Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Süreli Yayınlarımız 24-1

Marje

Marje dergisine, Sefer E. Berzeg’in 2004 yılında yayınladığı “Kafkasya Bibliyografyası” kitabındaki bilgilerle başlayalım:
Farklı zemin
Marje (1992-1993). Ankara’da Kafkasya’ya ve diasporaya yönelik yayınlanan “aylık düşün, kültür, sanat dergisi”. (48 sayfa). Sahibi: Sönmez Baykan. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Mustafa Aziz Özbek. Sanat Yönetmeni: Cihan İşbaşı.
Bazı yazarları: İzzet Aydemir, Dr. Batıray Özbek (Yedic), Cevdet Hapi, Mehmet Uzun, Açumıj Hilmi (Özen), Ömer Şahin (Çuşha), Necdet Hatam, Çetav İbrahim, Pçentleş Memduh Ceylan, Ayhan Önder (Tsey), Kutelya Erol Kılıç, Yismel Özdemir Özbay, Yusuf Büyükbaşaran, Ufuk Tavkul, Halbad Zeki Görgü, Yenemıko Mevlüt Atalay.
Mayıs 1992’de bir tanıtım sayısıyla yayına başlayan dergi, 11 sayı düzenli olarak yayınlandıktan sonra Mart 1993’te çıkan sayısıyla yayınına son vermiştir.
Farklı zemin bitti
Bu bilgilere ek olarak, Mustafa Aziz Özbek sorumlu yazı işleri müdürlüğünün yanı sıra genel yayın yönetmenliğini de yürütmüş, 5. sayıdan itibaren yayın yönetmenliğini Zafer Sürer üstlenmiş.
Dergi, döneminin ezber bozan yayınlarından oldu. Cesaretle Kafkasya ve diyaspora sorunlarına dair yazılar yayınlandı. Statükoyu sarstığı söylenebilir. Gerek Çerkes gerekse Türkiye kamuoyunu etkileyen değerlendirmeleri ile yayın hayatımıza damgasını vuran dergilerden biri olup, kimlik adına siyasi iklimin olumlu yönde değişmesinde etkiliydi. Abhazya savaşı derginin yayın dönemine denk düşmüştü. Türkiye’de işgal girişimine karşı güçlü bir ses olarak önemli rol oynamıştı.
Yayın dili “Türkçe-Çerkesçe” olarak Ankara Valiliği’nden izin almayı başaran Cumhuriyet tarihinin ilk dergisidir. Aynı zamanda profesyonel süreli yayın konusunda da bir ilkti.
Profesyonel yayın konusunun gündeme getirilişi; Kafdağı dergisi son yazı işleri sorumlusu Mustafa Aziz Özbek’in, Kafdağı dergisinin birleşik ve son 53-58. sayısında yayınlanan (Jıneps, Temmuz 2018) “Yazı İşlerinin Gözüyle Beş Yıl ve Gelecek” yazısı ile olmuştu.
Farklı zemin
“Bu yılın ilk üç sayısından sonra dergimizin abone ve mali işler sorumlusu Sönmez Baykan’la geçmişteki birikimlerimizin ışığı altında, bir şirket yapısı içerisinde, Kafdağı Yayınları ve Kafdağı Dergisinin bağımsız yayın organı halinde çıkması için derginin resmi bağlantısı olan Ankara Kafkas Kültür Derneği Yönetim Kuruluna öneride bulunduk.
Dergi ekonomik olarak kadro olarak ve yazı olarak tıkanmıştı. Alttan gelen kadroların önünün açılması gerekiyordu. Senelerdir tüm çabalara rağmen abone sayılarının arttırılmaması ekonomik yük getiriyordu. Bundan kurtulmak ve hatta öngörülen şirket yapısında derneğe destek olan bir yapıya kavuşması gerekiyordu. Bağımsızlık düşüncelerinin sebeplerinden birisi bu idi. Bu yapıda düşünülen şirket Kuzey Kafkasya Kültür Dernekleri üyelerinin ve de Kafdağı okurlarının çok az katılımlarla da ortak olabilmeleri, üye ortaklık devrinde yeni ortağın KKKD üyesi olması zorunluluğu olan, kârın önemli bir kısmının KKKD’ne bağışlanacağı, kalanının ortaklara dağıtılacağı bir yapı öngörülmekte idi.
Bu şirketin çıkaracağı derginin Yayın Kurulu ise şirket çalışanlarının seçeceği kişilerle, KKKD’nin seçeceği kişiler ve kültür mücadelesinde önemli katkıları olan kişilerden oluşacak ve profesyonel mantıkla toplantı başına alacakları huzur hakkı ile oluşacaktı. Kurul aylık çıkması planlanan dergi için biri dergi çıkmadan, diğeri çıktıktan sonra değerlendirmesini yapmak üzere ayda iki kez toplanacaktı.
Böyle bir yapının ekonomik problem çıkan derneklerimize ekonomik kaynak, dergilerimize ise bir mali destek olacağına inanmaktayız.
Ayrıca bağımsız bir dergi daha aktüel, daha etkin ve daha çok sansasyon yaratıp, kamuoyunu oluşturabileceği ve daha bir radikallik düşüncesini korkusuzca taşıyabileceği kanısındayız”.
Farklı zemin bitti
İyi niyetle yola çıkılmış olsa da son paragraf dışındakilerin gerçekleşemediğini söyleyebiliriz. Çerkes yayın yaşamında profesyonelliğin ilk adımında tökezlemesi -11 sayı yani bir yıl yayınlandığı için böyle yorumluyorum- aslında genele yönelik olumsuz bir hava da estirmiştir. Süreli süresiz tüm yayınlarımıza yönelik değerlendirmelerimizde bu ilk profesyonel deneyim önemli bir yerde olacaktır.
Tanıtım sayısından, M. Aziz Özbek ve Sönmez Baykan’ın yazılarını, Cihan İşbaşı’nın karikatürünü yayınlıyoruz. Sayı 1’den de Türkiye’nin gündeminden düşmeyen askerlik konusunda Cihan İşbaşı’nın yazdığı yazıyı yayınlıyoruz, 25 yıl geçmiş üzerinden.
Gelecek sayı Marje’ye devam edeceğiz.

