Uzayın kahramanları – Astronotlar

0
1991

Her mesleğin kendine göre riski var. Ama bilim uğruna yüzbinlerce ton yakıtlı bir roketin en tepesinde küçük bir kapsül içinde uzaya fırlatılmayı meslek edinen astronotların aldığı riski sanırım hiçbir meslekle kıyaslamak mümkün değil. En küçük hatanın bile kabul edilemez olduğu insanlı uzay yolculuklarında, riski sıfıra indirmek tabii ki imkânsız. Tüm uçuş ve yer testlerini ne kadar titizlikle yapsanız da, uçuş sırasında ön göremediğiniz sorunların ortaya çıkması bu işin kaçınılmaz gerçekleri. 1986’da uzay mekiği Challenger’ın, 2003’de Columbia’nın parçalanmasıyla sonuçlanan uzay kazaları bu riskli uçuşların en bilinen iki örneği. Maalesef toplam 14 astronotun hayatına mal olan bu iki kaza da insan hatasının sebep olduğu ve önlenebilmesi mümkün kazalardı.

Bu ve benzeri kazaların tekrar olmaması için NASA uzun yıllardır “lessons learned” yani kazalardan ders çıkarma özel programları uygulamakta. Her mühendisin Apollo, Uzay mekiği ve son yıllardaki bazı uydu fırlatma kazalarının detaylarını, sebeplerini ve yapılan mühendislik hatalarını öğrenmesi ve bu hatalardan ders çıkarması bu özel eğitim programının ana amacı. Bu aslında her kurumda olması gereken bir prosedür. Tabii bizler NASA mühendisleri olarak o hataların ve kazaların direk içinde olmuş tarihi kişiliklerle de bu konuları tartışma fırsatı buluyoruz. Böylece sadece kaza ile ilgili teknik bilgileri değil aynı zamanda tarih de öğrenmiş oluyoruz.

1970’te Apollo 13 Ay’a üçüncü insanlı uçuşu gerçekleştirirken servis kapsülü içindeki oksijen tankının patlaması ve bunu takip eden maceralı dönüş yolculuğu hikâyesini kitaplardan ve Apollo 13 filminden öğrenmek mümkün ama araç kumandanı Jim Lowell ve efsane uçuş direktörü Gene Kranz’ın direk kendilerinden dinlemek apayrı bir duygu. 50 yıl önce kumandan Lowell’in “Houston We had a problem” anonsu ve Gene Kranz’ın sakince “This is Houston, say again please” cevabının hikâyesini onlardan dinlemek benim okul yıllarımda hayal bile edemeyeceğim anlardı.

Uluslararası Uzay İstasyonu ve çok yakın gelecekte yine Ay yüzeyine güvenli bir yolculuk yapması için gece gündüz beraber çaba harcadığımız astronotlar aynı zamanda testlerde, laboratuvarlarda beraber çalıştığımız, beraber yemek yiyip, ailelerini tanıdığımız dostlarımız. Onların can güvenliğinin biz uzay aracı mühendislerinin işlerini ne kadar iyi ve kaliteli yaptığına bağlı olması sorumluluğumuzu daha da artırıyor. Kazalar bazen kaçınılmaz ama o kazanın biz mühendislerin en ufak bir hatasından dolayı olabileceğini bilmek ve işimizi ona göre en üst düzeyde yapmak ta bizlerin asli görevi.

Johnson Uzay Merkezi’nde her gün önünden geçtiğimiz uzay şehitleri hatıra korusunda bir daha hiçbir astronot arkadaşımızın ismini görmemek en büyük dileğimiz.

Önceki İçerikElif Yıldız yüksek lisans tezini Jıneps üzerine yazdı
Sonraki İçerikOubykh Mektupları Aralık 2020
Sırrı Oğuz
1966 yılında Sinop’ta doğdu. 1987 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden mezun olduktan sonra ABD’de Ohio State University’den uçak mühendisliği ve University of California’dan uzay mühendisliği mastırları aldı. 1994-2008 yılları arasında uçak ve uzay sistemlerinde kullanılan piroteknik malzemeler ve pilot fırlatma koltukları konusunda proje ve dizayn mühendisi olarak çalıştı. 2008’den beri NASA Johnson Uzay Merkezi’nde insanlı uzay aracı piroteknik sistemler yöneticisi olarak çalışmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz