Ahirette sorguya çekilen Kabardeyin günahı az sevabı çok çıkmış. Melekler kanat takıp Sırat Köprüsü’nden rahatça geçmesini sağlamak istemişler, ama o kabul etmeyerek atını istemiş. Başmeleğin emriyle getirilen demirkırı atını sürdüğü gibi cennetin kapısına yetişmiş. O hali ile kapıdan girmeye zorlanınca “Yok, olmaz. At içeri giremez” demişler.
Nihayet atını iki seyis melekle Araf’a yollamaya razı olmuş. Ama bu kez de ikide bir “Atıma bakacağım” diye cennetten savuşup gitmeye başlamış. Görevli melekler önce biraz bozulmuşlarsa da sonra “Ne halin varsa gör” diyerek işin peşini bırakmışlar.
Bırakmışlar ama Kabardeyin sorunu bitecek gibi değilmiş. Filan arkadaşını, komşusunu, ninesini de yanına istemeye başlamış. Derken mesele anlaşılmış ki bu adam tüm köy halkını ve akrabalarını toptan kendi yanına istiyor. İstediklerinden bazılarının cehennemlik olduğu ve cennete gelemeyeceği söylenince de “Beni de alın o zaman buradan” diye dayatıyormuş. Cennette başkaları da var. Huzursuzluk da giderek artıyormuş. Sonunda çözüm bulunmuş.
Cennetle Araf arasında bir “Kabardey Köyü” kurulmuş.