Marje
Tanıtım Sayısı Mayıs-1992

Merhaba

Marje, diyerek başlıyoruz. Marje, bütün Çerkes dillerinde “Haydi, Gayret, Çaba” gibi anlamlar taşır. Bizler de bir gayret nidasıyla profesyonel basın dünyasına pencerelerimizi açıp, başımızı uzatıverdik.
Çizgimizi “Başlarken…” yazısıyla Sönmez Baykan arkadaşımız anlatmaya çalışıyor üçüncü sayfada…
Marje, Çerkeslerin ilk profesyonel dergi denemesi. Bu işi kendisine iş edinmek niyetiyle yola çıktıkları bir dergi. Marje başarılı olabilir. Olmayabilir de… Ama ilk olmasıyla gerek tarihte, gerekse basın tarihinde ilk profesyonel deneyim olarak yerini alacaktır.
Marje profesyonelce çalışıp ücretini alan, yazar ve yayın kurulundan oluşacak. Abone sıkıntıları diye size ulaşamamazlık edemeyecek. Her ay düzenli olarak elinizde olacak. İlk üç sayı abone sistemine dayanmak zorunda. Akabinde, dağıtım şirketleriyle gazetecinize kadar ulaşacak.
Bu dergideki arkadaşlarımız Kuzey Kafkasya Kültür Dernekleri’ndeki amatör yayın çalışmalarının getirdiği birikimlerini geliştirerek, bu dergiye aktaracaklar. Ve Marje, günceli yakalayabilen bir dergi olarak yine sizlerin olacak.
Marje, ilk profesyonel deneme. Bu sayısında, bir başka ilkin yaratıcısı bir sanatçının görüşleriyle size ulaşıyor. Türkiye’de ilk kez profesyonelce kaset çıkarma aşamasında olan Azmi Toğuzata, ilk sayımızın konuklarından. Yıllarca Kuzey Kafkasya Kültür Derneklerinde woredler (şarkılar) söyleyen bu güzel sesin, biraz da düşüncelerini aktarmaya çalıştık sizlere sayfalarımızda… Yine bir dönemin önemli ve keskin tartışmalarına neden olan “Dostluk Kulübü” oluşumu ve düşüncelerini Ankara Dostluk Kulübü Başkanı Cihan Candemir’in ağzından 28-34. sayfalarımızda aktarıyoruz. Sürgünün gurbetinden bir ses, her sayımızda seslenecek. Almanya’dan değerli bilim adamı Yedic Batıray Özbek, her sayıda sizlerle birlikte olacak. Basını izleyip sunacağız sizlere… Sanat Yönetmenimiz Cihan İşbaşı, kâh karikatürleri ile kâh espri dolu yazı ve makaleleri ile sizlerle her ay kucaklaşacak. Haberlerimiz olacak. Kafkasya’dan, Türkiye’den, Ürdün’den, tüm dünyadan. Kuru kuruya değil, yorumuyla, yergisiyle, övgüsüyle… Ve düğünlerimizde tempo tutanlara söylenen bir sözle bir kez daha gayretli bir merhaba diyoruz;
Ha Marje…

