de Romanlardır. 2008 yılında Hoşgör isimli yayınla başlayan Romanlar bugün için İzmir Romanlar derneğince basılan Romanca (2013) dergisi ile yayın hayatına devam ediyorlar.

Süryaniler Türkiye’de, 1912 yılında Şark Yıldızı ve 1913 yılında Hikmet dergisi ile yayın hayatına katıldılar. Uzun bir aradan sonra 2002 yılında İdem dergisini, 2005 yılında da Kırkoma’yı çıkardılar. Bugün ise yayın hayatına yalnızca Sabro dergisi ile devam ediyorlar.

Hemşin halkı ise Hamgeti Gor ve Gor dergilerini çıkardılar.

Arap alevileri ise Ehlen dergisini çıkartıyorlar.

Aleviler, 1909 yılında Muhibban ile yayın hayatına başlarlar. Karahöyük (1964), Ehlibeyt Yolu (1966), Cem Dergisi (1966), Gerçekler gazetesi (1973), Kavga dergisi (1991), Kervan (1992), Gönüllerin Sesi (1998), Karacaahmet Sultan dergisi, Nefes (1993), Yurtta Birlik (1993) Bir Geçit (1994), Kızıldeli, Kırkbudak, Pirsultan Aptal, Şahkulu, Seçeşme gazete ve dergileri ile yayın hayatına devam ettiler. Alevi cemaatinin İstanbul’da yayınlanan herhangi bir yayını yok.

Dersimliler ise Ceride-i Dersim (1957), Avrupada yayınlanan Berhem (1988), Ayre/Diya, Ware, Tijo Jadiri (Zazaca), Serbestiye gazete ve dergilerini çıkardılar. Dersim (1995), Dersimin Gündemi, Munzur, Munzur dergisi ile yayın hayatına devam ediyorlar.

Türkiye Gürcüleri ise ancak 1977 yılında Çvenaburi ile yayın hayatına merhaba dediler. Yine 1977 yılında yayınlanan Mamuli ve 2007 yılında yayınlanan Pirosmani ile devam ettiler ise de bugün itibari ile bir yayın organları bulunmamaktadır.

Boşnaklar, Boşnak Dünyası adlı gazete ile yayın hayatına devam ediyorlar.

Miras adlı dergi ise tüm Hıristiyanların ortak yayın organı olarak yayın hayatını sürdürüyor.

Lazlar ise 1993 yılında Ogni dergisi ile yayın hayatına başlarlar. Mijora (1999), Skani Nena (2010), Tonura (2012) Agani Murutsxi (2013), Kiana (2016) adlı dergilerle sürdürmeye çalıştılar. Haziran 2017’den itibaren Ogni dergisi tekrar hayın hayatına başladı.

Elbette ki buraya yayınlanmış olan tüm gazete, dergi ve bültenlerin hepsini sığdırabilmemize imkan yok. Kısaca, farklı kültürlerin yayın akışı hakkında ön bilgi verebilmekti amacımız.

Geçmişte ve günümüzde, devletlerin farklı kültürlere bakışı hep “Öteki”, ”Azınlık” olmuştur. Farklı kültürlerin, kendini ifade edebilecekleri en yalın alan medyadır. Kısıtlı, maddi ve manevi destekten yoksun bu yayınlar, devletler tarafından “Öcü”, ”Kötü”, “Bölücü”, “Ayrılıkçı” gösterilirken, zaman zaman da kapatılarak cezalandırılmışlardır. Yayınların yaşam hayatını takip ederek de asimilasyonun nasıl uygulana geldiğini görebilirsiniz. Halklar, bu tek merkezli yönlendirme ile, içindeki kendini koruma güdüsünü de devreye sokarak okumadan, yayınların içeriğine ön yargılı yaklaşarak, “O bölücü”, “O ayrılıkçı” diyerek alımını, satışını, aboneliği, dağıtımını engellemek, için didinir dururlar.

Kendimizi görebildiğimiz kadar onları da görüp saygı duymalıyız. Farklılıkları keşfetmeli, yaşatmalı, onlardan bir şeyler alırken, kendi kültürümüzden de onlara bir şeyler aktarabilmeliyiz. Bir arada yaşayabilmenin yolu birbirini tanımaktan geçer. Tanımazsak yabancıyızdır, tanımazsak ötekiyizdir, meçhulüzdür. Ne kadar çok tanırsak o kadar çok tanınırız. Bu da bir arada yaşamayı pekiştirir.

Biz Çerkesler de yayın hayatında onlar kadar çoğalırsak, ancak o zaman bir yerlere gelebileceğiz, görünür olacağız. Yoksa kendi kabuğumuz içinde devinip kendi kendimizi avutacağız.

Tüm diller, tüm renkler, tüm inançlar ve tüm farklılıklara bol yayınlar dileklerimizle…

KAYNAKÇA:

https://bianet.org/bianet/medya/194617-cogul-istanbul-medyasinin-her-hali-bu-sergide

https://bianet.org/bianet/medya/194518-anadilinde-dergiler-ve-gazeteler

https://bianet.org/bianet/medya/166233-turk-yahudi-basinin-173-yillik-tarihi

https://bianet.org/bianet/toplum/146045-kurt-basini-115-yasinda

https://bianet.org/bianet/azinliklar/136898-suryanilerin-umudu-sabro-cikti

https://bianet.org/bianet/siyaset/62858-80-yildir-her-gun-bayide

https://bianet.org/bianet/medya/77996-108-yilda-kurt-basini

https://bianet.org/bianet/medya/149856-agani-murutsxi-lazca-anlatir

https://bianet.org/bianet/medya/165769-agos-un-1000-sayisi-raflarda

https://bianet.org/bianet/medya/194518-anadilinde-dergiler-ve-gazeteler

https://bianet.org/bianet/azinliklar/119372-jamanak-ermeni-meselesinin-anlasilmasina-yardimci-oldu

https://bianet.org/bianet/toplum/40136-1912de-sark-yildizi-gazetesi

https://bianet.org/bianet/azinliklar/132772-herkesi-birbirine-gosterecek

https://www.academia.edu/5520360/Türkiyede_Azınlık_Basını

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Janxot bir aşkla nasıl yandı!

Janxot sarhoştu; aşk sarhoşu… Uzak akraba halası olan, Fatimat’ın oğlunun düğününe gittiğinden beri başı bulutlarda, yıldızlarda, kendisi, belki biraz ferahlarım diye, nerede olursa olsun soğuk...

Sessiz deniz

-Batı kafkasya kıyılarında can verenlere-   Ts’emez kıyısı, boylu boyunca, Açmış bağrını, bakıyordu, Duygulardan yoksun, O koyu mavi engin sulara, Atlantis çöktüğünden beri, Hemen yanı başında derin kuytulara. Kim bilebilir, belki sarsılmıştır, Ya...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık 3. Bölüm

B. 1940 Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu 1- Kamlık hayatı: Samsun, Tokat, Amasya illeri Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu; Samsun İlk öğretim Müfettişi Halil Seven’in eğitim şefi...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img