COVID-19 YBÜ’de 24 saat

0
1050

Genetik yapısı tanınmış, barkodlanmış, kendi başına yaşayıp çoğalamayan, hâlâ net tedavisi bulunamamış bir RNA parçacığı tüm dünyayı dize getirdi. ‘İnsanoğlu dur bir bak şu dünyada yaptıklarına’ dedi adeta. Hayatımda ilk defa bu şekilde bir yazı deniyorum. Hatam olursa affola…
COVID-19 ile şahsi tanışmam ve yoğun bakımda geçirdiğim ilk 24 saatte yaşadıklarımı hissettiklerimi anlatmaya çalışacağım. Vaka sayısının hızla artmasıyla çalışmakta olduğum kurum pandemi hastanesi oldu (cuma akşam 19). Normalde nöbete gelen hekimlerimiz artık gelemeyeceklerini bildirdiler, aylar öncesinden izin/rapor/istifa edemeyeceğimiz zaten Sağlık Bakanlığı tarafından bildirilmişti. Yönetim her an her alanda çalışabileceğimizi, bunun pandemi hastanesi olmamızla zorunlu olduğunu iletti. Yani iş başa düştü. Normalde ameliyathanede anestezi uzmanı olarak ve nöbetsiz çalışıyorum.
İlk pazar günü nöbetçi doktor yok ve bir anda gelen COVID-19 hastaları nedeniyle ameliyathanedeki monitör vs. gibi ekipmanlarla zorunlu açtığımız 16 yataklı yoğun bakım üstüne yine normalde açık olmayan servise hastalar akmaya başladı. 1 günde 36 COVID hastamız olmuştu ve yarısı ağır durumdaydı. İlk şok dalgasını dahiliye, göğüs, enfeksiyon, anestezi uzmanları olarak atlatmaya çalıştık.
İDRAK ETTİM. Ben bir hekimim, ilk ve tek tercihim olan anestezi ve reanimasyon uzmanıyım. Daha önce nice ağır enfekte hastayı takip etmişliğim var, bununla da başa çıkabilirim. O an evimi ayarlamak için zamanın darlığını düşünmemiştim. Cumartesi 14.00’e kadar hastanedeyim bu arada. Neyse ki çocuklarımı 2 hafta öncesinden göndermiştim, sadece babamı korumam ve evde izolasyonu sıkı tutmam şarttı. İş çıkışı eve uzun bir süre yetecek erzak ve ihtiyaç maddesi aldım. Bol çeşitli yemek yaptım ki evde yalnız olan 75 yaşındaki babam sıkıntı çekmesin (Yaşı gereği dışarı çıkamayacak). Belki sonrasında evde kalamayabilirdim. O ilk pazar nöbetine bol yedek giyecekli ve koruyucu ekipmanlı valiz hazırladım.
YBÜ’ye (Yoğun Bakım Ünitesi) ilk girdiğimde ekip inanılmaz dikkatle ve özenle karşıladı. Giyineceğim alanı, hangi sırayla olacağını anlattılar. Gerçi çok uzun zamandır okuyup takip ediyorum ama iş yapmaya gelince acemi olunuyor. Kişisel koruyucu ekipmanların sırası önemli. İçeri telefon, takı, yiyecek-içecek alamıyorsunuz. Bir anda benzer ağır kliniğe sahip çok sayıda hastayı görünce durumun vahametiyle sarsıldım. Özellikle aniden gelen çok sayıda ağır hastanın bakımını, tedavisini üstlenmiş gencecik hemşirelerin gözündeki üzüntü, çaresizlik, bana da geçer ve ölürsem korkusunu tüm o maskeler-siperler-gözlüklere rağmen gördüm. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Öyle ya, hepsinden yaşça ve tecrübe olarak büyüğüm ve o andan itibaren sorumlu hekimim. COVID hastalarına bakan çalışanlar için hastane henüz açılmamış, servis katını lojman olarak planlamıştı, en azından ailelere bulaş olmaması gerekliydi.
KARAR VERDİM. Bu ölümcül hastalık en azından bu nöbette benden hasta alamayacak. Elimden gelen, bilgim ve becerim dahilinde ne varsa yapmam gerek. Madem bugün ben nöbetçi hekimsem korona benden korksun. Durmadan hastaları takip ettim, solunum cihazlarını ayarladım, akciğerlerini açık tutmaya, oksijen dengelerini korumaya çalıştım, durmadan nefes yolunu tıkayan sekresyonlarını temizledim. Mevcut bilgilerimizin ışığında tedavi için kullandığımız ilaçlarını düzenledim (hâlâ aşı yok ve tedavi için protokoller sıkça güncelleniyor). En zoru hareket edemediğimiz sauna gibi kıyafetlerin içinde, nefes alamadığınız 2 kat maskenin altında hastalara nefes sağlamaya çalışmak, bir de durmadan arayan 112 Acil’deki yer arayan görevlilere doluyuz demenin vicdan azabı. Sadece o gün 80 COVID hastası için yer aranıyordu.
ÖĞRENDİM. 24 saat nöbetin sonunda müthiş bir efor harcayarak hâlâ insan vücudunun savunma sisteminin bildiğimizi sandığımız her şeyden üstün olduğunu; rahat nefes almanın kıymetini, su içmenin güzelliğini…
SABRETTİM. Hastalara sonsuz bir sabırla bakan hemşirelerden sabretmenin erdemini görerek sabrettim. Bir şekilde nöbet bitti. Hiç hasta kaybetmedim, 1 hastayı solunum cihazından ayırabildim.
HİSSETTİKLERİME GELİNCE… Ölümün hemen burnumun ucunda durduğunu işim icabı bilmeme rağmen ilk defa ansızın beni de yakalayabileceğini net bir şekilde anladım. Ölmekten korkmadığımı fark etmem ilginç geldi. Sonuçta doğum gibi ölüm de insan için var. Eve geçip iyice temizlendikten sonra ilk iş mevcut borçlarımı ödeme planı yaptım. Çocuklarıma borç bırakmamak adına kapatabildiğimi kapattım, kalanı için finans planı yaptım. Kısa vasiyetimi yazdım, vedalaştım, onları ne kadar sevdiğimi anlatmaya çalıştım.
ŞÜKRETTİM. Aldığımız her nefes hediye, attığımız her adım nimet. Evde babamla sıkı izolasyondayız. Çünkü ben yoğun temaslıydım. Sonraki 5. günde test verdim, takipteyim şimdilik. Aynı sofrada sevdiklerinle yemek yiyebilmek, doyasıya sarılabilmek mucizeymiş.
BİLİNÇLİ HAREKET ETTİM. Devam eden günlerde olabildiğince sosyal izolasyona aldım kendimi. Çünkü işe devam ediyordum ve ameliyathane gibi en steril olması gereken alanda tek anestezi uzmanı olarak ekip arkadaşlarımı, bu dönemde mecburen ameliyat olacak hastalarımı korumak zorundaydım. Bu sorumlulukla tek başıma bir odada maskemi hiç çıkarmadan oturdum (hâlâ da öyle). Çünkü virüsü herhangi bir şikâyetim olmadan da diğer insanlara bulaştırma riskim var.
BİLGİNİN KEYFİNE VARDIM. COVID-19 ile ilgili yeni yayımlanan yazıları okumaya gayret ediyorum, öğrenmenin sonu yok ve bilgi nefis bir şey. Doktor gruplarında farklı alanlardaki arkadaşlarımızla heyecan içinde yeni olan her şeyi keyifle paylaşıyoruz. Anestezi dışında tıp bilimlerini sanki yeni baştan öğreniyormuş gibi zevk alıyorum, daha önce çözülmemiş bir bulmacayla uğraşıyoruz.
İÇSEL YOLCULUĞA ÇIKTIM. Çok uzun zamandır kendimi ötelediğimi fark ettim. Meğer sessizce kendimi dinlediğim bir zaman aralığına ihtiyacım varmış. Meğer ben insanmışım… Değerliymişim, insan/hekim/anne olarak kendim iyi olursam ancak hayatım iyi olabilir. Bundan sonra kendime zaman ayırmaya, iyi hissedebileceğim, yalnız kendim için alan bulmaya niyetliyim.
ÖNERİLERİM: Sosyal mesafeyi korumak şart, iyi el hijyeni devam, dengeli ve iyi beslenme çok önemli. N’olur sigaradan uzak duralım. Oldu da başımıza gelirse, sağlıkçılar işin başında ve var gücümüzle mücadele ediyoruz. Korkmadan tedaviye uyum sağlamak lazım.
Sağlıcakla kalın.

Dr. Liy Selma Özgür
Anestezioloji ve Reanimasyon Uzmanı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz