Agubilra’dan ‘şiddet algısı’ anketi

0
1261
Sonbaharda bir anket çalışması paylaşıldı bizlerle. İstanbul Abhaz Kültür Derneği Kadın Kolları’nın (Агәбылра-Agubilra) düzenlediği, “Abhaz ve Çerkes toplumunda kadına yönelik şiddet algısı”nı ölçmeyi hedefleyen bir anketti bu. Paylaşıldığı dönemde metoduna, soruların kurgusuna, zaman sapmasına yol açtığına ilişkin pek çok eleştiri yöneltildi ankete dair. Bu tartışma yaratan anketin değerlendirme aşaması tamamlanmış, 8 Mart’ta sonuçları kamuoyuyla paylaşılacak.
Jıneps olarak anketin amacını, hazırlanma sürecini Agubilra üyelerine sorduk.

-Nasıl yola çıktınız, hedefiniz neydi?

-Son yıllarda gittikçe artan ve ne yazıktır ki giderek sıradanlaşan, normalleşen kadın cinayetleri hepimizi derinden sarsıyor. Kadına, erkeğe, çocuğa, hayvana hiç fark etmeksizin yapılan her türlü şiddetin karşısındayız. İstanbul Abhaz Derneği Kadın Kolları – Agubilra faaliyete geçtiği 2019 Kasım ayından itibaren kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle ilgili çalışmalar yapmayı faaliyetleri arasına almıştır.

16 Temmuz 2020’de katledilen Pınar Gültekin cinayetinin ardından 22 Temmuz 2020 tarihinde bu konu ile ilgili çalışmalara başlanmıştır. Konu üzerinde fikir alışverişi yaparken bizim toplumumuzda bu tür şiddet olaylarının diğer toplumlara kıyasla daha az olduğu düşüncesi gündeme geldi.

Biz de bunun üzerine kendimize şunu sorduk: “ Bize bunu düşündüren şey neydi?” Kadına yönelik şiddetin diğer toplumlara oranla neden daha az olabileceği üzerinde çalışmaya karar verdik. Bu bağlamda anketi oluşturan maddelerimiz güzellemeler değil gözlemlerimiz oldu. Altını özellikle çizmek gerekir ki çalışmamızın varsayımı “Abhaz ve Çerkes toplumunda şiddet yoktur değil, yok denecek kadar azdır” üzerine kurulmuştur.

Bu doğrultuda bize bunları düşündüren temel dayanağımız, Abhaz ve Çerkes toplumunda diğer toplumlardan farklı olarak kültürümüz, mensubu olduğumuz ailelerimiz, yetiştirilme tarzımız ve değerlerimizdir. Xabze olarak tanımladığımız Khiabze (Akhi= altın, Bza= yaşam ve dil) yani kutsal yaşam/kutsal söz adını verdiğimiz, gelenekleriyle toplumun ve tabii ki onun bir parçası olan bireylerin huzur ve güven içerisinde bir arada yaşamalarını temin eden bu öğreti, çalışmada bizim yol göstericimiz olmuştur.

Kültürümüzle ilgili özellikle sosyoloji alanında yapılan bilimsel nitelikte elbette çalışmalar vardır. Biz de bu anlamda bilime, literatüre, topluma katkı sağlamak için böyle bir çalışma yapmak amacıyla yola çıktık. Bu yola çıkarken tamamen iyi niyetle, akademik bakış açılarını ön plana alarak ama öte yandan da hem kültürel bir duygu düşünce yoklaması yapmayı hem de evrensel bir soruna parmak basmayı hedefledik. Bizim de bu alanda farkındalık oluşturarak, çözüm bulma konusunda bir katkımız olabilir mi bakış açısıyla hareket ettik.

Amacımız şiddeti değil toplumumuzda şiddete yönelik algıyı bilimsel veriler ışığında ölçmek, kadına yönelik şiddet algısı konusunda genel eğilimi görmek, çıkarılan sonuçlarla çözüme katkı sağlamak ve bunu ilgili mercilerle paylaşarak bir farkındalık oluşturmaktır.

-Soruları nasıl oluşturdunuz?

-Soruları oluştururken bir bilimsel çalışmada yer alması gereken; yeni bir şey ortaya koymayı sağlayacak nitelikte orijinal olması, konu hakkında veri toplanabilmeye ve toplanan verilerin analiz edilebilmesine imkân tanıyan ölçüde güncel ve yapılabilir olması, genel olarak ve bilimsel etik kurallarına uygun olması gibi kriterleri göz önünde bulundurduk.

Yapacağımız anket çalışmasıyla bu varsayımın doğruluğunu veya yanlışlığını görmek istedik. Çıkan sonuçlara göre de çalışmanın seyrini belirlemeye karar verdik.

