Bir yılı daha geride bıraktık…
Soykırımdan sonra geride bıraktığımız 156. yılımız…
Cumhuriyetle birlikte tükettiğimiz 97. yılımız…
Benim 33. Yılım
Jıneps’in 15. yılı…
Benim Jıneps’teki 5. yılım…
***
Oturup biten yılı izliyorum, siz de izleyin bence. Ben kendime sorular soruyorum, sizin de sormanızı umuyorum…
Bu yıl ne kazandık? İnsan neler kazanabilir ki? Hayal gücü işgal edilmiş milyarlarca insanın kazanmak uğruna ömrünü feda ettiği şu hayat? Bu hayatı yaşamak ne kadar yaşamaktır göreceli elbette. Peki bu yıl iyi birer Çerkes olarak ne kazandık? Bizim her kazandığımız Çerkesliğin hanesine yazılabilir mi? Bir toplum neler kazanabilir? Hep birlikte oturup bunu düşünelim.
Ömrümün bu çağları, kabullenmekte zorluk çektiğim yıllardan oluşuyor. Büyümek kelimesinin sesi ve yazıyı aşıp hayata geçme durumunda artık. Ne yazık ki biz büyüdükçe, bizi büyüten o güzel insanların teker teker ölümüne şahit oluyoruz. Bundan kaçış yok! Yukarıda neler kazandık, neler kazanılabilir diye sordum ya. Neler kaybettiğimizi ben ifade edeyim. Çerkesçe rüya görebilen amcaları ve teyzeleri kaybediyoruz her geçen gün. Her geçen gün, xabze ile büyümüş bir neslin soyu tükeniyor. Dil bilenleri büyük yüzdelerle kaybediyoruz. Dedelerinden sürgünü dinlemiş, cumhuriyeti iyisiyle-kötüsüyle iliklerine kadar işlemiş bir nesil. 68 kuşağı… Şükür ki Adeje Ayça Atçı, Elbruz Aksoy ve Süha Baytekin gibi kalemlerimiz, henüz nesli tükenmeden bu kuşaktan başka hiçbir kuşağın geleceğe aktaramayacağı yaşanmış ama yazılmamış tarihi yazdılar ve yazıyorlar. Çünkü sadece isimleri değil, önemli anılarımızı da yitiriyoruz bu isimlerle birlikte. Bu anıları kurtarmak için seferberlik ilan etmeli, bu anıları kalıcı hale getirmek için verilen emeği baş tacı etmeliyiz. Çünkü ancak o zaman kaybettiklerimizin acısını gelmekte olan ve gelecek olan nesillerin yüreğinden temizleyebiliriz.
Ömrümüzün bu yılları çocukluğumuzu inşa eden isimlerin ölümüyle sarsılıyor. Bizlere miras kalan anılarımız ise tek tesellimiz. İnsan çocukluk anılarını oluşturan isimlerin ve yüzlerin giderek azalmasıyla anlıyor artık çocuk olmadığını, ama çocukluğunu hâlâ hatırlayabildiği için teselli olabiliyor. Çocuk değiliz artık, yeteri kadar düşüp kalkmış ve öğrenecek kadar kanamışız. Anılarımızda yaşayan ve Çerkesliğimize emeği geçmiş kaybettiklerimizin anısına, onlardan öğrendiklerimizi çocuklarımıza aktarmak zorundayız! Yoksa gelen her yeni yıl, kazandığımız her şeye rağmen bize Çerkesliğimizi kaybettiriyor olacak. Çerkesliğin paraya, pula, altına ihtiyacı yok. Çerkesliğin tarihe dönüşmesi gereken anılara ihtiyacı var. Geçmişinin geleceğiyle buluşmaya ihtiyacı var. Yaşayıp yazamadığımız, tanıyıp tanıtmadığımız, bilip konuşmadığımız şeylere ihtiyacı var. Bizi biz yapan, bizi Çerkes yapan, çocukluğumuzu inşa eden, düştüğümüzde elimizi tutup ayağa kaldıran, öğütleriyle onurumuzu, yürekleriyle sevgimizi inşa etmiş büyüklerimiz geçmişe dönüşüyorken, çocuklarımızı Çerkes yapacak, onları ayakta tutacak, onurlandıracak, yüreklendirecek bir gelecek bizlerin emeğini bekliyor.
Bu yıl çok şey yapabiliriz, kendimizi ifade ettiğimiz kimliğimizin geçmişine daha fazla sahip çıkabiliriz. Bulunduğumuz noktadan sahip olduğumuz geçmişi, ait olduğumuz geleceğe daha tutarlı aktarabiliriz. Kayıplarımızı yeni çocukların yüreğinde yeniden kazanabiliriz. Başarabiliriz.
Yeni yıla başlarken geçmiş yıllarda kaybettiğimiz herkes için rahmet, gelecek yıllarda kazanacağımız nesiller için azim diliyorum. İnsanlık için barış ve özgürlük, Çerkesler için amaç ve istikrar, kadınlar için güvenlik ve eşitlik diliyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum, yeni yılınız mücadeleci olsun!
Sayı: 2020 01
Yayınlanma Tarihi: 2020-01-01 00:00:00