Mustafa Aziz Özbek

Marje
Tanıtım Sayısı-Başyazı Mayıs-1992

Marje Dostlar…

Bir yayın organı temsil ettiği yapının, grubun, kitlenin, halkın düşüncesinin sesidir, yaşadığımız ülkede kitle iletişim araçlarından (Tv, radyo, dergi, gazete) hiç bir şekilde faydalanamayan Çerkesler sorunlarını hem kendi tabanlarına hem bulundukları ülke kamuoyuna etkili bir şekilde yansıtabilecekleri bir yayın organına sahip değildirler.
Bugüne kadar derneklerimizde yayınlanan küçük haber bültenleri ve birkaç süreli derginin (devamlılık arzetmeyen) dışında, değişen Türkiye ve dünya koşullarını yakalamış, ulus ve kültürel kimliğimizin tescili konusunda kamuoyu oluşturabilecek, bir yayın organımız olmadı…
Bugün Rum, Ermeni Cemiyetlerinin temsilcileri, Alevi Dernekleri ve Federasyonunun yöneticileri Başbakan Demirel ve yardımcısı İnönü ile görüşmeler yapıyorlar. Kürt milletvekilleri, Demokratik Kitle Örgütleri sorunlarını en yetkili kişilerle konuşuyorlar, tartışıyorlar. Kitle iletişim araçlarıyla ülke gündeminde yerlerini alıyorlar. Sayıları onlara ulaşan etnik dillerde süreli yayınlar, sayılan yüzleri bulan kitaplar yayınlıyorlar.
Biz Çerkesler ise tarihin her döneminde, yaşadığımız her ülkede olduğu gibi hâlâ yerimizde sayıyoruz.
Ulusal ve kültürel kimliğimizi kendi tabanımızda, yaşadığımız ülke kamuoyunda ve dünya kamuoyunda tescil ettirebilmek için; yaşadığımız ülke gündeminde yer alabilmek, sorunlarımızı her yerde, her platformda demokratik bir şekilde koyabilmek için Çerkesim diyen herkesin çaba göstermesi gerekmektedir.
Bu çabalar içerisinde derin bir soluk olması istemiyle elinizdeki dergiyi yayın hayatına hazırladık.
MARJE
* Radikal çizgilere, profesyonel kadrolara sahip,
* Düzenli yazar-çizer kadrosuyla, konuk yazar ve çizerleriyle,
* Maykop, Nalçık, Sohumi, Grozni muhabirleri aracılığı ile verilen düzenli, güncel ve gerçek Anavatan haberleriyle,
* Politikacılar, devlet adamları, parti yöneticileri, sanatçılar ve köşe yazarlarıyla (Çerkes veya değil) bizi ilgilendiren konularda yapılacak röportajlarıyla,
* Diğer muhaceret ülkelerindeki insanlarımızı, demokratik örgütlerimizi ve yapılan çalışmaları anlatan haber ve yazılarıyla,
* Türkiye’deki derneklerimizde ve Çerkeslerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde; genel kurul, düğün, nişan ve ölüm haberlerinin dışında başka haberlerin de olabileceğinin bilinciyle,
YAYIN HAYATINA başlıyor.
İşçisi, köylüsü, öğrencisi, işadamı, aydınıyla toplumun her kesimini kucaklayan, ulusal ve kültürel kimliğini inkâr etmeyen herkese yönelik… Ulusal ve kültürel kimliğimizi tanıyan herkese açık bir dergi MARJE.
Elinizdeki ilk tanıtım sayısı ile yayın hayatına başlayan MARJE düşünen, düşündüğünü anlatan, yazan, hayata geçiren ve savunan herkesi katkıda bulunmaya çağırıyor.
Marje dostlar…

Sönmez Baykan

Marje

Sayı: 1 Haziran-1992

Merhaba

Marje diyerek başlamıştık, tanıtım sayısında.
İşte ilk sayımız da elinizde…
Logosundan son satırındaki noktaya kadar biraz daha değişik bir esinti taşıyacak bu ilk sayımız…
Tanıtım sayımızla birlikte TC basın yaşamında, İçişleri Bakanlığı Basın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığı-Ankara Valiliği, Emniyet Müdürlüğü ve Defterdarlıkta “MARJE” ilk Çerkesce çıkan dergi hüviyeti ile tescil edilerek kayıtlarda yerini aldı.
Kolay da olmadı. İlginç bir serüven oldu Çerkesce çıkmasının…
Bu serüveni 46-47. sahifede anlatıyoruz. İlginizi çekecektir sanırız.
Kendimizi, yapımızı ve derginin içeriğini tanıtmaya çalıştığımız tanıtım sayımızın okuyucumuza ulaştığı andan itibaren yaşadığımız yoğunluk Marje Trophy’de anlatılan sıkıntıları silecek nitelikte idi.
Abartısız günde 20’ye yakın eleştiri ve tebrik telefonu her şeye değerdi.
Ancak kim kimin ne söylediğini bilebilirdi? Okuyucu nasıl konuşulanı, tartışılanı duyabilirdi?
Elbette bilemez duyamazdı.
Eleştiride bulunanlar, bu şekilde dertlerini eleştirilerini ancak dergi sorumluları ve çalışanlarına ulaştırabilirler. Okuyucunun kendisi gibi düşünen hatayı gördüğünde isyan eden insanların, görüşlerine katılım ve destek bulabilmesi ancak tarafımıza ulaştırabileceği yazılı belge ve mektuplarla olacaktır.
Sizlerin sözlü biçimde ulaştırdığınız eleştirilerin bizce haklı bulunmasının ya da haksız bulunmasının önemi yoktur. Zira tartışarak ya okuyucumuz biz çalışanları ya da bizler okuyucularımızı ikna edebiliriz. Ne var ki bunun önemi yoktur. Eleştiri ve hırsınızın sizin gibi düşünenlere ulaşması ve onların katılımının olması gerekir ki; bunun da yolu yazmaktan geçer. Duygunuzu, tepkinizi, kızgınlığınızı kısaca her şeyi yazarsınız. Böylece karşı çıktığınız düşünce ile gerçek ve doğru mücadele yapmış olacaksınız.
Öte yandan biz çalışanlar her türlü düşünceyi yayınlamaya hazırız. Yeter ki sizler yazın. Siyasi ve kültürel olarak çıkan bütün dergilerin temel amaçlarından birisi de sayfaları arasında demokratik tartışma ortamı oluşturmaktır.
Gerçekten de dergiler demokratik platformlar olmak zorundadırlar. İşte MARJE de böyle bir platform olmak istemektedir. Tabi ki bunun yolu da çekinmeden içinizden geldiğince yazabilmektir. Sizler yazıp bize ulaştıktan sonra bizler yayınlamaya insanları tartıştırmaya peşinen hazırız.
Geçen sayımızda bu anlamda en çok eleştiriyi öfkeyi sayın Dr. Batıray Yediç’in yazısına aldık.
Ne var ki sizlere aktaramıyoruz. Hep sözle, hep telefonla eleştirildi, kızıldı, zaman zaman da sövüldü.
Ancak kimse yazma lütfunda bulunmadı.
Tanıtımımızda da özellikle röportajlardaki, uzun sorular, uzun anlatımlara geldi eleştiriler… Bunlar çoğunlukla haklı eleştirilerdi…
Bunlar da bizim ilk profesyonelliğimizin ilk amatörlük kokuları idi. Sizlerle bütünleşerek, sizlerle büyüyerek aşılmayacak sonun olmadığına inanıyoruz.
Yeni MARJE’lerde birliktelikler umuduyla…

Mustafa Aziz Özbek

Marje

Sayı: 1 Haziran-1992

Mutsuzun Yeri

Ne Mutlu Türküm Diyene…
K. Atatürk

Yaptığımız kişisel araştırmalar sonucu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya en çok “Erat” evlat yetiştiren Muhaceretperver(leştirilmiş) Uzunyayla insanının dikkatine sunuyoruz:
Mevzuu; Paralı Askerlik.
Yani yurt dışında çalışan ya da -mış- gibi görünen işçi ve işçi çocukları için getirilen nadide bir 12 Eylül yasası.
Sabah gazetesi köşe yazarı Bekir Coşkun’un güzel yazısını okuyup bu durumu bir de Çerkesya ahvaline duyuralım diyor, vatanın her derdinde gönül birliği(?) içinde bulunduğumuz devlet büyüklerimizle samimiyet derecemizi bir kez daha aşağıda açıklıyoruz.
İşbu liste
Gurbette işçi vs. olarak ter döküp(?) 10.000 DM vererek askerliklerini Burdur gölüne nazır bir mekânda kısaca bir müddet yapanların ve yapmaya devam edenlerin listesidir:
– Genelkurmay Bşk. Org. Doğan Güreş’in oğlu,
– Cumhurbaşkanlığı Gen. Sek. Emekli Org. Kemal Yamak’ın oğlu,
– Emekli Org. Milli Güvenlik Kurulu Üyesi Haydar Saltık’ın oğlu,
– Eski Jan. Gen. Kom. Adnan Doğu’nun oğlu,
– Milli Güvenlik Kurulu üyesi (sekreter) Emekli Org. Sabri Deliç’in oğlu,
– Eski İçişleri Bak. Korkut Özal’ın oğlu,
– Yusuf Bozkurt’un oğlu,
– Mükerrem Taşçıoğlu’nun oğlu,
– Ali Şen’in oğlu,
– Hasbi Menteşoğlu’nun oğlu,
– Cevher Özden’in oğlu,
– Aileden Sorumlu Bakan Türkan Akyol’un oğlu,
– (Efe Özal da şu sıralar yurtdışına gidip gelerek hazırlık yapıyor ve liste devam ediyor…)
Bekir Coşkun şunu ekliyor yazısının sonuna “Parası pulu olmayan terör cephesine, General, Bakan, Politikacı, İşadamı çocukları Burdur Gölü kıyısına…”
Şimdi bir de biz soruyoruz, daha bu halk, ”Birlik, beraberlik” sloganlarını yutar mı?
Cevap yutar…
Öyle geniş mide var ki bizde, yani insanımız da hem de çiğnemeden YUTAR…

Cihan İşbaşı (Janisagoh)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Yaşar Güven
Yaşar Güven
1958’de, Düzce Köprübaşı Ömer Efendi Köyü’nde doğdu. 1980 yılında İTÜ Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldu. Üyesi olduğu Gemi Mühendisleri Odası’nın (GMO) 50. yıl ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği’nin (İKKD) 60. yıl Andaç çalışmalarının editörlüğünü yaptı. Her iki kurumun yönetim kurullarında görev aldı. Kurucusu olduğu firmada iş yaşamı devam ediyor. 2005 yılı aralık ayında yayın hayatına başlayan Jıneps gazetesinin kurulduğu tarihten itibaren yayın kurulu üyesi.

Yazarın Diğer Yazıları

Чэркэсхэм…

Дэ щэрыщэу зы гугъэ дыхуэныкъуэщ. Хэхэс, Iэпхъуэн, хэкугъэ бгынэ, лъэпкъ гъэкIуэд... Хэкум гъэзэжын, ЗэхъуэкIыныгъэшхуэ, Кавказ зэгуэт... ДэдэIуащ, деджащ, дыхэтащ/дыпсэуащ, къыдгурыIуащ... Lуэхухэр зыпымыIуу уокIуэкIэ, екIуэкIынущ. «Чэркэсхэм щэрыщэу зы гугъэ дыхуэныкъуэщ» псалъэ...

Çerkeslere…

Bize yeni bir hedef gerekli. Muhaceret, göç, sürgün, soykırım… Dönüş, Devrim, Birleşik Kafkasya… Dinledik, okuduk, içinde olduk/yaşadık, anladık… Süreçler halen devam ediyor, edecek. “Çerkeslere yeni bir hedef gerekli” cümlesinden kasıt,...

KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay’a itirazımdır

Nisan (2024) sayımızda yaptığımız söyleşide, sorduğumuz sorulardan birine verdiği yanıt nedeniyle Ünal Uluçay’a itirazım var. Soru ve yanıtı hatırlatayım: Jineps: Programınızda; “Siyasete katılımı destekleyen KAFFED; Yerel...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img