Başlangıçta 66 katılımcıdan oluşan kadın kolları grubumuzu konu hakkında bilgilendirip “Toplum olarak bizim kültürümüzde kadına yönelik şiddet yok denecek kadar azdır. Çünkü…” diye başlayan cümleler kurmalarını rica ettik.

Çalışma grubumuza gelen cevaplar; Toplumsal Cinsiyet Algısı, Yetiştirilme Tarzı ve Evliliğe Bakış adı altında üç alt kategoride toplanmıştır. Kullandığımız bu alt kategorilerin literatüre bakıldığında şiddet konusu ile bağlantılı olduğu görülmüştür. Kültürümüzle bu alt kategoriler birlikte düşünülerek ankete sorular oluşturulmuştur.

Kültür analizi çalışmaları; amaç değerler, normlar, toplumsal yapı, toplumsal işleyiş gibi kültürel öğelerin tanım ve analizi üzerine odaklanmaktır ve şüphesiz ki kültür doğası gereği standartlaştırılmış araçlar ile ölçülemez. Anlaşılabilmesi için kültürün yaşanması ve hissedilmesi gerekir. Kültür analizi yapan bir araştırmacının, araştırdığı kültürü anlayabilmesi için o kültür içinde bulunması, o insanlarla zaman geçirmesi gerekmektedir. Bu anlamda çalışma grubumuzun hepsinin bu kültürle büyümüş olması araştırma açısından çok kıymetlidir.

Sorular kültüre özgü ve bu kültürle yetişmiş bireyler tarafından hazırlanmış olup, yönlendiriciliğin aksine bizzat bu kültürü yansıtmaktadır. Bununla beraber sorulara verilecek cevapların Likert ölçeği ile hazırlanması katılımcılara olumlu, olumsuz ve kararsız seçenekler arasından özgürce seçim yapmayı sunmaktadır.

-Sıraladığınız yargılar güzelleme olarak nitelendirildi, kurgusu itibariyle gerçek cevaplara ulaşamama riskini barındırdığı ve zaman sapmalarına yol açacak ifadeler içerdiğini de düşündürüyor. Soruları hazırlarken kadına yönelik şiddet konusunda alan çalışması yapmış kişilerle ve Türkiye kadın hareketinden bu tür çalışmalar yapan kurumlarla da çalıştınız mı?

-Evet, soruları hazırlarken grubumuz içerisinde bulunan akademisyenlerle beraber çalışmamızı ilerlettik. Bununla beraber kültürümüzü ilgilendiren bir çalışma olduğu için başka kültürlerden kadın kolları ile çalışılmamıştır. Nihayetinde yaptığımız bu çalışma bir kültür analizidir. Ancak bilimsel anlamda literatür taramaları elbette yapılmıştır.

Ayrıca şunu da özellikle belirtmek isteriz ki, araştırmamız hem bizim toplumumuzda hem de yaşadığımız coğrafyada yaşayan diğer etnik gruplar arasında konusu itibariyle bir ilktir. Gönlümüz arzu ederdi ki, literatürde bu bağlamda yapılmış bir sürü araştırma olsun ve bizler de bu araştırmaları hem bizim bulgularımızla karşılaştırıp benzer ve farklı yönlerini analiz ederek araştırmamızı daha sağlam temellere dayandırabilelim hem de diğer araştırmaların kullandıkları yöntemlerden faydalanarak sıfır hata ile çalışmamızı sonlandırabilelim. Bu bağlamda bizden sonra bu konu ile ilgili araştırma yapacak olanlara referans olabilmenin haklı gururunu taşımak en çok arzuladığımız şeylerin başında gelmektedir.

Yapılan eleştirilerde güzelleme tabirine cevap olarak; 5’li Likert yöntemi kullanmamızın amacı budur. 5’li Likert ölçeğinde yer alan cevaplar; tamamen katılıyorum, katılıyorum, kısmen katılıyorum, katılmıyorum ve hiç katılmıyorum şeklinde olup katılımcıların üzerinde herhangi bir baskı oluşturmamaktadır. Gerçek cevaplara ulaşamama riski barındırması oldukça düşüktür çünkü kullandığımız ölçek katılımcılara kendi özgür iradeleriyle cevap vermeleri için olanak sağlamıştır. Özellikle vurgulamak isteriz ki hedef kitlemiz tamamıyla tesadüfi olarak seçilmiş olup, ayırt edilmeksizin toplumumuza mensup ve 18 yaş üstü kişilerin, link üzerinden ad, soyad, kimlik bilgisi istenmeden anketimizi cevaplandırmaları beklenmiştir.

-Soruları kamuoyuyla paylaşmadan önce bir kontrol grubuna yönelttiniz mi, bugünden baktığınızda örneklem seçiminde eksik kalan unsurlar olmuş mudur?

-Evet, kontrol grubunu oluştururken toplumumuzun önde gelen büyüklerine sorularımızı yönelttik.

Kurumlar tarafından üretilen ürünler, çalışmalar ve ortaya konulan hizmetlerin en bilinen gerçeği, hataların varlığıdır ve olması gereken de, bir sonraki üretim aşamasında bu hataların fark edilip daha da iyileştirilmesi yönünde adımlar atılmasıdır. Bu bağlamda çalışmamızda elbette hatalar olabilir ancak insani bakış açısı bunun arkasında yatan amaçları ve emekleri göz ardı etmemeyi gerektirir. Kendimize yönelik eleştirilerde bulunduğumuzda, çalışmamızdaki kontrol grubuna özellikle 18-25 yaş aralığında bulunan gençlerimizi dahil etmiş olmayı dilerdik.

-Bu tür çalışmaların gelecekte referans alınacağını biliyoruz, anketi bugün yapacak olsaydınız neleri esas alırdınız?

-Anketi bugün yapacak olsaydık, yukarıda da belirttiğimiz gibi öncelikle 18-25 yaş aralığındaki genç nesli kontrol grubuna dahil etmeyi dilerdik. Buna ek olarak, araştırmamızın sınırlılıklarından bir tanesi de pandemi koşullarının yüz yüze görüşme ve anketimizi açıklama konusundaki olumsuz etkisidir. Yüz yüze görüşmelerle bu çalışmayı yapmış olsaydık araştırmanın seyrinin değişeceğini düşünmekteyiz. Anket sonrasında şunu fark ettik ki çalışmamızın amacı farklı anlaşılmıştır. Bizler kadın cinayetleri ve şiddet konusundan yola çıkarak bu çalışmaya başladık ancak bu çalışmada şiddeti ölçmek amacı taşımadık. Bir varsayımla yola çıkarak, toplumumuzdaki kadına yönelik şiddet algısını görmek ve toplum üyelerimizin düşüncelerini gözler önüne sermek istedik.

Öte yandan çalışmamıza yapılan karalayıcı yorumlara ve olumsuz eleştirilere bakıldığında araştırma sonucunda olumsuz cevapların fazla çıkmasını beklerken (katılmıyorum-hiç katılmıyorum), 1086 katılımcıdan gelen sonuçların ağırlıklı olarak tam tersi yönde olması bizi oldukça şaşırtmıştır. Bu durumda insanların kendilerini ankette ifade etmeleri gerekirken sosyal medyada kategorize edici eleştirilerde bulunup katılım göstermemeleri sonuçların seyrini değiştirmiştir. Şayet katılım göstermiş olsalardı eleştiriler doğrultusunda bir anket sonucu elde etmiş olup bir sonraki çalışma adımımızı şiddet konusu üzerine planlayıp, bu şekilde sosyal medyada çıkan sesleri gerçekliğe yansıtabilirdik.

Önceki İçerikSöz kadınların
Sonraki İçerikNe tanrıça ne iblis
Gül Yılmaz
1965 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümü’ndeki lisans eğitimini 1986’da tamamladı. İÜ Çocuk Sağlığı Enstitüsü Oksoloji Bölümü’nde yüksek lisansını yaparken Milliyet gazetesinde düzeltmenliğe başladı. İÜ Sosyal Antropoloji Bölümü’nde 1990 – 1992 yıllarında üstlendiği okutmanlık görevinden sonra iki yıl Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda çalıştı. Cumhuriyet gazetesiyle döndüğü düzeltmenliği, emekliliğinin ardından Radikal, Karşı Gazete’de ve serbest düzeltmen olarak çeşitli yayınevlerinde sürdürdü. “Çocuk İsimleri Sözlüğü” adlı kitabı yayına hazırladı (Epsilon Yayınevi). Bazı yurtdışı gezilerine ilişkin izlenimlerini yazdı (Cumhuriyet, Jıneps, Hürriyet Seyahat). Dönem dönem Ruhi Su Dostlar Korosu koristi ve Kafkas halk dansları oyuncusu oldu. 2018-2019’da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin “Türkiye’de Kültürel Çoğulluğun Bağımsız Araştırmacıları ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin Ağ Oluşturma ve Eğitimi”ne katıldı. Halen Hürriyet Gazetesi/Ekler’de yarı zamanlı düzeltmenlik yapıyor ve Aralık 2018’den bu yana Jıneps gazetesi yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz