Heykeller ve Yermolov Anıtı

0
867

Sovyet sonrasında Rusya Federasyonu (RF), yeni bir kimlik arayışı başlatmıştı. Kendi kimlik arayışlarını başkalarının etnik kimliklerinin üzerinde baskı kurarak yürütüyordu. Özellikle Çeçenya’da iki Rus-Çeçen savaşının ardından Kafkasya’da daha geniş politik baskılar, etnik kimlik üzerinden-ulusal baskıları- arttırmıştı. RF kendi kimlik arayışını, 19. yüzyılda Rus-Kafkas savaşlarının en acımazsız Rus generallerinden olan Yermolov politikalarıyla sürdürmek istiyordu. Rus milliyetçileri, 21. yüzyılda yeniden 19. yüzyıl katliamcısı Yermolov’u, onun yaptığı katliamları, eylemlikleri, Kafkas kimliklerinin hafızasına getirip, o baskıcı politikaları bilince çıkarıyordu. RF Stavropol Kray’da yani Kuzey Kafkasya’da Yermolov’un anıtını (heykelini) dikti. Peki, iki yüz yıl sonra Rusların Yermolov hayranlığının temelinde ne yatıyordu?

Yermolov, 19. yüzyılda Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki en kanlı, en acımazsız aktörüydü. Çar I. Alexsander tarafından 1816’da Kafkasya ve Gürcistan valisi olarak atanmıştı. Görev yaptığı yıllarda acımazsız katliamlar yapmıştı. Çarlığın o yüzyıllardaki amacı, Kafkas sıradağlarını tutmak, Osmanlının, İngilizlerin Kafkasya’ya yayılmasını engellemek, Karadeniz’i elde tutmaktı. Çarlık bu doğrultuda Kafkasya’da kanlı savaşlarda katliamlar yaptı. Yermolov adındaki Rus General, Kafkasya’ya ‘boyun eğdirmek’ için çok geniş askeri planlar uyguladı. Böylesine baskıcı, katliamcı bir Generalin iki yüz yıl sonra Kafkasya’ya anıtının (heykelinin) yapılmasının amacı; Kafkasya’da yeniden halkın hafızasında derin izler bırakmış olmasını canlandırmak, Kafkasya’daki etnik unsurlara gözdağı vermekti. RF’nin amacı; Rus milliyetçileriyle böyle bir heykelin açılmasını törenlerle kutlaması, “ulusal kimlik” birliğini, bir arda en şovenist duygularla güçlendirmek, Rus kimliğini ayakta tutmaktı.
Heykellerdeki, anıtlardaki asıl amaç neydi, neye hizmet etmektedir?

Heykellerin bulunduğu meydanlar, ilk defa Rusya’da 1825’lerden beri Dekabrist hareketin öncüleri tarafında daha fazla demokrasi isteyenlerin yani muhaliflerin toplandığı, protestoların başladığı alanlar olmuştu. Muhaliflerin temel alanları kentlerdeki bu heykellerin önüydü. Halk protestolarının olduğu alanlar, heykellerin çevresi, önü olmuştu. Ülkede artan siyasi baskılar oralarda protesto ediliyordu. “Abideler, anıtlar, heykeller, müzeler ve yer isimleri geleneksel olarak ulusal kimliğin tanınmasında merkezi bir rol oynamıştır. Sembolik kamusal alanlar üzerindeki kontrolü, siyasetin üzerinde etkilidir.”(*)

Heykeller, bazen ve çoğu zaman etnik milliyetçiliği korumak, toplumsal hafızayı birbirine bağlamak adına şovenist duygular olarak değerlendirilmiştir. Buralar, milliyetçilerin bazen de farklı muhaliflerin toplanma alanları olmuş, etnik kimlikleri şovenist bağlarla birleştirmiştir.

Eski ve yeni dönemler arasındaki hafıza türlerinden diğer hafızaya, toplumsal değişiklik dönemlerinde milliyetçiliği ifade ettiği için toplanma alanlarında bu heykeller, anıtlar birer simge olmuştur. Geçmişin hatırlanması, onun yeni dönemde genel bir ulusal kimliğin ortaya çıkartılması amaçlı olan bu heykeller, anıtlar, meydanlar olmuştur. Bu meydanlardaki heykellerin önünde muhalifler, yeni döneme dair siyasi duruşlarını buralarda dile getirmişler.

Heykeller, siyasi geçmişi anma amaçlı mücadele alanları olmuştur. Bu amaçla heykellerin tarihi incelendiğinde geçmiş etnik kimliklerle, yeni muhalif kimliklerin çatışma ve toplanma alanları olmuştur. Bazen siyasal sistem, rejim yapmak istediklerini heykeller dikerek dile getirmiştir. RF yeni bir ulus kimliği oluştururken, yeni milliyetçiliği yüksek sesle dillendirmiş, yeni Rus etnik kimliğinin kritik anlarını birleştirerek heykellere ihtiyaç duymuştur.

RF, Kafkasya için 1816’da; “Hiçbir değerli subayın benim sorumluluğum altında ölümü intikamsız kalmayacaktır… İsyancı köyler yakılıp yıkılacak, bahçeler üzüm bağları kökünden sökülecek ve hainler şu anki ilkel koşullarına geri gelmeden önce pek çok yıl geçecek. Aşırı fakirlik onların cezası olacak” diyen Yermelov’un heykelini Kafkasya’ya bu sebeple dikmiştir.

Bir oyun yazarı olan Alexander Griboedoev, Yermolov’un katliamları için; “Aydınlanmanın davul sesi” tanımlamasını yapmıştı. Puşkin de Yermolov’a hayranlık duymuş, “Kafkas esiri” adlı kitabında; “Teslim ol ve karlı başını eğ!

Ey Kafkasya, Yermolov yürüyor…” demişti.

Yermolov, Kafkasya’da kadın-erkek, yaşlı-çocuk tüm insanların katledilmesini subaylarına emretmişti. Köylerin sistematik olarak yakılması, toplu sürgünler, Kafkasyalıların boşaltılıp topraklara Kazakların yerleştirilmesi olayını “Kuzey Kafkasya’nın medenileştirilmesi” olarak görmüştü. RF, iki yüz yıl sonra Yermolov’un heykelini Kafkasya’ya dikmek, törenler yapmakla onun katliamcı rolünü üstlenmişti. RF bu durumla, devlet destekli terörü, soykırımı belleklerde canlı tutmuştur. RF Yermolov anıtıyla, Kuzey Kafkasya’da Çarlık politikasının karakteristik özelliği olan zulmü Kafkasyalıların hafızasında diri tutmak, onun gibi bir 19. yüzyıl katliamcısının “isminin dehşetini” unutturmamak amacındadır. Yermolov, Kafkasya’da yaptığı katliamlar sırasında: “İsmimin dehşetini, sınırlarımızı zincirler ve kalelerden daha iyi korunmasını, sözümün yerliler için ölümden daha amansız bir kanun olmasını arzu ediyorum”(*) demişti. O, 1820’lerde Kafkasya’da başlattığı kanlı savaşlarla, soykırım ve savaş suçu işlemiş, ardından onun başlattığı savaşlar 1864’e kadar sürdürülmüştü.

(*) Sovyet Sonrası Rusya’da Etnik İlişkiler, Andrey Foxall, Çev. Serkan Özdemir. s.125-140, Koyu Siyah Yay. 2015, Ankara.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz