NASA deyince ilk akla gelen doğal olarak uzay yolculuğu, gezegen araştırmaları, galaksiler, uydular kısaca uzayla ilgili tüm bilimsel konular olsa da aslında NASA’nın en önemli misyonlarından biri de güzel Dünya’mızın bugün ve gelecekte sağlıklı bir şekilde yaşanabilirliğini devam ettirmenin yollarını aramak olmuştur.
Gözümüz kulağımız her ne kadar uzayın derinliklerinde olsa da asıl önemli görevimiz mavi yeşil dünyamızı ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir diyelim. Peki Dünya’mızı kimden koruyoruz? UFO’larla gelen uzaylılardan mı, yoksa başıboş dolasan asteroitlerden mı? Ormanları fütursuzca yok ederken, atmosferi zehirleyen fosil yakıtları hala ana enerji maddesi olarak kullanırken uzaylı düşman beklemeye gerek yok aslında. Asıl düşman biziz. Yani insanoğlunun kendisi.
Başta NASA Johnson Uzay Merkezi’ndeki Earth Science (Dünya Bilimi) bölümü olmak üzere birçok bilimsel araştırmanın ortaya çıkardığı veriler, küresel ısınma ya da daha doğru tanımıyla küresel iklim değişikliğinin tamamen insanoğlunun dünyayı hor kullanmasından dolayı olduğunu göstermekte. İnsanoğlu atmosferi kirlettikçe Dünya’mızı bir nevi camları kirlenmiş kapalı bir sera içine hapsetmiş oluyor aslında. Yani greenhouse effect ya da sera etkisi olarak bilinen doğa olayı normalde dünyayı yaşanacak bir sıcaklıkta tutması gerekirken karbondioksit ve metan gibi gazların artan konsantrasyonu ve ısıyı atmosfer dışına yansıtamaması sebebiyle dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığını artırmakta ve kutuplarda buzulların bile erimesine sebep olmakta. Buna bir önlem alınmadıkça uzun vadede Dünya’nın bu ısı artışını tolere edebilmesi imkânsız.
Biz NASA olarak bu gerçeği tüm insanlığa ve en önemlisi de dünyayı yöneten politikacılara tüm çıplaklığıyla ve gerçek verilerle anlatmaya çalışıyoruz. NASA’nın uydulardan, uzay İistasyonundan, gözlem uçaklarından, yüksek irtifa balonlarından, okyanuslarda araştırma yapan tam donanımlı bilim gemilerinden aldığı ve analizini yaptığı tüm veriler herkesin erişimine açık.
Sadece ekonomik çıkar uğruna bu yadsınamaz gerçeği reddeden başta Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi başkanı olmak üzere birçok politikacı ve onları yönlendiren milyarder işadamlarına rağmen bilimsel gerçekler asla değişmeyecek. Mars’a, Jüpiter’e gitmenin yollarını ararken, her şeyden önce Dünya’mıza bakalım. Aksi takdirde belki çok da uzak olmayan bir tarihte zorunluluktan dolayı başka gezegenler aramaya başlayabiliriz.