Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Üçayaklı masa – 1 (Iane, Ayfüa, Şun, Fing)

Onu ilk olarak gökyüzünde görüyoruz. Üçayaklı masalar altın tekerlekleri ile kendi kendine hareket ederek Zeus ve diğer tanrıların meclisine, şölenlerine yemek götürüp, boşalınca geri dönüyorlardı.1 Sonra yeryüzüne inerek, Delphoi tapınağında, kâhin Pythia’nın transa geçtiği sehpa ve Tanrı Apollon’un simgesi olarak görüyoruz.2

Üçayaklı sehpa, Antik Çağ’da yapılan olimpiyatlarda, oyunda galip gelene verilen bir “kupa” olarak görülür.3

“Roma evlerinde kapanabilen, üçayaklı küçük masalara sık rastlanılır ve bunlar çok çeşitli amaçlar için kullanılırlardı: Bazıları kâse veya kazan taşımak için halkalı iken, bazıları da bir sandalyenin yanında sehpa olarak veya sanat eserlerini sergilemek için kullanılmaktaydılar.”4

“Masa, üçayaklı oluşu nedeniyle kolay taşınıyor, yemek sırasında üzerindeki yiyeceklerle birlikte getiriliyor ve yemek bittiğinde de kline altına itilebiliyordu. Tripous haricinde, yine üçayaklı fakat yuvarlak tablalı masalar da vardı. Bazı betimlerde görülen hypopodion, klineye çıkarken basamak olarak kullanılan ve klineye uzanıldığında üzerine ayakkabı konulan ayak taburesidir.”5

Girit tanrıçaları içinde üçayaklı rahleler kutsal sayılmaktaydı.6

“Üçayaklı ahşap masa örneklerine Gordion büyük tümülüsünde rastlanmıştır. Masa, üçayaklı oluşu nedeniyle kolay taşınıyor, yemek sırasında üzerindeki yiyeceklerle birlikte getiriliyor ve yemek bittiğinde de kline altına itilebiliyordu. Tripous haricinde, yine üçayaklı fakat yuvarlak tablalı masalar da vardı.”7

Karia‘da (Datça yarımadası) bastırılan sikkelerin bir yüzünde de üçayaklılar vardı.8

Urartu tanrılarını betimleyen resimlerde de üçayaklı masalar görülür.9

Kafkasya’da da, arkeolojik kazılarda üçayaklı masalar bulunmuştur; Nartan yakınlarında (Nalçik), Kerç’te Mitriates dağında, Kuzey Osetya’da.10

Kuzey Kafkasya halklarında ise ilk önce “Nart Mitolojisi”nde rastlıyoruz; üçayaklı masanın üzerinde Nart Sasruka’nın meşhur dansı ile.

Adigeler “Ane (IAНЭ / IЭНЭ”, Abazalar “Ayfüa (АЙЩВА/ А́ИШӘА)”, Çeçenler “Şun (ШУН)”, Osetler “Fing (ФЫНГ) olarak adlandırıyorlar masayı. Bu terimler genelde, yemek yenilen herhangi bir masa için kullanılıyor.11-12

Abazacada; “ey” ön eki birlikte yapılan herhangi bir eylemi ifade eder, “füa” ise “yeme”, “yemek” eylemi için kullanılır. Dolayısı ile “Ayfüa”; “birlikte yemek” eyleminden türetilmiş ve “Sofra”ya ad olmuştur.

Adigece tarifi ise bir tarih kitabında şu şekilde karşımıza çıkıyor;

“Çerkesçe’de, ‘a: el’ ve ‘ne: göz’ yani ‘bu sofra etrafında yemek yiyenlerin elleri ve gözleri ona çevrilir’ anlamında, ‘ane’ denilen üçayaklı sofralar getirilirdi.”13

Bugün dahi, Anadolu’da bir Çerkes köyüne uğradığınızda, hâlâ sofra olarak önünüze gelebilir. Bazen duvara asılmış, bazen herhangi bir köşeyi dekor olarak süslemiş üçayaklı, bu şirin antik sofralarla karşılaşabilirsiniz.

Bugünlerde az çeşitli olarak düşünülen Çerkes sofralarının zamanında bol çeşitle donatıldığı günümüze ulaşan bilgilerle teyit ediliyor:

“Sekiz küçük yuvarlak sofra ile yemekler getirildi. Birinci masada sütlü yemekler vardı, ikincisinde haşlanmış akdarı unundan yapılmış, ortasında lezzetli bir kırmızı biber soslu tavuk bulunan, ekşili, tuzlu hamurlu bir şey vardı. Acı olduğu için yiyemedim, devamında ise tuzlu etli pilav, yumurta ve bal gibi şeyler ve tatlılar vardı.” (4 Mayıs 1818)14

“Örneğin 1824 yılında, Natuhay Çavuş Deşemoko -Temirole’nin (Дымышыкъо Темрыкъу) Anadolu seraskeri- Hasan Paşa’ya verdiği ziyafette, sofraya 120 çeşit yemek çıkarmıştır (yani tam bir kral sofrası).”15

Kuzey Kafkasya halklarında eski bir gelenek olan, erkekler ve kadınların ayrı sofralarda yemek yemesi ve kocalarının isimlerini söylememesi, Herodot’un belirttiği, eski bir Karia geleneğini de akla getiriyor. (16)

Ayrıca Abazalarda “Awraşa”, Adigelerde “Wuig”, Osetlerde “Şimd (Şimga)” oyunlarının geçmişlerinde tapınma kültünün yattığı ve güneşi temsilen daire şeklinde yapıldıkları da unutulmamalıdır.

    (Devam edecek)

Kaynakça:

1-“Hephaistos’un icadı olan ve kendi başlarına hareket ederek Tanrılar Meclisinde onlara hizmet eden üçayaklı masalar (İlyada: xviii. 368)”. Robert Graves, Yunan Mitleri, Tanrılar, Kahramanlar, Söylenceler. İngilizce’den çeviren: Uğur Akpur, Say yayınları, İstanbul 2010.

2-“Themis (Adalet tanrıçası) kehanet merkezini ele geçirdi ve buraya bir sehpa (üçayaklı) vakfetti. Bu sehpa Apollon’un sembollerinden biriydi”. Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, Yunan ve Roma, Çeviri: Sevgi Tamgüç, Sosyal yayınları, İstanbul 1997. -“Neleus bütün bunlara sabretti sabretmesine ama günlerden bir gün ödül olarak üçayaklı sehpanın belirlendiği Olympia Oyunlarına gönderdiği araba ile birçok ödül kazanan dört atının Augeais tarafından alıkonduğunu ülkesine yaya olarak gelen arabacıdan öğrenmesi bardağı taşıran son damla oldu ve Nestor’u yanına çağırarak Elis Ovası’na misillemede bulunmasını emretti.” Kaynakça no:1.

3-“Apollon onuruna düzenlenen törenlerde kazananlara eskiden bronz üçayaklar verilirdi ödül olarak; bunu kazanan, alıp tapınaktan dışarıya çıkarmaz, tanrıya adak olarak orada bırakırdı” – Herodotos Tarihi, Herodot. Çeviren: Müntekim Ökmen, İş Bankası yayınları, 2002.

4-Eski Roma Yaşantısında bir gün. Hilary I. Deighton. Çeviren: Hande Kökten Ersoy, Homer Kitabevi.

5- Andron ve Symposion Olgusunun Sosyo-Kültürel Nedenleri, Sosyal Yaşama Yansımaları ve İşleyişi. Daniş Baykan, Masrop E-Dergisi, Haziran-Eylül 2007, sayı:1.

6-“Mykene ile Ninou Khani yakınlarında bulunan ve Girit Tanrıçası için kutsal sayılan üçayaklı rahlelerin de aynı renklere boyanmış olduğunu görürüz.” – Yunan Mitleri, Tanrılar, Kahramanlar, Söylenceler. Kaynakça no:1.

7-Andron ve Symposion Olgusunun Sosyo-Kültürel Nedenleri, Sosyal Yaşama Yansımaları ve İşleyişi. Kaynakça no:5. -Gordion’daki “P” Tümülüsü’nde Bulunmuş Mobilyalar, Burhan Aytug – Ertuğrul Görcelioğlu, IV. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, T. C. Kültür Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Başkanlığı.

-Düzce’den Hellenistik ve Roma Dönemine Ait Bezemeli Buluntu Topluluğu. Sedef Çokay – Kepçe, TÜBA-AR XI2008

8-“Ancak M.Ö. 3. yüzyılın 2. yarısına tarihlenen, ön yüzde Artemis başı, arka yüzde tripod, magistrat adı ve kent lejandı görülen örnekler bilinmektedir”. 219 (Fig. 25). Karia Şehir Sikkeleri ve Lagina’da Bulunan Sikkelerin Değerlendirilmesi, Makbule Ekici – Doktora Tezi, Konya 2013.

-Arka yüz tasvirleri ise üzerinde çeşitli atletizm yarışları için ödül olarak konulan urne’nin bulunduğu agonistik bir masadır. İki palmiyeli agonistik masanın altında da amphora görülmektedir. Tripolis Antik Kent Tarihi ve İnanç Coğrafyası: Tanrıça Leto Örneği, Yard. Doç. Dr. Hüseyin Üreten – Buldan Sempozyumu, Kasım 2006.

9-“Tanrının karşısında üçayaklı iki masa vardır.” (Urartular’da yemek masası resmi). Bilcan Gökce, Urartu’da Yemek Kültürü.

10- МИФОЛОГИЧЕСКАЯ СЕМАНТИКА ОСЕТИНСКОГО СТОЛА ФЫНГ / ФИНГÆ – Ф. М. Таказов (F.M. Takazov)

11-Abazaca Sözlük, Sohum-Abhazya, 2005; А́ишәа сущ. – қәа. 1. узкий длинный стол с короткими ножками. 2. стол (вообще): аишәа дахатәаны дыҩуеит он сидит за столом и пишет. ◊ аӡә иеишәа (аҧынҵа) дықәирчом с ним никто не общается; он подлый, гнусный человек., этн. аишәа дыргылеит помянули его, покойнику устроили поминки (по истечении 40-52 дней, одного года со дня смерти).

12- Kabardeyce Sözlük, Адыгэбзэ Псалъалъэ Словарь Кабарлино-Черкесского языка, Moskova-1999; IЭНЭ. II. низкий, крулый столик из целного дерева на трех ножках. -Türkçe – Adigece, Adigece – Türkçe Sözlük, Fahri Huvaj, Nisan 2007- Ankara.

13-Çerkesler, Nikolay F. Dubrovin, Rusça’dan çevirenler: Habibe Eren, Varol Tümer, Kafdav Yayıncılık, Ocak 2017. Ankara. s. 25 b -s. 23.

14-15-Şövalye Taıtbout De Marigny’nin Çerkesya Seyehatnamesi, İngilizce’den çeviren: Aydın Osman Erkan, Nart Yayıncılık, 1. Baskı, Şubat 1996, İstanbul, s.30.

Jiy Zafer Süren
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Sessiz deniz

-Batı kafkasya kıyılarında can verenlere-   Ts’emez kıyısı, boylu boyunca, Açmış bağrını, bakıyordu, Duygulardan yoksun, O koyu mavi engin sulara, Atlantis çöktüğünden beri, Hemen yanı başında derin kuytulara. Kim bilebilir, belki sarsılmıştır, Ya...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık 3. Bölüm

B. 1940 Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu 1- Kamlık hayatı: Samsun, Tokat, Amasya illeri Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursu; Samsun İlk öğretim Müfettişi Halil Seven’in eğitim şefi...

Eğitmen kurslarına bir örnek: Kamlık – 2. Bölüm

8- İlk eğitmenler, vasıfları, karakterleri, çalışmaları: Samsun, Tokat, Amasya vilâyetlerinden Kamlık Köy Eğitmenleri Yetiştirme Kursuna ilk gelen eğitmen Amasya’nın Ovasaray köyünden Mahmut Doğan adındaki gençtir....

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img